Hz. Muhammed (s.a.a) ve Vahdet

Pa, 05/03/2017 - 16:22

Hz. Muhammed (s.a.a) ve  Vahdet                                 

Bismilahirrahmanirrahim                              

Hamd alemlerin Rabbi kudret sahibi rahmeti gazabını geçmiş tüm eksikliklerden münezzeh tüm övgüler kendine yaraşan ve tüm yakarışları duyan kullarına şah damarlarından daha yakınMalik-i Mutlak alemlerin Rabbi'ne olsun. Salatu selam sen olmasaydın alemleri yaratmazdım dediği sevgililer sevgilisi sırrının koruyucusu Habibullah Hatemül Enbiya Ebu'l Kasım Muhammed Mustafa'ya (s.a.a) olsun. Salatu selam Allah sizi temizlemek ister nidasina mazhar olan Allah Resulü'nün seçkin Ehl-i Beyt'ine olsun. Salatu selam Adem’den ta Hatem'e kadar gelmiş geçmiş tüm Nebi ve seçilmişlere olsun ve de seçkin ashaba olsun.  Allah’ın selamı bu kutlu günün sahibi Allah’ın sona bıraktığı Hücceti Peygamber-i Ekrem'in müjdesi tüm Ehl-i Beyt dostlarının iştiyak ve arzusu gözlerin aydınlık nuru Kaim Muhammed Mehdi’ye olsun.Allah’ın selamı İmam-ı Zaman’ın Naibi müminlerin emiri Velayet'in sancaktarı Seyyid Ali Hamaney'e olsun ve bugünün kudsiyetini en içten samimi duygularla kutluyor tebriklerimizi ona arz ediyoruz. Rabbimiz'den bunun şükrüne erişenlerden bizi kılmasını niyaz ediyoruz.

Siz kıymetli ve değerli kardeşlerimi Allah’ın selamıyla selamlıyor bu mübarek ayı,Vahdet Haftası'nı ve Peygamber-i Ekrem'in kutlu doğumunu canu gönülden kutluyorum. Rabbimiz'e binlerce şükürler olsun ki ilel ebed sürecek bu bayramı bize bahşetti. Peygamber sevgisinde yoğrulmuş hamurla özlerimizi mayalandırdı. Sizler nice zahmetlerle bu soğuk kış gününde yol alarak geldiniz. Peygamberimiz'e olan sadakat ve sevginizi bir kez daha kanıtladınız onun yolladığı kutsal mesaja talip oldunuz ve bu eylemle dile geldi ne kar ne kış ne sıcalık ne yorgunluk ne uzaklık nede levm bedenimizdeki ruh kalbimizdeki soluk Muhammedimiz'e ulaşmamıza mani olamaz.

O'nun 1400 küsür sene evvel bize yoladığı mesaja selamla lebbeyk dedik öyle bir mesajki ondan daha güzelini ne duyduk ne işitik. Anamız babamız canımız senin yoluna kurban olsun ey Allah’ın Habibi KUTLU bir müjdeyle bizi kutsadı.Buyurdu;"Allah'ın Habibi ahir zamandaki kardeşlerime selam olsun ." Alem kurban senin vefana biz köleleri zelilleri kardeş kabul eden al-i cenaplığına bize düşen şükür secdelerine kapanmaktır.Canımız pahasına başımızın üstüne kabul ettik ya Resulallah demektir.Seni bir kez dinleyen nasıl meftun oluyorduysa sana sen 1400 sene evvelden bize yolladığın bu mesajla onların senin yanında kapılıp her şeyi unuttukları lahzalara bizi götürüp bizim için şuhuda dönüştürdün ve yeniden yaşayan Kur'an mucizesini bize aşikar ettin. Bize hayat bahş ettiğini yeniden gösterdin ve bizde diyoruzki ey Allah’ın Resulü senin Allah’ın katındaki makamın Kur'an’la aşikar, alemleri senin hatırına yarattı ve seni bizlere rahmet vesilesi kıldı ve sen bizleri selamlayıp kardeşlikle onurlandırdın. Öyleyse ey Seyyid-i Mevla madem ki kalplerimizi bu aşk bağıyla bağladın bizim için şefaat et ve Rabbimiz'den dile sana olan muhabbeti hürmetine bizi bu iltifata sevgiye layık kılsın. Bu nimetin şükrü olan ameli nasib etsin bizi gerçekten sana kardeş kılsın. Ey RABBİMİZ ey kalblerin tabibi bizi şifa zikrinden mahrum etme ve bize bir an dahi muhabbetsiz Muhammmed(s.a.a)’siz bir hayat nasib etme. O'nun vesilesiyle bahşettiğin iman nurumuzu arttır Habibi'nin kalplerimizde çağlayan pak coşkun sevgisiyle mesrur et.Bizleri alemin nura gark olduğu bugünde Peygamber’in tüm kardeşlerini sizin şahsınızda selamlıyorum selam olsun Allah Resulü'nün muhterem tüm kardeşlerine ...

