İSRAF VE MÜSRİFLER -2-
YARDIMLAŞMA
Öğretmenin ve öğrencinin kaliteli eğitim yapabilmeleri için olması gerekli olan araç- gereçlerin temini için sana verilen elindeki maldan harcama yapılması istenilmektedir. Bu ilahi istek iki önemli noktaya işaret etmektedir, birincisi mülkün sahibi olup olmadığının imtihanıdır, ikincisi ise fakirler, yoksullar, kimsesizler, yetimler, ilmi ve ahlaki çalışma yapanlara karşı bir sorumluluk taşıyıp taşımadığının imtihanıdır.
Sosyal hayatın temellerini oluşturan yardımlaşma ve eğitim kurumlarını gelişmiş olan modern teknoloji ile mücehez kılma bir milletin gelecekteki kaderini belirler. Dengeli ve yapılacak adil çalışmaların fakir ve zengin arasındaki manevi bağı kurduğu gibi ilmi ve ahlaki kalkınmanın okullarını ve üniversitelerini oluşturur. Ama ne yazık ki zenginlerin, yöneticilerin, makam ve mevki sahiplerinin yapmış oldukları israf bir ülkenin eğitim ve öğretiminin sorunlarını karşıladığı gibi o ülkede yoksul ve fakirden eser kalmıyacaktır ve insanlar arasındaki derin uçurumlar kapandığı gibi insanlar arasında güven de sağlanmış olacaktır. Genelde tüm insanlar özelde müslümanlar yiyecek ve içeceklerde ki israf fakirlerin hakkı olduğunu unutmamalılar, kesin birgün hesabını verilecektir!
GİYİM VE KUŞAMDA İSRAF
İnsanlığa karşı kendisini sorumlu hisseden her insan diğer insanlarla güzellikleri ve faydalı şeylerin paylaşmasının bilinci içinde hareket eder. Giyim ve kuşamda kendisi için layık gördüğünü diğer insanlarada layık görmesi ve yardımda bulunması o insanın insani ve imani görevidır. İhtiyacından fazla elbise israfında bulunanlar bir başkasının hakkını zimmetine geçirmiştir; birileri birtakım elbise alma mücadelesi verirken diğer bir kısım insanlar ise elbise dolabındaki var olan elbiselerinin hangisini giyeceginin şaşkınlığını yaşar. Birini çıkarır diğerini giyer diğerini çıkarır bir diğerini giyer. Bu tip insanların yapmış oldukları bu iş sadece nefislerini tatmin edip kendini bir başkasına beğendirmek içindir; gösteriş ve kibir ise İslam dinin de yasaktır ve haramdır. Hayat ve yaşam ihtiyaçlarından fazıla elbise biriktirmekte olanlar fakirin hakkına tecavüz ettiklerinden dolayı haram işlemekteler.
ZAMAN KAYBI VE VAKİT İSRAFI
‘’Yemin ederim zamana:
İnsanlar zarardadır.
Ancak şunlar müstesna:
İman edip salih ameller işleyenler.
Birbirine hakkı tavsiye edenler.
Ve sabrı tavsiye edenler.
Ayetin metninden insanlığa verilen dersi dikkatle okuyup anlayıp uygulamaya koymak tükenmekte olan ömrü zarardan faydaya çevirme imkanını sağlar. Zira insan için belirlenmiş bir ömür sermayesi vardır, insan her nefes alıp verdiğinde ömür denilen sermayeyi tüketmektedir.
İnsan ömürü yaşamış olduğu zaman dilimi içine sıkıştırılmış sanye sanye tükenmektedir, bu işlem insan iradesinin dışında gerçekleşmektedir, tükenen ömür ise insan için zarardır, zira her nefes aldıkça ömür sermayesi tükenmektedir ve kabir kapısına yaklaşılmaktadır.
Zaman kaybı ve ömürden israf:
İnsan yaşamış olduğu zaman yolculuğunda tüketmekte olduğu ömür sermayesini güzel ve faydalı işler yaparak zarardan faydaya çevirmesi gerekir. Zamanını iyi değerlendirmesini bilen bir insan başarılı işler yaparak geleceğini garantiya almış olur. Dünyada üstün başarılara imza atan şahsiyet sahibi insanların hayatına baktığımız zaman hayatlarını belli bir düzen içinde ciddi çalışmalar yaparak tarihe kayıt düşmüş insanlar olarak görmekteyiz! Düzenli çalışmalarıyla tükenmekte olan ömrünüde faydalı hale getirmişlerdir.
