Kerbela Kıyamı'nın Bize Verdiği Mesaj
‘’Sabırlı onlanlar o kimselerdir ki onlara bir musibet isabet ettiğinde biz Allah içiniz, günü geldiğinde Ona döneceğiz.’’ derler. 2/156
Tarihe çok derin bir iz bırakan Kerbela hadisesi, izin takipçilerine önemli mesajlar vermektedir. Bu ayet İslam ümmetine ilahi nimetlerden bir lutuftur. Özellikle musibet ve sıkıntı halinde ‘’Biz Allah içiniz’’ diyerek malını, canını ve bütün sevdiklerini ve her şeyini teslim etmekte, bütün evrenin sahibi olduğu için mülkünde dilediği gibi tasarruf eder inancıyla teslimiyetini Rabbisine eylemiyle kanıtlar ve ‘dönüş Onadır’ der.
Yürekleri yakan bu büyük hadise, tarihten günümüze kadar eşine çok az raslanabilinecek bir hadisedir. Kanla tarihe yazılmış olan Kerbela olayı düşüne bilen insanlar için ibretli sahnelerden ibretli ve hayati dersler sunmaktadır. İnsaniyet mektebinin maddi ve manevi değerlerinin korunması için feda edilmesi gerekli olanlar feda edilmiştir. Yapılmış bu yüce fedakarlığın izi, düşünmesini bilen ve akl edenlere insan olabilmenin yol haritasını göstermiştir.
Kerbela olayının metninde var olan hakikat ve gerçek insaniyet mektebinin bakasını sağlayacak olan velayet ve imamet makamının korunması vardır. Dramatik ve acı sahnelerin olmasına rağmen, dökülmüş kanlar velayet ve imamet akidesini ve inancını günümüze kadar getirmiş ve devam edecektir. Ödenen ağır bedellerin en büyük sermayesi tarihe bırakmış oldukları velayet ve imamet çizgisidir.
Muharrem ayının ilk on günü zihinlerde oluşturduğu soru işaretleri niçin her yıl merasimler tertiplenerek ezadari yapılmakta? Evet, çok doğru ve yerinde bir soru. Muharremin birinden onuna kadar ki zaman sürecinde yapılan merasimler oluşturulan acı sahneler farklı insanların zihinlerinde farklı oluşumlar ve farklı yorumlara yol açabilir; ama bu on günlük merasimlerin metnindeki var olan hakikatın penceresinden bakacak olursak velayet ve imamet felsefesinin unutulmaması için ve zihinlerde, insanlar arasında, nesilden nesile devam etmesinde insan hayatında önemli bir yere sahip olmasındandır. Deniz dalgaları gibi akıp gelen fitne dalgalarından insaniyeti sahili selamete götürecek Nuh’un gemisine ve kaptan kulesine oturmuş ilahi bir görevliye ihtiyaç duyulmaksızın yaşam tehlikeye düşer.
Buna binaendir ki Resuli Ekrem buyurmuştur: ‘Benim Ehl-i Beyt’im Nuh’un gemisi gibidir kim binerse kurtulur kim binmezse helak olur.’
Huseyin (a.s) bu hadisin göstermiş olduğu ilke doğrultusund gelişen fitne dalgaları karşısında velayet gemisini herekete geçirmiştir. İmam bu eylemile unuturulmak istenilen velayet inancını ihya etmek için stratejik olarak kıyamın merkez üstü olarak Kufe’yi seçmitir. Önce elçilerini Kufe ve Basra’ya göndererek zemin yoklamasını yaptırmıştır; çok üst düzeyden gelen mektuplar velayet mektebinin zalimlere karşı imamla beraber hareket edeceklerini beyan etmiş idiler! Bu mektupların tarihin sayfalarına kayıt yaptırılarak dönekliğin, ihanetin açmış olduğu dernak yaranı gelecek nesillerin ders almaları içindir.
