Ey İnananlar Şeytanın İzini İzlemeyin

Çar, 26/10/2022 - 22:34

Resulüm biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.    (Enbiya süresi 107 ).Şüphesiz yüce İslam peygamberi vasıflara sığmayacak yüceliktedir, zira o öyle bir makama sahiptir ki ismi anılınca Allah ve Melekeleri ona selat ve selam getirmekteler. Tüm noksanlıklardan münezzeh olan alemlerin rabi Habibim demekte ona ve Hatemül nebi peygamberine sen olmasaydın allemleri yaratmazdım buyurarak o yüce nurun aslında hayat bulma sebebimiz olduğunu bize haber vermekte ve pek çok Ayetede kendi rızasını peygamberinin rızasına bağlayarak Allah‘a kuluğun delili  ve nişanının  Hz Muhammed‘i  ve getirdiklerini kabul etmekte olduğunu  bize bildirmekte.

‚Deki ey peygamber eğer Allahı seviyorsanız bana tabi olun ki Allahta sizi sevsin (Ali İmran süresi  31 ayeti kerime)

Nisa süresi 59 Ayeti kerimede ise: ‚ Ey iman edenler Allaha itaata edin peygamberine itaat edin ve sizden olan velüyül emre itaat edin‘ buyrulmakta.  Eğer dikkat ettiğseniz Nisa süresi peygamberin  emr ettiklerinide mutlak itaatin içine katıyor,  Allaha itaatın şartı peygamber ve onun emr ettikleridir. Bir insan Allaha kuluk idasında bulunursa bu kuluğunun ispatının şartı Hz Muhammede ve getirdiği şeriata şartsız tabi olmaktan geçiyor, çünki Kuranın ayetleri Onu uyarıcı müjdeleyici olarak bize haber vermekte.

O neyi emr ederse yapmamızı vede neyi men ederse  onu terk etmemizi buyurmakta. Bu sebeble peygamber her haliyle bizim için uyulması gereken yegane örnektir. Zira o canlı Kurandır, bizler Kuranı onun yaşam ve davranışlarından öğreniyoruz, çünkü  Kuranın yol göstericiliği canlılığı onun hayatında hayat bulmuştur. Bu sebeble Peygamberin sevdiğini sevmek Allahın sevdiğini sevmektir, Peygamberin sevmediğini sevmemek Allahın sevmediüini sevmemektir.

Peygamber gibi yaşamaya çalışmak en büyük cihat en değerli ameldir, zira kişi örnek alıp benzemeye çalıştığı kimselerin ahlakı üzerine olur. Yüce Peygambere benzeme mücadelesi ise Kuran‘ın  İlahi rızaya ulaşmamız için bizden istediği yegane ödevdir, çünkü bu amel  Kurani Kerimde  övülen  Muhammed‘i kimliği  kazanmaya vesile olur, Vahdet peygamberinin varlığı  insanlığın tekamül recetesidir. O her şeyin kendisinden halk olduğu ilahi nurdur, bu sebeble kelimeler onu Vasf etmede acze düşmüşlerdir. Ama  tüm bu hakikatlere rağmen  ne yazıki islam düşmanları  rahmet peygamberinin hayat veren mesajının insanlığa ulaşmaması için büyük bir savaş başlatmışlardır   

Bu sebeble mübarek viladetinin vuku bulduğu  bu günlerde malum gündemden dolayı yüce peygamberimizin kadınlara  verdiği değeri gösterdiği itinayı bir nebzede olsa anlatmak istiyorum, çünkü onun getirdiği din  insanlığın annesi olan kadına asıl değerini kazandırmıştır. 

