NYT: Dünyada krize en yakın ülke Türkiye
ABD'nin önemli medya kuruluşlarından New York Times, Türkiye ekonomisine dair bir değerlendirmeye yer verdi. Makalede, endişelere boğulmuş küresel ekonomide Türkiye’nin en fazla risk altında olan ülke olduğu belirtildi.
Welayet News - ABD’li yayın kuruluşu New York Times, Türkiye ekonomisini gidişatına dair geniş bir değerlendirmeye yer verdi. Gazetenin ekonomi muhabirlerinden Peter S. Goodman tarafından kaleme alınan değerlendirmede, ticaret savaşlarından artan petrol fiyatlarına kadar pek çok alanda giderek artan endişelerin hakim olduğu küresel ekonomide, en büyük ve acil riski Türkiye’nin taşıdığı ifade edildi.
‘ERDOĞAN’A VERİLEN GÜÇ, EKONOMİK GERÇEKLİĞİN SINIRLARINI DAHA DA ZORLAYACAK’
Erdoğan’ın Pazartesi günü tekrar yemin ederek olağanüstü güçleri elinde topladığına değinilen makalede, Türkiye’nin büyüme oranlarının yüksek seviyelerde gerçekleşmesi için borçlanma seviyelerini alarm verici sınırlara çeken Erdoğan’a verilen bu gücün, Türkiye’nin ekonomik gerçekliğinin sınırlarını daha da zorlamasının beklendiği kaydedildi.
Türk Lirası’nın yaşadığı değer kaybına değinilen makalede, Erdoğan’ın ekonomi koltuğuna damadını oturtması ise “Erdoğan’ın yakın zamanda daha sorumlu bir yönetim şekli benimsemeyi amaçlamadığının bir işareti” olarak yorumlandı.
‘EKONOMİK ÇÖKÜŞ KORKUSU’
New York Times’ın değerlendirmesinde, Türk halkında ekonomi konusunda yoğun bir çöküş korkusunun hakim olduğuna değinilirken, öne çıkan noktalar şu şekilde:
“Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan bir ülkede ekonomik çöküş korkusunun yersiz olduğu düşünülebilir. Ancak bu büyümenin hem kamu hem de özel sektörün sürdürülmesi mümkün olmayan borçlanma seviyeleri tarafından beslendiğinin bilinmesi gerekiyor.
Hükümet yeni havalimanı ve Karadeniz ile Marmara Denizi’ni birleştirecek tünel (Kanal İstanbul) gibi milyar dolarlık altyapı projelerini sübvanse ederken, şirketlerin döviz üzerinden aldıkları borç yükü TL’nin değer kaybı sebebiyle her geçen gün artıyor.
Büyük Türk şirketleri, şu anda bankaları ve diğer alacaklıları rahatlamaları için ikna turları atarken, özel sektörün döviz bazındaki borçlarının 245 milyar doları geçtiği biliniyor.
Geçmişte Amerikan Merkez Bankası'nda çalışmış olan Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Selva Demiralp, borç seviyeleri bu kadar yüksekken, hükümetin şirketleri daha da borçlanmaları için teşvik ettiği değerlendirmesini yapıyor.”
TÜRKİYE’YE YOL HARİTASI ÖNERİLERİ…
Makalenin devamında, Türkiye’nin var olan borçlarını zamanında ödeyebilmesi için yabancı yatırımcıların Türkiye’ye fon göndermeye devam etmesi gerektiği belirtilirken, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan çıkabilmesi için atabileceği adımlar şu şekilde sıralanıyor:
“Türkiye halihazırda yüzde 17.5 seviyelerinde olan faiz oranlarını artırmaya devam edebilir. Ancak bu, ekonomik büyümeyi baskılar, emlak ve inşaat sektörü için de güzel zamanların sonu anlamına gelir.
Bir diğer yol da ekonomik büyümenin sürmesi için TL’nin çöküşüne ve enflasyon ‘dağının’ büyümesine izin vermek olabilir. Bu yönde atılacak bir adım, kilit bazı şirketlerin iflasına ve hatta Türkiye’nin IMF’den kurtuluş aramaya mecbur kalmasına sebep olabilir.
Türkiye’nin ‘ekonomik olarak parçalanacak sıradaki ülke olabileceğini’ söyleyen Cenevre merkezli Indosuez Servet Yönetimi’nin Başkanı Marie Owens Thomson, Türkiye hakkında ‘başarısız bir devlet olma yolunun başındaki bir ülkenin tüm bileşenlerini barındırıyor’ değerlendirmesini yapıyor.”
Diğer gelişmekte olan ülkelerin de Türkiye’nin yaşadığı problemlere benzer durumları yaşadığının belirtildiği makalede, ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırma kararlarının yatırımcıların Arjantin, Meksika ve Türkiye gibi ülkelerden paralarını geri çekmesine neden olduğu ifade ediliyor. Ancak Türkiye’nin, sıra dışı finansal yönetimi göz önüne alındığında, benzersiz bir savunmasız ekonomi olarak öne çıktığının da altı çiziliyor.
‘MERKEZ BANKASININ GÜVENİLİRLİĞİ AĞIR YARA ALDI’
Erdoğan ve Merkez Bankası arasında yaşanan “faiz çekişmesine” de değinilen makalede, Erdoğan’ın “yüksek faiz oranlarının enflasyona yol açtığı” yönündeki açıklamalarının “kemoterapinin kansere yol açtığını söylemekten farksız olduğu” belirtilirken, bu süreçte geç hareket eden Merkez Bankası’nın güvenilirliğinin ise ağır yara aldığı ifade edildi.
Yeni yorum ekle