"Ben güzellikten başka bir şey görmedim"
"Ben güzellikten başka bir şey görmedim"
Kerbela’nın kırkıncı gününü yani Erbain aşk erlerinin aşk meydanındaki ölümsüzlük hamlesi. İnanmışlık teslimiyetin mücadelenin teveküle rızay-ı Hakk'a erişmesi var olma hakikatinin hakikati. Bir ömür İmam Hüseyin anlatılsa bitmez ve bir ömür kafide gelmez. Zira Hüseyin’siz geçen her an ziyandır ancak ben bugün Kerbela dendimi hemen akla gelen tarihin karşısında saygıyla eğildiği bu günleri İmam Hüseyin kadar borçlu olduğumuz Fatıma-tu ZEHRA'nın her yönden annesine laik kızı Zeyneb-i Kübra’yı anlatmaya çalışacağım .Çünkü Erbain artık Zeyneb'in misyonudur biliyorum ki onu anlatımım deryadaki bir damla suyun tarifine benzemeyecek ve yetmeyecek. O yüzden sizlerin affına sığınarak bu aciz anlatımdan dolayı bu büyük hanım efendiden affımı diliyorum.
Biz kim Zeyneb-i Kübra’yı dile getire bilmek kim ancak bize bahş edilmiş mukaddes yol ve yüce sevginin şükrünün hakkı olarak konuşmaya çalışıyoruz. İmam Hüseyin Kerbela meydanında aşk sahnesindeki hareket, Hz. Zeyneb ise bu hareketin sesi olmuştur. O tüm olayların baştan sona içinde bulunmuş, olayların şahidi arkadaki teselli ve dayanağı olmuştur, ta Medine'den başlayan bu hicret Mekke'deki konaklama Hac merasimleri ta Kerbela’ya uzanan bu yolda İmam Hüseyin'in yoldaşı Zeyneb olmuştur. Bu doğdukları günden gelen bir şeydi Zeyneb'in Hüseyin'i asla gözünden ayırmaması kendi bildiği andan beri var olmuştur bu yolculuk bir kez daha gözler önüne sermiştir sadece. İmam HÜSEYİN kendisine sürekli dayanak olan bu bacısıyla tüm durumlarda konuşabilmiş ve her konuyu paylaşmıştır. Bacısının fikirlerine telkinlerine sürekli olarak dikkat etmiştir. Hz ZeynebTasua Gecesi sorar: Ey kardeşim yanındaki dostlarından ashabından eminmisin. İmam Hüseyin ashabına yönelir biatını kaldırdığını gecenin karanlığından istifade ederek gidip kendilerini kurtarmalarını söyler.
Ancak ashabının o sadıkane sözleri aşk dolu sadakatleri İmam Hüseyin’den daha çok Hz. Zeyneb'i rahatlatır. Zira Zeyneb görüyordu kurtların Hüseyin’i parçalamak için nasıl uluduklarını. Onlardanda aşağı olan bu çakal sürülerinin arasında İmam Hüseyin'i parçalama isteğinin ne kadar şiddetlendiğini bu Kerbela ve Zeyneb'ten daha iyi kim bilebilirdi. Zeyneb öyle bir meydan savaşındaydı ki gözünü bir an dahi kırpması davasına ve Hüseyni’ne erişecek bir zararla neticelenirdi. Feryat etmemeliydi ,şikayette bulunmamalıydı ,boynunu öne asla eğmemeliydi. Düşman onun gözünde bir şebnem tanesi yaş görmemeliydi. Annesinin ölüm döşeğinde ona emanet ettiği emaneti korumalı mirası sahiplenmeliydi. Bu Al-i Muhammed’in acı ızdırap sürgün şehadet musibetlerle yeryüzünde hakim kılmak istedikleri Kur’anı nizamın Muhammed’i ahlakın savaşı mirasıydı ve Zeyneb sevgili babasının o zehirli kılıçla yarılan başın sahibini hatırlamalıydı.
İmam Ali’nin çocuklarına ağlamayın dedikten sonra Zeyneb'in ağlayışıyla ağlayışını zira ön görmüştü Haydar-ı Kerar Zeyneb'in göreceklerini o gözlerin şahit olacağı vahşeti ağlama lüksünün olamayacağını Kerbela’da ağlatmanın her türlü zulmü ağlamayarak buna boyun eğmemenin vakarlı duruşu vardı. Bugün Ümmet'in başına gelenler Ali’yel Murtaza'ya o günü hatırlatarak döktürülen gözyaşların ahıdır binlerce kez ölsekte o yaralanmış başa pare pare olmuş ciğere kanayan kalbe merhem olabilirmiyiz.