Peygamberi ekrem bir hadisinde  şöyle buyurmuşlardır:‘ Bu dünyada üç şey yüreğimde yer ederek ilgi alanıma  girmiştir, güzel koku, kadınların sevgisi ve gözümün nuru namaz. Başka bir hadiste ise:‘ Kulun imanı artıkca kadınlara olan sevgiside artar‘ buyurmaktadır. Zira kadın Allahın cemal sıfatının tecelisidir,  İmam Muhammed Bakır  ise bir insanda iman artıkca bu sıfata olan muhabete artar  buyurmuşlardır. Ama ne yazıkki islam düşmanları  bu değerin yaşanıp  bilinmemesi için sürekli bu cepheden islamı kadın kimliği üzerinden doğrudan hedef alarak  islamı kadın haklarına karşı bir din olarak  tanıtmış bu şekilde bilinmesini istemişlerdir ve masefef bunu gerçekleştirmek içinde yine çoğunlukla islam diye lanse edilmek istenen cahilane taasubları ve  hurafeleri kullanmaktalar. Her yere döşedikleri kapanlarla  taze zihinleri avlamak istemekteler. Kadına kimlik kazandırarak onu gömülmekten kurtaran  Muhammedi islamı 21. yüzyılın bilgi ve ilimle övünen insanlarının ve özelikle kadınlarının elinden  almak istemekteler.

Eğer kısaca peygamberin geldiği toplumdaki kadınların durumuna  bir bakarsak  sonrasında bu günün fitnelerinin nedenini daha kolay anlıyabiliriz  

Zira peygamber ekrem gelmeden önce sadace arapyarım adasında değil diğer toplumlardada kadın bir kimliğe sahip değildi. Kimileri onun insan olup oladığını tartışıyordu, kimileri ona bir  isim vermeyi dahi gerekli görmüyordu. O günün kitap ehli olmakla övünen yahudilerde  kız çocuğu doğumunu ailesi için ar sayıyor ve babasının konumuna göre ona fiyat belirliyordu. Arap yarımadasında ise dahada durum vahimdi canlı canlı toprağa gömülüyordu, hayat hakkı dahi yoktuki başka bir haktan bahs edilsin.

Kuran‘ı Kerim o günün Arap topluluğu hakkında şöyle buyurmaktaydı:‘ Onların birine kızı olduğu müjdelenirse pek ziyade kızardı yüzü simsiyah olur müjdelendiği kötü şey yüzünden kavminden gizlenir onu horlukla yaşatacakmı yoksa toprağamı gömecek buna dalardı bilinki hükmetikleri şey ne kötüdür‘  (Nahl Süresi 58.59)

O günün toplumu Kuranın değimiyle en cahil toplumdu kadın alınıp satılan bir metaydı miras hakkı yoktu, eşini seçme hakkı yoktu, çok eşlilikte bir sınırlama yoktu. Kendi adına karar verme hakkına sahip değildi, toplum ahlaki olarakta  büyük bir çöküntü içindeydi zira toplumun annesi olan kadın içler acısı bir durumdaydı ve peygamber böyle bir halkın içinde kendisinden bazı ravilere göre 15 yaş büyük bir hanımla 25 yıl bir evlilik yürütüyor sahip olduğu tüm imkanlara kendine gelen tüm tekliflere rağmen eşine sadaketen ayrılmıyor. Yine böyle bir toplumda kız çocuğunu ar olarak görenler içinde kız  babası oluyor  ama kızından utanmak şöyle dursun onu öpüyor kucaklıyor değerli bir hazine gibi koruyup koluyor onu sırtına alarak Mekke‘lilerin içinde gezdiriyor   halbuki bu toplum kızlarını toprağa gömesede onları horlukla büyütüyordu.

Ama peygamber kızı geldiyi zaman yerinden kalkıp onu yerine oturtuyordu  hatta Hz Fatımayı tek değil Hz Zeynep ve torunu Umameyide sırtında daşıdığına dair hadisler mevcut. Belki bugünün bakışıyla  bu bize garip gelmez ancak unutmamak gerekir ki kızlarının diri diri babaları tarafından gömüldüğü bir toplumda bu devrimi yapıyordu .

Peygamberin getirdiği din insanlığın annesine şahsiyet kazandırmak istiyordu onları babalarının malına varis kılıyor bununlada kalmıyor eşini seçme hakkı veriyor ilim öğrenmede onu mükelef kılıyordu.

