Almanya’nın Çin stratejisine değil, Çin fonuna ihtiyacı var
Alman hükümetinin hazırladığı 64 sayfalık detaylı Çin stratejisi, Alman ekonomisine zarar veriyor.
Welayet News - Alman hükümetinin hazırladığı 64 sayfalık detaylı Çin stratejisi, Alman ekonomisine zarar veriyor.
Annalena Baerbock’un Alman hükümetine “Çin’e olan bağımlılığın azaltılması” konusunda yaptığı öneriler, Baerbock’un göreve geldiğinden beri Dışişleri Bakanlığı’nın hapsolduğu hayal dünyasına uyuyor.
Peki bu nasıl yapılacak? Her şeyden önce, Alman ekonomisi nereden başlamalı? Svabya’daki orta ölçekli şirketler %30 daha yüksek maliyetle üretim yaparken, Hamburg’daki rakip şirketler – Çin stratejisinin 37. sayfasını okuduktan sonra uyuyakalan – Federal Hükümetin çağrısını görmezden gelerek %30 daha düşük maliyetle mi satış yapacak?
Yön yanlış değil, içerik maalesef bomboş
Herkes bunun kabul edilemez olduğu konusunda net olmalıdır. Kucaklamak ve eleştirmek (ortak, rakip) arasında kalan ve karar vermek istemeyen boş ifadelerle doldurulmuş bir stratejik belgenin siyasi anlamından konuşmak bile istemiyorum. Temel sorun şudur: Böyle bir geri çekilme, yalnızca Alman devletinin bu geri çekilmeyi zorunda bırakan, tek tip talimatlarla yönlendirmesiyle ve ortaya çıkacak kayıpları telafi etmesiyle başarılabilir. Sonuç olarak yön yanlış değil. Bir noktada işletmelerin iş yapamaz hale gelmesi de söz konusu olacaktır. En azından, beklendiği gibi, Tayvan meselesi sebebiyle AB ve/veya ABD tarafından Çin’e yaptırım uygulanması durumunda.
İşte tam da böyle bir durum için Federal Hükümet, bir fon oluşturmalıdır. Çin’e olan ticari bağımlılıklarını azaltan tüm şirketlere ekonomik kayıpları karşılanacak şekilde ayrılan fondan tazminat ödenmelidir. Bu fon yalnızca yaptırımlar sonucunda gerekli değildir, aynı zamanda Çin’e olan bağımlılığın somut ve doğrudan azaltılmasının da ön koşuludur. Bu tarz geniş kapsamlı bir devlet desteği olmadan, hemen hemen tüm sektörlerde Çin’e bağımlı olan Alman hükümetinin planı başarılı olamayacaktır.
Ancak fon için çok sayıda ahlaki ve siyasi neden bulunmaktadır. Örneğin, ne Berlin’in ne de Brüksel’in şimdiye kadar yaptırım uygulamak istemediği bir ülkeye yaptırım uygulamak için kitlesel istihdam neden riske atılsın? Ancak bunun bir de hukuki boyutu var. Berlin, iş bağlantılarının koparılmasını ya da yeniden yapılandırılmasını emretmediği sürece bir şey yaşanmaz. Ancak emrederse, normalin üzerinde fedakarlık yapan tüm şirketler devletten tazminat alma hakkına sahip olacaktır.
Rusya yaptırımları söz konusuyken bu yaptırımlardan oldukça etkilenen Alman şirketlerinden hiçbiri bu iddialarda bulunmak istemedi. Çünkü Ukrayna ve Batı’nın politikalarıyla dayanışma içindelerdi ve bu kayıplar varlıklarını tehdit etmiyordu. Ancak Çin konusunda durum tam tersi.(Viktor Winkler, Focus online-Çeviri: Harici)
Yeni yorum ekle