Nasrallah: İran İle Arabistan Arasında Vekalet Savaşı Diye Bir Şey Yok
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, İmam Hamanei’nin eserlerinin yayınlanması ve korunması ofisine verdiği röportajda, İmam Hamanei ile ilişkileri, onun tavsiyeleri, nasihatleri ve bölgenin hassas durumunda ve çeşitli zamanlarda onun rolü hakkında konuştu.
Welayet News - Seyyid Hasan Nasrallah bu röportajda, Suriye hükümetinin son yıllarda yaşanan kriz karşısındaki direnişinin nedenleri, İslam mezheplerinin yakınlaşması, Suudilerin Yemen’e karşı başlattıkları savaş ve Saddam’dan sonra Irak’ta yaşanan gelişmeler hakkında analizlerde bulundu.
Hizbullah Genel Sekreteri, İslam İnkılabı Rehberi’nin Ehl-i Sünnet mensubu kişilere hakarette bulunmanın haram olduğu yönünde çıkardığı fetvaya değinerek, İmam Hamanei’nin bölgesel ve İslam dünyası boyutunda, Şii ve Sünni arasında ihtilaf çıkarma komplosunu etkisiz hale getirmedeki rolüne değindi ve şu ifadelerde bulundu: ‘Ben İmam Hamanei’nin Senendec’deki konuşmasının ve ardından Şiilerin ve Sünnilerin kanallarındaki eylemler konusunda alimlerin sorularına verdiği kararlı ve kesin yanıtın, fitneyi ortadan kaldırdığını ve fitne çıkaranlara yolları tamamen kapattığını ve İslam Ümmetini mezhebi ihtilaflardan büyük ölçüde koruduğunu kesin bir şekilde söyleyebilirim.’
Seyyid Hasan Nasrallah röportajın devamında, bölgedeki mevcut çatışmaların İran ile Arabistan’ın vekalet savaşları olduğu yönünde oluşturulan algıyı reddederek şunları söyledi: ‘Bölgede İran ile Suudi Arabistan arasında vekalet savaşı diye bir şey yoktur. Suudi Arabistan, İslam İnkılabı’nın zaferinden önce bile direniş gruplarına her zaman düşmanca davranmıştı ve İran İslam İnkılabı zafer kazanınca ve İslam Cumhuriyeti, İslam ve Arap Ümmetlerinin sorunlarıyla ilgilenince, Suudilerin de düşmanlığı başlamıştır ve gerçek budur.’
Hizbullah Genel Sekreteri, Arabistan’daki mevcut rejimin geleceği hakkında şu ifadelerde bulundu: ‘Suudi rejimi eski bir rejimdir. Bu rejim, bazı sebeplerden dolayı, şimdi son dönemini yaşıyor olabilir. Al-i Suud ailesi 100 yıldan fazla bir süredir başkalarına baskı ve zulüm uyguladı ve halkın mallarını yağmaladı. Suudi Arabistan, tarihinde hiç bu kadar aşağılanma, hakaret ve rezillik yaşamamıştı. Bu yüzden Suudi yöneticilerin iktidarda uzun süre kalamayacağını düşünüyorum. İlahi gelenekler, onların uzun süre devam edemeyeceklerini söylüyor.
Biz ilk defa, “Al-i Suud’a ölüm” sloganlarının birçok Arp ülkesinde yankılandığını duyuyoruz. İlk defa, siyasi ve ulusal grupların ve aynı zamanda hükümetlerin, Suudilerin Arap Dünyası ülkelerinde işledikleri suç ve cinayetler karşısında açık bir şekilde duruş sergilediğini görüyoruz. Hatta Libya’da, Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Trablus ve Libya’yı yok etmek için komplo kurduklarının söylendiğini görüyoruz.’
Seyyid Hasan Nasrallah röportajının devamında, Lübnan, Irak, Filistin ve Yemen’deki direniş cephesinin başarısının, sahnede varlık gösteren halktan kaynaklandığını belirterek şunları söyledi: ‘Eğer Irak halkı Haşdi Şaabi’yi desteklemeseydi, bu teşkilat ordu ve bir otorite olamaz, tekfirci terörizm karşısında direniş gösterilemez ve onlar yenilgiye uğratılamazdı. Bütün meydanlarda da durum böyledir; Bugün Filistin meselesinin canlı tutulmasının asıl nedeni de hükümetlerin ve devletlerin duruşu değil, aynı bu halk desteğidir.’
Hizbullah Genel Sekreteri, Irak’ta IŞİD’e karşı halk direnişinin kuruluşunun ilk günlerinden bir hatırayı anlatarak şu ifadelerde bulundu: ‘IŞİD’e karşı direniş başladı. Birkaç gün sonra, Kasım Süleymani Lübnan'a geldi ve benimle tanıştı. Operasyonları yönetmesi için Irak'a yaklaşık 120 Hizbullah üyesi göndermemizi istedi. Kasım Süleymani bize, askere ihtiyaçları olmadığını, çünkü Irak'ta çok fazla asker bulunduğunu ancak farklı bölgelerde operasyon komutanlarına ihtiyaçları olduğunu söyledi. Biz de Irak’a çok sayıda kardeşimizi gönderdik. Sınır bölgelerine silah yerleştirmek ve IŞİD’le savaşmak için İran ve Irak arasındaki sınırlar açıldı.
İran İslam Cumhuriyeti, Irak’ı destekleme konusunda kararlı bir tutum sergileyerek, IŞİD’in hakimiyetini reddetti ve hiç tereddüt etmeden ve açıkça takfircilerle mücadeleye başladı ve yardımda bulundu. Devrim Muhafızlarınınen iyi komutanları Iraklılara yardım etmek için Irak'a gitti. İran’ın imkanları Irak’a sağlandı ve herkes İmam Hamanei’nin IŞİD’i yenmek için Irak halkına yardım etme konusundaki duruşunun, “Irak halkına yardım etmek için hiçbir kırmızı bir çizgi yoktur” olduğunu biliyor.’
Yeni yorum ekle