Fatımayı en cahil toplumda  babasına varis kılan Allah onun şahsında bütün kadınların hakkını veriyordu ve Peygamber veda Hacında insanlığın en büyük anayasasında  kadınların haklarının korunması hakkında uyarıda bulunarak kadınlar size Allahın emanetleridirler buyuruyordu. Emaneti koruma müminlik sıfatı onları zayi etmekte munafıklık sıfatıdır, bu kadar katı bir emir dinimizde kadının korunması hakkında vardır ve dahası İslam göre Cennet dahi annelerin ayakları altındadır.

Yani kadın bu kadar değerli ve yücedir o ya bir annedir ya bir evlatır ya bir eştir yada kızkardeştir peygamberin hayatında bunların hepsi azizedir peygamberin süt annesi kendisini ziyarete geldiğinde  o yüce peygamber üzerindeki abasını çıkararak üstünde oturması için  Hz Halime‘ye sermiştir ona hediyeler ve bir koyun sürüsü hediye ederek memleketine uğurlamıştır. Hayatı boyunca kendisine hakaret eden kadınlara bile saygı gösteren bir Peygamber ve onun getirdiği din nasıl kadın özgürlüyüne engel olabilir?

Oysa Muhammed‘i İslamda kadın Fatıma’dır, Zeynep‘tir ve Hz Haticedir. Müslüman kadınlar için bu kadar örnek mevcutken acaba onların daha ne tür özgürlüklere ihtiyacları vardır?  Peygamber zamanında Ebu Cehil, Ebu Lehep ve diğer müşrik elebaşları kadınların hak sahibi olmasından rahatsızdı ve  peygamberle savaşıyorlardı. ve hata peygamberin davasından vaz geçmesi  için teklif etikleri şeylerin içinde kadında vardı çünki kadın onların ellinde bir oyuncaktı.

O gün kadınlar bedenen köleydi ve bundan rahatsız kurtuluş yolu arıyorlardı ama bu günün Ebu Cehileri ve yandaşları öylesine fitneler kurmuşlarki kadınlar ruhen köleleştirilmiş ve gönüllü olarak bu hale razı olmuşlardır. Malesef  büyük bir plan olan kadını islamdan uzaklaştırma  ne yazık ki büyük zararlarıda  beraberinde getirmiştir. Günün emperyalistleri kadın hakları adı altında aileleri topluları devletleri hedef alarak büyük bir savaşı içerden tetiklemişlerdir. Kadın eğitimi ayaklarının üzerinde durması kendi bağımsızlığını eline alma sloganları adı altında bir istila başlatmışlardır ve ne yazıkki kendine taraftarlarda bulmaktadır. İrandaki son olay batının ağzını açmış bir canavar misali nasıl beklemede olduğu gözler önüne sermiştir.

Zira adını ılımlı modern radikal koydukları tüm akımlar  bugün batıyla birlikte İsraile normaleşerek düşmanın komplolarına alet olmuşlardır. Geriye kalan ve onların kendi sömürgeci saltanatlarına  tehdid gördükleri gerçek Muhammedi İslama  kadın hakları adı altında bu nedenle  savaş açmışlardır, bu savaş ölen bir genç kızın acısına gösterilen duyarlılık değildir asla.

Bu savaş İslama karşı olan düşmanlıklarının  sadece maskesidir,  zira en çok kadının şiddet gördüyü ülke ingilteredir. En çok faili mechul ve kadın ölümlerinin vuku bulduğu ülke Amerikadır, hata kadınların  bu ülkelerde uğradıkları  zulümleri burada  anlatmak ahlakı değerlerime sığmıyor  ama kimse bunlardan  nedense bahs etmiyor ve kadınları öldürün çocuk doğurmasınlar diyen İsraili bakanın dedikleri hiç gündem olmazken Fransada kadının kamu kurumlarında örtü takması yasaklanırken birde bakıyoruzki bunları yapanlar kadınların haklarından bahs ediyor.

