Uluslararası Mahkemenin Hizbullah'ı Suçlama Çabaları
Lübnan başbakanına düzenlenen suikastı soruşturan özel bir uluslararası mahkeme, bazı Hizbullah üyelerine yönelik suçlamaları tekrarlamaya çalıştı.
Welayet News - Eski Lübnan Başbakanı Refik El Hariri'nin öldürülmesini soruşturan Uluslararası Özel Adalet Divanı, nihai kararı vermek üzere Salı günü Hollanda’da toplandı.
Mahkemenin duruşması, Beyrut saatiyle 12’de başladı ve yaklaşık beş saat sürdü. El-Nashra internet sitesinin haberine göre, duruşma, Beyrut’ta yaşanan patlamada ölenlerin onuruna bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.
Mahkeme duruşmanın devamında, Selim Cemil Ayaş, Hasan Habib Mari ve Mustafa Bedreddin’in (Hizbullah üyeleri) 2.5 tondan fazla patlayıcı ile Hariri suikastını koordine etmek için bir iletişim ağı kullandığını iddia etti.
Mahkeme, olay günü Refik el Hariri'nin hareketlerinin izlendiğini, patlamayla bağlantılı olarak "Ahmed Ebu Adas" adlı bir kişi hakkında yayınlanan videonun amacının, patlamanın gerçek faillerinin kafasını karıştırmak olduğunu iddia etti. Mahkeme iddialarının devamında, sanıkların "Selim Ayaş", "Hasan Mari", "Hüseyin Enisi", "Esad Sabra" ve “Mustafa Bedreddin’in” (Hizbullah üyeleri) bu suikastta suç ortağı olduğunu belirtti.
Mahkeme iddialarının devamında şu açıklamalarda bulundu: ‘Sanıklar olay gününde o zamandan beri hiç kullanılmayan satırlar kullandı. Savcı, bu aramalar için yeterli delil sunmuş ve olay günü parlamento çevresinde ve suikast mahallinde kullanılan telefon görüşmelerinin kayıtları dikkatle incelenmiştir.’
Mahkeme bu iddialarda bulunurken, Hizbullah, bu suikastla ilgili olarak bu hareketin üyelerine yönelik suçlamaları reddedip, bu suçlamalarla ilgili kanıtların sahte olduğunu belirtti ve bu suikastta Siyonist rejimin parmağı olduğunu gösteren kanıtlar sundu ama İsrail Rejiminin bu olayla bağlantısı olduğuna dair Hizbullah tarafından sunulan, kanıt, şahit ve deliller hiçbir zaman incelenmedi.
Mahkeme daha sonra, suçlamayı Suriye’ye yönelterek şu iddialarda bulundu: ‘Suriyeliler adaylarını Lübnan seçimlerinde Refik el-Hariri'ye dayatma niyetindeydiler ve Suriye, Emil Lahud'un başkanlığını uzatmakta ısrar etti, ancak el-Hariri suikastından önce onun müttefikleri Lübnan'daki "Suriye egemenliğine" son verilmesi çağrısında bulundu.
Mahkeme daha sonra Hizbullah ve Suriye'nin Refik el Hariri suikastından fayda görmüş olabileceğini gündeme getirerek şu itirafta bulundu: ‘Hizbullah'ın suikastta doğrudan yer aldığına dair hiçbir kanıt yok ve Seyyid Hasan Nasrallah (Hizbullah Genel Sekreteri) ile Refik el Hariri'nin iyi ilişkileri vardı.’
Mahkeme, Mustafa Bedreddin aleyhinde gündeme gelen iddiaları zikrettikten sonra, bütün iddialara rağmen onun suikastın arkasındaki beyni olduğuna ikna olmadığını itiraf etti.
Mahkeme devamında şu açıklamalarda bulundu: ‘Bu patlama bir intihar eylemcisi tarafından gerçekleşti ve patlayıcılar Japonya'dan çalınan bir kamyona yerleştirildi; Kamyon, BAE'ye Aralık 2004'te ulaştı ve Ocak 2005'te Lübnan'ın Trablus şehrinde satıldı.’
Refik el Hariri, 14 Şubat 2005'te Beyrut'ta konvoyunda meydana gelen patlamada suikasta kurban gitti ve bugün 15 yıl sonra bu uzun süreli davadaki nihai karar açıklanacak.
Yeni yorum ekle