Suudi Arabistan ve Rusya arasındaki petrol savaşı: Krallık için büyük tehlike
Suudi liderliğinin çok yanlış bir zamanlamada fitilini ateşe verdiği bu petrol savaşı, OPEC’in yıkılmasına ve petrol için neredeyse adil fiyatları koruyan küresel bir kuruluş olarak tarihe gömülmesine yol açacaktır. Bu krizin en büyük zarar gören tarafı kuşkusuz Suudi Arabistan Krallığı olacaktır. Çünkü ilk olarak liderlik rolünü daha sonra ise petrol gelirlerinin çoğunu kaybedecektir.
Welayet News - Suudi yönetimi bu günlerde kendisini aynı anda birden çok savaşın içerisinde buldu. Başta Korona savaşı olmak üzere, Suudi Arabistan'ın girdiği bu savaşların petrol üretimi ve fiyatlarında düşüşe ve küresel piyasalarda kaosun yayılmasına yönelik olumsuz yansımaları oldu.
Bir İngiliz atasözü diyor ki, “Çukura düşen birinin ilk yapması gereken şey, kazmayı bırakmaktır.” Ne var ki bu sözü hayatında hiç duymamış gibi görünen Suudi yönetimi, bunun tam aksine davranarak ayak diriyor. Bu Suudiler için tuhaf olmasa da küresel ekonomiyi zora sokmaktadır.
Suudi liderliği birden fazla çukura düşmüş durumdadır. Bu çukurlar, Yemen savaşından başlıyor, Rusya ve ABD'ye karşı fitilini ateşlediği petrol savaşları ile devam ediyor. İlk olarak, milyonlarca varille piyasayı petrole boğan Suudi Arabistan, “OPEC Plus” anlaşmasını uzatmayı reddeden Moskova'dan intikam için fiyatları düşürdü. Daha sonra ise, Amerikan kaya petrolü şirketlerinin iflas etmesi için daha fazla miktar kullandı. Çünkü petrol fiyatlarının yükselmesi kaya petrolü üretiminin devam etmesi ve kâr elde etmeleri anlamına geliyor.
Aynı anda iki süper güçle birden savaşa girmenin hangi akla dayandığını bilmiyoruz. Böylesine bir zamanlamada tüm dünya ekonomik ve politik belirsizlik yaşıyor. Petrol fiyatlarının varil başı 20 doların altına düşmesi Suudi gelirinin haddinden fazla azalması ve bugün yaklaşık 50 milyar dolar olan bütçe açığının iki katına çıkması anlamına geliyor. 2020 yılının cari bütçesinde petrolün varil fiyatının 55 dolar olarak belirlendiği göz önüne alındığında, fiyatlardaki bu aşırı düşüş Suudi geliri için bir felaket olacak, bütçe açığı artacak ve üretim azalacaktır.
Sorun şu ki, bu pervasız petrol politikalarında ortaya çıkan zarar sadece Suudi krallığını etkilemeyecek, OPEC üyesi olsun olmasın tüm petrol üreten ülkeleri etkileyecek. Cezayir, Libya, Nijerya, Umman Sultanlığı, Bahreyn, Katar, Kuveyt ve Emirlikler gibi yaşam koşulları petrol gelirlerine dayalı üçüncü dünya ülkeleri bu krizden büyük ölçüde zarar görecektir.
Arap petrol devletleri tarafından kurulan ve yatırım “gururu” olarak kabul edilen Arap Para Fonu, bu krizin en büyük zarar gören tarafı oldu. Çünkü bu fonda yer alan mevcut mal varlığı, hem bütçe açıklarını sınırlandırmak için bazı ülkelerin çekilmesi, hem de bu yılın başından beri dünya borsalarının çöküşünden kaynaklı küresel değer kaybı nedeniyle hızla aşınmaya başladı.
Rus ve İran ekonomisine olabildiğince zarar verme hedefiyle piyasayı petrole boğan Suudi Arabistan yönetimi, 2014 yılına benzer bir kumar oynuyor. Şimdi yine aynı kumara soyunarak aynı hatayı tekrarlıyor. 1990 yılında Saddam Hüseyin'i Kuveyt'e saldırmaya itenlerin olduğu gibi bugün de petrol fiyatlarının 10 dolara düşmesini bekleyenler vardır.
Yaşam şartları petrole dayalı olan ve milli gelirinin yüzde 90'ını petrolden elde eden Suudi Arabistanlı karar alıcıların unutmaması gereken bir şey var. Petrol gelirleri Rusya'nın milli gelirinin toplamının yüzde 16'sını oluşturmaktadır.
Suudi liderliğinin çok yanlış bir zamanlamada fitilini ateşe verdiği bu petrol savaşı, OPEC'in yıkılmasına ve petrol için neredeyse adil fiyatları koruyan küresel bir kuruluş olarak tarihe gömülmesine yol açacaktır. Bu krizin en büyük zarar gören tarafı kuşkusuz Suudi Arabistan Krallığı olacaktır. Çünkü ilk olarak liderlik rolünü daha sonra ise petrol gelirlerinin çoğunu kaybedecektir.
Rusya ve Amerika'nın, Suudi Arabistan ve diğer bazı Körfez ülkelerinin yer almadığı bir petrol ittifakı için anlaşmaya varması da olasılık dâhilindedir.
MedyaŞafak
Yeni yorum ekle