Poreign Policy’nin Trump’ın son Keşmir gelişmelerindeki iziyle ilgili analizi
Poreign Policy dergisi, ABD Başkanı Donald Trump’ın Hindistan ve Pakistan arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili skandal açıklamaları ve Hindistan Başbakanı hakkındaki asılsız iddiası Trump’ın başka ülkelere karşı izlediği ve bu ülkelerin yaklaşımının değişmesi ve Amerika’nın uluslararası toplum tarafından görmezlikten gelinmesiyle sonuçlanan opotünist politikaların göstergesi olduğunu yazdı.
Welayet News - Poreign Policy dergisinde çıkan analize göre, ABD Başkanı Donald Trump, geçen ay Hindistan ve Pakistan arasında arabuluculuk yapabileceğini açıkladığında yeni bir şey söylemiyordu, çünkü ABD’nin önceki başkanları da küresel sorunlarda arabuluculuk rolüne soyunmaya çalışıyorlardı.
Trump’ın ABD’nin önceki başkanlarıyla tek farkı, Keşmir konusunda bu iki nükleer ülke arasında on yıllarca süre gelen gerginlikleri sonlandırmak için skandal bir şekilde çaba sarfetmesiydi, öyleki bir hafta sonra Hindistan Başbakanı Narendra Modi müzakere yapmayacağını açıklamasına ilaveten, Keşmir bölgesinin özel statüsünü kaldırarak bu bölgede görülmemiş güvenlik önlemleri aldı.
Derginin belirttiğine göre, Pakistan’ın bağımsızlığından bu yana her iki ülke arasında yaşanan üç savaştan ikisi Keşmir yüzünden olmuştur.
Hindistan’ın 5 Ağustos Pazartesi günü aldığı bir kararla Camu ve Keşmir eyaletinin özel statüsünü lağvetmesinden sonra Pakistan bu tek taraflı kararı yasadışı nitelerek kararı şiddetle kınamıştı.
Eski BM yetkilisi ve şu anda Hindistan Ulusal Kongre Partisi yasamadan sorunlu üyesi olan Shashi Tharoor, bu hususla ilgili paylaştığı bir tweette, “Trump skandal bir şekilde, Modi’nin talebi üzerine Hindistan ve Pakistan arasında arabuluculuk rolünü ifa ettiğini öne sürdü (Hindistan’da hiçbir başbakan, hele de Modi gibi birisi asla Keşmir konusunda uluslararası bir arabuluculuğu talep etmemiştir). Trump’ın Güney Asya bölgesinin en karmaşık konularından birisiyle ilgili yaptığı bu tür yanlış açıklamalarla sadece Amerika’nın Afganistan’dan çıkması hususunda Pakistan’ın desteğini almak istediği gayet açıktır” ifadelerini kullandı.
Trump 2020 başkanlık seçimlerinden önce ülkesinin askeri güçlerini Afganistan topraklarından çıkarmak istiyor. 2016 seçimlerini kazanmadan önce Amerikan ordusunu Afganistan topraklarından çıkarma sözü vermişti ama iş başına geldikten sonra bu ülkeye daha fazla asker göndermeyi onayladı.
Bu durum kalıcı bir model haline geldi. Trump’ın sadece kendi çıkarlarının peşinde olduğunu ve kendisi için başka ülkelerin çıkarlarının bir önemi olmadığını fark eden diğer ülkeler, kendi yolunu Amerika’dan ayırıp kendi yolunda yürüyorlar.Washington’ın diğer ülkelere karşı izlediği politikaları gözlemleyerek, “önce Amerika” politikasının “sadece Amerika” politikasına dönüşmekte olduğu görebilir.
İki buçuk yılın geçmesinin ardından bu politika ratsız edici bir politika haline gelmiş ve bütün dünyada diğer ülkelerin davranışını değiştirmiştir. Ülkeler ABD yokmuş gibi davranıyorlar ya da varsa bile genellikle bir engel olarak algılanıyor.
Dünyanın neresinde bir kriz göze çarpıyorsa orada Amerika’nın izi de vardır. Washington son zamanlarda İran’a karşı bir dosya hazırlama çapası içinde veya diğer ülkeleri Çin’in teknoloji devi Huawei’ye karşı mücadeleye çağırmaya çalışıyor.
Pakistan’ın eski ABD Büyükelçisi Hüseyin Hakani, şöyle diyor: “Trump’ın diğer ülkelere, o ülkelerin krizlerine yönelik ticari bir yaklaşımı var ve bu ülkelerin ilişkilerine, tarihi düşmanlıklarına en ufak bir önem vermiyor; Trump’ın Pakistan Başbakanı’yla görüşmesinin tek nedeni, 2020 seçimlerinden önce Afganistan’dan çıkmak için İslamabad’ın desteğini almaktır ve Hindistan’a en ufak bir önem vermiyor. Bu da Hindistan Başbakanı’nı öfkelendirmiştir; öyle ki Keşmiş bölgesinin özel statüsünün ilğa edilerek bu bölgede görülmemiş güvenlik önlemlerinin alınmasına neden olmuştur”.
ABD tahrip etme doğrultusunda hareket ediyor
Son yıllarda insan haklarının Amerika’nın dışında bu ülke tarafından ihlal edildiğine şahit olduk. Bu ülke dünyanın çeşitli bölgelerinde insan haklarını ihlal ettiğini göz önüne sermiştir. Ama ABD’nin çoğu yerdeki sınır ötesi girişimleri Batı insan haklarının temel ilkelerine de aykırı olmuştur.
Amerika ayrıca, son yıllarda Venezüella’nın meşru yönetimine karşı çıkan muhaliflere her türlü desteği sağlayarak bu ülkeyi siyasi krizle, sokak gösterileriyle karşı karşıya getirmiştir. Geçen yılın Şubat ayında bu karışıklıklar şiddetlenerek artmıştı. Çin’le dünya ekonomisini tehlikeye atan ticari savaşın başlaması, İran’la yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesi ve bu ülkeye karşı yaptırımların uygulanması da ABD’nin diğer düşmanca girişimleridir.
Önceki yönetimin politikları bu ülkeninin kendi taahhütlerine bağlı kalmasına binaen, Güney Kore ve Japonya arasındaki gerginlikleri kendi sınırları dahilinde kısıtlamak eğilimdedir. Ancak ABD’nin stratejik jestlerinin Trump tarafından tartışılmaya açılması ve Trump’ın öngörülmez oluşu bu gerginlikleri sınırların dışına yayma ihtimalini artırmıştır.
Trump’ın özen göstermeden birçok ülke hakkında uygulamaya koyduğu ve sadece kendi çıkarlarını düşünerek izlediği bir politikadır bu.
Welayet News
Yeni yorum ekle