İngiltere’nin Suriye’deki teröristleri aklamak için kurduğu propaganda ağı belgelendi

Sa, 25/02/2020 - 23:04

İngiltere Suriye’de savaşın başlamasından bu yana Suriye Hükümeti karşısındaki terörist güçleri ‘ılımlı muhalifler’ olarak göstermek için büyük çaba harcadı. Teröristleri kamuoyu nezdinde kabul ettirmek için İngiltere’nin çabaları bir kez daha belgelenmiş oldu.

Welayet News -  İngiltere’nin Suriye’de teröristleri "ılımlı muhalifler" olarak gösterme faaliyetleri bir kere daha belgelerle kanıtlanmış oldu. Londra merkezli Ortadoğu odaklı haber kuruluşu Middle East Eye’ın ulaştığı belgeler İngiltere’nin sosyal medya üzerinden yayın yapan kişilere nasıl kendi propaganda amaçları için ulaştığını ortaya koymuş oldu.

Belgelere göre İngiltere devlet kurumları, “muhabirlik faaliyetleri gösteren” sosyal medya kullanıcılarını işe aldı. Bu şahıslar İstanbul ve Amman’da bulunan Suriye diasporası üyelerinden oluşuyor. Middle East Eye’ın raporuna göre İngiltere’nin bu çalışmalarının fon kaynaklarıysa İngiltere, Kanada ve ABD’den geliyor.

Birçoğu genç olan bu “yurttaş gazeteciler” televizyon görüntüleri, radyo programları, sosyal medya, posterler, dergiler ve hatta “çocuk çizgi romanları” üretmekle görevlendirildi.

Konuya dair çıkan raporda birçok Suriyelinin savaşın başlangıcından itibaren kendiliğinden medya aktivizmine yöneldiği belirtilirken, Middle East Eye’ın ortaya çıkardığı belgeler İngiliz hükümetinin çıktılarının bir kısmını nasıl yönlendirdiğini açıklıyor ve “yurttaş gazeteciliği”ni Suriyeli izleyicileri gizlice etkilemenin bir yolu olarak kullanıldığını açığa çıkartıyor.

Belgeler ayrıca işe alınan kişilerin İngiliz propaganda girişiminin bir parçası olduklarının farkında olmadıklarını açıkça ortaya koyuyor, sızdırılan belgelerde şu ifadeler yer almakta:

Bu kısmın gereklilikleri arasında İngiltere’nin Suriye’nin geleceğine dair vizyonunu paylaşan Suriyeli muhalifleri seçme, eğitme, destekleme ve akıl hocalığı verme bulunuyor. Bu kişilerin aynı zamanda İngiltere’nin politikalarına ve onun temsil ettiği değerlere uyumlu olması da gerekiyor. Seçilen Suriyeliler ve İngiltere arasında bir ortaklık gerekli durumda. Bu durumda motive etme, pratik yardımlarda bulunma ve tavsiy vermek gerekli olacaktır ancak bu durum İngiltere’nin bir yönlendirmesi olarak düşünülmemeli. Bütün medya içeriği Suriyeliler tarafından geliştirilmeli ve Suriyeliler tarafından yayılmalı.

Middle East Eye’a göre bu proje kapsamında çalışan kişiler kendilerine yönelik Batı desteğinin hükümet medyasına karşı verdikleri savaşta etkili olduğu görüşünde ancak aynı zamanda bu desteğin 2015’te savaşın Suriye lehine dönmesini takiben batılı desteğin en çok ihtiyaç duyulduğu zamanda azalmaya başlamasından şikayetçi.

Yayımlanan belgeler, Londra'daki dış büroda "terörle mücadele" alanında çalışan bir antropolog tarafından girişimin planları olarak hazırlandı. 2014'ün sonlarında, işi teslim etmek için üç sözleşme teklif etmeye davet edilen az sayıda iletişim şirketine verildi.

Belgeler, "yurttaş gazeteciliği" projesinin ve bir dizi birbiriyle bağlantılı İngiliz propaganda girişiminin amacının İngiltere'nin Suriye ve Ortadoğu'daki stratejik çıkarlarını teşvik etmek olduğunu gösteriyor.

Bunlar sızan gazetelerde “halkının ihtiyaçlarını ve isteklerini daha iyi karşılayan daha istikrarlı ve demokratik bir Suriye”, "çatışmaya siyasi bir çözüm", "insani dramın hafifletilmesi" ve "İngiltere’nin güvenliğinin artırılması" olarak tanımlanıyor.

