Yıllar yılı, asırlar asrı devamlı İslamDünyası'nın ve müslümanların gündeminde canlı tutulmuş ve hayat onunla bulunmuş bir Kerbela ve Aşura sedası kulaklardan inliye inliye günümüze kadar gelmiştir...
Bismillahirrahmanirrahim
Yıllar yılı, asırlar asrı devamlı İslam Dünyası'nın ve müslümanların gündeminde canlı tutulmuş ve hayat onunla bulunmuş bir Kerbela ve Aşura sedası kulaklardan inliye inliye günümüze kadar gelmiştir.
Tarihin içinden bakacak olursak her ne kadar düşmanlar buNur'u söndürmek ve gönüllerden koparmak istemişlersede bunda başarılı olamamışlardır. O çünkü İlahi bir aşkın Nuru'dur. Her Müminin gönlünde tecelli eder. Yeryüzünde Müminler eksilmedikçe devamlı o Nur o gönüllerde aşk yaratır. Onun için her asırda Kerbela'nın aşkını yaşayan ve o aşkla hayatını şekillendiren ve o aşkla zulme ve küfre karşı direnen insanlar olmuştur. Ve bu tarihi süreç kendisni tamamlaya, tamamlaya nihayet günümüze ve asrımıza yansıma yapmıştır. Asrımızda geçmiş tarihlere nisbeten daha geniş tabana ve kitlelere Kerbela'nın sesi ulaşmıştır. Bugün bu ses hiç bir aile ve hiç bir ev kalmamıştırki oraya Kerbela hadisesi, Aşura hadisesi, İmam Huseyn'in davası o eve girmemiş olsun. İnşallah bu sesin dünyaya yayılışı İmam-ı Zaman'ın zuhuruna öncü olacaktır. Bu ses asrının büyük yiğidi, Uhud'un kahramanı Seyyid-i Şuheda Hamza’nın ve Kerbela'nın büyük şehidi ve şehidlerin efendisi İmam Huseyn'in bırakmış oldukları mirasın yüce sesini taşıyan İmam Humeyni asrımızda gerçekleştirmiştir. Dünyada yükselen bu ses sömürgeci ve zalim güçleri oldukça derinden kalplerini vurmuştur ve onları yaralamıştır. İnşallah bu yara onların sonunu getirir.
Her zaman ve her asırda Allah insanlara büyük nimetler verir. Bu asrın insanına cenabı Allah çok büyük bir nimet vermiştir. Eğer bizlere verilmiş bu nimetin değerini gerçekten anlaya bilmiş olsaydık, münafık kisveli İslami görüntü altında olanlara kanmamış olacaktık ve İmam Humeyni’nin davetine Lebbeyk Ya Humeyni diye bilseydik bugün İslam dünyada en büyük izzet ve şerefi elde etmiş ve en yüce değerlerde insanlığa adaleti sunmuş olacaktı.
Kerbela'yı anlamak çok önemli bir meseledir. Kerbela’daki insanlar mesuliyet ve sorumluluklarının bilinci içerisindeNur'un ekseninde hareket etmişlerdir. Şimdi sen asrımızda yüklenmiş olduğun Hüseyni davanın görevlisisin; O gün Yezid’ler dini mübini İslam’ın Nur'unu söndürmek istiyordularsa bugünün Yezid’leride aynı şekide söndürmek istiyorlar.Eğer İslami bir kisve altında müslüman bir görünümle biz Emevi camiisinde Cuma namazını kılarız şiarını verip, kahramanlık yansıtıyorsa Yezid yeniden dirilmiş demektir; çünkü Emevi camiisi Yezid’in camiisidir; bu camiide Yezid'in babası ve Yezid, Ali (a.s)'ma ve evlatlarına hutbede lanet okuduğu Mescid-i Dirar'dır; Erdoğan özellikle ve üstüne basa basa bu camiide namaz kılacağının aşkını yaşıyor; Şam’da başka camii yokmu acaba? Bu bir mesajdır, çağrıdır, davettir ve inanmış gönüllere bir uyarı ve tehdittir. Eğer kalkarda Emevi camiisinde namaz kılacağını der ve sen alkışlarsan o zaman nerde saf tuttuğuna artık kendin karar vereceksin. Evlad-ı Resul'e olan düşmanlık tarihin tüm seyri içersinde akla gelmiştir. O gün Kur'an bize yeter denildiği zaman bu söz Ehl-i Beyt-i Resulullah'ın ölüm fetvası verilmiştir. Eğer bugün Emevi camiisinde Cuma namazı kılacağız diyenler varsa ki var! Yani o gün bu fetvayı almıştır ve halen o fetvadır. Dikkat edelim ki yanlış yerde durmayalım.
