Siyonistlerin Suriye Planının İfşası – Knesset: Suriye’den Irak’a Ulaşabiliriz

Sa, 11/03/2025 - 10:25

İsrail Parlamentosu Knesset’in İç Güvenlik Komisyonu Başkanı şunları söyledi: "Suriye, Ürdün gibi askeri gücü olmayan ve tamamen bize tabi bir ülke olmalıdır... Nasıl ki Ürdün Kralı’nı gece yatağından kaldırıp emirlerimizi uygulatabiliyorsak, Şam da tamamen İsrail’in kontrolü altında olmalıdır. Suriye, Fırat’a ulaşmamız için bir köprüdür."

Welayet News  - Siyonist rejimin, Suriye’deki terörist yönetimler, ABD ve Türkiye’nin desteğiyle uygulamaya koyduğu “Davud Koridoru” planı, bu rejimin güney ve doğu Suriye’ye hakim olma ve Irak’a stratejik bir bağlantı yolu oluşturma amacını gözler önüne sermektedir. Bu plan, “Nil’den Fırat’a” uzanan şeytani projeyi hatırlatmaktadır!

Bu plan; Dera, Süveyda, Humus’un bazı bölgeleri (Tanf) ve Deyrizor gibi stratejik noktaların işgal edilmesini içererek “Büyük İsrail” hayalini gerçekleştirmeye yönelik bir adım niteliğindedir. Tel Aviv’in, "Süveyda Askeri Konseyi" gibi yerel silahlı gruplara açık desteği ve doğu Fırat’taki Kürt güçleriyle olan sürekli irtibatı, İsrail’in Suriye’de kalıcı bir nüfuz alanı oluşturma çabasını göstermektedir.

Öte yandan, ABD güçlerinin el-Tanf bölgesini işgali, Siyonistlerin ilerleyişine kolaylık sağlayan bir faktör olarak işlev görmektedir. ABD ve İsrail rejimi, Suriye hükümetini zayıflatmak ve kuşatma altına almak için koordineli hareket etmektedir.

İsrail apartheid rejimi, Suriye’deki iç çatışmalardan her zaman kendi lehine faydalanmış ve güneydeki Dürzileri bir "koz" olarak kullanmıştır. İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu’nun Dürzi azınlık haklarına yönelik son açıklamaları, bu grubun Suriye’deki İsrail planlarını desteklemesini sağlama girişiminden başka bir şey değildir.

Bu süreçte, Ebu Muhammed Culani liderliğindeki Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) sessiz kalması ya da etkisiz kınamalar yapması, bu grubun güneydeki Siyonist planlara karşı bir duruş sergilemediğini ve aksine iç hesaplaşmalara ve Alevi-Şii karşıtı baskılara odaklandığını göstermektedir. Bu durum, önümüzdeki aylarda Şam yönetimini ciddi bir güvenlik ve askeri krizle karşı karşıya bırakabilir. Zira Siyonist rejimin Suriye’nin güneyindeki ilerleyişi, sadece Suriye’nin egemenliğini tehdit etmekle kalmayıp, ABD ve müttefiklerinin bölgedeki etkisini de artıracaktır.

Terörist yönetimlerin İsrail, ABD ve Türkiye’nin desteğiyle iktidara gelmesi konusunda dikkat edilmesi gereken nokta, her birinin farklı hedefler taşıdığıdır. İsrail rejiminin tek amacı, Suriye’de kaos çıkarmak ve Beşar Esad hükümetini devirmek olmuştur, teröristleri kalıcı bir unsur olarak tutmak değil. Bu nedenle, İsrail için terörist grupların artık bir kullanım süresi kalmadığı söylenebilir. Eğer yakın zamanda Culani’nin öldüğü haberini duyarsanız, şaşırmayın!

İsrail Rejimi: Suriye Bizim İçin Bir Köprüdür

Filistin haber ajansı Sama’nın bildirdiğine göre, İsrail Parlamentosu Knesset’in İç Güvenlik Komisyonu Başkanı Boaz Bismuth şu ifadeleri kullandı: "Suriye, Ürdün gibi askeri gücü olmayan ve tamamen bize tabi bir ülke olmalıdır... Nasıl ki Ürdün Kralı’nı gece yatağından kaldırıp emirlerimizi uygulatabiliyorsak, Şam da tamamen İsrail’in kontrolü altında olmalıdır. Suriye, Fırat’a ulaşmamız için bir köprüdür ve gelecekte buradan Irak ve Kürdistan’a ulaşacağız."

Bu resmi açıklama, yukarıda bahsedilen Davud Koridoru planını doğrulamakta ve Siyonist araştırmacı Eli David’in şu tweetiyle örtüşmektedir: "Üçlü devlet çözümü, Suriye için tek barışçıl çözümdür."

