Ayetullah Cevadi Amuli: Ebediyete müttesil olan bir ruha sahibiz; dolaysıyla, “yapamayız” sözcüğünü kamusumuzdan silmemiz gerekir.

Welayet News - Ayetullah Cevadi, Amol ehalisinden bir grup ziyaretcinin kabulünde, keramet haftasını tebrik ederek, şu ifadelerde bulundu: “Keramet günleri bize kerametin dersini öğretirler. Allahu Teala, insanı kerem ve şeref sahibi mükerrem bir varlık olarak yarattı; ‘ve le kad kerramna beni adem / Andolsun, biz ademin zürriyetini mükerrem kıldık’ (İsra:70). Bereket dolu bir sözcük olan “keramet” kelimesini tam olarak karşılayacak bir sözcük dilimizde yoktur. Keramet, Kuran’da meleklerin vasfı olarak geçmiştir; ‘Bi-eydi seferetin *Kiramin bereretin / O, şerefli ve sadık yazıcı meleklerin...’ (Abese:15-16). Başka bir deyişle, Allah Teala kerameti hem insanın yaratılış mesiri hem de Kuran’ın iniş seyri kıldı”.

“Kuran’ı Kerim’in inişi yağmurun iniş gibi değildir, Yüce Allah yağmuru yeryüzüne atarken Kuran’ı yeryüzüne asmıştır; Kuran, bir ucu Allah’ın, diğer ucu insanın elinde olan hablu-l metin (kopmaz ip)tir. Kuran insana kerim olmayı, melekleşmeyi öğretir ve insan bu kopmaz iple yükselerek meleklerin makamına erişebilir. Eğer melekler insana secde ettilerse o hal de neden onlarla beraber olmak, onların mertebesine varmak için bir çaba göstermeyelim?”

Kuran’ı Kerim’in seçkin müfesirri, İmam Sadık’tan (a) nakledilen bir hadise işaretle, sözlerini şöyle sürdürdü: “İmam Sadık (a), ‘ben yapamam demeyin asla’ diye buyurmuştur. Bu ‘yapamayız’ sözcüğünü kamusumuzdan silmeliyiz; biz ebediyete müttesil olan, sonsuzluğa çıkan bir ruha sahibiz, ruhumuz yeryüzü ve gökyüzünden üstündür, zira onlar yok olacak ama ruh yok olmaz. Hazret bu yüzden, bedenle beraber güçlü bir ruh olduğu sürece bedenin kendini yorgun hissetmediğini söylemiştir. “Yapabilmek, kadir olmak” bedene, cisme ait değil, ruha aittir! Eğer ruhumuz ebediyet ve muktedirlik aleminden ise, o zaman  bağımsız olabiliriz, kendi ayaklarımızın üzrinde durabiliriz, ekonomik, siyasi ve diğer sorunlarımızı çözebiliriz.”

Ayetullah Cevadi Amuli, ‘güçlü bir ruha nasıl sahip olunabilir?’ sorusuna cevaben ise, şunları belirtti: “Eğer, Eimme (a) ile, Kuran ila olan ilişkimiz güçlü bir ilişki olursa ruh bu ilişki sayesinde güçlü olacaktır. Her şey, alemin maliki ve sahibi olan kimsenin elindedir, alemde her ne varsa hepsi zat-ı akdes-i ilahın fermanı ve tedbirinin denetimindedir, o yüzen Hazreti Emir –Aleyhisselam – şöyle demiştir: Her kim Allah ile arasını (ilişkisini) düzeltirse Allah’ta onun insanlarla arasını düzeltir ve her kim ahiretini ıslah ederse Allah’ta onun dünyasını ıslah eder.”

“Eimme (a)’ın sözleri toplumda birlik ve aklaniyeti hakim kılar ve toplumu ihya eder. Bu yüce insanların sözlerini, öğütlerini hergün işitmeye ihtiyacımız var, hergün ilacını yiyen bir hasta gibi. Şeytan ve nefis insanı bir an bile bırakıyor mu ki? O nedenle, her an bu nurani sözlere ihtiyacımız var. Kuran ve Eimme (a) dışında hiçbir şey toplumda birliği ve beraberliği sağlayamaz. O halde, her zamankinden daha fazla bu sermayelerden yararlanmamız gerekir”.             

Welayet News