Ey İnananlar Şeytanın İzini İzlemeyin
Resulüm biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya süresi 107 ).Şüphesiz yüce İslam peygamberi vasıflara sığmayacak yüceliktedir, zira o öyle bir makama sahiptir ki ismi anılınca Allah ve Melekeleri ona selat ve selam getirmekteler. Tüm noksanlıklardan münezzeh olan alemlerin rabi Habibim demekte ona ve Hatemül nebi peygamberine sen olmasaydın allemleri yaratmazdım buyurarak o yüce nurun aslında hayat bulma sebebimiz olduğunu bize haber vermekte ve pek çok Ayetede kendi rızasını peygamberinin rızasına bağlayarak Allah‘a kuluğun delili ve nişanının Hz Muhammed‘i ve getirdiklerini kabul etmekte olduğunu bize bildirmekte.
‚Deki ey peygamber eğer Allahı seviyorsanız bana tabi olun ki Allahta sizi sevsin (Ali İmran süresi 31 ayeti kerime)
Nisa süresi 59 Ayeti kerimede ise: ‚ Ey iman edenler Allaha itaata edin peygamberine itaat edin ve sizden olan velüyül emre itaat edin‘ buyrulmakta. Eğer dikkat ettiğseniz Nisa süresi peygamberin emr ettiklerinide mutlak itaatin içine katıyor, Allaha itaatın şartı peygamber ve onun emr ettikleridir. Bir insan Allaha kuluk idasında bulunursa bu kuluğunun ispatının şartı Hz Muhammede ve getirdiği şeriata şartsız tabi olmaktan geçiyor, çünki Kuranın ayetleri Onu uyarıcı müjdeleyici olarak bize haber vermekte.
O neyi emr ederse yapmamızı vede neyi men ederse onu terk etmemizi buyurmakta. Bu sebeble peygamber her haliyle bizim için uyulması gereken yegane örnektir. Zira o canlı Kurandır, bizler Kuranı onun yaşam ve davranışlarından öğreniyoruz, çünkü Kuranın yol göstericiliği canlılığı onun hayatında hayat bulmuştur. Bu sebeble Peygamberin sevdiğini sevmek Allahın sevdiğini sevmektir, Peygamberin sevmediğini sevmemek Allahın sevmediüini sevmemektir.
Peygamber gibi yaşamaya çalışmak en büyük cihat en değerli ameldir, zira kişi örnek alıp benzemeye çalıştığı kimselerin ahlakı üzerine olur. Yüce Peygambere benzeme mücadelesi ise Kuran‘ın İlahi rızaya ulaşmamız için bizden istediği yegane ödevdir, çünkü bu amel Kurani Kerimde övülen Muhammed‘i kimliği kazanmaya vesile olur, Vahdet peygamberinin varlığı insanlığın tekamül recetesidir. O her şeyin kendisinden halk olduğu ilahi nurdur, bu sebeble kelimeler onu Vasf etmede acze düşmüşlerdir. Ama tüm bu hakikatlere rağmen ne yazıki islam düşmanları rahmet peygamberinin hayat veren mesajının insanlığa ulaşmaması için büyük bir savaş başlatmışlardır
Bu sebeble mübarek viladetinin vuku bulduğu bu günlerde malum gündemden dolayı yüce peygamberimizin kadınlara verdiği değeri gösterdiği itinayı bir nebzede olsa anlatmak istiyorum, çünkü onun getirdiği din insanlığın annesi olan kadına asıl değerini kazandırmıştır.