Zamanını güzel ve iyi işlerle değerlendirmeyenlerde tarihe kötü bir not düşerek insaniyet mektebine yük olmuşlardır ve ömür denilen sermayeyide boşa tüketmişlerdir ve zararlı bir varlık olarak anılmaktalar. Buna bina’endirki Yüce Allah (c.c) zamana yemin ederek insanların hüsranda olduğunun haberini verir ve uyarır.
Allah (c.c) insanın hüsranda yani zararda olduğunun haberini verirken hüsrandan kurtulmanın reçetesini de sunar.
İMAN:
Allah (c.c.) yeminle insanların hüsranda olduğunun haberini verir, hemen arkasından imanla tedavi edilmesinin yolunu gösterir. ‘’İman edenler müstesna’’ diyerek hüsrandan kurtuluşun ilk maddesi olan imanı kalbe yerleştirmekle saadet yurduna hazırlık yapılmasını açıklar.
Allah’a iman insanın derununda varolan nurun anahtarıdır. İnsan iman anahtarıyla nur okyanosuna girerek iç dünyasındaki karanlık düşünceleri, kötü kokan hastalıkları, çirkin ve hoş görülmeyen istek ve arzuları temizliyerek aydınlık nuruyla güveni, emniyeti ve huzuru sağlar.
Allah’a iman kötü düşünmenin ve kötülüklerin kapısına anahtar vurur. Artık imanlı insan toplum içinde güvenilir ve emin insan olarak tanınır. İmanla bir insan kendi dünyasını aydınlatınca tükenmekte ola ömrünü faydalı hale çevirir ve hüsrandan kurtulur.
SALİH AMEL:
Hüsrandan kurtulmanın ikinci yolu ise salih ameldir. Salih amel insanın hayatında imanın yansımasıdır. İman anahtarlık görevini yapabilmiş ve insandaki fıtri nuru hayata geçirebilmiş ise insanın bütün azaları nura dönüşür, yapacağı tüm işler ilahi nur ekseninde hareket ederek insanlığa nura nasıl kavuşulacağının yolunu gösterir.
Salih amel imanın insana kazandırdığı tüm güzelliklerin adıdır; tüm güzellikler ise insanın fıtratındaki var olan nurun eseridir. İnsanın yaradılışında insana hayat veren nur kirletilmediği müddetçe devamlı insana temiz ve salih amelleri sahibine yaptırır, kötülüklerin ve kötü düşüncelerin kapısını kapatır.
Salih amel: şirkten, küfürden, zulüm yapmadan, riya ve gösterişten arıdırılmış tertemiz rızayı hakk için yapılan amellerin adıdır. İmanın amele yansıması salih ameli inşa eder, İmanın insana yüklemiş olduğu sorumluluğun metninde varolan gerçek doğru sözlü olmak vardır, doğru sözlü olmak indellahda sadık olarak kayda alınır ve salih kullar listesine kaydı yaptırılır.
Güzel amel israfı önlediği gibi insana infakı öğretir; infak ise gönülleri kazanmayı, fakirle zengin arasındaki uçurumu, gerginliği, hasadeti, kini ve düşmanlığı kaldırır, bunların yerine sevgiyi, kardeşliği ve güveni sağlar.
Salih amel, zulmün her çeşidine karşı Allah için başkaldırının adıdıdır; salih amel, zalim hükümdarın karşısında hakkı söylemenin adıdır. Salih amel, musrif idareci ve yöneticilere karşı ümmetin hakkını savunmanın adıdır. Salih amel, ırki ve mezhebi taasuplardan arınmanın ve hakkın yanında yer almanın adıdır. Salih amel, zalim ve diktatör yöneticinin karşısında vakarlı bir duruş sergilemenin ve mazlumun yanında yer almanın adıdır. Salih amel, hakkı savunmanın, haktan yana olmanın, hak yolda yürümenin ve adil şahitlik yapmanın adıdır. Salih amel, ümmetin malıyla saraylar yaptıran yaşamanın en üst derecesinde yaşayan zalim idarecilere karşı susmamanın adıdır. Salih amel, saraylarını korumak için ırkçı söylemlerle milletin duygularını sömürerek savaştıranlara karşı verilen mücadelenin adıdır.
HAKKI TAVSİYE:
Müminin imanının göstergesi hakkı söylemektir. Hakkı söylemek, adil davranmak, şahitlik yaparken adil olmak bir müminin imanının onun diline yansımasının alemetidir. İmanlı bir insan haksızlık karşısında hakkı söyleyen kimsedir velevki onun zararına olsa bile!
İslam peygamberi şöyle buyurur: “Acıda olsa hakkı söyleyin” diğer bir hadisi şerifte ise şöyle buyurur: “Hakkı söyle velev ki senin zararına olsa bile o yine kardır.”
SABRI TAVSİYE:
Sabır: Başarlı bir insan başarısını sabırla elde etmiştir.
Sabır: İsrafta sınırları aşanlara karşı yapılan mücadelenin adıdır.
Sabır: Zulme ve müstekbirlere karşı verilecek olan direnişin adıdır.
Evet! Sabır: zalim ve diktatörlerin karşısında mücadele veren azimli müminlerin direnişinin adıdır.
Sabır: Kur’ani bir devletin korunmasında kendini görevli bilen bir müminin vermiş olduğu mücadelenin adıdır.
Sabır: İlahi hedeflere ulaşa bilmek için azimle gayretli bir çalışmayı gerçekleştirmek için verilen mücadelenin adıdır.
MÜSRİF:
İlahi hudutları aşan savurganlık ve israfta haddi aşan, hiç bir sınır tanımayan yeryüzünde fitne ve fesad çıkararak insan kanını kendi mefaat ve çıkarları için döken müsriflere tabi olmamayı Rabbimiz şuara suresinin 150-151 ve 152. Ayetleriyle özelde müminleri genelde tüm insanlığa şöyle uyarıda bulunur.
‘’Allah’tan korkun bana itaat edin’’
‘’Savurgan israfçılara tabi olmayın’’
‘’Çünkü onlar yeryüzünde fitne fesad çıkarırlar islah etmekten huzuru sağlamaktan yana değiller’’
Bu tip insanları kendinize veli veya yönetici sakın almayın çünkü bunlar Allah korkusundan yoksun kan akıtmayı haddi aşmayı kendine sanat edinmiş yeryüzünün fesatçılarıdırlar.
Başta büyük şeytan Amerika ve müttefiki olan Nato üyeleri yeryüzünde kan dökerek fitne ve fesadı yaymaktalar, bunu iki gözden ama ve sağır sultan dahi görmüşler ve işitmişlerdir; ama ne yazık ki gözüyle gördüğü ve kulağıyle işttiği halde, dünya siyasetlerini iyi bildiğini söylediği halde bu zalimlere hala itaat edilidiği görülmekte, ne yazık ki Allah’a inandığını söylüyor ve namazda kılıyor!
Ayrıca halkın yüzde sekseni açlıkla savaşırlarken saltanat makamında trilyon sermaye ile yaşamlarını sürdürmekteler. Millet aç yatarken onların bir yıllık çöpe döktükleri gıdalar bir ülkenin tüm fakirlerini doyuracak kadar israf edilmekte!
‘’Sakın savurgan, müsrif olanların emrine tabi olma’’ Şura 150
İlahi görmeyen Gözlere basiret ihsan et!
İlahi dökülmekte olan insanlık kanının kimler tarafından döküldüğünü görmeyecek kadar gaflette olanları uyar Ya Rabbi!
İlahi İsrailin çıkarları için bölge insanının kanını döken ve zafer olarak kutlayanlara hakkı görmeyi nasip et!
İlahi Batı Asyadaki bu savaşın siyonist İsrailin derin nefes alması için başlatıldığını görmeyecek kadar gafletten uyandır hakkikati ve savaşı kim kimin için başlattığını görsünler!
Ya Rabb dökülen mazlumların kanı üzerinde zafer kutlayanlara akıl ver Ya Rabb!
Suriye hükümetüne ve orda yaşayan halkları kendileri için tehlike görerek askeri müdahale yapanlar ve kan dökerek İsrailin 60 yıldır Filistin halkının kanını döküyor ve topraklarını şigal ettiğini bütün dünya gördüğü halde kimseden ses çıkmıyor ve askeri müdahale buraya yapılmıyor Niçin!
Acaba İsrail İslam ümmeti için tehlike değilmidir?
Yoksa derin bir dostlukmu var?
Bugüne kadar sadece kınama yapmış ve sloganlı sözler söylenmiş ne askeri bir müdahale ve nede bir tehdit yapılmıştır. Niçin?
İlahi bu yapılanları görmeyecek kadar ümmet kör olmuş, sen lutfunla gözlerini aç hakkı görsünler!
Muhammed Avci
Yeni yorum ekle