Kerbela’daki hadisenin metnide yazılı olan hakikat hakla batılın çizgisinin ayrımını yaparak İslam ümmetinin takip edeceği yolun ana hatlarını açıklamaktadır.
İman: Yaratanla yaratılmışlar arasındaki kopması mümkün olmayan manevi bağdır; bunun kanıtı ise bela ve musibetler karşısında ‘’ Biz Allah içiniz ve ona dönecegiz’’ denilmesidir. Bunun açık delilini Kerbela’da görülmektedir; bütün bela ve musibetlerinin tamamını sinesine çeken Kerbela yiğitleri şu sedayı yükseltmekteydiler ‘Zillete boyun eğmeyiz ‘’ Biz Allah içiniz ve ona döneceğiz ‘’ diyerek gelecek nesillere imanda ki sadakatın dersini kanlarıyla yazmışlardır.
Fedakarlık: İnsan için şu dünya hayatında en çok sevimli olanları ilahi dava uğruna en küçük bir sıkıntı çekmeden verebilmenin dersnini vermekteler gelecek nesillere! Şu ayeti celile Kerbela’da imamın ve etrafında sadıkane can verenlerin hayatında canlı yaşanmıştır.
‘’Allah, karşılık olarak cenneti verip müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda mücadele ederler, öldürürler ve ölürler. Bu Allah’ın Tevratta da, İncil’de de, Kur’anda da üstlediği gerçek bir vaattir. Verdiği sözde Allah’tan daha sadık kim olabilir? O halde yaptığınız bu alış verişten dolayı sevinin ey müminler! Müjdeler olsun size, işte en büyük mutluluk, işte en büyük başarı !’’ 9/111
Aytte oldukça derin bir ifade var; insan için en sevimli olan can, mal ve bütün değerler çiğnenirken, başlar bedenlerden ayrılırken musibetlerin en ağırı yaşanırken sevinin ey müminler, müjdeler olsun size haberi verilmekte ve ne güzel bir alış veriş yapılmakta Kerbela’da; alıcı Allah, satıcısı Huseyin ve yarenleri (metta) mal karşılığında cennet ne güzel bir alış veriş, niçin seviç ve bayram olmasın zira mevlaya kavuşmak var işin içinde; imanlı gönüller hep Huseyni (a.s) örnek alarak bir bayram havası içinde çıkmışlar meydanlara ve şöyle haykırmışlar zalim saltanatçılara: ‘Sizin saraylarınızda ve sofralarınızın başında oturmaktan ise izzetli bir ölümle toprağın altında yaşamayı tercih ederiz.’
Öyle ise bu ağlama ve kendini döğme merasimleri niçin? Merasimleri izlerken ağlamaları görürken gözüne taktığın gözlük çok önemli aynı zamanda hangi marka olduğunada dikkat edilmeli, asrımızda İmam Humeyni (r.a) ve aziz rehberimizin baktıkları gözlükle bakacak olursan dökülen her damla yaş ve döğülen her sine zalim ve müstekbirlere karşı direnme ve mücadele aşkının ateşini yakmak içindir. İmami ümmet imam Humeyni biz bu inkilabı Aşura merasimlerine borçluyuz demiştir. Birda şirazilerin gözlüğüyle bakacak olursanız merasimlerin İngiliz köleliğine hizmeti görürsünüz; bunu en güzel bir şekilde ümmete izah eden İmam Hameyninin sözünü görürsünüz: Bizler ne Amerikan sünnüsü nede İngiliz şiasıyız! Merasimlerde yapılan bidat ve hurafalar Kerbela’daki varolan aşkın felsefesine uymamaktadır. Buna binaen İmam Humeyni ve İmam Hamanai'nin uyarı yapmalarına rağmen, ingiliz kurması şialar ümmet arasındaki ihtilaf ateşini yakmak için bidat ve hurafaları gün geçtikçe çoğaltmaktalar. Sakın bu gözlükle bakma Aşura merasimlerine sonra sende gelirsin düşmanın oyununa; şunu iyi bil kesin haram kılındığı halde gizli yerlerde veya İslam devletinin sınırlar dışında midde bulandırıcı Ehl-i Beyt Mektebi'nin mukaddes kimliğine gölge düşürmek için yapmaktalar.