İran olayından  hemen günler sonra Afganistanda öldürülen  öğrenci genç kızlar ve onların hakları batı medyasında  nedense hiç konu edilmedi çünkü bu vahşete imza atanlar onlarla çalışan kimselerdi ve gazeteci olduğu halde Cenin kentinde İsrail tarafından öldürülen Şirin Ebu akilenin hakları hiç konu edilmedi ama talihsiz şekilde  daha nezarete atılmadan bir kalb kırizi geçiren ve 12 dakika gibi kısa bir zamanda hastahaneye yetiştirilen bir hanım için kıyameti koparmak istediler  üstelik en üst düzey yetkililerin bu olayın takibcisi olacaklarına dair verdikleri teminata rağmen.

Öte tarafta uyguladıkları ambargolar sonucu ölen binlerce çocuk ve kadını hiç düşünmediler, silahlarla donatıkları Saddamın katl ettiği 1milyon iranlının  haklarını hiç düşünmediler. Corona gibi  bir hastalıkta bile ilaç ambargosunu İrana uygulayan bu batılıların  İran insanına olan bu muhabeti nedir?  Onlar için özel internet ağı kurmaları niçin di?  Hepsi kadınlar haklarına kavuşsun istediği kıyafeti giysin diyemiydi?

Emin olunki kardeşler düşmanın hedefi sadece Muhammedi İslamdır, bulduğu her gedikten sızmak şeytanın işidir. Muhammedi islamda kadın Fatıma ve Zeyneptir. Bırakın hak sahibi olmayı hakkına ve dinine sahip çıkmayı ümmet onlardan  öğrenmiştir. Öyleyse bu insanlık düşmanlarının bu çabasının nedeni ne. bugün malesef kadın özgürlüğü adı altında İslamı yok etme mücadelesi vardır.

Mossad‘ın geçtiğimiz günlerde kendi ajanlarını öldürmesi kurdukları bu koplunun kesinlikle başarısızlığa uğraması ile bağlantılıdır.  Düşmanda biliyor ki  İran velayet devleti Hz Fatıma‘nın devletidir. Velayet Fatımayı peygambere varis kabul eden yegane islami görüştür, bu cihetle  bütün kadınların emperyalizm köleliğinden  kurtuluş recetesidir .

Düşman çok iyi biliyor Hz Fatımayı tanıyan her kadın bir Asiye olur ve ilahlık davasındaki Firavunların karşısına dikilir düşmanın korkusu İşte budur. Onlar Hüseyinler kadar Zeynebleride dikkat etmeleri gerektiği başlarına gelenlerden öğrendiler bu yüzden kadın hakları diye bağırarak İranı siyasi Areneda kötülemekteler zira kadınlara bu denli saygı göstern bu millet onların sinirlerini bozmakta tıpkı Hz Peygamberin kadınlara olan muamelesinden  müşriklerin rahatsız oldukları gibi..

Doğrudur ki zaman içerisinde kadın din adına bazı kesimlerce haksızlığa uğratılmıştır ancak bunda islamın  eksikliği asla yoktur, doğruyu öğrenmek için çaba sarf etmeyenlerde kesinlikle zulüm edenler kadar suçludurlar çünkü  düşman cehaleten  beslenmekte. Müslüman kadını bilinçle  uyanmalı kafirlerin bazen modayla bazen kadın haklarıyla kapısına gelmelerine müsade  etmemelidir, zira bilmelidir ki hedef ayaklarının altındaki Cennetir. Şeytan Hz Ademi cenneten ilahi rızadan uzaklaştırmak istediği gibi  günün şeytanlarıda Anneleri bu makamdan etmek istemekteler. Bu sebeble gün ilahi razayı kayb etmemek için Peygamberi Ekremin emr ettikleriyle beraber olma  günüdür. Hz Fatımanın devletine sahip çıkıp Zeynebi kıyamlarla  Heyhat Mine zileh bayrağını bedene  hicap başa taç yapma günüdür.      

 

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle