Ensarullah: Hazırlanın, Büyük Savaş Yakın!
Yemen Ensarullah Hareketi liderlerinden Muhammed el-Buhayti, işgal rejimi ile Gazze arasında yaşanan savaşın geleceğiyle ilgili Direniş Ekseni’nin nasıl bir perspektife sahip olduğunu ortaya koyan önemli bir mesaj yayımladı.
Welayet News - Yemen Ensarullah Hareketi liderlerinden Muhammed el-Buhayti, işgal rejimi ile Gazze arasında yaşanan savaşın geleceğiyle ilgili Direniş Ekseni’nin nasıl bir perspektife sahip olduğunu ortaya koyan önemli bir mesaj yayımladı.
ENSARULLAH HAREKETİ SİYASİ BÜRO ÜYESİ MUHAMMED EL-BUHAYTİ’NİN DİRENİŞ DOSTLARINA MESAJI:
Direniş Ekseni dostlarına mesajımdır.
Bölgenin ve dünyanın kaderini belirleyecek kapsamlı bir savaş ufukta belirmektedir. Öyle bir savaş ki bundan kaçınmanın hiçbir yolu yoktur. Bundan kaçınmaya ya da güvenlik uğruna olası tarihini ertelemeye yönelik her türlü girişim, sadece düşmanın kendi planlarına hizmet edecek şekilde gidişatı kontrol etmesini sağlayacaktır.
Şu anda gerçekleşen sınırlı savaşa ek olarak, direniş ekseninin liderlerinin ümmetin iradesini dayatmak için uygun kararı almalarını ve genişlemesi halinde en düşük maliyetle büyük ve hızlı bir zafer elde etmelerini sağlamak için kapsamlı savaştan önce gelen bir irade mücadelesi vardır. Direniş eksenindeki kitleler inanç, askeri, ahlaki, psikolojik ve moral açıdan bu seçeneğe hazırlıklı olmalıdır. Bu nedenle bu mesajı ve önümüzdeki günlerde ve haftalarda bunu takip edecek mesajları iletmeye karar verdim.
Hâlihazırda düşmanın onunla savaşırken karşımıza çıkan en güçlü yönleri muazzam askeri ve finansal gücüdür. Onun ise bizimle savaşmakta karşılaştığı gücümüzün en önemli noktası, ilahi direktifler doğrultusunda hareket ederek güç dengesini lehimize çevirebilecek iman faktörümüzdür. Buna göre ilki, kesin maddi ve askeri hesaplamalar, ikincisi ise imanımızın gücüne göre, zaferimizin boyutu, zamanı ve maliyeti doğru bir ilahi denge doğrultusunda belirlenecektir.
“Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Sizden sabırlı yirmi kişi olursa iki yüz kişiyi yener. Eğer sizden yüz kişi olursa inkar edenlerden bin kişiyi yener. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.” (Enfâl: 65)
Düşmanın sahip olduğu bu büyük kalabalıkların ve katliam yapma tehditlerinin, öncelikli hedefleri bizi psikolojik olarak yenmek ve mümkünse çatışmanın kapsamını genişletmeye gerek kalmadan kendi iradesini dayatarak irade mücadelesi merhalesini kazanmaktır.
Ancak olaya tamamen imani pencereden baktığımızda, onun bu büyük kalabalığı sadece zafer ve güçlenmemize işaret eden emaraler olarak görülecektir. Yani bu Allah’ın lütfunu ve inayetini hak etmemiz için bir araç olarak değerlendirilecektir.
“Onlar ki, bazı kimseler kendilerine: ‘İnsanlar size karşı toplandılar, onlardan korkun’ dediklerinde bu onların imanlarını artırdı ve ‘Allah bize yeter o ne güzel vekildir’ dediler. Böylece kendilerine bir kötülük dokunmaksızın Allah’tan bir nimet ve lütufla ile geri döndüler ve Allah’ın rızasına uydular. Allah büyük lütuf sahibidir.” (Âl-i İmrân 174)
Allah şahit ki, düşmanın donanmalarını Yemen çevresinde harekete geçirmesi kalplerimizi ısıttı, ruhlarımızı rahatlattı ve öbür dünya vaadine olan inancımızı ve özlemimizi arttırdı.
Seyyid’in (Abdulmelik el-Husi’nin) inancının gücü ve kararlılığıyla bizi her zaman şaşırttığını sizden saklamıyoruz. Gaspçı varlığı askeri müdahaleyle tehdit ettikten sonra, vaadine sadık olacağından emindik.
Lakin Ummanlı aracı vasıtasıyla Amerika’nın gönderdiği uyarı tehdidine cevaben, Yemen füze ve hava kuvvetlerinin işgalci rejimin derinliklerine bu denli hızlı saldırmasını beklemiyorduk. Amerika, Ummanlı aracı vasıtasıyla Yemen’in Gazze lehine askeri müdahalesi halinde Yemen’e saldıracağı tehdidinde bulunmuştu. Bunun üzerine Yemen hava kuvvetleri cevabını birkaç saat içinde aracılar aracılığıyla değil füzelerle, sözle değil eylemle iletmiş oldu.
