Gerçek Vaad Operasyonu’nun sonuçları
1- İslam Ordusu'nun 13 Nisan 2024'teki caydırıcılık saldırısı dünyada bir haber bombası gibi patladı. İran’ın tarih yapıcı misilleme darbesi, devrimci İran'ın dünyanın, özellikle de İslam dünyasının gözünde yeniden ortaya çıkmasıydı.
Welayet News - Bu zekice saldırı; afaki, enfüsi, antropolojik bakışa ve öz-farkındalık vizyonuna sahip, askeri kuvvetlerin başkomutanı kisvesinde direnen, Siyonist rejimin şerrini, NATO'nun entrikasını dirayeti ve cesaretiyle durduran devrimci bir liderin kararının ürünüdür.
Dünyanın özgür insanları ve başta Filistin milleti olmak üzere İslam dünyasının inananları ve bölge halkları İslam ordusunun güçlü darbesi karşısında sevinirken, devrim ve İslam düşmanları da bunalıma girdi.
Aksa Tufanı Operasyonu, Batı Asya'da yeni bir güç denklemini ortaya koydu. İran'ın muhteşem füze ve drone saldırısı, bu hızlı gelişmelerin ipucunun kimin elinde olduğunu ve Batı Asya'nın yeni düzeninin hangi iradeyle örgütlenmeye ve güçlenmeye doğru ilerlediğini gösterdi. Bu büyük zaferden dolayı Yüce Allah'a şükretmeli ve şükür secdesi yapmalıdır.
Şimdi bölgedeki Filistin halkı başta olmak üzere direniş ekseninin kahramanları, umut dolu bir gelecek anlayışıyla yeni bir güç inşasına doğru ilerliyor. Dünyada hiçbir güç bu hareketi durduramaz.
2- Amerika'nın dünyadaki "yumuşak" ve "sert" gücü, stratejik hatalar nedeniyle ciddi şekilde zarar görmüş ve yıpranmıştır. Siyonist rejim direniş cephesinin kuşatmasında sıkışmış durumda ve kuşatma her geçen gün daha da daralıyor.
İslam Devrimi'nin zaferinden sonra Amerika'nın bölgedeki stratejilerinin hiçbiri başarıya ulaşamadı. Ne “Büyük Ortadoğu” projesinden ne de “Nil’den Fırat’a” planından haber var. Olan biten, adım adım geri çekilmek ve İslam Cumhuriyeti'nin bölgedeki stratejik tuzağına düşmekten ibarettir.
Amerika ve Siyonist rejim, başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası forumları etkileme gücünü bile kaybetmiş durumda. "Veto" ipi de onları bu stratejik düşüşten kurtaramaz.
13 Nisan'daki darbe o kadar yıkıcı, korkutucu ve ciddiydi ki, Washington ve Tel Aviv'deki karşı taraf yanıt vermeyi aklına bile getirmedi.
3- Netanyahu'nun savaş kabinesi 13 Nisan darbesi sonrasında karşılık verme konusunda bir sonuca varamadı.
Milli Güvenlik Kurulu, Siyonist rejimin şeraretini sürdürmesi halinde İran'dan 10 kat misillemeyle karşı karşıya kalacağı tehdidinde bulundu. Şimdi Devrim Muhafızları ve İslam Ordusu'nun cesur gençleri füzelerin ve insansız hava araçlarının başında duruyor ve yeni bir emir bekliyorlar. İkinci yanıtta İslami İran, Batı Asya'daki gelişmelerin tarihinde yeni bir sayfa açacak ve kırmızı çizgilerini Amerika ve Batı'nın hesaplarında beklediklerinin biraz daha üstüne çıkaracaktır.
4- Akılları hayrete düşüren "Gerçek Vaad" operasyonunda bir operasyonel üs ve bir istihbarat üssü imha edildi. Bu operasyonun mesajı, Siyonist rejimin istihbarat ve operasyonel üslerinin İran füzelerinin ve insansız hava araçlarının balyoz darbesinin altında olduğudur. İran'ın tepkisindeki "caydırıcılık" kavramı, terörist Amerikan ve Siyonist ordunun başındaki eşkiyaların zihinlerinde iyice oturmuştur. Bu kavram tam da düşünsel ve stratejik sindirim sistemlerine oturtturmak istemedikleri şeydir!
5- Haaretz gazetesi şunu yazdı: "”Yediğimiz dayağın yeri yıllarca ağrıyacaktır. Kaybettik, gerçekleri söylemek lazım. Yenildiğimizi itiraf etmeliyiz. Netanyahu'nun propaganda makinesine karşı durmalıyız... Gazze'deki savaşın hedeflerine ulaşılamayacak. Rehineler geri dönmeyecek, Hamas teslim olmayacak. Gerçeği söylemeliyiz. Uluslararası konumumuz tekme ve tokatların altına düşmüştür...”
Haaretz'in Gerçek Vaad operasyonundan sonra Kudüs işgalcisi rejim hakkında çizdiği tablo, gerileyen, çöküşe ve izmihlale doğru hızla giden bir rejimin tablosudur. Bunu biz söylemiyoruz, kendileri itiraf ediyorlar.
Welayet News
Yeni yorum ekle