Peygamberi ekrem bir hadisinde şöyle buyurmuşlardır:‘ Bu dünyada üç şey yüreğimde yer ederek ilgi alanıma girmiştir, güzel koku, kadınların sevgisi ve gözümün nuru namaz. Başka bir hadiste ise:‘ Kulun imanı artıkca kadınlara olan sevgiside artar‘ buyurmaktadır. Zira kadın Allahın cemal sıfatının tecelisidir, İmam Muhammed Bakır ise bir insanda iman artıkca bu sıfata olan muhabete artar buyurmuşlardır. Ama ne yazıkki islam düşmanları bu değerin yaşanıp bilinmemesi için sürekli bu cepheden islamı kadın kimliği üzerinden doğrudan hedef alarak islamı kadın haklarına karşı bir din olarak tanıtmış bu şekilde bilinmesini istemişlerdir ve masefef bunu gerçekleştirmek içinde yine çoğunlukla islam diye lanse edilmek istenen cahilane taasubları ve hurafeleri kullanmaktalar. Her yere döşedikleri kapanlarla taze zihinleri avlamak istemekteler. Kadına kimlik kazandırarak onu gömülmekten kurtaran Muhammedi islamı 21. yüzyılın bilgi ve ilimle övünen insanlarının ve özelikle kadınlarının elinden almak istemekteler.
Eğer kısaca peygamberin geldiği toplumdaki kadınların durumuna bir bakarsak sonrasında bu günün fitnelerinin nedenini daha kolay anlıyabiliriz
Zira peygamber ekrem gelmeden önce sadace arapyarım adasında değil diğer toplumlardada kadın bir kimliğe sahip değildi. Kimileri onun insan olup oladığını tartışıyordu, kimileri ona bir isim vermeyi dahi gerekli görmüyordu. O günün kitap ehli olmakla övünen yahudilerde kız çocuğu doğumunu ailesi için ar sayıyor ve babasının konumuna göre ona fiyat belirliyordu. Arap yarımadasında ise dahada durum vahimdi canlı canlı toprağa gömülüyordu, hayat hakkı dahi yoktuki başka bir haktan bahs edilsin.
Kuran‘ı Kerim o günün Arap topluluğu hakkında şöyle buyurmaktaydı:‘ Onların birine kızı olduğu müjdelenirse pek ziyade kızardı yüzü simsiyah olur müjdelendiği kötü şey yüzünden kavminden gizlenir onu horlukla yaşatacakmı yoksa toprağamı gömecek buna dalardı bilinki hükmetikleri şey ne kötüdür‘ (Nahl Süresi 58.59)
O günün toplumu Kuranın değimiyle en cahil toplumdu kadın alınıp satılan bir metaydı miras hakkı yoktu, eşini seçme hakkı yoktu, çok eşlilikte bir sınırlama yoktu. Kendi adına karar verme hakkına sahip değildi, toplum ahlaki olarakta büyük bir çöküntü içindeydi zira toplumun annesi olan kadın içler acısı bir durumdaydı ve peygamber böyle bir halkın içinde kendisinden bazı ravilere göre 15 yaş büyük bir hanımla 25 yıl bir evlilik yürütüyor sahip olduğu tüm imkanlara kendine gelen tüm tekliflere rağmen eşine sadaketen ayrılmıyor. Yine böyle bir toplumda kız çocuğunu ar olarak görenler içinde kız babası oluyor ama kızından utanmak şöyle dursun onu öpüyor kucaklıyor değerli bir hazine gibi koruyup koluyor onu sırtına alarak Mekke‘lilerin içinde gezdiriyor halbuki bu toplum kızlarını toprağa gömesede onları horlukla büyütüyordu.
Ama peygamber kızı geldiyi zaman yerinden kalkıp onu yerine oturtuyordu hatta Hz Fatımayı tek değil Hz Zeynep ve torunu Umameyide sırtında daşıdığına dair hadisler mevcut. Belki bugünün bakışıyla bu bize garip gelmez ancak unutmamak gerekir ki kızlarının diri diri babaları tarafından gömüldüğü bir toplumda bu devrimi yapıyordu .
Peygamberin getirdiği din insanlığın annesine şahsiyet kazandırmak istiyordu onları babalarının malına varis kılıyor bununlada kalmıyor eşini seçme hakkı veriyor ilim öğrenmede onu mükelef kılıyordu.