İnsan Allah Resulü'nü düşününce ellinde olmaksızın kendini bir deryada buluyor. Öyle bir deryaki dünyadan öte cenneti unutturan maddenin manaya galebe çaldığı yüzdeki gözlerin kapanıp kalpdeki aşk gözlerinin erdiği  sırlarki dünya gözüyle insanı divane gösteren aşk gözünde ise özdeki nurla insanı insan eden Hz Muhammed(s.a.a)’in asıl mucizesi budur. İnsanı insan etmek özündeki nuru hakikatle tanıştırmak yani hak aynasında kendini görüp temizlenmek. Ben bu aynada özlerindeki hakkikatle nurlanmış Muhammed(s.a.a)’i sevgiyle hayat bulmuş bu sevgiyle yaşamları ve ölümleriyle vefalarını ispat etmiş nura, kelebekler gibi koşmuş ruhları yeşil kuşların kanadında törenle Rabbi'ne ulaştırılmış hayatları Muhammed(s.a.a) sevgisinde nakş olmuş üç yiğidi anlatmak istiyordum, ancak vaktinizi çok almamak için birini bırakmam gerektiğini düşündüm önceliği onun izniyle öncülere verdim. Hayatı dua güzeliğinde, vefatı dua kabulünde olan Resul'ün yiğit evladı Hayber varisi gidin İsrail'e söyleyin Muhammed’in ordusu geri dönmuştür diyen o Hüseyni aşk varisi Abbas Musevi’yi bir salavatla  olsada anıp yad edelim bu eksik ve ona layık olmayan anlatımdan ötürü ondan af diliyorum. Belki anlatılması gereken milyonlarca yiğit vardır ancak bu yolda yürüyenlerin isimleri ayrı olsada yürüdükleri yol ve varmak istedikleri netice aynıdır.

Onları o yolda yürüten sevgi ve vefadır, ulaşmak istedikleri netice Allah’ın dinini hakim kılma rızayı hakka ulaşmadır. Onlar güneşin özüdürler ışıkları ayrı yansısada Muhammed(s.a.a)’i nurun yansımasıdırlar hayat kandilleridirler. Şimdi anlatacağım kıssayı defalarca kez sevgili hocam bize anlatı ve siz buradaki herkes bunu bilmektesiniz ama bu öyle bir kıssaki hayatımız bu felsefenin hükmüne girinceye kadar kıssa sahibi gibi oluncaya kadar tekrar etmemiz gerekiyor. Mekke’de biri yaşamaktadır Haşimi soyundan Abdulmutalib'in oğludur, aslan avcısıdır lakabı. Çöl ondan korkar namerti uğratmaz yanına ASLAN avcısıdır tilki cinsiyetleri hiç sevmez çünki yiğitlik var kanında. Birgün sırtında avladığı aslanla girer Mekke’ye kendini köşeye çeker herkes onun atının ayak sesleri geldiğinde kalpler duracak gibi olur, çünkü bu gelen HAMZA'dır. Yiğit oğlu yiğittir ve bakınır etrafına yaralanmış çehreler ve zulüm eden zalimler görür. İman etmiş bir cariye şöyle der: Ey Umare'nin babası revamıdır Ebu Cehil'in yeğenine yaptıkları. Eğer yaptığı küfür ve eziyetleri görseydin sende kabul etmezdin. Hamza sorar bu anlattıklarını gördünmü, o cariye evet der hepsini gördüm. Hz.Hamza hışımla gider amcalık duygusu öyle kabarmıştır ki ellindeki ok yayıyla Ebu Cehil’in kafasını yarar yeğenine hakaret edenlerin onu karşısında bulacağını haykırır. Ebu Cehil hiç ses çıkarmadan susar zira namerttir, tilki cinsiyetindendir.

