Fakirlere Yardım İslam’ın Küresel Programıdır

Pa, 03/02/2019 - 15:02

Ayetullah Cevadi Amuli, “Fakirlere yardım İslam’ın küresel programıdır” diyerek, “Nimetin şükrü, insanın nimeti yerinde masraf etmesi ve başkaların imdadına yetişmesi olduğunu” söyledi.

Welayet News - Ayetullah Cevadi Amuli, ahlak dersi celesesinde, Nehcü’l-Balağa’nın Kelimat-ı Kısar’ından 68. Kelimenin şerhinde şu noktalara dikkat çekti: “İmam Ali (a),  «الْعَفَافُ زِینَةُ الْفَقْرِ وَ الشُّكْرُ زِینَةُ الْغِنَى» ‘İffet fakirin ve şükür zenginin zinetidir’ diye buyurmakta. İffet ve afif olmak sadece kadınlar için değildir. Afif olmak hem erkek hem de kadın için bir fazilettir, bir erdemdir. Hazreti Emir’in (a) bazı nuranî sözlerinde iffet, melekuti bir meleke ve afif insan da meleklerden bir melek olarak tanımlanmıştır. Burada da Hazret buyuruyor ki, bir kimse fakir ise bu iffet, taarruzsuzluk ve kanaat o kimse için zinettir; zenginliğin ve varlıklı olmanın zineti ise şükürdür”.

“Nimetin şükrü, insanın sahip olduğu nimeti yerinde tüketmesiyle ve başkalarının imdadına yetişmekle olur. Fakirlere yardım İslam’ın küresel programlarının bir parçasıdır ve Müslümanlara da özgü değildir, çünkü zekat, humus ve benzer konularla bir irtibatı yoktur. Fakire yardım için İnsanın elinde güç varsa ve yardım etmiyorsa kıyamette azap çeker. Kıyamette bazılarına ‘neden cehemme düştünüz’ diye sorulunca, onlar nedenleri sıralarken bir neden de şuydu ki biz fakirlere yardım etmiyorduk, derler. Bakın kiyamette insana, ‘kafir idiysen kafir ol ama fakire yardım etmek her insanın vazifesidir’ derler”.

Kuran’ı Kerim’in seçkim müfessiri, Nehcü’l-Balağa’nın Kelimat-ı Kısar’ından 69. Kelimenin şerhinde de şu beyanatta bulundu: “Hazret buyurdu: «إِذَا لَمْ یكُنْ مَا تُرِیدُ فَلَا تُبَلْ مَا كُنْتَ» ‘Eğer istediğin şey olmadıysa ne halde olursan ol endişe etme’. Bizim bir irademiz var ama kaza ve kader irademize tabi değildir, genel mesalihe tabidir. Eğer istediğimiz şey olmadıysa kaygılanmamıza gerek yok ve ‘biz bu düzeydeyiz, neden olmadı’ dememeliyiz. İlahi kaza ve kader ‘neden?’ diyerek sorgulanamaz, kendi işlelerimizi, başkalarının işlerini sorgulayabiliriz ama ilahi kaza ve kaderi sorgulayamayız. Hazret buyurdu: eğer olmadıysa kendini zahmete atma. ‘ben bu düzeydeyim, neden olmadı?’ deme. Zamane bizim meylimize göre ki dönmez. Bazen imtihan, bazen önceki nimetlerin şükrü ve bazen de yeni oluşmuş nikmetlere karşı sabır olarak öne çıkar. Hazret buyurdu ki eğer istediğin olmadıysa ‘neden bana gelince (olmadı)?!’ demeyin. Bizden daha seçkin olupta maddi maksatlarına varmayan nice kimseler olmuştur”.

Ayetullah Cevadi Amuli, 70. Kelimenin şerhinde ise, “İnsanın zineti akıldır” diyerek şunları belirtti: “Hazret buyurdu:  «لَا تَرَی الْجَاهِلَ إِلَّا مُفْرِطاً أَوْ مُفَرِّطاً» ‘Cahili ya ifrat ya da tefrit halinde ancak görürsün’. Hazret sürekli insanın zineti akıldır, demiştir. İnsan akîl oldu mu işleri hesap ve nisaba göre olur. Çünkü aşırılık, çarpıklık ve delalet cehaletin etkisiyle ortaya çıkar; ilmin karşında yer alan cehaletin çaresi vardır ama aklın karşısında yer alan cehaletin çaresi yoktur. Hazreti Emir’in (a) nuranî beyanatında da ifade edildiği gibi, eğer iç çatışmada akıl galip olursa bütün karşıtlarını tatil değil, tadil eder; yani vehim ve hayal gücünü olması gereken yere koyar; vehim ve hayalin galip olması halin de ise aklı zindana götürüp zincire vururlar”.