O günden bu güne kadar yapılmakta olan Aşura merasimlerinin temelinde var olan gerçek velayet ve imamet inancının gündemde kalması içindir; bazen dozu kaçırılmış bidat ve hurafalar karışmış, bazen küçültülerek unutturulmak istenmiştir. Düşman her ikisindende istifade etmiştir. Bidatları destekliyerek İslam ümmetinin gözünden velayet ve imamet makamını küçültmek ve alay konusuna getirmek istemişler veya küçülterek tarihten silmek istemişlerdir. Bunun için zalim ve müstekbir güçler çok para ve sermaye ortaya koymuşlar ama bu hasretlerini İmam Humeyni onların kursağında bırakmıştır ve yeniden velayet ve imamat mektebini ihya etmiştir, kerbeladaki dökülen temiz kanların semeresi asrımızda velayet ve imamet ağacının meyvasını vermiştir.
Sadaket: Sadakat ve bağlılığın, velayet güneşinin ekseninde hareket eden müminlerde bariz olarak görülmektedir. Düşmanın çokluğu onlara korku yerine imanlarını kat kat artırarak kanlarının son damlasına kadar velayet makamını korumada bir adım dahi geri atmamışlardır. Bu eylemleriyle gelecek nesillere velayetin korunması için büyük bir ders vermekteler. Velayete olan bağlılıklarını mallarını canlarını evlatlarını kurban vererek kanıtlayan bu dilaver müminler asrımızdaki insana sadakat dersi vermekteler.
Kerbela bir aşk mektebidir, Rabbisine aşık olana, korku, ümitsizlik yese kapılmak olmaz aşıkın mektebinde, zira onun yüzü hep Rabbisine dönüktür, gayretli çalışma yapar hep ona kavuşmak için, zulme asla rıza göstermez ve zalimlerle asla beraber olmaz, çoğrafi sınırları, kavim ve kabilesi evlat ve malı onu Rabbisinin rızası olan velayet mektebini korumasına engel olamaz, ve şu ayetin uyarısını dikkate alarak görevini yapar.
‘’ De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabile ve kavmunuz, kazandığınız mallarınız, kesada uğramaktan korktuğunuz ticaretiniz, hoşladığınız güzel döşenmiş evleriniz, size Allah’tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah’ın emri geliceye bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayet etmez.’’ 9/24
Evet Kerbela yiğitleri bu ayeti dikkata alarak bütün sevdiklerini ilahi rıza olan velayet bayrağının nesilden nesile devam etmesi için vermişlerdir. Bugün sinemizde olan velayet ve imamet inancı varsa ki vardır o müminlerin canlarını vererek bize bırakmış oldukları emanettir.
Kerbelayı iyi oku! Miskin miskin kendini döğerek ağlama kalk sana emanet edilmiş velayet ve imamet makamını koru, bunu sözle değil eylemlerinle bütün sevdiklerinle birlikte koru; Aşura'dan Aşura'ya Huseyni olma her yer Kerbela hergün Aşura'yı yaşa; dökeceğin göz yaşları zalimlerin saraylarını yıkan sel olsun!
Neden dinin korunması değilde velayetin korunması makalenin gündemi olmuş derseniz; dini hayattaki varlığı, velayet makamının varlığına bağlıdır. Kerbela'daki kıyamın metninde var olan gerçekte budur. Çünkü velayet ve imamet makamıdır dini hayatta tutan ve onu icra eden; velayet makamı olmazssa din zalim ve saltanat perestlerin koruma yeleği olur, tarihte ve günümüzde saltanat perestlerin koruma yeleği olduğunu görmemek basiret gözüne mühür vurulduğuna delildir.
