Hak-Batıl Mücadelesinde Değişmeyen Roller
Hak-Batıl Mücadelesinde Değişmeyen Roller
Hz. Musa (a.s) bir gün bir mahallenin kenarından geçerken, mahallenin köpeği Musa (a.s)'a saldırır; Musa (a.s) köpeğe şöyle seslenir: Benim Allah’ın Resulü olduğumu bilmiyormusun? Mahallenin köpeği lisan-i hal ile Musa (a.s)'a cevap verir ve şöyle der: Ben sizin Allah’ın Resulü Hz. Musa olduğunuzu biliyorum ama ben mahalle halkına karşı sadakatimi ve samimi olduğumu ispatlamak için sana saldırmak zorundayım.
Evet! Tarihin her sayfasında ve günümüzde de bu hikayeye uygun insanları görmek mümkündür. Bütün varlığını ve kimliğini, izzet ve şerefini maddi ve manevi tüm değerlerini maddi güç sahibi olan Batı'ya satmış bulunan devletler ve milletler yukarıdaki hikayeyi bugün yaşamaktalar. Adem (a.s)’dan son Peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.a) ve ondan günümüze kadar devam eden hak cephesi bugünde batıl ve tağutlar karşısında onurlu bir şekilde Enbiya'nın yaptığı daveti yapmaktalar. ’’Allah'a kulluk edin ve tağuttan içtinab edin’’ davetini bugünde Ümmet'in Velayet ve Rehberiyet makamında bulunan Aziz Rehberimiz izzetli duruşuyla aynı daveti insanlığa yapmaktadır. Bu davetin karşısında aciz kalan sömürgeci tağutlar bütün yolları denemelerine rağmen İslami Uyanış'ın önüne geçemediler ve geçemiyecekler. Ancak İslami ve insani ahlaktan yoksun kendine İslami bir görüntü veren bazı ahmak yapıya sahip olanlar efendilerinin üzüntülerini yatıştırmak için zaman zaman Peygamber Evladı,Peygamber'in davasını sahiplenmiş olan Ümmetİmamı'na kirli ağzıyla saldırı yapar. Utanmaz bir yüzü var; konuşurken nasıl, niçin, nerde ve muhatabının kim olduğuna dikkat etmeden konuşur; adeta sokak arasında top oynayan çocuklar gibi veya soygunculuk yapan Kasımpaşakabadayıları gibi. Aslında suç onun değildir, suç onu oraya getiren ve alkışlar arasında onun layık olmadığı değeri ona verenlerde olduğu kanaatindeyim, zira bir ata sözü vardır: Merkebe altından semer yaptırsanda yine merkep merkeptir.
Aslında bizler hikayedeki köpeğe nisbi olarak hak vermemiz gerekir; zira mahallenin köpeği olduğunu kanıtlaması gerekir. Ama bu köpeğin arkasında gidenlere sormak gerekir; sizin bununla ne tür bir akrabalığınız var?!
Zalimden yana olma!
Oldukça yaldızlı ama içi boş bir söz; niçin diye soracak olursanız 67 yaşımın 55 yılını iyi hatırlarım; bu süreç içindeİslam Ümmeti'nin kanı aktı ve gözyaşları hiçmi hiç dinmedi. Bütün İslam coğrafyası ve Türkiye’de dahil hep kan ve gözyaşlarıyla yoğruldu ve hala devam etmektedir. İslam Ümmeti'nin yeraltı ve yerüstü tüm tabii kaynakları ecnebilerin hizmetine verildi. Buda yetmezmiş gibi insanlar önce Amerika’ya sonra Avrupa ülkelerine satıldı; tüm İslami ve ahlaki değerler dünya karşılığında verildi. Namus, izzet ve şerefler ayaklar altına alındı. Bütün İslam ülkeleri ecnebilerin müstemlekesi oldu. Yabancılar mukaddes İslam beldelerinde har vurup harman savurdular. Amerika ve Batı'ya karşı durmak bir kenara onlara söz söyleme cesareti dahi yoktu. Bunlara söz söyleme cesaretini kendinde gören yiğitlere gerici yobaz ve şeriatçı damgasını vurarak zindanlarda hayatlarına son verdiler ve hala bu devam etmektedir. Bu kısa biyografi zalimin kimler olduğunu ve zalimin destekçisi ve jandarması kim olduğunu açıkca göstermektedir. Zalimlerinİslam beldelerinden kim çıkarmak istediğini ve kimin zalimlere sonuna kadar İslam beldelerinin kapılarını açtığını aklı selim olan herkes bilmektedir ve sende çok iyi bilmektesin sayın Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı; bunu söylerken yaşanan bir olay hatırıma geldi, hikaye şöyle:
