Lübnan'da siyasi partilerin Hizbullah ile eşi benzeri görülmemiş dayanışması

Sa, 24/09/2024 - 13:07

Hizbullah’ın geçtiğimiz bir yıl boyunca kuzey cephesindeki güç gösterisi, Lübnan halkının ve partilerinin çoğunluğunun desteğiyle karşılandı. Çünkü birçok kişi, Hizbullah olmasaydı Gazze’deki mevcut vahşetin Lübnan’da da tekrar edeceğine inanıyor.

Welayet News  - "Aksa Tufanı" operasyonu, kaos içindeki Ortadoğu’nun dengelerini yeni bir aşamaya taşıdı. Savaşın ilk saatlerinden itibaren, Hizbullah, Siyonist rejimin savaş gücünün bir kısmını meşgul etmek, mazlum Gazze halkını desteklemek ve bu rejimi ateşkesi kabul etmeye zorlamak amacıyla İsrail ile kuzey cephesinde sınırlı ve kontrollü bir çatışma başlattı. Savaştan bir yıl geçtikten sonra, Siyonist rejim büyük ölçüde dikkatini kuzey sınırlarına yöneltmiş durumda ve Lübnan sınırına asker sayısını artırdı. Şu an, Hizbullah Lübnan ile Siyonist rejim arasında tam kapsamlı bir savaşın patlak verme ihtimali her zamankinden daha yüksek.

Gerçek şu ki, Lübnan’daki çoğu parti ve siyasi akım, Hizbullah ile siyasi fikir ayrılıklarına ve farklı bakış açılarına sahip olmalarına rağmen, direniş ekseni ile tam bir birlik içindedir ve hem iç ortamda hem de Siyonist rejime karşı, Hizbullah’ın yanında yer almaktadır. Bu yazıda, Lübnan’daki farklı siyasi parti ve akımların son bir yıldaki tutumlarını inceleyeceğiz.

Amal Hareketi; Hizbullah'ın Stratejik Müttefiki

Lübnan’daki iki büyük Şii partiden biri olan Amal Hareketi, ulusal birliği koruma vurgusuyla birlikte, son bir yılda Hizbullah’ı tamamen destekleyici bir tutum sergiledi. Bu hareketin lideri olan ve şu anda Lübnan Parlamentosu Başkanlığı görevini yürüten Nabih Berri, geçtiğimiz yıl boyunca Lübnan’ın Siyonist rejimin saldırılarına karşı durmasının önemine defalarca vurgu yaptı. Haziran ayında İran İslam Devrimi Lideri Ayetullah Hamanei ile yaptığı görüşmede, "Lübnan, Gazze halkının katledilmesine sessiz kalamazdı, bu nedenle Lübnan direnişi Gazze halkını desteklemek için harekete geçti" dedi. Bu tutumlar, Lübnan’daki köklü Şii akımlardan Hizbullah ve Amal Hareketi arasındaki stratejik ittifakı göstermektedir.

Sünni ve Dürzi Partiler Hizbullah'ın Yanında

Lübnan’daki Sünniler de Hizbullah ile çeşitli konularda fikir ayrılıklarına sahip olmalarına rağmen, Siyonist rejime karşı direnişin yanında yer almışlardır. Örneğin, Saad Hariri uzun süredir siyasetten uzaklaşmış ve Lübnan’da pek fazla açıklama yapmamış olsa da, ona yakın kişiler, Lübnan’daki Sünni topluluk arasında hakim olan görüşe dayanarak, Siyonist rejimi bölgedeki krizin başlıca sorumlusu olarak görmüş ve mazlum Filistin halkını desteklemek amacıyla Hizbullah’ın yanında yer almışlardır. Seyyid Hasan Nasrallah’ın, Hizbullah’ın Gazze halkını desteklemek ve Siyonist rejimi ateşkesi kabul etmeye zorlamak amacıyla harekete geçtiğini söylemesi, Lübnan’daki Sünni çevrelerde olumlu bir yankı buldu ve bu nedenle, Hizbullah’a eleştirel yaklaşan bazı Sünni partiler, mevcut savaş sürecinde eleştirilerini dillendirmemişlerdir.

Gerçek şu ki, Lübnan’daki çoğu parti ve siyasi akım, Hizbullah ile siyasi fikir ayrılıklarına ve farklı bakış açılarına sahip olmalarına rağmen, direniş ekseni ile tam bir birlik içindedir ve hem iç ortamda hem de Siyonist rejime karşı, Hizbullah’ın yanında yer almaktadır.

