Nasrullah açısından Siyonist rejimin Lübnan enerjisini yağmalama boyutları
Lübnan Hizbullah hareketi genel sekreteri bundan birkaç gün önce Siyonist rejimin Kariş doğalgaz sahasındaki çalışmalarının Lübnan'ın ulusal egemenliğinin ihlali olduğuna işaretle, direniş güçlerinin, Siyonist düşmanın Kariş sahasından petrol ve gaz çıkarmasını durduracak askeri ve güvenlik gücüne kesinlikle sahip olduğunu belirtti.
Welayet News - Siyonist rejim Pazar günü Lübnan deniz sahasını ihlal ederek Akdeniz'de bir doğalgaz platformu kurdu. Siyonist rejim, bu platformla Lübnan karasularındaki Kariş gaz sahasından petrol ve gaz çıkarmaya hazırlanıyor.
Seyid Hassan Nasrallah, Lübnan'ın enerji kaynaklarının Siyonist rejim tarafından yağmalanmasına odaklanan konuşmasında, olayın boyutlarını açıkladı.
Deniz sınırlarının belirlenmesi konusu, Siyonist rejim ile Lübnan arasında uzun zamandan beri tartışılan konulardan biridir. Beyrut ve Tel Aviv, gaz çıkarma önündeki engelleri kaldırmak amacıyla su sınırlarının temizlenmesi konusunda Ekim 2020'de Amerika’nın arabuluculuğunda görüşmelere başladı. Ancak müzakereler, iki taraf arasında ulusal mülkiyet ve tartışmalı sular üzerindeki egemenlik konusundaki anlaşmazlığın artmasından sonra Mayıs 2021'de durdu.
Görüşmelerin sona ermesinden bir yıldan fazla bir süre sonra, İsrail rejimi kısa süre önce bir Yunan gemisini Kariş doğal gaz sahasının sularına gönderdi. Lübnan, bölgenin iki taraf arasında tartışmalı sularda olduğunu ve İsrail rejiminin bir anlaşmaya varılana kadar bölgeden doğalgaz çıkarma hakkının olmadığını söyledi. Bu bağlamda, Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyid Hassan Nasrallah, 9 Haziran'da bu konuyu ele aldı.
Seyid Hassan Nasrallah'ın konuşmasındaki ilk konu, çalışma alanının Lübnan ile Siyonist rejim arasındaki tartışmalı alanlardan biri olduğu, Yunan gemisinin bu bölgeye gelişinin, bölgeden doğal gaz çıkarmak amacıyla yapıldığı, bunun ise üzerinde anlaşmaya varılmayan kaynakların yağmalanmasıdır.
Nasrallah, "Bu geminin görevi kazmak değil, Lübnan ile işgalci rejim arasındaki tartışmalı bölgede, çıkarma ve üretim çalışmalarıdır" dedi.
İkinci konu ise Amerika ve İsrail rejiminin en başta Lübnan coğrafyasından geniş bir alanı ayırmaya çalışmasıdır. Bu, elbette, Siyonist rejimin Filistin, Suriye ve Lübnan dahil olmak üzere çeşitli ülkelerde uyguladığı işgalci doğasıdır. Bu sefer de korsan İsrail rejimi Amerika’nın desteği ile bir çok yeraltı kaynağı olan bir bölgeyi Lübnan’dan ayırmak ve böylece bu rejimin ekonomik sorunlarının büyük bir bölümünü çözmek istiyor.
Üçüncü konu, Lübnan’dan bu tartışmalı coğrafyanın koparılması, bu ülke tarafından bölgeden kaynaklarını çıkarmasını engellemektir. Halbu ki Lübnan eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik krizle karşı karşıya ve enerji kaynaklarına erişmek, bu ekonomik krizin büyük bir bölümünü çözebilir. Nitekim Seyyid Hasan Nasrullah da yaptığı konuşmada, “Biz yanı başımızda hazine dediğimiz büyük bir servetle karşı karşıyayız. Bu zenginliğin değeri, krizleri çözmek ve Lübnan'ı kurtarmak için tek umut olmasıdır.” Dedi. İşte bu önemli mesele yüzünden Lübnan Hizbullah hareketi sekreteri, tartışmalı bölgedeki enerji kaynaklarının Siyonist rejim tarafından çıkarılmasının engellenme meselesinin önemini, 2000 yılında işgal edilen sınır şeridinin kurtarılmasıyla eş değer olduğunu belirtiyor.
Nasrallah'ın konuşmasındaki dördüncü nokta, Amerika'nın Lübnan'a yönelik tutumunun başka bir boyutunun ortaya çıkmasıdır. Lübnan’ın son yıllarda ekonomik krizle karşı karşıya kaldığında, Washington defalarca Lübnan'ın ekonomik krizi aşmasına yardım etmeye hazır olduğunu iddia etti. Fakat Lübnan'ın enerji kaynaklarının İsrail rejimi tarafından ve Amerika’nın desteğiyle yağmalanması, Washington'un Lübnan'da kıtlık ve açlık oluşturmak peşinde olduğunu gösteriyor. Nasrullah her geçen günün, Lübnan halkının malları ve kaynaklarının yok olması anlamında olduğunu, Siyonist rejim ve Amerika’nın Lübnan’ı açlık ve kıtlığa doğru sürüklediklerini söyledi.
Ve son olarak, Amerika’nın desteği ile işgalcilik Siyonist rejimin zati özelliği olsa da Lübnan ile münakaşalı bölge konusu, Lübnan'daki ekonomik krizin devam etmesi ve Hizbullah'ın bu krizde suçlanması da ABD'nin ve Siyonist rejimin politikasının önemli bir parçası ve arzu edilen hedefi olduğu söylenebilir.
Yeni yorum ekle