Fatımayı en cahil toplumda babasına varis kılan Allah onun şahsında bütün kadınların hakkını veriyordu ve Peygamber veda Hacında insanlığın en büyük anayasasında kadınların haklarının korunması hakkında uyarıda bulunarak kadınlar size Allahın emanetleridirler buyuruyordu. Emaneti koruma müminlik sıfatı onları zayi etmekte munafıklık sıfatıdır, bu kadar katı bir emir dinimizde kadının korunması hakkında vardır ve dahası İslam göre Cennet dahi annelerin ayakları altındadır.
Yani kadın bu kadar değerli ve yücedir o ya bir annedir ya bir evlatır ya bir eştir yada kızkardeştir peygamberin hayatında bunların hepsi azizedir peygamberin süt annesi kendisini ziyarete geldiğinde o yüce peygamber üzerindeki abasını çıkararak üstünde oturması için Hz Halime‘ye sermiştir ona hediyeler ve bir koyun sürüsü hediye ederek memleketine uğurlamıştır. Hayatı boyunca kendisine hakaret eden kadınlara bile saygı gösteren bir Peygamber ve onun getirdiği din nasıl kadın özgürlüyüne engel olabilir?
Oysa Muhammed‘i İslamda kadın Fatıma’dır, Zeynep‘tir ve Hz Haticedir. Müslüman kadınlar için bu kadar örnek mevcutken acaba onların daha ne tür özgürlüklere ihtiyacları vardır? Peygamber zamanında Ebu Cehil, Ebu Lehep ve diğer müşrik elebaşları kadınların hak sahibi olmasından rahatsızdı ve peygamberle savaşıyorlardı. ve hata peygamberin davasından vaz geçmesi için teklif etikleri şeylerin içinde kadında vardı çünki kadın onların ellinde bir oyuncaktı.
O gün kadınlar bedenen köleydi ve bundan rahatsız kurtuluş yolu arıyorlardı ama bu günün Ebu Cehileri ve yandaşları öylesine fitneler kurmuşlarki kadınlar ruhen köleleştirilmiş ve gönüllü olarak bu hale razı olmuşlardır. Malesef büyük bir plan olan kadını islamdan uzaklaştırma ne yazık ki büyük zararlarıda beraberinde getirmiştir. Günün emperyalistleri kadın hakları adı altında aileleri topluları devletleri hedef alarak büyük bir savaşı içerden tetiklemişlerdir. Kadın eğitimi ayaklarının üzerinde durması kendi bağımsızlığını eline alma sloganları adı altında bir istila başlatmışlardır ve ne yazıkki kendine taraftarlarda bulmaktadır. İrandaki son olay batının ağzını açmış bir canavar misali nasıl beklemede olduğu gözler önüne sermiştir.
Zira adını ılımlı modern radikal koydukları tüm akımlar bugün batıyla birlikte İsraile normaleşerek düşmanın komplolarına alet olmuşlardır. Geriye kalan ve onların kendi sömürgeci saltanatlarına tehdid gördükleri gerçek Muhammedi İslama kadın hakları adı altında bu nedenle savaş açmışlardır, bu savaş ölen bir genç kızın acısına gösterilen duyarlılık değildir asla.
Bu savaş İslama karşı olan düşmanlıklarının sadece maskesidir, zira en çok kadının şiddet gördüyü ülke ingilteredir. En çok faili mechul ve kadın ölümlerinin vuku bulduğu ülke Amerikadır, hata kadınların bu ülkelerde uğradıkları zulümleri burada anlatmak ahlakı değerlerime sığmıyor ama kimse bunlardan nedense bahs etmiyor ve kadınları öldürün çocuk doğurmasınlar diyen İsraili bakanın dedikleri hiç gündem olmazken Fransada kadının kamu kurumlarında örtü takması yasaklanırken birde bakıyoruzki bunları yapanlar kadınların haklarından bahs ediyor.
İran olayından hemen günler sonra Afganistanda öldürülen öğrenci genç kızlar ve onların hakları batı medyasında nedense hiç konu edilmedi çünkü bu vahşete imza atanlar onlarla çalışan kimselerdi ve gazeteci olduğu halde Cenin kentinde İsrail tarafından öldürülen Şirin Ebu akilenin hakları hiç konu edilmedi ama talihsiz şekilde daha nezarete atılmadan bir kalb kırizi geçiren ve 12 dakika gibi kısa bir zamanda hastahaneye yetiştirilen bir hanım için kıyameti koparmak istediler üstelik en üst düzey yetkililerin bu olayın takibcisi olacaklarına dair verdikleri teminata rağmen.
Öte tarafta uyguladıkları ambargolar sonucu ölen binlerce çocuk ve kadını hiç düşünmediler, silahlarla donatıkları Saddamın katl ettiği 1milyon iranlının haklarını hiç düşünmediler. Corona gibi bir hastalıkta bile ilaç ambargosunu İrana uygulayan bu batılıların İran insanına olan bu muhabeti nedir? Onlar için özel internet ağı kurmaları niçin di? Hepsi kadınlar haklarına kavuşsun istediği kıyafeti giysin diyemiydi?
Emin olunki kardeşler düşmanın hedefi sadece Muhammedi İslamdır, bulduğu her gedikten sızmak şeytanın işidir. Muhammedi islamda kadın Fatıma ve Zeyneptir. Bırakın hak sahibi olmayı hakkına ve dinine sahip çıkmayı ümmet onlardan öğrenmiştir. Öyleyse bu insanlık düşmanlarının bu çabasının nedeni ne. bugün malesef kadın özgürlüğü adı altında İslamı yok etme mücadelesi vardır.
Mossad‘ın geçtiğimiz günlerde kendi ajanlarını öldürmesi kurdukları bu koplunun kesinlikle başarısızlığa uğraması ile bağlantılıdır. Düşmanda biliyor ki İran velayet devleti Hz Fatıma‘nın devletidir. Velayet Fatımayı peygambere varis kabul eden yegane islami görüştür, bu cihetle bütün kadınların emperyalizm köleliğinden kurtuluş recetesidir .
Düşman çok iyi biliyor Hz Fatımayı tanıyan her kadın bir Asiye olur ve ilahlık davasındaki Firavunların karşısına dikilir düşmanın korkusu İşte budur. Onlar Hüseyinler kadar Zeynebleride dikkat etmeleri gerektiği başlarına gelenlerden öğrendiler bu yüzden kadın hakları diye bağırarak İranı siyasi Areneda kötülemekteler zira kadınlara bu denli saygı göstern bu millet onların sinirlerini bozmakta tıpkı Hz Peygamberin kadınlara olan muamelesinden müşriklerin rahatsız oldukları gibi..
Doğrudur ki zaman içerisinde kadın din adına bazı kesimlerce haksızlığa uğratılmıştır ancak bunda islamın eksikliği asla yoktur, doğruyu öğrenmek için çaba sarf etmeyenlerde kesinlikle zulüm edenler kadar suçludurlar çünkü düşman cehaleten beslenmekte. Müslüman kadını bilinçle uyanmalı kafirlerin bazen modayla bazen kadın haklarıyla kapısına gelmelerine müsade etmemelidir, zira bilmelidir ki hedef ayaklarının altındaki Cennetir. Şeytan Hz Ademi cenneten ilahi rızadan uzaklaştırmak istediği gibi günün şeytanlarıda Anneleri bu makamdan etmek istemekteler. Bu sebeble gün ilahi razayı kayb etmemek için Peygamberi Ekremin emr ettikleriyle beraber olma günüdür. Hz Fatımanın devletine sahip çıkıp Zeynebi kıyamlarla Heyhat Mine zileh bayrağını bedene hicap başa taç yapma günüdür.
Kevser Şimşek
Yeni yorum ekle