İslam İnkılabı Lideri'nin Hutbelerinin Boyutları ve Kesin Mesajları

Pt, 07/10/2024 - 06:53

El-Meyadin, İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei'nin hutbelerini ve "Sadık Vaat 2" operasyonunu ele alarak, bu konuşmaların ve operasyonun dost ve düşman için önemli mesajlar içerdiğini ve Siyonistlerle mücadelenin yeni aşamasının doğrudan çatışma kurallarına göre çizileceğini vurguladı.

Welayet News  - İmam Hamanei'nin Tahran Cuma hutbesi üzerine analizler devam ederken el-Meyadin haber ajansı, Tahran Cuma namazında halkın yoğun katılımının ve İmam Hamanei'nin hutbesinin mesajlarını ele alan bir makale yayınladı. Makalede, İran'ın Tel Aviv'de Siyonistlere karşı gerçekleştirdiği kararlı füze saldırısıyla yeni bir aşamaya girdiği belirtilerek, artık İran'ın bölgedeki olaylara karşı tutumunun direniş güçlerini desteklemekle sınırlı olmadığı, gerektiğinde Siyonistlerle doğrudan çatışmaya girebileceğini ve onlara ağır darbeler vurabileceğini gösterdiği ifade edildi.

İran'ın Güçlü Birliği Hutbelerde ve Sadık Vaat 2'de Ortaya Kondu

Sadık Vaat 2 operasyonu, İran'ın uzun bir süredir gösterdiği itidalli tutumun ardından geldi ve bu durum ülkenin karar alma mekanizmasının yüksek seviyesini gösteriyor. Bu operasyon, düşman medyasının ve destekçilerinin iddialarının aksine, İran'daki tüm ilgili kurumların karar alma sürecinde uyumlu olduğunu ve işgalci rejimin suçlarına verilen cevabın tüm İranlıların ortak tavrı olduğunu kanıtlıyor.

Sadık Vaat 2 operasyonu, saldırı şekli, seviyesi ve etkinliği açısından, direniş ekseni ile işgalci rejim ve destekçileri arasındaki stratejik çatışma çerçevesinde dengeyi yeniden sağladı.

Bu bağlamda, İran İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, Tahran Cuma namazında yaptığı Arapça hutbede, İran İslam Cumhuriyeti'nin gelecek aşamasına ve mevcut çatışmanın niteliğine ilişkin vizyonunu ortaya koydu.

İmam Hamanei, Tahran'daki Cuma namazında, İran İslam Cumhuriyeti'ndeki tüm siyasi grupların, ulusal güvenlik konularında tam bir anlaşma içinde olduklarını gösterdi. Bu ülkedeki siyasi faaliyetleri düzenleyen idari yapı, farklı siyasi gruplar arasındaki bazı anlaşmazlıklardan etkilenmez. Gerçekten de İranlılar, bazı iç meselelerde farklı görüşlere sahip olsalar da dış politikada ve her türlü tehdide karşı tamamen ortak bir görüşe sahip olduklarını gösterdiler.

İmam Hamanei'nin Konuşmasının Düşmana Karşı Mücadele Kurallarına Etkisi

Ancak içerik açısından söylemek gerekir ki, İmam Hamanei'nin Tahran'daki Cuma namazındaki konuşmasının etkileri, Tel Aviv'e yapılan füze saldırısından daha az değildir. Çünkü İmam Hamanei, Siyonistlerin anlatımının ötesinde bir bakış açısıyla, mevcut savaşın özelliklerini herkese açıkladı ve Siyonist işgalcilere karşı mücadelenin seviyesinin çok daha yukarı çıktığını vurguladı.

Diğer yandan, bölgedeki savaşın bir operasyon odasından yönetildiğine dair vurgu, cephelerin birliğini koruma kararını göstermekte ve Gazze'yi destekleyen grupların, direnişle birlikte, "Aksa Tufanı" savaşının sonuna kadar Filistin halkının yanında kalacaklarını kanıtlamaktadır. Ayrıca, "Sadık Vaat 2" operasyonu, düşmanla olan mücadelenin gelecekteki hatlarını öyle bir şekilde çizmektedir ki, yalnızca Siyonist rejimi değil, aynı zamanda ABD'nin bölgedeki çıkarları da gelecekte hedef alınacaktır.

