General Süleymani ve Bölgedeki Güç Dengelerinin Değişimi

Per, 05/01/2023 - 09:02

Ocak 2020'de uğradığı suikast sonucu şehit düşen İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü'nün eski komutanı General Kasım Süleymani’nin yolu devam edecek.

Welayet News  - Arapça yayınlanan Al Mayadeen haber sitesi, eski Kudüs Gücü Komutanı Şehit General Kasım Süleymani'nin şehadetinin üçüncü yıl dönümü dolayısıyla bir yazı yayınladı.

General Kasım Süleymani ve yoldaşı eski Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis 3 Ocak 2020’de ABD Başkanı Donald Trump'ın talimatıyla Bağdat Havalimanı'nda düzenlenen terör saldırısında şehit düşmüştü.

General Süleymani ve Bölgedeki Güç Dengesi

Suriye ve Beşar Esad hükümetinin içinde bulunduğu en zor dönemde güvenebileceği tek ülke neredeyse İran'dı.

Suriye krizi sırasında İran ve Lübnan Hizbullah Hareketi, Şam yönetiminin ana destekçileriydi.

Ancak tüm bunlar, Suriye'de terörizme karşı mücadeleden sorumlu General Kasım Süleymani'nin rolünden ayrı düşünülemez.

İran İslam Cumhuriyeti ile ittifak, Suriye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Beşar Esad için büyük bir güçtü. Suriye lideri Esad, Kasım 2022'de yaptığı açıklamada; Suriye ile İran arasında stratejik bir ittifak olduğunu ve mevcut ittifakın yapısını değiştirecek herhangi bir girişimi asla kabul etmeyeceğini söyledi.

General Kasım Süleymani Suriye'nin çağdaş tarihinde kritik, şok edici ve benzeri görülmemiş bir anda çok tehlikeli bir bölgesel çatışma patlak verdiğinde bu ülkeye geldi. Suriye savaşı, yabancı ve uluslararası güçlerin bölgedeki çatışmaya yönelik orantısız müdahalelerini ortaya çıkardı. Bu arada General Süleymani, Suriye-İran koalisyonunun sembollerinden ve koalisyondaki güç ve istikrar unsurlarından biridir. Onun Suriye'de teröristlerle mücadelede sahada bulunması, Suriye'nin istikrar ve güvenliğinin İran'ın dış politika önceliklerinin başında geldiğini kanıtlıyor.

General Süleymani'nin Bakış Açısı ve Yaklaşımı

General Süleymani suikastı birkaç önemli konuyu açıklığa kavuşturdu:

Birincisi, bu büyük komutanın direniş politikaları ve güvenlik stratejisindeki rolünü ortaya koyuyor. İkincisi se, General Süleymani'nin Suriye krizini çözmenin önemi ile ilgili görüşü. Ayrıca Kasım Süleymani'nin şehit edilmesinin ardından Suriye krizinin korkunç tehlikeleri ile General Süleymani'nin Suriye’de teröristlerle mücadele alanında Rusya’nın faaliyetlerini desteklediği ortaya çıktı.

Bu bağlamda bir diğer önemli konu da General Süleymani'nin ABD’li teröristler ve müttefikleri tarafından hedef alınması, onun bölgenin askeri ve siyasi stratejisinin çizilmesi ve terörün yenilmesindeki önemli rolünün kabul edilmesidir.

Ayrıca General Süleymani’nin şehit edilmesinin ardından, suikast faillerinin amacına ulaşamadığı, İran ve tüm Direniş Ekseni’nin Şehit Süleymani’nin emperyalizm karşıtı stratejisini büyük bir güçle sürdürdüğü ortaya çıktı.

General Süleymani; Bölgede Emperyalizm ve Terörle Mücadelenin Temeli

Bölgenin Batı politikalarından etkilendiği için kritik durumda olduğuna inanan General Kasım Süleymani, bölgedeki Amerikan hegemonyasına karşı harekete geçmeyi "zulüm ve baskıya karşı mücadelenin" temeli olarak değerlendiriyordu. General Süleymani’ye göre "Direniş Koalisyonu"nun ilkesi, bu eksenin tüm üyelerinin sanki birlikte yaşıyormuş ve birlikte bir şeyler inşa etmek istiyormuş gibi hareket etmesidir. General Kasım Süleymani açısından Suriye krizinin başından itibaren en önemli ilke, bu ülkeyi terörden kurtarmak için Direniş Ekseni’nin tüm üyelerinin Suriye'nin yanında yer almasıydı.

Şehit Süleymani sadece Suriye ve bölgedeki askeri veya siyasi işleri yöneten bir lider veya komutan değildi; O inançla Direniş Ekseni adına çalışıyordu. Kasım Süleymani’ye göre, bölge halkının atması gereken ilk adım kendi işlerinin sorumluluğunu üstlenmek ve ardından Batı ile despot rejimlere olan korku ve teslim olma durumundan kurtulmaktır.

Dolayısıyla General Süleymani'nin sahada bulunması, yüksek farkındalığı ve Batı-Amerikan-Siyonist güçlerine karşı bölgenin siyasi gerçekliğini ve güç dengesini düzeltme yönünde hareket etme potansiyelinden kaynaklanmaktadır.

