Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı, direnişin silahlarının Siyonist rejimin son yirmi yıldır Lübnan'ı işgal etmesini engellediğine ve Siyonist İsraillilerin Hizbullah'ın son manevrasının ne anlama geldiğini çok iyi anladığına değindi.

Welayet News  - Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım "Direniş Bayramı" münasebetiyle Nebatiye şehrinde düzenlenen bir siyasi toplantıda, bu hareketin son askeri tatbikatına değinerek şu açıklamalarda bulundu: ‘Pazar günü gerçekleştirilen manevra, Hizbullah'ın kendi türünde ilk manevrasıydı ve Hizbullah'ın zaferleri gerçeğe dönüştüren istikrarının ve caydırıcılığının mesajını taşıyordu.

Siyonistler bu manevranın ne anlama geldiğini çok iyi anlıyorlar ama içeride bazıları Hizbullah'ın manevrasını eleştiriyorlar ve bizim o kesimle bir işimiz yok. Bu taraflar konuşmaya alışkındır. İfade özgürlüğünü destekliyoruz ama onların eleştirilerinin bir etkisi yok ve onlar direnişi hiçbir zaman desteklemediler, aksine hep direnişi hedef aldılar.

Lübnan'da siyasi bir rol kazanmak için hiçbir zaman herhangi bir silah kullanmadık. Aksine, bize olan sevginin kendisi bize böyle bir rol verdi. Ancak Hizbullah'ın elindeki bu silah direnişin sayesindedir ve o olmadan Lübnan asla özgürleşemezdi. Batı'ya yalvaran ve Siyonist düşman için bir kale olan o zayıf Lübnan asla geri dönmeyecek. Şimdi, çocukları kendi seçimlerini yapmakta özgür olsun diye işgalci rejimle ve diğer işgalcilerle mücadele eden güçlü bir Lübnanlı ile karşı karşıyayız.

Güçlü bir Lübnan istikrarlı bir şekilde kalmalıdır ve biz onun sütunlarından biriyiz ve Allah’ın izniyle diğer Lübnanlılarla birlikte Lübnan'ın istikrarına ve gücüne katkıda bulunacağız. Siyasi muhaliflerimizden bazıları, sevilmemelerini ve yetersizliklerini, Batı'nın kararlarına ayak uydurarak ve günlük işlerde veya siyasi pozisyonlardaki zayıflıklarını ve yetersizliklerini örtmek için Hizbullah'ın silahlarını hedef alarak örtbas etmeye çalışıyorlar.

Lübnan işgal altında olsa bile bu taraflar direnişe inanmazlar ve Lübnan'ın tamamı işgal edilse bile söz konusu taraflar direnişi hedef alabilirler. Ama direniş şehit kanlarının emanetçisi olarak kalacaktır ve biz, topraklarımızı özgürleştirmenin ve güçlü kalmanın onur ve gururun anlamını gördük.

Silahlarımız Siyonist rejime karşı kullanılıyor ve bu çok açık. Hizbullah'ı silahsızlandırmak isteyenlere soruyoruz, Hizbullah'ın silahları olmasaydı Lübnan'da durum ne olurdu? İsrail her gün Lübnan'a saldırır, katliamlar yapar ve her türlü suç ve cinayeti işlemeye başlar ve ülkeyi işgal ederdi.

Siyonist rejimin son 17 yıldır Lübnan'ı işgal etmesini engelleyen şey direnişin silahıdır, başka bir şey değil.’

Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı, Lübnan'da cumhurbaşkanının seçilmesi konusuna da değinerek şunları söyledi: ‘Cumhurbaşkanlığı seçimini engelleyen şey, bazı partilerin imtiyaz paylaşımı konusunda fikir ayrılığı yaşaması ve bu nedenle herhangi bir seçenek üzerinde anlaşamamalarıdır. Onlar için medyada bağırıp çağırmak, yorum yapmak yeterlidir ve bu davranışlar bazı partilerin cumhurbaşkanı seçememesinin üzerini kapatamaz.’

Lübnan direnişi Pazar günü, yüzlerce gazetecinin önünde benzeri görülmemiş bir askeri tatbikat düzenleyerek, teknik ve askeri yeteneklerinin küçük bir bölümünü Lübnan'ın güneyinde ve işgal altındaki Filistin sınırında sergiledi. “Biz geçeceğiz... ve geçiyoruz" başlığıyla düzenlenen bu tatbikat, işgalci Siyonistlere açıkça pek çok mesaj ulaştırdı.

Bu manevra aynı zamanda Siyonistlerin en büyük kâbusu olan işgal altındaki kuzey Filistin'e girme ve Celile bölgesini kontrol altına alma simülasyonuydu. İsrail çevrelerinin yoğun ilgi gösterdiği bu tatbikatta, 'Rıdvan' özel birliğine bağlı güçler, yüzlerini maskelerle kapatarak, zırhlı araçların üzerine askeri üniformalarla oturup yüzlerce yerli ve yabancı gazetecinin kameraları önünde güçlerini sergilediler.

Siyonistlerin, Lübnan direnişinin bu büyük askeri tatbikatının mesajlarını, tatbikatın içeriği ve zaman çerçevesi itibarıyla görmezden gelemeyecekleri çok açıktır. İsrail'in bu dikkati ve tabii ki endişesi, Hizbullah'ın manevra haberlerini hemen haber yapmaya başlayan bu rejimin medyasının ve uzmanlarının tepkisinde açıkça görülmektedir.