İmam Hamanei hak perspektifinden hareketle batıla karşı durmaktadır
Şam Üniversitesi Hocası ve Suriyeli Strateji Uzmanı Vail İmam, İnkılap Lideri’nin Dünya Kudüs Günü konuşmasını önemli ve etkili bir konuşma olarak niteledi. Suriyeli Strateji Uzmanı, İmam Hamanei’nin hak ve hakikat perspektifinden hareketle batıl karşısında durduğunu ve mazlumlara, Filistinlilere yardım ettiğini söyledi.
Welayet News - Tasnim Haber’le yapılan röportajda, İslam İnkılabı Rehberi’nin Dünya Kudüs Günü’yle ilgili son konuşmasının mevcut şartlardaki önemine dair bir soruyu yanıtlayan Şam Üniversite Hocası ve Suriyeli Strateji Uzmanı Vail İmam, şu değerlendirmede bulundu: “Bu yıl Dünya Kudüs Günü, aslında, Korona salgınının gölgesinde kaldı. Kudüs’ün özgürleştirilmesini destekleme merasimleri ve yürüyüşleri her yıl dünya çapında düzenleniyordu ama bu yıl Korona’dan kaynaklı şartlar nedeniyle düzenlenmedi. İmam Hamanei’nin konuşmasının temel bir etkisi vardı; evvela, Filistin’i özgürleştirme yolunun doğru ve sahih olmasına vurgu yaptılar; saniyen, bugün Fars Körfezi’nin kıyı ülkeleriyle diğer bazı Arap ülkeleri düzeyinde devam eden İsrail rejimiyle ilişkileri normalleştirmenin her türlüsünü reddetti ve kınadı; ve üçüncü nokta olarak, Korona salgını veya ‘Yüzyıl Anlaşması’ denilen Amerikan uzlaşı planını kapsayan mevcut şartlara rağmen Dünya Kudüs Günü’ne süreklilik kazandırdı. İmam Hamanei, direniş ekseninin önceki gibi yolunu sürdüreceğini ve Kudüs’ün, Filistin’in ve bu diyarın her karış toprağının özgürleştirilmesinde ısrar edeceğini kanıtladılar.
Konuşmasının önemli dördüncü noktası, Dünya Kudüs Günü’nün temelini atan İmam Humeyni’nin (r.a) tutumunu vurgulamasıydı. Bu yıl Dünya Kudüs Günü ile Nikbet Günü birbirine denk geldi. Tüm bunlar Filistin meselesinin evrensel bir mesele olduğunu vurguluyor. İmam Hamanei, Filistin meselesinin hakkaniyetinin, siyonistler tarafından haklarının gaspedilmesi ve tecavüze maruz kalması necesinde Filistinlilere reva görelen zulümden ileri geldiğine dikkat çekti.
Konuşmasında, genel olarak, direniş ekseninin Filistin’i özgürleştirmeye bağlı olduğuna, Filistin’in özgürleştirilmesini hedefledikleri sürece İslami ve gayri İslami direniş hareketlerinin İran’ın sınır desteğini alacaklarına dair vurgu vardı.
İmam Hamanei, hak ve hakikat perspektifinden harektle batıl karşısında durmakta, mazlumlara, Filistinlilere yardım etmekte ve gasıplara, mütecavizlere karşı mazlumların yanında yer almaktadır.
Filistin meselesine, direniş eksenine desteğini sürdürmesi için Allah kendilerine yardım etsin, zira bizim bugün direniş ülkeleri çerçevesinde işbirliğine oldukça ihtiyacımız vardır”.
Röportajında diğer bir bölümünde, Arap rejimlerinin siyonist rejimle ilişkileri normalleştirme planı üzerinden perde arkasında güttükleri hedefleri değerlendiren Suriyeli Strateji Uzmanı, şunları belirtti: “Bugün Fars Körfezi’ndeki Arap ülkelerinin kültürel, düşünsel vs. alanlarda ilişkileri normalleştirme yönünde hızla hareket ettiğini görürüyoruz. Ancak buna karşın, Arap milletlerinin bu güne kadar her türlü normalleşmeyi, Araplarla siyonistler arasında her türlü yakınlaşmayı kabul etmediğini ve reddettiğini görmekteyiz.
İşgal altındaki Filistin’de geri dönüş yürüyüşleri her Cuma Gazze Şerid’inde düzenlemektedir. Geri dönüş yürüyüşlerine katılan tüm bu insanlar sadece bir Filistinli akım tarafından mı organize ediliyor? Bugün çocukların, gençlerin geri dönüş yürüyüşlerine katıldığına şahit oluyoruz ve hiç bir siyasi organa da bağlı değiller. Bu durum gösteriyor ki onlar kendilerini siyonist rejimin zülmüne ve tecavüzüne maruz kaldıklarını hissediyor. Acaba bütün Araplar siyonist rejime doğru hızlanan bu gidişatı, bu yakınlaşmayı ve işbirliğini onaylıyor mu? Bu çatlak, Fars Körfezi’ndeki Arap ülkelerinde bile vardır”.
Vail İmam, sözlerinin devamında, şunları tasrih etti: “İster Körfez ülkerinden olsun ister diğer Arap ülkelerinden olsun siyonist rejimle ilişkileri normalleştirmeye çalışan bazı Arap rejimleri, bu yönde ne kadar çabalıyor olsalar da kendi toplumlarında siyonist rejimle yakınlaşamaya dair sergiledikleri bu davranışlarını kabul etmeyen, reddeden bir takım sivil akımların var olduğunu bilmelidir.
Dolaysıyla, siyonist rejimle yakınlaşma sürecinin dayatıldığı bu siyasi rejimlere pek bir inancım yoktur. Acaba Fars Körfezi’ndeki Arap ülkelerin kendilerine ait bir egemenliği var mı? Yok, egemenliklerinin olmaması bir yana, geri kalan işler de Amerika ve İngiltere’nin BAE’de mukim olan temsilcisi tarafından kendilerine dayatılmaktadır”.
Vail İmam’a göre, Arap rejimleri siyonist rejimle ne kadar yakınlaşırsa, bu rejimle işbirliğini arttırırsa bizim de siyonist rejimle ilişikilerin normalleşmesini kabul etmeyen Arap ve Müslüman milletlere dayandığımızı vugulamamız gerekiyor.
Welayet News
Yeni yorum ekle