Süleymani Suikastı Planının Amacı

ABD ile İran arasındaki düşmanlığın kökleri 1979'da İran’daki İslam Devrimi'nin zafer kazandığı döneme kadar uzanıyor. Bu iki ülke arasındaki husumet, Suriye krizinde iki taraf bir kez daha karşı karşıya gelene kadar farklı aşamalardan geçti, ancak Suriye’de iki taraf arasında amansız bir savaş başladı; ABD yönetimi, Suriye'ye karşı terörü desteklerken İran İslam Cumhuriyeti Şam hükümetini desteklemek için teröristlerle mücadele etti.

Ancak Washington hükümeti, General Süleymani'ye yönelik terör eylemiyle, ABD ile İran arasındaki çatışma tekniğini devre dışı bıraktı ve bu girişim, iki ülke arasındaki dolaylı savaş stratejisini birçok bölgesel ve uluslararası etkisi olacak ciddi ve doğrudan çatışmaya dönüştüğüne işaret ediyor.

Amerika yönetimi İran'ın gücü ve bölgesel nüfuzuyla başa çıkması için Tahran’a karşı yıllarca geleneksel abluka ve ekonomik baskı yöntemlerine başvurdu, ancak istenen sonuçları elde edemedi ve aynı şey ABD’nin Suriye politikası konusunda da geçerliydi. Ardından Washington yönetimi direniş koalisyonunu çökertmek amacıyla propaganda komploları kullandı, ancak bu projeden de hiçbir sonuç elde edemedi.

Bu nedenle Washington, İran stratejisinde köklü değişiklikler yapma ihtiyacı hissetti. Zira İran konusunda sınıfta kalmıştı. Bunu ispatlayan birçok delil ve belgelenmiş sebep var. İran'ın terörün yenilmesinde önemli rol oynadığını ispatlayan en bariz örnek Suriye savaşıdır.

Süleymani suikastı, Amerika'nın İran’dan aldığı darbeyi telafi etmek, direniş güçlerinin gelişmesini önlemek ve işgal rejimine güvenlik sağlamak amacıyla yapılmıştır.

Aslında ABD, İran'ı uluslararası ittifaklar aramaktan caydırmaya çalışıyordu; Zira İran, Rusya ve Çin arasındaki stratejik anlaşmalar ve ortak deniz tatbikatları Amerika için çok tehlikeli ve olumsuz işaretlerdi.

Tahran’a yönelik yaptırımlar, ekonomik baskı ve huzursuzluk yaratmanın hiçbir etkisinin olmadığını anlayan ABD yönetimi, General Süleymani'ye suikast suçunu işledi.

Süleymani'nin Şehit Edilmesiyle Ortaya Çıkan Gerçekler

Süleymani suikastıyla bölge düşmanları şu önemli gerçeği ortaya çıkardı: “Şehit Süleymani'nin üzerinde çalıştığı ‘direniş hattı’ bitirme girişimi. General Süleymani'nin başına gelenler beklenenden uzak değildi ve onun amacı şehit olmaktı. Şehit Süleymani vasiyetnamesine kanıyla imza atmıştı. Bundan daha açık bir şey olabilir mi?

General Süleymani’nin şehit edilmesi, Suriye kriziyle ilgili bazı gerçekleri ortaya çıkardı. ABD’nin İran ve direnişe karşı hedeflerine ulaşmanın zor olduğunu anladığından dolayı Tahran ve Washington arasındaki gizli çatışma kritik bir noktaya ulaştı.

Kasım Süleymani direniş güçleriyle ABD’nin bölgedeki planlarını çökertti. Dolayısıyla Amerika'nın General Süleymani’ye suikastı, onun Suriye'de terörün yenilmesindeki rol ile kurduğu güç denkleminden ayrı düşünülemez. Bu cinayet, aynı zamanda ABD’nin Suriye'deki emellerinin derinliğini de ortaya koymaktadır; Suriye'yi işgal etmeye ve Cezayir bölgesini kontrol etmeye çalışan ABD, direnişi amacının önündeki en büyük engel olarak görüyordu.

General Süleymani ve Rusya

General Süleymani 24 Temmuz 2015'te Moskova’ya gerçekleştiği ziyarette Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Görüşmede Süleymani Rus liderine Suriye ve bölgenin haritalarını ve mevcut tehdit kaynakları anlattı. Görüşmede, Suriye krizini çözmek için güvenlik ve stratejik işbirliği modelleri ele alındı. General Süleymani'nin Moskova temaslarından birkaç gün sonra Rus güçleri, Suriye'deki teröristlere karşı doğrudan askeri operasyona başladı.

General Kasım Süleymani'nin Putin ile görüşmesi Suriye savaşında bir dönüm noktası oldu.

Rusya'nın teröre karşı savaş için Suriye'deki varlığı, İran ve Lübnan Hizbullah Hareketi ve özellikle General Süleymani'nin sahadaki kilit rolünden ayrı düşünülemez.