Hz. Hamza doğruca Peygamber-i Ekrem'e gider ve onun üzgün çehresini teselliye çalışır ancak Peygamber-i Ekrem hiçbir karşılık vermez. Hz. Hamza sorar sevinmedinmi sana arka çıkıp seni savunmama. Peygamber-i Ekrem buyurur: Ey Amca eğer beni memnun etmek istiyorsan hak olana gel Allah’a iman et. Hz. Hamza Peygamber'in bu teslimiyet ve yüceliği karşısında adeta bir devrim yaşar Muhammad’i hayatın Allah için sevmek Allah için buğz etmek olduğunu bu üstün ahlaklı yeğeninin ne üstün bir İlah'ı olduğunu Peygamber'i hoşnut etmenin yolunun bu İlah'a teslim olmak olduğunu anlar. Bu ahlak karşısında Allah’u Ekber deyip iman getirir. Peygamber-i Ekrem amcasına sarılıp ey amca işte şimdi beni memnun ettin. İşte Hamza bize yol göstericidir, Peygamber'i sevindirme noktasında Hamza zaten biliyordu bir İlah'ın dört duvar arasına sığdırılmayacağını ama Allah’a teslim olması gerektiğini ancak Peygamber'in o halini görünce anlayabilmişti. O günden sonra Hamza’nın hayat miğferi bu çizgi oldu Peygamber'e itaat Allah’a itaat ve bu hayat Hamza’nın hayatında nakş oldu taki Uhud cennet kokuları yayarak Hamza’yı kucaklayana dek ve Allah öyle bir mertebe nasib ettiki ilel ebed anılsın. Cansız bedeni dahi düşmana yetmedi gögsü yarıldı ciğerleri çıkarılıp çiğnenip çiğnenip atıldı. Allah’u zül celal Peygamber'in aşk aynasından kendini arındıran İlahi rıza için ayağa kalkıp kılıç sallayan bu yiğitten başka kime böyle güzel bir hayat ve ölümü bahş etmiştir. Allah ve Resulü'ne adanmış bir ömür rıza kapısını açmış şahadet ancak Hz.Hamza Peygamber kardeşlerinin örneği olabilir.

