İran'dan ABD'ye sert uyarı: Akdeniz'den Hint Okyanusu'na kadar karşılık veririz
İslam İnkılabı Rehberi İmam Seyyid Ali Hamanei’nin yüksek askeri danışmanı Tümgeneral Yahya Safevi, "Amerikalılar bir komplo kurmayı düşünürse, İran Akdeniz ile Kızıldeniz'den Hint Okyanusu'na kadar karşılık verecektir.” dedi.
Welayet News - İmam Hamanei Asistanı ve Başdanışmanı Seyid Yahya Rahim Safevi, bugün Tahran Cuma namazı hutbesi öncesinde yaptığı konuşmada, İslam İnkılabı’nın, Kutsal Savunma’nın ve hatta Harem Müdafaacılarının kaydettiği büyük başarıların Hüseyni Aşura mantığı ve felsefesinden kaynaklandığını belirterek, “Sekiz yıllık Kutsal Savunma ve İran Kerbelası, Hüseyni Kerbela doğrultusunda anlam kazanmıştır. Şelemçe’de, Fav’da ve ülkenin batısında savaşmış olan ordu, Devrim Muhafızları ve gönüllü besic ordusu eğer Aşura günü Kerbela’da olsalardı Hüseyin (a.s)’ın yanında savaşırlardı” dedi.
Tümgeneral Safevi, İslam İnkılabı Rehberi’nin iki gün önce Hüseyni Arbain’de çelitli hizmetlerde bulunanlara yönelik konuşmasına işaretle, şöyle konuştu: “Geçen yıl ailemle birlikte Hüseyni Arbain yürüşüne katılmak nasibimiz oldu. Daha sonra İsfehan’da rabbani ve müttaki bir alim olan Ayetullah Nasıri Devletabadi’nin huzuruna gittim ve kendisine, ‘Dünyanın bütün ülkelerinden milyonlarca insanın katıldığı Arbain Yürüyüşü’nün felsefesi nedir?’ diye sorduğumda, şu yanıtı verdi: Hz. Mehdi (Allah onun zuhurunu yakın eylesin) zuhur ederken dile getireceği şiarlardan birisi, ‘Ben Hüseyn’in evladıyım’ şiarıdır. Katılımcılarının her yıl daha da çoğaldığı kaç milyonluk Arbain Yürüyüşü’nde dünya halklarının Hz. Hüseyn’i (a.s) ve Aşura Kıyamı’nı tanımaları gerekir ki daha sonra Hz. Mehdi’yi tanıyabilsinler”.
Aşura felsefesinin kıyam ve zuhur felsefesiyle ilişkili olduğunu ve kendi çağımızda son 30 ila 40 yıl içinde Filistin meselesinden Suriye, Irak, Yemen, İslam İnkılabı ve Kutsal Savuma’ya kadar genel olarak bölgede yaşanan gelişmelerde görmüş olduklarımızın belki de Hz. Mehdi’nin zuhurunun birer basamağı sayıldığını belirten Rahim Safevi, “Benim düşünceme göre, bu milletin şehit evladları nasıl ki 8 yıllık savaşta kendi kanlarıyla Kerbela yolunu açtılarsa ve her yılın Arbain Yürüyüşü için milyonlarca kişi Kerbela’ya gidiyorsa, Harem Müdafaası şehitleri de kendi kanıyla Kudüs’ün yolunu açacaktır” diye anımsattı.
İmam Hamanei Asistanı ve Başdanışmanı, “İslam İnkılabı Rehberi’nin ‘Siyonist rejim gelecek 25 yılını görmeyecektir’ şeklindeki vadesinin, Allah Teala’nın Müslümanlara vermek istediği rızık olduğunu” sözlerine ekledi.
Tümgeneral Safevi, İslam İnkılabı’nın tekamül halindeki iktidarına, düşmanlarınsa çökmekte olan gücü ve yaşadıkları zillet haline işaretle, şunları tasrih etti: “Soru şudur: Kutsal Savunma ve İslam İnkılabı zaferinden 30 yıl sonra, şu anda, Batı Asya bölgesinde İslami direniş cephesi mi daha güçlü olmuş yoksa Amerikalıların ve onların Siyonistler, bölgesel uyduları ve dostları gibi müttefiklerinin cephesi mi?”
Rahim Safevi, mevcut iki cepheyi şöyle derğerlendirdi: “ Gerçek şu ki, İslam İnkılabı’nın müttefikleri ve direniş cephesi, sahip oldukları toplumsal kapasite ve kabiliyetler ve de hakkaniyet ve adalet eksenli amaçları izleyen, kişilik bakımından zeki, cesaretli, imanlı ve motivasyon dolu insanlarla birlikte bölgede Amerika’nın müttefikleri ve dostlarından daha güçlü olmuşlardır. Amerikalılardan da daha güçlü olmuşlardır, zira Amerikalılar ve dostları sultacı ve şeytani bir harekettirler, onlar bölgenin bazı ülkeleriyle birlikte baskıcı, zalim, batıl ve saldırgan bir cephedirler. Buna karşın, İslam İnkılabı’nın müttefikleri bölgede ve ülkelerinde hakkaniyetli hedefleri, barış ve huzuru sağlamayı amaçlamakta ve toplumsal desteğe sahiptirler”.
