Nasır eş-Şemmari, Nuceba İslami Direniş Hareketi'nin Suriye savaşına girmesinin nedenlerini açıklayarak, ABD'nin gücünde ve küresel nüfuzunda bir düşüş olduğuna dair kanıtları sıraladı ve Washington'un rakiplerinin gücünün arttığını belirtti.

Welayet News  - Amerika’nın Newsweek dergisi son sayısında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın küresel denkleme dönüşüne ilişkin bir haber yayınladı ve bu bağlamda Nuceba İslami Direniş Hareketi Resmi Sözcüsü ile bir röportaj gerçekleştirdi.

Bu derginin yazarlarından Tom O'Connor, Suriye merkezi hükümetine iktidarın geri verilmesini ABD için bir yenilgi ve buna karşılık olarak Amerika'nın düşmanları için bir zafer olarak nitelendirdi ve Nuceba Hareketini direnişin ana gruplarından biri ve İran İslam Cumhuriyeti gibi Amerikan karşıtı bir yaklaşıma sahip olan Şam'ın müttefiki olarak adlandırdı.

Nasır eş-Şemmari, Newsweek’e verdiği röportajda, Nuceba Hareketinin 2013 yılında Suriye kampanyasına katılma nedenlerini açıklayarak, el-Kaide ve IŞİD teröristlerinin suç ve cinayetlerine atıfta bulunarak şunları söyledi: ‘Bölgedeki Müslüman ve Şii halkı tehdit altında olduğu için bizim girişimiz radikal bir karara dayanıyordu. Allah korusun, eğer bu terörist gruplar Suriye'nin kontrolünü ele geçirirse ne olacağını bir düşünün?’

Nasır eş-Şemmari bu röportajın başka bir bölümünde ABD'nin azalan gücüne ve etkisine değindi ve şu ifadelerde bulundu: ‘İçeride, ABD artık eskisi gibi değil ve bunun temel nedeni, Washington'un uzlaşmaz politikalarında halkın iradesini, kültürel mirasını ve sosyal dokusunu görmezden gelmesidir.’

Nuceba Hareketi Sözcüsü, ABD’nin çıkarlarını güvence altına almak için güven eksikliği, müttefiklerin sürekli terk edilmesi ve diğer ülkelerin çıkarlarının tamamen ihlalini Amerika Birleşik Devletleri'nin zayıflığının diğer kanıtları olarak nitelendirdi.

Nasır eş-Şemmari, Amerika'nın rakiplerinin de daha güçlü hale geldiğini vurguladı ve şunları söyledi: ‘Rusya, Çin ve İran'ın gücü büyüyor. Bu ülkeler, müttefiklerine ön koşulsuz bir şekilde ve onların ulusal değerlerine ve sosyal yapılarına müdahale etmeksizin sadıktırlar.’