Afganistan’da yapıcı kaosun startı mı?
Kabil Havaalanında Perşembe günü meydana gelen patlamalarla igili sorulan sorulardan biri de şu: Bu saldırılardan kimler faydalanıyor?
Welayet News - Horasan İŞİD’inin sorumluluğunu üstlendiği söylenen bu intihar saldırılarında 28 Taliban militanı, 13 ABD askeri ve 62 sivil hayatını kaybederken 150 kişiyi de yaraladı. Bu saldırılar siyasi olarak ABD Başkanı Joe Biden'ı ülke içinde zor durumda bırakmış olsa da, bu saldırıların sonuçlarının sahada ve hatta uzun vadede bir şekilde Biden yönetimi için bazı fırsatlar yaratacağı söylenebilir. Saldırılar, ABD Başkanı Joe Biden'in ABD birliklerinin Kabil'de ne kadar uzun süre kalırsa, IŞİD saldırısı tehdidiyle o oranda karşı karşıya kalacakları konusunda uyarmasından bir gün sonra geldi.
İngiltere de patlamadan bir gün önce, birliklerine ve vatandaşlarına Kabil havaalanından uzak durmalarını isteyen birkaç mesaj göndermişti ki bu da kendi yerinde düşündürücü bir gelişmedir. Bu patlamaların sonuçlarından biri, Afganistan'dan ayrılmak için Kabil havaalanına koşup ABD hükümetini zor durumda bırakan binlerce Afgan vatandaşının gözünün korkutulması olabilir. Şu andan itibaren Kabil Havalimanı'nda artık panik havası hakimdir ve insanlar şüphesiz ciddi bir şekilde havalimanına gitmekte tereddüt ediyor ve havalimanına giren insan sayısı azalacak.
Hatta Kabil Havaalanı’nda insanları dağıtmak amacıyla her türlü şiddet ve silahlı gücü halka karşı kullanma meşruiyetini yabancı güçler için oluşturabilir ve bu da Amerikalıların ve diğer yabancı güçlerin askerlerini geri çekilmesini kolaylaştırabilir. Biden'ın ABD güçlerine yönelik IŞİD tehdidine ilişkin açıklamaları dikkate alındığında, bir başka sonuç da ABD'nin Afganistan'dan rezil kaçışını örtbas etmesi ve ABD içindeki kamuoyunun yönetimi olabilir.
Buna göre, patlamada 13 Amerikalı öldürülmüş olsa da, Afganistan'a yeniden müdahalenin yolu bu behaneyle yine de açık kalacak. Nitekim Biden bombalamalardan sonra yaptığı açıklamada, "Kabil saldırısının faillerinin kim olduğunu biliyoruz ve nerede olurlarsa olsunlar onlara saldırmak için uygun yollar arayacağız! Afgan yetkililerini Afganistan'daki IŞİD koluyla savaşmak için net bir plan ortaya koymaya çağırıyorum!” demişti.
Taliban yetkililerinin son saldırıya ilişkin tutumları da dikkat çekici. Al Jazeera ile yaptığı röportajda, ABD’yi Kabil’deki terör saldırılarından sorumlu olmakla suçlayan Pakistan'ın eski Taliban büyükelçisi Abdusselam Zayıf, “Bu hususta istihbarat raporları vardıysa neden durdurmadılar?
Bölge, Taliban kontrolünde değil, Amerikalılar tarafından kontrol ediliyor” diyor. Aynı televizyon kanalına konuşan Taliban'ın siyasi bürosu sözcüsü Muhammad Naim de, Kabil havaalanı çevresindeki patlamadan yabancı güçlerin sorumlu olduğunu, havaalanının güvenliğini sağlamaktan da kendilerinin sorumlu olduğunu söyledi.
Ayrıca, Taliban'ın Kabil'in kontrolünü ele geçirmesinden sonra Afganistan'daki iç durumu ve bu ülke için olası ABD senaryosu da dikkate alınmalıdır. Unutmayalım ki birçok analist, yıllar boyunca ABD'nin IŞİD'in gücünü Afganistan'ın iç denklemlerini etkilemek için kullandığından bahsetti. Hatta bazıları bunun da ötesine giderek, aydınlanma hareketinin kanlı bir şekilde bastırılması, Şiilerle bağlantılı birçok yer ve okula saldırılması, kendilerine fayda sağlamayan herhangi bir sürecin sabote edilmesi gibi olaylarda Batı'nın ve DAİŞ'in elini aynı karenin içinde gördüler. Şimdi de güçlü bir merkezi hükümetin yokluğu ve halkın bir kesiminin
Taliban yönetimine uyum sağlamaması ve diğer yandan Pancşir'deki muhalefet gruplarının varlığını ilan etmesi Taliban'ı bir yandan bu güçlerle diğer yandan İŞİD ile çatışma içine çekme potansiyelini taşıyor. Bu durumlar göz önüne alındığında, Kabil havaalanındaki terör saldırısıyla, Irak, Suriye, Lübnan, Libya ve Yemen’de yıkımdan başka bir sonuç vermeyen, sözde "yapıcı kaos" projesinin Afganistan’da başlatılmış olma ihtimali öne sürülebilir.
Welayet News
Yeni yorum ekle