Hz. Zeyneb ömrü boyunca zaten acıyla dost ve ahbaptı. Belki Zeyneb'in gözlerinden yaş akmıyordu, ama insan duygusu kayb olmamış her yaştan Zeyneb akıyordu. Zeyneb aşkın meydanında ayakta durmalıydı. O her sevdiğini meydana gönderirken ruhunu dualarla ona yoldaş kılmalıydı. Onlar şehadete ulaşıp kurtulunca o acılı ruh Zeyneb’e tekrar dönmeliydi vakar ve izzetle ceddinin dinine yardım etmeliydi. İki oğlunu bu uğurda meydana göndermiş onların şehadeti karşısında izzetli duruşundan hiçbir taviz vermemiştir çünkü o ham biri değildir. O ismet evinde büyümüş nur soyundan asalet miras almıştı. O Fatıma binti Esedin Haticet'ül Kübra’nın ve de Annesi Seyidet'ül Nisa Fatıma-tu Zehra’nın varisi olduğunu Kerbela'da ispatlıyordu. Yetmiş sevgiliyi kardeşi evladı Kerbela’nın yiğit biçen meydanında şehadete yoldaş kılıp uğurlamış, vakar ve izzetle ayakta durmuş sarsılmadan. Ebul Fazıl ve İmam Hüseyin'in arkasındaki Zeyneb ordular ordusu sudur Kerbela’da kardeşi Ebul Fazıl Abbas şehid düştüğünde düşmana zulümlerinin onları helak edeceğini söyleyerek ağıt söyleyip gözünden yaş akıtığı söylenir. Bu ağlama sinesinde kalp taşıyan ve insan olduğunu iddia eden hangi İnsanı kendinden utandırıp kahr etmez. Çünkü o biliyordu Abbas'ın şehadeti bu canavar ordunun aç kartallar gibi Hüseyin’in etlerini lokma lokma didiklemesi yemesi demekti, azalarını bir birinde ayırması demekti Resul-i Ekrem'in o son ekinin biçilmesi demekti. Bu lahzalara girmek artık takatimizi aşar eğer İmam Hüseyin'in Zeyneb'in diyalog ve şehadeti işlense bunun karşısında insani değerlerimiz büyük bir sorgu altına girer. Ama bu sorguyu hepimiz nefsimizle yapalım ki bizi onarmada faydalı olsun. Kalplerimizin temizlenmesine vesile olsun. Tüm sevdiklerini Din-i Mübin-i İslam’ın bekası uğruna kaybetmiş kurban vermiş bir kadındır Zeyneb. Gözünün Nuru kardeşleriyle yollara revan olmuş. 18-20’ sinde değil 60 yaşlarına doğru yaşlı bir Hanım. Eşini evini doğduğu toprakları annesinin medfun olduğu toprakları ceddinin ravzasını tüm hatıralarını geride bırakmış. Bugün hiçbir zahmete gelmeyen bizler başka diyarlara değil atalarımızın doğduğumuz ana vatanlarımıza dahi gitmekten kaçınıyoruz. Dinin ayakta kalabimesı için mahelleden mahalleye göçe zorlanıyoruz.
Sebep ve gerekçe ne olursa olsun bizi bağlayan bağlardan kurtulamıyoruz zira kurtulmak istemiyoruz. Allah’ın dinini kendi istek ve arzularımıza uydurmak istiyoruz. Sevdiklerimız için Allah’ın sevdiklerini yalnız bırakabiliyoruz. Menfaatimiz için Dini menfaatlerini görmezden gelebiliyoruz. Bunu görmekteki ayna, aşmaktaki sembol Zeyneb’tir ancak Zeynebi bir bakış açısı bizi bu zavallı miskinlikten kurtarabilir. Zeyneb'in din anlayışı insani kamil kılabilir. Pek çok yerde yazılmakta söylenmekte bir Hüseyin olamıyorsan bari bir Zeyneb ol. Bu söz bir meyanda doğrudur, bir meyanda ise batıla hizmet etmektedir. Eğer Hüseyin olamıyorsan Zeyneb olmak mümkün mü.?