İmam Hamanei'nin konuşması, işgalci rejimin Gazze ve Lübnan'a yönelik son saldırılarının "Aksa Tufanı" ile ya da Siyonist yerleşimcilerin işgal altındaki kuzey Filistin'e dönüş çabasıyla bir ilgisi olmadığını göstermiştir. Aksine, Siyonist rejimin saldırgan projeleri, bu sahte rejimin Filistin topraklarında kurulmasından bu yana devam etmektedir ve İsrail'in doğası, savaş ve vahşete dayanmaktadır; bu asla durmayacaktır.

Bu nedenle, İslam İnkılabı lideri, Siyonist düşmanla olan çatışma seviyesini bilerek yükseltti ve direnişin asla geri çekilmeyeceğini, nihai zaferin direniş ve destekçilerinin olacağını vurguladı.

İmam Hamanei'nin Amerikan Saldırganlarına Mesajı

Diğer yandan, İmam Hamanei'nin konuşmasının içeriği, İran İslam Cumhuriyeti'nin Amerikan-Siyonist projesine karşı doğrudan bir karşı duruş sergileme kararlılığını gösteriyor ve önceki aşamalarda geçerli olan çatışma kurallarına bağlı kalmadan bunu yapma iradesini yansıtıyor. Bu durumda Amerika, bölgedeki çıkarları ve üsleri açısından büyük bir tehlike görüyor.

Amerika'nın farklı hükümetleri, geçmişten bu yana İran'ın bölgedeki gücüne karşı çıkmaya çalışmış ve bu doğrultuda İran'ı bölgedeki ülkelerin düşmanı olarak, işgalci rejimi ise bu ülkelerin dostu olarak tanıtmak için çeşitli komplolar düzenlemiştir. Bazı Arap rejimlerinin Siyonist rejimle normalleşme anlaşmaları da bu Amerikan komplosunun bir parçasıydı ve şu anda Washington, bu komploları direniş eksenindeki farklı gruplara dayatmayı hedeflemiştir.

Ancak İmam Hamanei'nin dikkatli sözleri, İran sisteminin Amerika'nın direniş eksenine karşı düzenlediği komploların gerçekliğine karşı uyanıklığını gösterdi ve İran İslam Cumhuriyeti'nin, Washington'un her bir direniş grubunu ortadan kaldırma ve ardından İslam Cumhuriyeti'ni kuşatma planlarından tamamen haberdar olduğunu ortaya koydu. İran asla bu planların uygulanmasına izin vermeyecektir.

İmam Hamanei'nin Siyonistlerin İslam'a Yönelik Kötü Projelerine Vurduğu Darbe

İmam Hamanei, anlatımını ideolojik düzeyde de mevcut mücadelenin, gerçek ve insanlıkla donanmış direniş ekseni ile sömürgeci ve emperyalist Amerika ekseni arasındaki ideolojik çatışma çerçevesinden sapmadığını vurgulamak için şekillendirdi. İslam Cumhuriyeti'nin lideri, şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ı, İslam ümmetinin gururu ve dünya İslam’ında sevilen bir şahsiyet olarak tanımlayarak, bu önemli direniş figürünün şehit edilmesinin, işgalcilere karşı direnişin öfkesini artıracak bir etken olacağını vurguladı.

İmam Hamanei ayrıca, Hizbullah’ın bu şehit liderin rehberliğinde adım adım gelişerek Siyonist düşman için varoluşsal bir tehdit haline geldiğini belirtti. Direnişi "şecere-i tayyibe" (bereketli ağaç) olarak tanımlayan İslam İnkılabı lideri, işgalci rejimi "şecere-i Habise" (kötü ağaç) olarak nitelendirerek, mevcut mücadelenin dini boyutunu ortaya koydu. İmam Hamanei'nin bu sözleri, aslında Siyonist rejimin başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler'deki gereksiz laflarına doğrudan bir yanıt niteliğindeydi; çünkü Netanyahu, Müslümanlar ile Siyonist Yahudiler arasında barıştan bahsediyordu.

Son olarak, İslam İnkılabı liderinin bu konuşması, Seyyid Hasan Nasrallah'ın şehadeti ve "Sadık Vaat 2" operasyonuyla başlayan bir dönüm noktasıdır ve düşman Siyonistlerle olan savaşın bir sonraki aşamasının doğrudan çatışma kurallarına göre şekilleneceğini teyit etmektedir.



Yeni yorum ekle