Doğduğum ve büyüdüğüm şehrin Dükkan Önü Camii diye bir camii vardı. Camiinin imamı oldukca yaşlı ona hacı hoca derlerdi. Ben ise yaşım küçük olduğunda simasını zor hatırlıyorum; nihayet bu muhterem zat vefat etti çok büyük bir kalabalık onun cenazesine katılmıştı. Nihayet taziye merasimlerini bitirmiştik halkın arasında bazı söylentiler vardı; diyordularki şehrin büyükleri hacı hocanın büyük oğlunu camiiye imam etmek için müftüye gitmişler ve kabul ettirmişler müftüye: Şehrin büyükleri gidip hacı hocanın oğlunu kahvehaneden getirip Cuma günü minbere çıkarmışlar; zavallı adam ne Kur'an'ı doğru okuyabiliyor nede hutbe okumasını biliyor; artık bir defa olmuş. Nihayet günlerden birgün mahalle sakinlerinden biri vefat eder; cenaze camiinin önüne getirilir ve musella taşının üzerine konunur; cemaattanoldukça mukallit ve sözünü iyi bilen biri cenazeye yaklaşır; yüksek sesle ölünün ismini vererek şöyle der: Şimdi sen ahiret yurduna gideceksin yakınlar, dostlar, tanıyanlar senin yanına gelecek ve senden dünyanın halini soracaklar; sen onlara deki Dükkan Önü Camii'sine hacır hocanın büyük oğlu imam olmuş artık onlar dünyanın nasıl bir pisliğe battığını bilirler. Bu misal Çankaya'ya oturmuş zatın misalidir.
Ey Çankaya köşkünde mağrur mağrur oturmuş gafil insan; dil uzattığın O yüce şahsiyeti sana ve yandaşlarına tanıtmak istiyorum:
Bütün insanların cesaretlerinin kırıldığı ve ümitlerin kesildiği bir zamanda Yüce Allah mazlumların yardımına gelerekİslam coğrafyasının bir parçası olan İran coğrafyasında yükselen Allahu Ekber sesi yeniden mazlumları uyanışına ve müstekbirlerin ve mahalle köpeklerinin korkulu rüyalar görmelerine vesile olmuştur. Rusya ve Amerika'nın karşısında durulmaz dört dakikada yok ederler bizi deyip korkuyla yaşadığımız bir dönemde ’HUMEYNİ KEBİRİN’ yükseltmiş olduğu ‘La Şarkiye veLaGarbiye İslamiye İslamiye’(Ne Doğu ne de Batı ancak İslam) sesi diz çöktürttü kendini güç kabul edenlere.
Bütün İslam beldelerinin semalarında "La Şarkiye ve La Garbiye İslamiye İslamiye" sedasının yükselmesi için canu tenle ve yaranları ile birlikte İslam beldelerini yabancılardan temizlemek için gayretli ve azimli çalışma yapmaktadır. Hedefinde herhangi bir zalimi desteklemek veya ona yardım etmek yoktur. Ancak İsrail’in yerini genişletmek ve Suriye’den gelecek tehlikeye karşı Amerika ve müttefiklerinin Suriye aleyhine başlatmış olduğu iç ve dış savaşın karşısında İslam beldesini ve İsrail’in istilacı siyasetine karşı durmuş ve yiğitçe İslam beldesini yabancı istilasından korumuştur. Sen ve senin gibi zalimler müslümanların başını kesecek cellatları yetiştirerek İsrail’e peşkeş çekmektesiniz. Allah çok iyi biliyor zalim kimdir!.
Aslında bu adama da hak vermek gerekir; zira Batı mahallesinde yaşamakta olan dostlarına sadakatını ispat etmesi gerekir. Fakat anlamakta zorluk çektiğim bir şey var; bu Amerikan askeri olan siyah gözlüklü kırmızı kıravatlı sarı tenli mahalle bekçisine alkış tutan bunu kahraman ilan edenlere bilhassa Kürt olanların ne işi var bununla. Mevlana’dan bir sözle neticelendirelim:
Kurdun kuzuya aşık olması anlaşılır. Kuzunun kurda aşık olmasına ne denir?!
Muhammed Avci
Yeni yorum ekle