Buna binaen velayetin korunması ve hayata alınması dinin korunması ve hayata alınması demektir. Kur’an bize yeter diyenlerin arka planı velayeti kaldırmak ve Kur’an'ı diledikleri gibi yorumlıyarak dün olduğu gibi bugünde tefrika ateşinin içinde kavrularak yanmaktayız!
Yüce Allah şu ayetle bizi uyarır:
‘’ Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın; parçalanmayın, Allah’ın size olan nimetlerini hatırlayın: hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateşin çukurunun tam kenarında iken orada da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.’’ 3/103
Ayetin metnine müracaat edelim ve ayetin önerilerini de dikkatle okuyalım.
Birinci öneri ‘’ Allah’ın ipine sımsıkı sarılın’’ Bu ilahi öneri olan ipten murad Kur’an'i Kerim mi, Resuli Ekrem mi yoksa İslam dini mi?
Kur’an'i Kerim ve mukaddes din Rahmet peygamberi Hz. Muhammed'in (s.a.a) hayatından beşeriyete ilahi adalettir; öyle ise ‘’Heblullah’’tan murad yüce islam peygamberidir, bunu onaylayan ise ‘’Kim Resul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.’’4/80
Kim Allah’ın Resulu Muhammed'e (s.a.a) sarılırsa Kur’an'a ve Dini mübini İslama sarılmış olunur. Öyle ise önce velayet makamında bulunanı korumak gerekir ki Kur’an ve din koruna bilsin.
Kerbela’da ki yiğitler velayet makamında bulunan İmam Huseyni korumak için mal, can, evlatlarını bu inanç uğruna kurban verdiler; şuna inanmışlardı dinin koruna bilmesi için önce dini sinesinde taşıyan ilahi görevliyi korumak gerekir.
İkinci olarak ayetteki öneri ayrılığa düşmeyin Allah'ın nimetini hatırlayın önerisidir. Allah’ın müminlere üçtane büyük nimet inametmiştir; onlardan biri Müminleri kendi zati ile tanıştırmıştır; ikincisi rahmet peygamberine ümmet kılmıştır; üçüncü nimet ise Peygamberin temiz Ehl-i Beyt'i ile tanıştırmıştır. Allah (c.c) müminlerin velisidir; Resuli Ekrem müminlerin velisidir ve Ehl-i Beyt İmamları Allah’ın veli kulları ve müminlerinde velisidirler. Öyle ise velayetin korunması vaciptir. Ayetin diğer önerisi ise cehalet ateşinin kenarından ateşe düşmekte olan insanları, yüce Allah Resulu Muhammed'i (s.a.a) gödererek onların elinden tutarak kardeş etmiştir, buda velayet makamını insan hayatıyla ne kadar yakın bir ilişkide olduğunu göstermektedir. Velayet inancı insaniyet mektebinin oluşmasında birinci derece de yer almaktadır.
Kerbela’nın metnideki varolan gerçek velayetin korunmasıdır. Çünkü Muaviye ve oğlu Yezid'in hedefinde varolan hıyanet velayet makamını Beni Haşimoğulları'nda gasb ederek Beni Ümeyyeoğulları'na devretmek vardı, zira Beni Ümeyyeoğulları Beni Haşimoğlları'na hiçmi hiç tahamülleri yoktu, Peygamberin Beni Haşimoğlulları'ndan olmasına asla ve asla kabullenememişlerdi, hele velayetin ilahi bir emirle Ali (a.s)’a verilmesi bunları tamamen kudurtmuştu, öylesine bir kin gütmekte idilerki Yahudilerle birleşerek velayet makamını sona erdirme kararını aldılar ve Kerbela hadisesi bu kindarlığın sonucudur.
Muhammed Avci
Yeni yorum ekle