Hüseyin ve Zeyneb'in misyonu dini korumakta ayakta tutmakta bir değilmiydi? İmam Hüseyİn evini terk etmiş Zeynep etmemişmidr.? İmam Hüseyin evlat vermiş Zeyneb vermemişmidir.? İmam Hüseyn kardeşlerini kaybetmiş hazreti Zeyneb kaybetmemişmidir.? İmam Hüseyin şehadete varacağını Hz. Zeyneb ise esarete kavuşacağını bilerek çıkmamışmıydı yola.? Zeyneb ömrü boyunca bu yol güzergahında yürümemış midir.? Yani yerlerinde oturup eylemden yoksun dille Zeyneb'in misyonunu anlatmaya çalışmak bu Zeyneb’e çabasına emeğine ihanettir. Zeynebi olmak değildir. Zeyneb eylemdir ve de söylemdir, Zeyneb hayatında bu iki olguyu birleştirdiği için bu davanın sesi bize ulaşmıştır. insanlar zaaflarla doludur hanımlarda ise bu zaaflar dahada yoğundur ancak Zeyneb tüm zaaflarını İslam’ın yoluna kurban etmiştir. O Kerbela meydanında kılıç tutan el kalmadığı zaman dilinin kılıcıyla cihad etmiştir. Takva elbisesiyle bin bir yüzlü döneklerin renglerini belirliyerek alınlarına kamçı gibi inmiştir. İmam Seccad’ı öldürmek istediklerinde üzerine atılarak beni öldürmedikçe ona erişemezsiniz. Onu öldüremezsiniz diyen Hüseyni eylemdir. Zeyneb değil ki sade söylem, elleri bağlı yollarda götürülürken kardeşlerinin kafaları mızrağa geçirilmiş. Böyle bir manzarada boynunu öne eğmeden dine hizmet etmiş tebliğ etmiştir ceddinin Muhammed’in dinini yeniden. Açlıktan sararmış tenlerine bakıp ekmek getirenlere biz Ehl-i Aba'yız sadaka kabul etmeyiz diyerek asalet ve vakarın dersini vermiştir. Allah sizi öldürdü rezil etti diyen zalime esaretin kolarında açlığın ablukasında yorgun bedenin takatsizliğinde yaralı kalbinin kanamasına aldırış etmeden Ali hitabetiyle zalimi rezil edip: ‘Ben güzellikten başka bir şey görmedim’ demesi Kerbela’nın en büyük aşk sahnelerinin tacı değilmidir? İmam Hüseyin ve Hz. Zeyneb İslam davasında birbirlerini bütünlemiş, birbirlerinin yardımcıları olmuşlardır. Her ikisi eylem söylem ve neticeyi gerçekleştirmişlerdir. Hüseyin olamıyorsan bari Zeynep ol diyenler tekrar düşünsünler?72 sevgiliyi bir günde Muhammed’in dinin bekasına feda ederek parçalanmış bedenleri toplayamadan onların şehadetini görmek her şehidi ölüm kapısından ebediyete uğurlamak o kapıdan tekrar dönüp bayrak gibi dalgalanarak ben burdayım demek hangi babayiğidin harcıdır. Bari Zeyneb olalım deniliyor hep merak etmişimdir. Zeyneb'in bastığı yerler onu o acıyla nasıl taşıyabilmiştir. Yer ZEYNEB'i bağrına basmıştır. Zeyneb-i Kübra öyle bir kavrayışla emanet duygusunu kavramış ki bastığı her yer davasının filizlerini yeşertmiş onun isar olan hayatının Muhammed’i dini kavrayış nidası çağların ötesine geçmiştir. Hz. Zeyneb tarihi yazmıştır ama tarih Zeyneb'i yazarak bittirememiştir. Zeyneb'in fazilet gölgesine erişenler biz Allah yolunda verdiğimizi bir daha geri almayız deyip düşmana evlatlarının kesik başını geri atacak kadar yüce gönüllü dine aşık olmuşlardır. Geçtiğimiz günlerde Hizbullah kumandanının annesinin şehid olmuş oğlunun silahını diğer oğluna vermesi bu Zeynebi şuurdur. Zeyneb’ten feyz almış bu günün ve geçmişin tüm fedakar annelerini selamlıyor saygı ve hürmetle önlerinde eğiliyoruz. Hakkı ayakta tutan bu annelerden Rabbimiz binlerce kez razı olsun. Rabbim bizide bunlardan ayırmasın. Zeyneb'in gölgesinde Zeynebi bir şuur ve imanı Allah hepimize hedef ve gaye kılsın. İmam Hüseyin ve Hz. Zeyneb'in aşk kervanına ulaşıp orada kalabilmeyi hepimize nasip etsin. Onların yardım ve şefaatini Rabbim bize nasip etsin.
SELAM olsun Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e.
Kevser Şimşek
Yeni yorum ekle