Örneğin, Lübnan geçici başbakanı Necip Mikati, Lübnan siyasetinde Hizbullah’a eleştirel bir duruş sergileyen bir isim olmasına rağmen, geçtiğimiz bir yıl boyunca Hizbullah’a yönelik herhangi bir eleştiride bulunmamıştır. Mikati, Siyonistlerin Lübnan’a yönelik saldırılarını durdurma gerekliliğine defalarca vurgu yaparak, uluslararası toplumdan İsrail’in saldırganlığını önlemesini istemiştir. Güney Lübnan’daki durumun kötüleşmesi nedeniyle New York seyahatini iptal eden Mikati, genel olarak Lübnan’daki Sünni çevrelerin, İsrail’in işlediği suçlar nedeniyle Hizbullah’ı desteklediğini göstermektedir.

Lübnan’daki Dürzi toplumu da son bir yılda direniş ekseninin yanında yer almıştır. Lübnan İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat, partisinin Lübnan siyasetinde Hizbullah karşıtı bir çizgide olmasına rağmen, geçtiğimiz bir yılda direniş eksenini destekleyen net bir tutum sergilemiştir. Canbolat, savaşın durdurulmasının ve genişlememesinin gerekliliğine vurgu yaparak, Siyonist düşmana karşı Hizbullah ve direniş ekseni ile omuz omuza durduğunu belirtmiştir. Ayrıca, Majdel Şems olayı karşısındaki duruşu, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın takdirini kazanmıştır.

Lübnan’daki Hristiyanların Direnişle Birlikteliği

Cibran Basil liderliğindeki Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketı, savaşın ilk aylarında Hizbullah’ı eleştirip Hizbullah’ın savaşa giriş şeklini sorgulamasına rağmen, son birkaç ayda İsrail’e karşı net bir duruş sergilemiş ve İsrail’in Lübnan’a saldırması halinde diğer gruplarla birleşerek bu rejime karşı savaşacağını açıkça belirtmiştir. Bu parti, patlamalar ve siber saldırıları kınamış ve İsrail’e karşı direnen tüm grupların yanında yer alacağını açıklamıştır. Ayrıca, Hizbullah’ın parlamento üyesi Ali Ammar’ın evine giderek, oğlunun terör saldırılarında şehit düşmesi nedeniyle taziyelerini sunmuşlardır.

Lübnan’daki Hristiyanlar arasında sadece iki grup, Semir Caca liderliğindeki Lübnan Kuvvetleri ve Sami Cemayel liderliğindeki Kataeb Partisi, Hizbullah’ı eleştirmektedir. Bu iki parti, Hizbullah’ın Hamas’ı desteklemek için savaşa girmemesi gerektiğini savunmaktadır. Lübnan’daki Hizbullah karşıtı eleştirilerin çoğunluğu bu iki akımdan gelmektedir ve bu gruplar mevcut durumun sorumlusu olarak Siyonist rejimi belirtmemektedir. Bu grupların sesleri sınırlı olduğu için, onların sesini Lübnan’daki Hristiyan toplumunun genel görüşü olarak kabul etmek mümkün değildir.

Sonuç

Lübnan halkı, işgal altındaki topraklarla ortak sınıra sahip oldukları için, Siyonistlerle yaşamanın nasıl bir şey olduğunu deneyimlemiştir. Onlar hiçbir zaman, Siyonistlerle uzlaşmanın İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırgan davranışlarını engelleyeceği gibi bir düşünceye sahip olmamıştır. Hizbullah’ın kuzey cephesindeki bir yıllık güç gösterisi, Lübnan halkının büyük çoğunluğunun desteğiyle karşılanmıştır, çünkü birçok kişi, Hizbullah olmasaydı İsrail’in Gazze’deki vahşetini Lübnan’da da tekrarlayacağına inanmaktadır.

Bugün Lübnan’daki İsrail karşıtı ortam oldukça belirgin ve niteliksel gözlemlere dayanarak, bu İsrail karşıtı ortamın Lübnan’da daha da yoğunlaştığı söylenebilir. Doğru, Lübnan halkı ve siyasi akımlar arasında bu ülkenin tam kapsamlı bir savaşa gireceğine dair endişeler var. Ancak çoğu kişi, bu durumun başlıca sorumlusunun Siyonist rejim ve Netanyahu’nun sağcı hükümeti olduğunu, Hizbullah’ın ise bu süreçte mağdur olduğunu ve son bir yılda büyük bedeller ödediğini bilmektedir.



Yeni yorum ekle