"İngiliz hükümeti değerleriyle uyumlu taban gazeteciliği geliştirme"nin yanı sıra, İngiltere ve diğer batı hükümetleri aynı zamanda Esad'ın bazı muhalifleri tarafından kontrol edilen alanlarda sivil toplum kurmaya, polis güçlerini ve sivil savunma ekiplerini finanse ve eğitmeyi deniyorlardı.

Antropologun planı, bunun sadece yasa ve düzeni korumak ve insani yardım sağlamak için değil, “aşırılık yanlısı yönetimden bağımsız bir Suriye'ye güven inşa etmek” için yapıldığını açıkça ortaya koyuyor.

Middle East Eye’ın sızdırdığı belgelerde şu ifadeyse dikkat çekiyor: “Uygulayıcının, Majestelerinin Hükümeti'nin açık izni olmadan çalışmaları hakkında alenen (medyaya veya akademik konferanslara) konuşma izni yoktur. Bu bir Gizlilik Sözleşmesi ile uygulanacaktır.”

ÜÇ YÖNLÜ PROPOGANDA

İngiliz hükümetinin “yurttaş gazeteciliği” projesi, üç yönlü bir propaganda girişimi olarak tarif ediliyor. Plana göre, “Suriyeli Kimliği” olarak adlandırılan ilk grup, Suriyelilerin birlikte kuvvetini gösterirken, Suriyelileri ortak kültürlerin ve uygulamaların olumlu bir şekilde onaylanmasıyla birleştirmeye ve komşular arasındaki güveni yeniden sağlama” amacı gütmekte.

“Özgür Suriye” denilen ikinci koluysa “aşırılık yanlısı yönetimden uzak bir gelecekteki Suriye'nin kurulacağına dair güven inşa etme” olarak açıklıyor. Bu kanat “‘Özgür’ polisin, sivil savunma ekiplerinin ve daha geniş kamu hizmeti sunumunun ve sivil toplumdaki daha geniş gelişmelerin çalışmalarını güçlendiriyor ve ortak bir gelecek için çalışmak için ılımlı muhalefeti (sivil ve silahlı) birleştirmeyi amaçlıyor”.

Üçüncü kanatsa ‘Altını Kazma’ olarak adlandırılıyor. Bu kanat “ŞA (Şiddetli aşırıcı) anlatılarının ve aktörlerinin güvenilirliğini baltalayarak ve ŞA örgütlerini halktan soyutlayarak Suriye'deki ŞA ağların etkinliğini azaltmaya çalışıyor” sözleriyle tarif ediliyor.

Belge, IŞİD ve El Nusra için farklı yaklaşımlar öneriyor:

IŞİD açık ve adlandırılmış bir odak noktası, El Nusra Cephesi (Suriye'deki mevcut popülaritesi nedeniyle) davranışları yoluyla dolaylı olarak ele alınmaktadır... Projenin amacı, medya ürününün sunulması, ılımlı seslerin güçlendirilmesi ve güçlendirilmesi ve hoşgörülü, çoğulcu bir Suriye vizyonu çerçevesinde topluluk birleşmesinin desteklenmesi yoluyla Suriye'deki ŞA ağlarının doğrudan ‘zayıflatılması’(etkinliğinin azaltılması). Sonuçta Suriye'nin ŞA’yı aktif olarak reddetmesi şarttır.

Belgeler, girişimin temelini oluşturan araştırmanın “açık kaynak materyal, cihatçı söylem ve özellikle Suriye içindeki bir varlık ağı üzerine dayanabilmesi gerekeceğini” de ekliyor.

Middle East Eye’a göre projeye aşina olan kişiler, yaklaşık dokuz şirketin sözleşmeler için teklif vermeye davet edildiğini söylüyor. Eski İngiliz diplomatlar, istihbarat memurları ve ordu memurları tarafından kurulan bir dizi şirketi içeriyor.

İSTANBUL VE HATAY’DA İNGİLİZLERİN PROPOGANDA OFİSLERİ

Her ne kadar sözleşmeler İngiltere'nin dışişleri bakanlığı tarafından verilmiş olsa da, bunlar ülkenin Savunma Bakanlığı ve bazen de askeri istihbarat memurları tarafından yönetiliyor.