Küresel ve bölgesel politikacı ve stratejistlerin İslam İnkılabı ve direniş cephesinin Akdeniz, Filistin, Lübnan, Suriye ve Irak’tan ta Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu yani Yemen’e kadar uzanan bölgedeki siyasi ve manevi etkisinin farkında olduklarını ifade eden Tümgeneral Safevi, son 30 yıl içinde İslam İnkılabı ve direniş çephesinin izlediği stratejiyle Amerika, Siyonist rejim ve uydularının şeytani planlarını boşa çıkarabildiğini kaydetti.
Rahim Safevi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sahi Amerikalılar, mazlum Afkanistan’ın 18 yıl işgalinden sonra, Afkanistan milleti için huzur, güvenlik, refah ve kalkınma oluşturabildiler mi? Gerçek şu ki, Amerikalıların Afkanistan ve Irak’taki stratejileri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Beşşar Esad’ın yasal yönetimini devirmek adına hareket eden ve DAEŞ’i kuran –ki yedi yıl boyunca hem Suriye’de hem Irak’ta Müslümanları öldürdüler, milyarlarca hasara yol açtılar ve Sünni Müslümanları da katlettiler – Amerikalıların stratejisi başarılı oldu mu yoksa İslam İnkılabı ve direniş çephesinin izlediği stratejilerle Amerika’nın Suriye, Irak ve Lübnan’daki planları boşa mı çıktı?”
“Afkanistan ve Irak’a saldırıan ve bu iki ülkenin mazlum halkından on binlerce kişiyi katleden ABD eski başkanı George Bush bir saygınlık ve popülerlik kazanabildi mi?” sorusunu yönelten İmam Hamanei Başdanışmanı, şöyle dedi: “Öyle görünüyor ki Amerika’nın şu anki başkanı bir başkana yakışır itidal ve rasyonellikten çıkmıştır ve Amerika halkı en kötü başkana yakalanmışlardır”.
Hem oğul Bush’un büyük Ortadoğu projesi hem de ABD’nin şu anki başkanı Donald Trump’ın Yüzyıl anlaşması planının çöktüğününün altını çizen İslam İnkılabı Başdanışmanı, “Amerikalılar ve Amerika müttefiki çephenin Afkanistan ve Batı Asya’dan geri çekilmek zorundalar. Sovyetler Birliği’nin kızıl ordusu nasıl ki 10 yıl Afkanistan’da kaldıktan sonra Afkan milleti tarafından dışarı çıkarıldılarsa, Amerikalılar da 18 yıldan sonra Afkan milleti tarafından herze otları gibi bu ülkeden koparılıp atılacaklardır” şeklinde konuştu.
Tümgeneral Safevi, devamla şöyle dedi: “Amerika’nın Batı Asya’daki gücünün zevale doğru gittiği görünüyor. Bir zamanlar “Nil’den Fırat’a” slaganını dillendiren Siyonist rejim gibi müttefiklerinin de 30 yıl boyuncaki yenilgilerini şimdi görebiliyoruz. Amerika’nın bazı Arap ülkeleri gibi diğer dostları da Siyonistler ya da Amerikalılar ve Siyonist-Amerikan danışmanlar tarafından beyinlerine yerleştirilen yanlış bir strateji çerçevesinde Yemen’e saldırarak, mazlum halkı katlederek ve hatta Yemen’in bütün yol ve limanlarını kuşatarak, işi, bu ülkenin halkına gıda ve tibbi malezemelerin önünü kesecek düzeye getirmişlerdir. Ancak soru şu: Bu iki Arap ülkesi galip mi oldular yoksa geri çekilmek zorunda mı kalmışlar?”
Rahim Safevi, “Gerçek şu ki Amerikalılar, onların müttefikleri ve Filisitin ile Yemen’in mütecavizleri her ekonomik açıdan hem askeri bakımdan örselenmiş ve yorgun düşmüş durumdalar. İzledikleri politikalar, stratejiler yanlış çıkmış ve çökmüştür. Amerika’nın ve onun uydusu rejimlerin itibarı bitmiştir, çünkü halkçı olmayan rejimlerdir” vurgusunda bulundu.
Şu anda bölgedeki aktörlerin İslam İnkılabı ve direniş çephesi ile Amerika ve hempalarının çephesi olmak üzere iki ayrı çepheyi oluşturduklarına dikkat çeken Tümgeneral Rahim Safevi, “Seyid Hasan Nasrullah’ın Lübnan’daki cesur liderliği ile Siyonist rejimin Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun liderliğini karşılaştırın ve bakın hangisinin sözü adilcedir, hangisi daha cesurdur. Direniş çephesinin liderleri rasyonellik ve toplumsal etki gücü açısından bu ülkelerin liderleriyle karşılaştırılabilinir mi?” şeklinde konuştu.
Demamı geliyor...
Welayet News
Yeni yorum ekle