Direniş Ekseni kitlelerinin, liderlerinin direktiflerine bağlılığı gereklidir; çünkü bu, Allah’ın emrinin ve Resulü’nün emrinin bir uzantısı ve zafere ulaşmanın temel bir koşuludur. Ancak bu durum, bireysel sorumluluklarımızı ortadan kaldırmaz. Bu doğrultuda Kur’ani yaklaşım ve liderliğin genel direktifleri çerçevesinde toplumun savaşa, psikolojik ve ahlaki açıdan hazır hale getirilmesi ve böylece savaşın maliyetine katlanmaya hazır hale getirilmesi önem arz eder.
Yukarıdakilere ek olarak, Direniş Ekseni’nin taraftarlarının dikkatini aşağıdaki noktalara çekmek istiyorum:
- Filistinli kardeşlerimizi yalnız bırakmanın külfetini, ne kadar olursa olsun, onlara yardım etmenin külfetiyle kıyaslanamayacağını anlamalıyız. Çünkü güvenlik kaygısıyla onları ihmal ermemiz bizi düşman karşısında zayıflatır. Sadece düşmanı boynumuza geçirerek değil, aynı zamanda başa çıkamayacağımız felaketler, ayartmalar ve kazalarla da bizi ahiretten önce bu dünyada Allah’ın cezasına maruz bırakır. “Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız, Allah sizi pek acı bir azabla azablandıracak” (Tevbe 39). Ayrıca düşmana karşı cephe açarak onları (Gazzelileri) desteklemek için acele etmek, zarardan korunmayı sağlar ve düşmana karşı zafer elde etmeyi hızlandırır. “Onlar size ezadan başka kesinlikle bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşırlarsa size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.” (Âl-i Îmrân 111).
- Bugün Gazze’deki kardeşlerimizin yaptığı fedakârlıklar ümmetimizi savunmak içindir ve eğer Amerika’nın onları izole etmesine izin verirsek, bir sonraki hedefi Suriye, sonra Irak, sonra da Direniş Ekseni ülkelerinin geri kalanı olacaktır.
- Amerika’nın İsrail lehine ateşlediği iç savaşlardan kaynaklanan kayıplarımızın boyutu, düşmanla yapılacak herhangi bir savaştan beklenen kayıplardan daha büyüktür. Bu öyle bir fırsat ki, onunla savaşı ümmetin içinden kaldırıp ümmetin etrafında birleşeceği ve düşmanıyla savaşacağı bir vahdet sahası haline getirebiliriz.
- Belirleyici savaş için tam da bu zaman uygun bir zamandır. Çünkü bugün Filistin uğruna savaşmak, ümmeti vahdete ulaştırmaya kefil olacaktır. Bu aynı zamanda, Amerika’nın başını çektiği Batı’nın Rusya ile savaşa ve Çin ile çatışmaya dahil olma kaygısını yaşadığı bir döneme gelmesi bakımından da bir fırsattır.
- Düşmanı evinde vurmak için inisiyatif almak, hızlı ve düşük maliyetli bir zaferin anahtarıdır. Bu, düşmanla olan mücadelemizin gerçekliğiyle örtüşürken aynı zamanda Yüce Allah’ın Kitabında bize yapmamızı emrettikleriyle de tutarlıdır. “Allah’tan korkanlardan, Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki kişi: “Onların üzerine kapıdan girin. Oradan girerseniz siz üstün gelirsiniz.” (Maide 23)
- Yürüttüğümüz savaşın zorlukları düşmanla aramızdaki askeri güç farkından dolayı çok büyüktür; bu nedenle Yüce Allah’la olan bağımız yakın, güçlü ve sarsılmaz olmalıdır. Günahlardan kaçınmalı, bağışlanma dilenmeli ve zikir ve tesbihatta bulunmalı; kibir, gurur, ikiyüzlülük, dış görünüş sevgisi ve kendini beğenme içeren ya da çekişmeleri körükleyen ve safları bölen eylemlere karşı dikkatli olmalıyız, çünkü bu bizi ilahi darbelere karşı savunmasız hale getirir.
- Aktif hale getirilmesi halinde Suriye cephesi en güçlü cephe olacaktır. Çünkü ümmeti kendine çekecek tek emici güce sahip cephedir. Yine Suriye cephesi pasif kalması halinde ise en zayıf cephe olarak kalır. Tam da burada Irak, İran, Yemen ve ardından diğer İslam ülkelerinin rolü ortaya çıkar.
- Irak sahası, savaşın ilk aşamalarında düşmana karşı savaşan ülkelere hızlı ve kitlesel destek verilmesi ve böylece geri kalan halkların da savaş alanına katılması için önemli bir konum teşkil eder. Irak halkı da bunun farkına varmalıdır.
Çeviri ve kaynak: Kudüs Haber Ajansı-KHA
Yeni yorum ekle