Bu şirketler, Amman, İstanbul ve Reyhanlı'da ofisler açtılar. Bu kurumlar, Suriye muhalefet gruplarının medya dairelerinde çalıştıklarını düşünen Suriye içindeki vatandaş gazetecileri işe alacak Suriyelileri istihdam edeceklerdi.

Middle East Eye’a konuşan bir “yurttaş gazeteci”, “Bu karanlık bir işti,” yorumunda bulunurken, sık sık bireysel gazetecinin bir muhalefet grubu için çalıştıklarına inanacağını ve bir İngiliz iletişim şirketinin medya ofisini yönettiğine dair hiçbir fikri olmadığını söylemekte.

Bu “yurttaş gazetecilerin” çoğu muhalefet grupları tarafından sağlandığına inandıkları, ancak aslında sözleşmenin bir parçası olarak İngiltere hükümeti tarafından sağlanan fonlar kullanılarak satın alınan ekipmanlar kullandılar.

Bazılarına ayda 250-500 dolar arasında bir ücret ödenirken, bazılarına parça başı işler için ödeme yapıldı: Her resim için yaklaşık 50 dolar veya kısa bir video için 200 dolar.

Bunlar daha sonra Suriye "muhalefet" gruplarının basın ofisleri olduğu iddia edilen Arapça medya kuruluşlarına dağıtılacaktı.

Tercih edilen video kliplerse çoğunlukla "ılımlı muhalefet"ten yiyecek dağıtan veya sofistike silahlar kullanan iyi savaşçıların filmlerinden oluşmakta.

Bu içerikler sosyal medya ve ÖSO bağlantılı medya kanallarında yayınlandıktan sonra Sky News Arabia, BBC Arabic, Al Jazeera ve Al Arabiya gibi kurumlara servis ediliyor.

Reyhanlı’da ve İstanbul’da kurulanlar gibi ofisleri yöneten İngiliz personelin, Suriyelilerle yaptıkları görüşmeler hakkında düzenli raporlarını da hazırlaması ve bunları merkezi bir şekilde toplamaları bekleniyor.

Bu arada, diğer sızıntılı belgeler, İngiliz hükümetinin muhalefet sözcülerini seçip eğiten, günde 24 saat çalışan basın büroları işleten ve muhalefetteki sosyal medya hesapları geliştiren iletişim şirketlerine sözleşmeler verdiğini gösteriyor.

Bu sözleşmeler çerçevesinde İngiliz hükümeti tarafından gizli bir şekilde kurulan basın bürolarının sorumluluklarından biri, “‘Orta Silahlı Muhalefet’ faaliyeti hakkında rapor vermek için Suriye içinde muhabirler etkili bir ağını sürdürmekti”.

2015 yılında, Özgür Suriye, Suriyeli Kimliği ve Altını Kazma, hem İngiliz sterlini hem de Kanada doları olarak finanse edildi ve bu kurumlara her ay yaklaşık 410.000 pound (540.000 ABD doları) harcandı.

Programa katılan bazı Suriyeliler, aldıkları paranın ailelerini geçindirmek için umdukları tek yol olduğunu söylüyorlar. Middle East Eye’a konuşan bir “yurttaş gazeteci, "Bir eşim ve ailem var, yaşamak için desteğe ihtiyacımız var. Bu dünyada bağımsız bir medya kuruluşu var mı?" yorumunda bulunmakta.

SAVAŞIN KAYBEDİLECEĞİ BELLİ OLUNCA DESTEK AZALDI

Suriye Hükümeti’nin savaşı kazandıkları ve sözleşmelerin finansmanı kurumaya başladığı gittikçe daha açık hale geldiğinden, İngiliz hükümetinin çalışmaların çoğuna olan hevesi azalmaya başladı.

2019'un başlarında, İngiliz destekli bir örgüt olan Özgür Suriye Polisi, nihayetinde İdlib’de HTŞ’nin hakim olmasıyla faaliyetlerini sonlandırdı.

İSTANBUL’DA ÖLÜ BULUNAN İNGİLİZ AJANI

11 Kasım 2019’da Beyaz Miğferler'in kurucusu James Le Mesurier İstanbul’da kaldığı evde ölü bulunmuştu. İngiliz ajanı Le Mesurier, 2014 yılında, "çatışma ve doğal afet bölgelerinde acil yardım müdahalesi" kılıfıyla Mayday Rescue Vakfı'nı kurması ve bu vakıfla Suriye'yi hedef alan birçok yalan içeriği servis etmesiyle tanınıyor.

 



Yeni yorum ekle