Netanyahu Büyük Bir Risk Aldı

Bu konuda Siyonist yazar Eyal Zisser, İbranice yayın yapan Israel Hayom gazetesindeki bir makalesinde, Siyonist rejimin Suriye’de askeri bir maceraya atılmasının tehlikelerine karşı uyarıda bulundu. Şöyle yazdı: "Netanyahu kabinesi, Beşar Esad hükümetinin görevden ayrılmasından sonra, son üç ay içinde Suriye’nin yeni koşullarıyla karşı karşıya kalırken yapılabilecek her hatayı yaptı. İsrail çeşitli alanlarda zorluklarla karşı karşıya. Gazze’de, Hamas gücünü yeniden kazandı ve Gazze Şeridi ile halkı üzerinde tam hakimiyet sağladı. Lübnan’da ise Hizbullah, İsrail ordusunun sembolik varlığına rağmen yeteneklerini yeniden kazandı."

Bu Siyonist yazar, İsrail’in "gücünü Hamas’ı yok etmeye veya Hizbullah’ı yenmeye odaklamak yerine" Suriye’de bir maceraya sürüklenmesine şaşırdığını belirterek, bu hamleyi "aptalca", "askeri ve siyasi mantıktan uzak" ve gelecekte bu rejim için "zararlı" olacağını ifade etti.

Suriye’deki Saha Gelişmeleri

Bu sırada, Culani rejimi tarafından Suriye’nin sahil bölgesindeki Alevilere yönelik soykırımla ilgilenmesi için atanan hakimin eski bir IŞİD üyesi olduğu ve daha önce IŞİD’i öven bir makale yazdığı bildiriliyor! Suriye toprakları hala masumların katledildiği bir yer olmaya devam ediyor.

Suriye direniş güçleri ile Culani’ye bağlı isyancıların batıdaki çatışmalarının dördüncü gününe girilirken, Tartus’ta çatışmalar şiddetlenmiş durumda ve teröristler batı Suriye’ye askeri teçhizat sevk ediyor. Geçtiğimiz perşembe gününden beri devam eden halk direnişiyle teröristler arasındaki çatışmalar Lazkiye ve Tartus vilayetlerinde sürüyor. Haber kaynaklarına göre, şu anda Lazkiye şehrinin "Daatur" mahallesinde Culani’ye bağlı teröristlerle direniş güçleri arasında çok yakın mesafede çatışmalar yaşanıyor.

Bununla birlikte, Culani militanlarının Suriye’nin sahil bölgesinde sivil kurbanların cesetlerine yönelik saygısızlık yaptığına dair görüntü ve videolar yayımlandı. Aynı zamanda, Silahlı Kürt Güçleri ile Suriye’deki terörist yönetim arasında da çatışmalar yaşandığına dair haberler geliyor.

Yemen: Culani Rejimi ABD ve İsrail’in Hizmetkarıdır

Ensarullah lideri Abdulmelik el-Husi, pazar akşamı yaptığı konuşmada Suriye’deki mevcut gelişmelere değinerek şu ifadeleri kullandı:

"Tekfirci grupların Suriye’deki suçları kınanmalıdır ve herkes bu suçları kınamalıdır. Vicdanı olan herkes bu suçların durdurulması için çaba göstermelidir. Suriye’de yaşananlar, tekfirci grupların suç işleme konusundaki ısrarını ve masum insanları en vahşi yöntemlerle katletme konusundaki acımasız tutumlarını gözler önüne seriyor. Tekfirci gruplar, kendilerine mali, siyasi ve askeri destek sağlayan müttefikleriyle birlikte bu suçlardan sorumludur.

Suriye’deki suçların tekfirci gruplar ve destekçileri için kötü sonuçları olacaktır. Onlar, ABD ve Avrupa’nın koruması altında olduklarını ve bu koruma sayesinde istedikleri her şeyi yapabileceklerini sanıyorlar. Ancak şu anda Suriye’de tekfirci gruplar, yüzlerce barışçıl ve onurlu Suriyeli vatandaşı katlederek, Suriye’nin toplumsal dokusunu parçalayarak İsrailli ve Amerikalı düşmanlara büyük bir hizmet sunmaktadır.

Amerikalılar ve İsrailliler, kendilerini Suriye halkının kurtarıcısı ve koruyucusu olarak göstermeye çalışıyorlar. Oysa tekfirci gruplar kendilerini dini ve cihatçı olarak tanımlamalarına rağmen, masum insanları vahşice katletmektedirler. Suriye’yi ele geçirdikten sonra tekfirci gruplar, İsrail rejiminin Suriye’nin güneyine yönelik saldırılarına rağmen, ona karşı tek bir kurşun bile sıkmamıştır."



Yeni yorum ekle