Biz, “savaş” ya da “aşağılanmış bir şekilde teslim olma” seçeneğiyle karşı karşıyaydık ve savaş seçeneğini seçtik

Çar, 25/09/2019 - 16:04

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, İmam Hamanei’nin eserlerinin yayınlanması ve korunması ofisine verdiği röportajda, İmam Hamanei ile ilişkileri, onun tavsiyeleri, nasihatleri ve bölgenin hassas durumunda ve çeşitli zamanlarda onun rolü hakkında konuştu.

Welayet News - Seyyid Hasan Nasrallah bu röportajda aynı zamanda, 33 günlük savaşı analiz etti ve İslami uyanış, Suriye olayı ve bu ülkede devam eden kriz hakkında konuştu.

Hizbullah Genel Sekreteri ayrıca, Saad el-Hariri’nin 33 günlük savaşta Hizbullah’la gerçekleştirdiği görüşme ve Amerika’nın el-Hariri aracılığıyla savaşın sonlanması için sunduğu şartları açıkladı ve şu ifadelerde bulundu: ‘İlk şart Hizbullah'ın bütün İsrail mahkumlarını serbest bırakmasıydı. İkinci şart, Hizbullah’ın tamamen silahsızlandırılması ve siyasi bir partiye dönüştürülmesiydi. Üçüncü şart, Hizbullah'ın Amerika’ya bağlı çok uluslu güçlerin konuşlandırılmasını, yani uluslararası işgali ve Amerika’nın işgalini kabul etmesiydi. Biz, “savaş” ya da “aşağılanmış bir şekilde teslim olma” seçeneğiyle karşı karşıyaydık ve savaş seçeneğini seçtik.’

Seyyid Hasan Nasrallah aynı zamanda, 33 günlük savaşta Hizbullah’ı yok etmek için uluslararası bir birliğin olduğunu belirtti ve şunları söyledi: ‘Bazı Lübnanlı yetkililer Riyad’a, Güney Lübnan’daki savaşı sona erdirmek için arabuluculuk yapma çağrısında bulundu ama Suudiler asla karışmayacakları cevabını verdiler ve aslında Hizbullah’ı ortadan kaldırmak için Amerikan, uluslararası ve bölgesel bir fikir birliği vardı.

Hizbullah Genel Sekreteri, İmam Hamanei’nin Siyonistlerin 33 günlük savaştaki gafletleri hakkındaki analizlerine değinerek şu ifadelerde bulundu: ‘İmam Hamanei bize, “İsrailliler ve Amerikalılar, 2006 yazının sonunda veya 2006'nın başlarında Lübnan ve Hizbullah’a saldırmaya hazırlanıyorlardı, bu yüzden eğer savaşa hazır olmasaydınız sizi gafil avlayacaklardı. Dolayısıyla, İsrail askerlerinin sizin tarafınızdan esir alınması, zamanı biraz ileriye götüren ilahi bir lütuftu. Böylece savaş Amerika ve İsrail'in planladığı bir zamanda gerçekleşmedi” şeklinde buyurdu. Onun bu sözlerini daha sonraları büyük medya kuruluşları onayladı. Örneğin, medyada bu konuyu dile getirdiğimde, el-Cezire- kanalında merhum Profesör Muhammed Hasaneyn Heykel ve aynı zamanda Amerikalı büyük yazarlardan Simor Hersh de bunu onayladı.’

Seyyid Hasan Nasrallah, Siyonist Rejimin Suriye hükümetini devirmek istediğine değinerek şunları söyledi: ‘İsrailliler 33 günlük savaşın sona ermesinin ardından bir çalışma yaptılar ve Lübnan ve Filistin’deki direnişi ortadan kaldırmak için önce Suriye’nin işini bitirmeleri gerektiği sonucuna vardılar.’

Hizbullah Genel Sekreteri, Suriye’yi direnişin sütunlarından biri olarak nitelendirerek, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın duruşunu takdir etti ve şu ifadelerde bulundu: ‘Eğer Suriye hakkında çok net bir cümleye değinmek istersem bu cümle, İmam Hamanei’nin bu ülke hakkında buyurduğu, “Suriye direnişin direğidir” cümlesi olacaktır. Bugün Suriye olmadan, Lübnan ve Filistin’deki direniş marjinalleşecektir. Suriye, beden, zihin ve kültürün yanı sıra bölgedeki direnişin zihniyet ve iradesinin en önemli, büyük ve asıl parçalarından biridir; özellikle de 33 günlük savaştan sonra bu kanıtlanmıştır. Amerika, Irak’ta ve Suriye sınırındayken, İsrail savaşın kapsamını genişletmek, Suriye’ye saldırmak ve Suriye’ye karşı kapsamlı bir savaş başlatmak istedi ama sayın Beşşar Esad alttan almadı ve kesin ve kararlı bir duruşla 33 günlük savaşta direnişin yanında kaldı.’



Yeni yorum ekle