ABD Kongresi'nin önde gelen üyeleri, Suudi Veliaht Prensi'ne çok sert çıktı. "Kaşıkçı'yı öldürttü, o iktidardan gitmeden Suudi Arabistan ile bir daha asla iş yapmam" diyen Cumhuriyetçi Senatör Graham, Kongre'ye Suudi Arabistan'a en sert yaptırımları uygulama çağrısı yaptı.

Welayet News - ABD Başkanı Donald Trump'ın Kaşıkçı vakasıyla ilgili Riyad'a gönderdiği Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Suudi Kralı ve Veliaht Prensi'ne 'şeffaf soruşturma' sözü verdikleri gerekçesiyle teşekkür ederken, Amerikan siyaseti kaynıyor.

Trump'ın Cumhuriyetçi Partisi'nden önde gelen Senatör Lindsey Graham, Suudi İstanbul Başkonsolosluğu'nda kaybolan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü, bunun gerisinde de Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın (MbS) olduğunu söyledi.

Selman için "O adamı (Kaşıkçı) öldürttü" ifadesini kullanan Graham, böylelikle 'ülkesini de lekelediğini' dile getirdi.

Fox televizyonunda katıldığı 'Fox and Friends' adlı programda konuşan Cumhuriyetçi Senatör, "Suudi Arabistan ile bir daha asla iş yapmam. Yani bu adam (Muhammed bin Selman) görevde olduğu müddetçe Suudi Arabistan'a dönmüyorum" dedi. 

'UTANIYORUM'

MbS'nin sıkı destekçisi olan ABD Başkanı Donald Trump'ın ne yapacağı sorulduğunda Graham şu karşılığı verdi:

"Bu tamamen Başkan'a bağlı. Ama ben ne yapacağımı biliyorum. Suudi Arabistan'a en sert yaptırımları uygulayacağız. Biliyorsunuz her zaman kötü insanlarla anlaşma yapıyoruz, bu bizim yüzümüz. Ben kendi adıma utanıyorum. Bu bizi küçük düşürmekten başka bir işe yaramıyor."

'YIKICI GÜLLE'

ABD'nin her zaman en büyük savunucusu olduğunu söyleyen Graham, "Bu adam (Prens Selman) yıkıcı bir gülle. Adamlarına Türkiye'deki konsoloslukta cinayet işlettirdi ve benden bunu görmezden gelmemi bekliyor, kendimi kullanılmış ve istismar edilmiş hissediyorum" diye çıkışarak şöyle devam etti:

'ASLA DÜNYA SAHNESİNDE LİDER OLMAMALI'

"Muhammed bin Selman, asla dünya sahnesinde bir lider olamamalı. Bu adam gitmeli. Suudi Arabistan, beni dinliyorsanız, seçebileceğiniz bir sürü iyi insan var, ama Muhammed bin Selman hem ülkenize hem de kendine leke sürüyor."

'SUUDİLERLE İTTİFAK GÖZDEN GEÇİRİLMELİ'

ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi üyesi Demokrat Chris Murphy de Washington Post'ta kaleme aldığı makalede "Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın muhtemel cinayeti nedeniyle ABD'nin Suudilerle olan ittifakı gözden geçirilmeli" çağrısında bulundu.

'YEMEN'DE DEHŞET'

"Trump yönetiminin bu konuyla ilgili kararlı bir şekilde harekete geçmeyeceği anlaşıldı. O zaman sonuçları belirleme Kongre'ye kalıyor'' diye devam eden Demokrat Senatör "Yemen'de devam eden dehşette tam yetki sağlayan askeri yardıma son vermek bunun sonuçlarından biri olabilir" vurgusunu yaptı.

'AMERİKA'DA ÜRETİLMİŞTİR'

Son 3 yıldır ABD'nin Suudi Arabistan'ın Yemen'de Husilere yönelik bombalı saldırılara yardım ettiğini belirten Murphy, Yemen'de ABD yapımı bombaların sivil otobüslere, düğün, cenaze törenlerine ve tıbbi tesislere düştüğüne dikket çekti. Oradaki savaşın binlerce sivilin ölümüne neden olduğuna ve üzerinde "Amerika'da üretilmiştir" etiketinin yer aldığı insani bir krize dönüştüğünü belirtti:

'NASIL HALA ASKERİ YARDIM DEVAM EDER?'

"ABD'de yasa, savaş suçlarına iştirak etmemizi engelliyor.  Son dönemde sivil ölümlerinde artış görülen Yemen, kıtlığın da eşiğinde. Binlerce çocuk açlıktan ve susuzluktan hayatını kaybediyor. Yeni bir araştırma, Koalisyon stratejisinin oradaki gıda üretimi ve dağıtımını yok ettiğine yönelik güçlü kanıtlar sunuyor. Suudi Arabistan gıda, yakıt ve ilaç gibi yardım malzemelerinin gönderimini geciktiriyor ya da engelliyor. Suudi uçakları su kaynaklarını, hastaneleri hedef alıyor. Fakat bizim yardımımız halen devam ediyor."

'SAVAŞ SUÇLARINA YARDIM ETMEYE DUR DİYELİM'

"Sonuç olarak Suudiler, gerçeği saklıyor. Kaşıkçı'ya ne olduğunu gizlemeleri, Yemen'de oynadıkları oyunun aynısı."

"Kongre, Suudi Arabistan'a yapılacak silah satışını engellemeli. Savaş suçlarına yardım etmeye dur demenin zamanı geldi."

"Bu olayla ilgili ne olduğunu öğrenmemiz gerekiyor, bunu Kaşıkçı'ya borçluyuz. Büyük bir ihtimalle bu cinayeti düzenleyen bir ülkeyle ilişkimizi yeniden düzenlemeliyiz."