Bu nedenle Amerikalılar, General Süleymani’nin ortadan kaldırılmasını İran'ın müttefiklerinin bölgedeki gücüne karşı koymak için iyi bir fırsat olduğunu sanıyordu. Onlar General Süleymani'nin hayatta olmaması halinde İran'ın bölgedeki askeri gücünün önemli ölçüde azalacağını düşündüler.

Ancak ABD’lilerin bu düşünceleri yanlıştı ve Tahran, General Süleymani suikastına misilleme olarak ABD’nin Irak'taki Ayn'ül Esad Askeri Hava Üssü'nü hedef aldı.

General Süleymani'nin Planları

Suriye ve İran, General Süleymani'nin şehit edilmesinden önce onun bölgedeki askeri ve güvenlik faaliyetleri hakkında çok fazla bilgi paylaşmazdı. Amerikalılar ve Siyonistler her zaman bu alanda bilgi toplamaya çalışıyorlardı.

Siyonistler ve ABD’lilerin IŞİD'in ve diğer terör örgütlerle mücadelede General Süleymani'nin oynadığı önemli rolün tamamen farkında oldukları söylenebilir. Siyonistler, General Süleymani'nin bir askeri komutan olarak Direniş Ekseni’nin temel direği olduğunu ve Filistin davasını bu eksenin ana gündemine getirdiğini biliyordu. Düşmanlar General Süleymani'nin bizzat bulunmadığı Filistin ve Yemen gibi bölgelerde onun çizdiği stratejinin takip edildiğini biliyorlar ve bu işgal projesi için çok tehlikeliydi.

Amerikalılar, Irak’ta terör örgütü IŞİD’le mücadelede büyük zafer elde eden General Süleymani ve Irak direnişinin başarılarından rahatsızdı. General Süleymani’nin Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumu projesini ve İran'da fitne çıkarılmasını engellemesi Amerika'yı endişelendirmişti. Bunların Kasım Süleymani sebeplerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.

General Süleymani'nin Düşüncesi

İran, Amerika'nın General Kasım Süleymani suikastı hedefinin ne olduğunu iyi biliyor. ABD'nin eski başkanı ve Süleymani suikastından asıl sorumlu olan Donald Trump, "Süleymani uzun vadede binlerce Amerikalıyı öldürdü ve yaraladı.” dedi. Ancak Trump'ın söylemesi gereken doğru söz şudur: “General Süleymani ABD’nin İran, Suriye, Irak, Lübnan ve başka yerlerdeki sayısız kötü eylemlerinin çökmesine yol açtı.”

Aslında suikast General Kasım Süleymani’nin düşünce çizgisini, mantığını ve stratejisini ortadan kaldırmak amacıyla yapılmıştır.

Ama Süleymani çizgisi tüm bölgede devam ediyor. General Süleymani’nin yerine gelen Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani bu bağlamda, “Çalışma planımız, Şehit Süleymani'nin komutası sırasındakiyle aynı.” demişti.

Bölgede Süleymani Yolunun Sürdüğünü Gösteren İşaretler

-General Süleymani'nin şehit edilmesinin ardından İran’ın Suriye'ye desteğini sürdürürken bölgedeki Siyonist-Amerikan cephesine karşı mücadelesini daha güçlü bir şekilde devam ettirdiğini görüyoruz.

-İran'ın bölgedeki stratejisi, olanakları, fırsatları ve tehditleri yönetmeye, küresel sistemdeki güç dengesini değerlendirmeye ve toplumunu farklı kültürel, sosyal ve ekonomik düzeylerde korumaya daha fazla odaklanmaya dayanmaktadır.

- Son 3 yılda İran'ın bölge ülkeleriyle ilişkilerinde tam bir dengeye tanık olduk ve İran'ı bölgede izole etmeye çalışan ABD’nin kurduğu komploların başarısızlığa uğradığını gördük.

İran’ın ABD hegemonyasına karşı Rusya, Çin ve diğer aktörlerle koalisyon politikalarının derinleştirilmesi ve güçlendirilmesi, Tahran yönetiminin gücünü koruma ve güçlendirme stratejisinin bir başka yönüdür. İran'ın geçen sene Rusya ve Çin ile gerçekleştirdiği ortak deniz tatbikatı Amerikalılar için önemli bir mesajdı.

Sonuç

Suriye ve özellikle bölgede İran ile ABD arasında yaşananlar, İran İslam Devrimi'nin zaferinden bu yana başlayan ve bir an olsun dinmeyen hibrit bir savaştır. İran ve Amerika'nın bölgesel politikalara farklı olduğu için istikrarlı bir denge noktasına ulaşmaları mümkün değil ve bu anlaşmazlıklar iki tarafı sürekli karşı karşıya getirecektir.

General Şehit Süleymani, baskı ve zorbalığa karşı mücadele alanında bölge ve dünyada önemli bir isim olarak ün kazandı. İnsanlık ve inanç ilkesine dayanan direniş yolu devam edecek ve Şehit Süleymani düşüncesi sadece bölgeye değil, tüm dünyaya yayılacak.



Yeni yorum ekle