“Eğer derûnî çatışmada akıl galip olursa alt düzeydeki kuvvelere, yetilere asla haksızlık yapmaz, aksine onları tanzim, tadil edip korumaya alır. Ama eğer şehvet ve öfke galip olursa aklın başını keserler: Nice akılar var ki hava ve heveslere esir olmuşlardır. Bunlar Hazreti Emir’in (a) nuranî beyanatlarıdır. Nice alimler olmuştur ki ilimleri kendilerine fayda vermemiş ve cehaletleri kendilerini öldürmüştür. O yüzden bu cihat, büyük cihat oldu. Dış cihadın insanın ruhuyla, aklıyla ve diniyle bir iş olmazken iç savaşın insanın diniyle işi vardır”.

Nehcü’l-Balağ’nın Kelimat-ı Kısarından 71. Kelimeyi de şerheden Ayetullah Cevadi, şöyle dedi: Hazret buyurdu: إِذَا تَمَّ الْعَقْلُ نَقَصَ الْكَلَامُ ‘Akıl tamamlanınca konuşma azalır’. İnsan her istediğini veya her sözü söylememesi gerekir. Hikmet ehli büyüklerimizin dedikleri bir söz var ki o sözün benzerini merhum Ahund da Kifaye adlı eserinde zikrederek der ki, bazı işler var ki esasen fazilet ve vacibatın önünü keserler. Örneğin biri kalkıp bir ağacın köküne bir miktar tuzlu su dökürse bu ağaç bu tuzlu suyla giderek hastalanır ve iyileşmesi için bir yol kalmaz. O ağaç ne kadar su ister ki? İstediği bir miktar sudur ama ona tuzlu sudan verdiniz. Zihin de aynen böyledir. O nedenle Hazret buyurdu ki, kalbinizi bunlara açmayın. Akıl kamil oldu mu konuşma azalacaktır.

Kuran’ı Kerim’in seçkin müfessiri, Nehcü’l-Balağ’nın Kelimat-ı Kısarından 72. Kelimenin de şerhini yaparak, şu ifadelere yer verdi:

 “Hazret buyurdu: «الدَّهْرُ یخْلِقُ الْأَبْدَانَ وَ یجَدِّدُ الْآمَالَ وَ یقَرِّبُ الْمَنِیةَ وَ یبَاعِدُ الْأُمْنِیةَ مَنْ ظَفِرَ بِهِ نَصِبَ وَ مَنْ فَاتَهُ تَعِبَ‏»

Felek/dünya, bedenleri yıpratır ve arzuları tazeler, ölümü yakınlaştırır ve  arzuları uzatırda uzatır, onu elde eden yorulur ve elden veren acı çeker.

 Buyurdu ki dehr/felek bedeni yıpratır, çünkü ömür geçiyor, ve arzuları, emelleri uzatır. Rivayetlerde nuranî bir tabir var, şöyle ki: إِیاكَ وَ الِاتِّكَالَ عَلَی الْمُنَی‏  yani: Sen sen ol arzulara yaslanma; arzuyla değil, amelle diri olun. Ümit ve reca başka bir konudur. Reca ve ümit berekettir, rahmettir. Arzu/emel ile ümit arasında büyük fark vardır. Ümit, insanın ön adımları atıp sonucu beklemesi demektir. Bütün işlerini yapmış olan çiftçi yağmurun yağmasını bekler. Buna reca denir. Ama çift sürmemiş, toprağı hazır hale getirmemiş ve bir şey ekmemiş olan bir kimse iaşesinin temin olunmasını arzuluyor. Arzu, ön hazırlıklarla birlikte değilken ümit ve reca ön hazırlıklarla birliktedir; o yüzden reca berekettir ama arzu bereket değildir ve mezmûmdur.   

      

Çev:Mehmet Gönül

Welayet News 

Tags: 


Yeni yorum ekle