Türkiye için ‘sıcak para’ dönemi kapandı

Cu, 15/06/2018 - 23:48

ABD Merkez Bankası’nın faizi 25 baz puan daha artırması, dışa bağımlı ekonominin belkemiği haline getirilen sıcak paranın Türkiye’den çıkışını daha da hızlandıracak.

Welayet News - Ekonomisi sıcak paraya bağımlı olan Türkiye ekonomisine ABD’den bir kötü haber daha geldi. ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından alınan karara göre, ülkede faizin üst bandı yüzde 1,75’ten yüzde 2’ye yükseltildi. Böylece yılın ikinci faiz artışı yapılmış oldu. Faiz artışı beklenen bir karar olsa da Fed’in 2018 yılında kaç kez faiz artıracağı belirsizliğini koruyordu. Toplantıda Fed üyeleri arasında, beklentilerin aksine bu yıl 3 değil, 4 faiz artışına gidilmesi gerektiğine dönük beklenti güçlendi. Geçen martta yapılan toplantıda 6 Fed yetkilisi 2018 yılı için 3 faiz artışı yapılması gerektiğini savunuyordu. 6 Fed yetkilisi ise 4 faiz artışı yönünde görüş bildirmişti. Önceki gün yapılan toplantıda ise 2018 yılında 4 faiz artışı yapılmasını destekleyenlerin sayısı 7’ye yükseldi. 3 faiz artışı bekleyenlerin sayısı ise 5’e düştü. Öte yandan ülkede 2018 sonu işsizlik beklentisi yüzde 3,8’den yüzde 3,6’ya düştü. 2018 büyüme tahmini ise yüzde 2,7’den yüzde 2,8’e yükseltildi.

Borçla güzellik olmaz

ABD’nin faiz artış sürecinde bir yavaşlamaya gitmemesi, ekonomisi sıcak paraya bağımlı Türkiye’nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkeler için ‘ucuz paranın bitmesi döneminin süreceği’ anlamına geliyor. ABD’de faizler yüzde 0 iken fonların ilgisini çeken Türkiye, yıllardır ülkeye giren fonları üretim ve istihdamı artırmak yönünde değerlendirmek yerine, ranta dayalı bir modelle ülkedeki gelir adaletsizliğinin tırmandırdı. İşsizlikte çift haneli rakamların altı görülemedi. İthalata bağımlı büyüme modeliyle ekonomi sürekli dış açık verirken, ucuz sıcak paranın etkisiyle borçlandırma özendirildi. Hanehalklarının borçları son 15 yılda 60 kat arttı.

Ekonominin dikişleri patladı

ABD’nin faizleri artırmaya başlamasıyla ise rüzgâr terse döndü. Sıcak para hızla Türkiye’yi terk etmeye başlarken, lirada rekor değer kayıpları yaşandı. Hükümet ise hormonlu ekonomik büyümeyi politik gerekçelerle sürdürme yoluna gitti. Borca dayalı büyüme yapısı bir yandan cari açığı tırmandırırken, özel sektörün döviz cinsinden borçları lira cinsinden katlanarak büyüdü. Dövizin ateşini düşürmek içinse faiz artışlarına gitmek kaçınılmaz oldu. 2017 yılının başında yüzde 8 olan politika faizi, geçen hafta yapılan son toplantıyla da birlikte yüzde 17,75’e yükseltildi. Buna karşın yabancı ajanslarda yapılan değerlendirmelerde Türkiye’de satın alma gücü paritesi üzerinden yapılan hesaplamada enflasyonun yüzde 39 olduğu, dolayısıyla sıcak parayı çekebilmek için yüzde 40’ın üzerinde faiz verilmesi gerektiğine dair görüşler güç kazandı.

Londra’da verilen acı ders

Ekonomide ağırlaşan tablonun üzerine ülkedeki OHAL ortamı, iktidarın ülkeyi Ortadoğu bataklığına sürüklenmedeki isteği ve her geçen gün tırmanan seçim belirsizliği de eklenince yabancı yatırımcı için Türkiye faslı kapanmış gözüküyor. Gelişmekte olan ülkelere bolca akan sıcak para için artık yönün merkez kapitalist ülke olduğunu kabullenmekte zorlanan iktidar ise, ‘bize bir şey olmaz’ uykusundan acı bir şekilde uyandırıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kendisini iktidara getiren neoliberal yapının kurallarını ‘unutması’ sonrasında küresel sermaye tarafından doların 5 lira sınırına dayandırılarak sert bir şekilde uyarılması üzerine iktidar Faiz Lobisi karşısında teslimiyet bayrağını çekti. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in Londra’da yatırımcılarla yaptığı toplantıda, bundan sonraki dönemde yatırımcıların ülkeye olan ilgisini tekrar kazanabilmek için enflasyonun oldukça üzerinde reel faiz verilmesi konusunda mutabakat sağlandı.

IMF kapıları göründü

Küresel sermayenin Türkiye ekonomisinin bozulan göstergelerini her durumda öne çıkaracağı bir süreçte iktidarın elinde, faizleri daha da yükseltmekten başka bir araç kalmamış durumda. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da, geçen hafta yaptığı toplantıda yeni faiz artışlarının sinyalini “ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir” açıklamasıyla vermişti. Dış şoklara karşı yapılacağı taahhüt edilen faiz artışlarının bozuk Türkiye ekonomisini önümüzdeki süreçte ne kadar hayatta tutacağını hep birlikte izleyeceğiz. IMF kapıları ise son 15 yılda hiç olmadığı kadar yakın durumda.

Tags: 


Yeni yorum ekle