İkinci örneğimiz Musab bin Umeyr’dir. Mualimler mualimi Musab öyle bir ışıktır ki tüm çağları aydınlatabilir. Musab aristokrat bir ailenin tek oğludur. Yumuşak yataklarda, güzel yemeklerle özen içinde büyütülmüş. Bir beyzadedir, dünya ayakları dibinde ama Musab aselet taşımaktadır. Onun başka bir açlığı vardı. İnsanlık içinde her geçen gün bir fısıltı yayılır Mekke'de, Muhammed diye birini zikr eder diller. Aslında herkes tanır onu Muhammmed’ül Emin diye ve onun yüce ahlakına hem fikirdir Mekke. Ancak yeni bir çağrıdır bu, asırlar öncesinden haberi verilen, bu toplumun günah deryasında unutuğu putların zavalılığını Allah’ın kudretini anlatan Musab’ın kalbinde bir yangın başlar. Muhammed'in  öğretilerini ondan duymak için koşar Musab Muhammed’in çehresinde nur alemi görür. Özünde taşıdığı o tek bir damladan unutur kim olduğunu. Kalbi Allah zikri Muhammed zikriyle atmaya başlar, baştan ayağa artık nurdur Musab, geceleri Erkam'ın evi mekanıdır Musab’ın. Musab’ın gögsünde ilim ağacı yeşermiş. Ailesi fark eder bu değişimini, Muhammed’e tutulmuşluğunu tüm yolları denerler onu koparmak için tüm aile toplanır derlerki: Sen bizim umudumuzsun tüm bu servet ve biz senin hizmetindeyiz ne istersen yaparız yeterki bu yolu bırak Muhammed’i terk et. Belki ruh bedenden çıkardı ama Musab’ın Muhammed olmuş kalbi ondan nasıl çıkardı. Ben onu asla terk etmem dedi Musab, öyleyse dediler bize ait olan herşeyi bırak ve bizi terk et. Musab herşeyi bıraktı üzerini örten tek bir elbiseyle gecenin karanlığında baba ocağından çıktı. Yalın ayak Mekke’nin taşlı kumlu sokaklarında bir ses yükselmekteydi arşa Rabbim sen razı ol, Rabbim sen razı ol diyen. Ey bağlarını çözemeyenler Musab’tan güç alın. İkinci Akabe biatında Medine’li Müslümanlar Allah Resulü'nden kendilerine bir muallim yollamalarını isterler. Kendilerine dinin hüküm ve kaidelerini öğretmesi için Peygamber-i Ekrem ilim bağı Musab’ı bu kutsal göreve seçer. O gencecik Peygamber aşığı yollara revan olur Din-i Mübin-i İslam’ın bekası için Medine Musab’ın diliyle nuru katre katre çeker içine. Musab bir sembole dönüşür Medine halkı, gençleri Musab olma gayretine girer. Yürüyüşü kalkışı nezaketi Muhammedi hayatı hayat verir bu şehre. Peygamber aşkı alev alev yanmaya başlar kalplerde. Yesrib Resul'ün sevgisyle Medine olur çünkü Musab’tır onun muallimi. Aşkla ögretilerini öğreten Uhud’da taçlanır. Musab’ın aşkı Uhud’a doğru yol almaya başladıklarında bir endişe kaplar onu ve sezinler Uhud’un zor meydanını Muhammed’ine olan aşkı onu yöneltirRabbi'ne. Dua eder ya Rabbi Peygamberi'ni koru bu savaş bitene kadar beni ona pervane kıl. O'na ulaşacak zarar bana gelsin ,O'na ilişmesin düşmanın eli ve savaş kızışır Müslümanlar emre itaatsizlik eder terk ederler okçu tepesini. Düşman önden arkadan saldırmaya başlar edeta ekin biçer gibi biçerler Müslümanlar'ı. Müşrikler tüm güçleriyle hücum etmeye başlarlar Peygamber'e. Bir müşriğin gözü Peygamber'e takılır, anan yasını tutsun ey Muhammed seni benim elimden kim kurtaracak deyip hücuma geçer.  Musab kendini Peygamber'in önüne atar hamle yapmaya fırsat kalmadan sağ koluna iner müşrik, dahada sinirlenerek hamle eder bu seferde sol kol Peygamber'e inecek darbeye siper olur. Kolları Muhammed’e kurban olmuş Musab son bir kez daha sürüklenerek gögsünü ona gelecek darbelere siper kılar. Muhammed aşkıyla atan kalb kanlara bulanır takatsiz Muhammed’in zikriyle düşer yere. Toz dumana karışmış kılıçların şakırtısı kanayan kalbi sızlamakta onu kucaklamaya gelmiş şehadeti kucaklayamamakta çünkü Muhammed(s.a.a)’i hala meydanda muhasaradaydı ve hala tehlikede idi. Bu endişe içinde gözleri açık kalakalmıştı. Savaş durdu nihayet haber verdiler Musab’ın şehadetini,Peygamber şaşırır zira ne tarafa bakmıştıysa Musab’ı görmüştü. Cibril haber getirir ve Musab’ın duasını anlatır ve bir meleğin savaş bitene kadar Musab’ın kılığında sizin etrafınızda kılıç salladığını söyler.

Musab'ın muhabbet aşkıyla yaptığı o halis duayı Peygamberi'ne Habibim diyen Allah’u Teala nasıl kabul etmezdi. Hayatını pak İslam'a feda etmiş o yiğidi nasıl kucaklamazdı. Peygamber şehidler arasında yürüyordu, Musab'ı gördü aşk kanıyla boyanmış üzerindeki elbiseyle örtmeye çalışırken ne tarafa çekseler diğer taraf açıkta kalıyordu, oysaRahman onu Rahmet'le örtmüştü. Peygamber buyurdu avret mahallini örtün yeter. Neydin, ne oldun kefensiz Musab, Muhammed(s.a.a)’i sevmek budur işte. Hz. Muhammed’in doğum gününü kutlayan bizler bilmeliyizki Muhammedi aşk gecenin karanlığında yalın ayak o gencin Rabbim sen razı ol, razı ol eylemidir Uhud tekrarıdır. Musab’ın gözlerini kapatamadan baktığı Muhammed’i bize emanettir ve bugün Uhud’un meydanıdır. Kılıçlar yine Muhammed’e kalkmıştır, vahşiler yine Hamzalar'ın kanını dökmek için görevlendirilmiştir. Müslümanlar'ın ciğerini sökmek için nice leş kargaları didişmektedir.