Kerbala’nın hadisesini anlatacak olursak, oldukça acı ve dramatik bir sahnesi vardır. Ama bu sahne bizlere ders vermektedir. Eğer bizler Kerbela’nın derinliğine inecek olursak oradan alacağımız ilham bizi bugünün Yezid’ine karşı o günün yiğitlerinin safına götürecektir.
Kerbela: yiğitlik, cesaret, ihsan, fedakarlık ve sevdiklerini yaratanın uğruna kurban etmeye hazır olanların davasının yeridir. Ben Hüseyniyim, Ehl-i Beyt taraftarıyım ve Ehl-i Beyt'çiyim demek meseleyi halletmez, bugün öyle şeylerle yüz yüze kalmışızki Yezid’ler dahi Hüseyn'in taziyesine katılıp bizde Ehl-i Beyt'i seviyoruz diyerek bizi aldatmak istiyorlar; dikkatli olmak gerekir aynı partinin bakanı olan şahıs Peygamber Evladıİslam dininin büyük kahramanı Hizbullah'ın lideri olan Hasan Nasrullah'a şeytan diye televizyondan mümin ve muvvahidlerin beynine kurşun sıkarcasına zırvalar; diğer yandan bir milletvekilleri o gün ben olsaydımYezid'in yanında olurdum der ve diğer taraftan Aşura gününün kutlamasına katılır orada hiçmi kimse yokmudu onların yüzüne tükürselerdi; demek Huseyni olan kimse yokmuş orada!
O gün Kerbela’da bir gencin başı kesilerek çadırın önüne atıldığında onun annesi biz Allah yolunda kurban verdiğimizi geri almayız diyecek kadar iman ve cesarete sahip olmasaydı Hüseyni mektep bugünlere gelmezdi. Eğer bugünde asrımızda öyle anne ve babalar olmamış olsaydılar İslam Devrimi gerçekleşmezdi. Çocuğunun başı kopmuş cenazesi getirilmiş başı bedenden ayrı anne ve baba önünde eğilip onun gerdanından öperek ve kıbleye dönüp Rabbim bu kurbanımızı bizden kabul et diyen anne ve baba yeniden Kerbela'yı bugün yaşatmışlar. Bizlerde bu şekilde bu aşkı yaşamadıkça ve bu aşk oluşmadıkça olmaz. Herşeyde bir aşk vardır. Birinin aşkı dünyadır onun için kendini kurban eder; birinin aşkı ideolojisidir, birinin milletidir. Adam ideolojisine o kadar aşık olmuşki onun varlığı için kendisiniyakabiliyor. Şimdi biz hangi aşkı yaşıyoruz? Allah’ın insana vermiş olduğu o sonsuz nimetin iman aşkınımı yoksa bir ideolojinin bir milletin veya bir malın aşkınımı? Bunu oturup düşünmemiz lazım. Kesin olarak bizler birgün birşeyin uğruna öleceğiz. Her nerede olursak olalım ölüm bizi kesin olarak yakalayacaktır. Hangi aşkı yaşayarak öleceğim diye düşünmelisin?
Öyle edelimki gönül ehli olalım. Sen Kerbela’daki manayı yakalamaya çalış. Yüzler secdede, dualar arşa yükseliyor ‘Rabbim bizden razımısın?'. Etraf düşmanla çevrilmiş ölüm kapının eşiğinde ama yüzler secde halinde Rabbisine vuslat etmiş. Biz burayı idrak etmeye çalışmalıyız. Onlar çok acı şekilde şehid edilmişlerdir. Ama sen nasıl hissediyorsun bu acıyı? Eğer bugün burda var isek bu Allah’ın bizlere büyük bir lütfudur ki bu mekteble tanışmışız. Ama bunu unutmamamız gerekiyorki şu anda bütün hedefler ve oklar yine Velayet Nuru'na çevrilmiştir. Bu noktada bize düşen görev vazife bilincidir. Ya Rabb bizlere Hameney’in askerleri olmayı nasip et. Sözümüzle dilimiz, kalbimizle bütünleşsin Ya Rabbi. Zikrimiz ve fikrimiz devamlı Allah’ı anmakla olsun. Eğer Huseyni seviyorsak gönüllerimizi aşk mektebine çevirmeliyiz.
Muhammed Avci
Yeni yorum ekle