Ey kardeşlikle onurlananlar bugün vazife bizdedir Bedir, Uhud, Hendek, Ahzab ve Hayber aynı sahnededir. Bedir’in yalın ayaklılarının imanına erişmeye çalışın ki Allah’ın yardımı gelsin. Unutmayın bizler bugün tepedeki okçularız, emre itaatsizlik yenilgi ve Muhammed’imizi yaralayıp gönlünü kanatır. Allah’ın nusreti ona olan itaattedir, ona itaat Rabb'e itaattır. O insanlığın kurtuluş ve kemalet öğretmenidir. O övgülerin kendine yaraştığı övülmüştür .

Bizler böyle yüce birinin sevgisine talip olduk Rabimiz buyurdu: Ey Musa ayakkabılarını çıkar çünkü sen kutsal bir vadidesin. Bizde kutsal bir sevgi peşindeyiz öyleyse temizliyelim bu sevgiye uymayan herşeyi kalbimizden, Allah’ın emriyle ölüleri dirilten İsa’yı hatırlayın. Bizde Muhammed(s.a.a)’i sevgiyle kalblerimizi diriltelim yükselsin oradan imanın Davudi sesi. Kainat aşkla dinlesin mazlum mustazaflara umut olsun bu nida, korkutmasın sizi çağın küfür tufanları çünkü siz Nuh'un gemisindesiniz. Bu zalim kavimler yıldırmasın sizi Ad ve Semud'u hatırlayın zulüm ateşini yakan insanlığı ifsad eden Firavun ve Nemrutlar'a karşı durun hakkı haykırın. Milletinden olduğunuz İbrahim gibi onların ateşlerinin size zarar vermeyeceğini bilin. Sizin İlahınız ateşi suya gül bahçesine döndermeye muktedirdir, yeterki İbrahim olun veTevasav  bil hak ve Tevasavbis sabr'ı gerçekleştirin. Taşlayın kalbinizdeki tüm bağ ve putları, tevvekülün dersini Hacer’den öğrenin benliğin bendlerini yıkın.

Peygamber'in Medine’deki ilk icraati kardeşlik ilkesiyle kardeş olun takvayı azık ,verayı dost, izzeti yol, adaleti akan nehirlere döndürün. BEYAZ sarayların AK sarayların bozun kara planlarını. Sizi mahkum etmek uğruna kurulmuşDaru'nNedveler G-beşler birleşmiş ittifakların sultasına boyun eğmeyin. Kanmayın hennasların vesvesesine hatırlayın yüzünüzü yerdeki Kur'an’ı dualarla yükseltin. Üzerimize bir fecir doğmuştur Muhammed(s.a.a)’in Medine'si yeniden kurulmuştur. Tevhid'in bayrağını Muhammed(s.a.a)’in Musablar'ı almıştır ve doğacak olan hak güneşinin hazırlığı yapılmaktadır.

Siz buradaki topluluk eğer bilirseniz milyonlarca kişilik ordulara bedelsiniz kalkın ve bu yoldaki çukurları doldurun. Kalblere Musab’ın ektiği Peygamber aşkını ekin. Uhud’un Hamza’sı olmak için kendinizi hazırlayın size bahş edilmiş nimete sahip çıkın. Peygamber kendinden önceki Peygamberler'e İmam Ali’ye kardeşim dedi üçüncüsü ahir zamanın inananlarıdır Peygamber'in selamına sahib çıkın. Buna liyakatlı yaşamınızla ispatlayın tefrikadan kaçının Allah'ın ipine sarılın Hz MUHAMMED(s.a.a)'in size rahmetle uzatılmış kardeşlik elini sıkıca tutun..   

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle