Amerika’nın unutulmaz cinayeti
Amerika’nın karnesi, insanlık dışı cinayetler dolu karanlık bir kitaptır. Suç işleme, kan akıtma, masum insanları ailelerinden koparma, Amerikalı yetkililerin vazgeçilmez özelliklerinden biridir.
Welayet News - İslam inkılabının zaferinden sonra geçen 40 yıllık dönemde Amerika defalarca İran halkına karşı korkunç cinayetler işlemiştir. Hş 12 Tir 1367- miladi 3 Temmuz 1988, bu korkunç cinayetlerin en acımasız örneklerinden biri işlendi ve 290 masum insanın hayatına ve umutlarına son verildi.
Saniyeler içinde 290 masum insanın cansız bedeni Fars Körfezi’nin mavi sularına gömüldü. Amerika tarafından işlenen bu cinayetin üzerinden 31 yıl geçerken bu insanlık ayıbı hala akıllarda.
Yolcu uçağı ile savaş gemisi arasındaki mesafe yaklaşık 38 kilometre, ama Kaptan Rogers bir çatışma ihtimaline karşı temas kurma emri veriyor ve sonrasında o füzeler uçağa fırlatılıyor.
İlk füze uçağın sol kanadını ayırıyor ve diğer füze de doğrudan uçağın arka kanadına fırlatılıyor ve isabet etmesiyle birlikte onu yerinden koparıyor. Uçak doğrudan denize dalıyor ve sadece füzelerin fırlatılmasından 84 saniye sonra denizin dibine çakılıp yok oluyor.
Bu kadar açık bir şekilde bir hava trajedisi gerçekleşiyor ve Benderabbas’tan Dubai’ye gitmekte olan 655 sayılı R655 İran Air yolcu uçağı 3 Temmuz 1988’de Amerika Deniz Kuvvetlerine bağlı ve sadece 5 gün önce San Diego’dan Fars Körfezine giren USS Vincennes deniz filosu tarafından Cruise füzeleri fırlatılarak fars Körfezi sularına düşürülüyor.
İran İslam Cumhuriyeti Havayollarına ait yolcu uçağına gerçekleştirilen bu saldırıda, 290 kişi hayatını kaybetti.
Amerikalı yetkililer olayın hemen ardından koordineli bir harekette dünya kamuoyunu saptırmak ve sorumluluğu üzerlerinden atmak için harekete geçtiler. Dönemin başkanı Reigan yolcu uçağın direkt olarak Vincennes gemisine doğru harekette olduğunu, geminin kendini korumak için füze ile saldırıya geçmek zorunda olduğunu iddia etti. Amerika genel kurmay başkanlığı komutanlarından bir diğeri olan William J. Savaş gemisi Vincennes’in “kendini savunmak hedefi ile ateş açtığını” iddia etti.
İlerideki günlerde daha farklı ve çelişkili senaryolar gündeme geldi ve her biri de Amerika’nın kabahatini örtbas etmeye ve nefsi müdafaada bulunduğunu ispat etmeye çalıştı. Bu senaryolardan birinde “İran’a ait bir F14 savaş uçağının Airbus yolcu uçağının arkasına gizlendiği, Airbus’un kamikaze görevinde olduğu, bu saldırının aynı günün sabahında İran hücum botlarının operasyonu ile birlikte planlandığı” gibi iddialar yer aldı.
Amerikalı yetkililer, İran İslam Cumhuriyetinin F-14 uçağını hedef aldıklarını iddia etmeleri belki de en komik ve inanılmaz bahaneleri idi zira en modern radar sistemlerine sahip olan Vincennes gemisinin bir yolcu uçağını bir savaş uçağından ayırt edecek kadar yetersiz olamazdı.
Airbus uçağın tipi belirlendikten sonra, Amerikalı yetkililer dillerini değiştirerek ve medya provokasyonuyla bu konuda hataya düştüklerini iddia ettiler, hatta yolcu uçağının hedef alınmasının “bir insan hatası” üstelik İranlı pilot tarafından işlendiğini bile iddia ettiler, tabi bu iddiaları da elde edilen belge ve kanıtlarla reddedildi.
Dönemin Amerika deniz kuvvetleri genel kurmay başkanı amiral William Crow, 655 sayılı uçuşa yapılan saldırıdan sadece birkaç saat sonra, savunma bakanlığı brifinginde saldırıyı “savunmaya uygun bir girişim” şeklinde niteleyerek şöyle bir açıklamada bulundu:
İran uçağının uçuş rotası, direkt aşağı doğru ve USS Vincennes’e doğru idi. Söz konusu uçak defalarca yapılan ikazlara aldırış etmeyince Vincennes de, kendini her türü muhtemel saldırıya karşı korumak için onlara ateş açtı.
William Crow sözkonusu basın toplantısında İran uçağının 450 deniz mili (knot) ve 9000 fitte alçalarak Amerika savaş gemisine doğru harekette olduğunu ve bu yüzden Vincennes savaş gemisi tarafından hedef alındığını iddia etti.
Crow bir diğer iddiada da yolcu uçağının kendi kava koridorundan çıktığını ve bu yüzden savaş gemisi komutanı William Rogers tarafından yanlışlıkla F14 savaş uçağı ile karıştırıldığını da yalanlarına ekledi.
Sonraki günlerde Amerikalı yetkililer ve USS Vincennes gemi çalışanları daha bir çok bahaneler de uydurdular ve hatta gemilerin bulundukları bölgenin uluslararası sularda olduğunu göstermek için İran adalarını bile gösterdikleri haritadan sildiler.
İran bu açık hava suikastının incelenmesi için Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’ne şikâyette bulundu. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) olağanüstü bir oturum gerçekleştirilerek, 14 Temmuz 1988’de İran Air yolcu uçağının düşürülmesinin sebeplerini araştırma ekibi kurulması kararını verdi. Amerika’nın itirazlarına rağmen ICAO özel araştırma ekibinin raporları İran uçağının hedef alınması kararının son dakikalarında 3 gemi; Saydz, Forrestal ve Vincennes arasında tartışma yaşandığını ve bu 3 geminin İran sularını 4 kilometre kadar ihlal ettiğini ortaya koydu. Olaydan 3 yıl sonra amiral William Crow ilk açıklamaları ile tamamen çelişen açıklamalarında “Night Line” TV programında bu konuyu onayladı.
İran’ın, Amerika tarafından yolcu uçağına saldırılarak düşürülmesi olayının incelenmesini talep etmesi üzerine, ICAO komisyon merkezi 2 gün tartışma ve görüş alışverişinin ardından Amerika’nın adını bile anmadan bir karar yayınlayarak işini sonlandırdı. ICAO 6 satırlık bildirisinde derin üzüntülerini dile getirerek, İran hükümeti ve kurbanların ailelerinin acılarını paylaştıklarını belirtip, başsağlığı dileyerek, sivil uçağa yönelik silah kullanılmasını kınadı ve genel sekreterden gerçeğin daha fazla aydınlanması için bir komite oluşturması istedi.
Tabii bu eylemden önce İran İslam Cumhuriyeti Güvenlik Konseyi Başkanına bir mektup yazarak, bu konunun incelenmesi için acil konsey toplantısı istemişti. Konsey, 30 Temmuz 1988 tarihindeki 3831 sayılı toplantısında sunulan öneri kararını onayladı. Konsey sadece 655 sayılı İran Air’in sivil bir uçağının Amerika savaş gemisi Vincennes’ten iki Cruize füzesi fırlatılması sonucu Hürmüz Boğazına düşürülmesinden dolayı derin üzüntülerini dile getirerek, Fars Körfezinde tarafsız bir araştırma yapılması gerektiğini vurguladı ama bu konu da bir sonuca ulaşmadı.
Olay ile ilgili, Amerikan basınından Vice dergisi 22 temmuz tarihinde Amerika dışişleri bakanlığının gizli kanıtlarını yayınlayarak, Amerikalı yetkililerin bu insanlık ayıbı olaydaki iki yüzlülükleri zincirinin son halkasını da gün yüzüne çıkarıyor. Amerika basınından Vice dergisinin yazarı Solomon Hughes şöyle yazıyor:
Söz konusu belgeler Amerika dönem başkanı Ronald Reigan’ın İngiltere başbakanı Margaret Thatcher ile karşılıklı yazışmalarda, mümkün olan her yoldan İran’ı olayın sorumlusu göstermek istediklerini gösteriyor. Onlar bu mektuplarda resmi belgeler ve açıklamaların, Amerika’nın kendini savunmak için söz konusu uçağı düşürmeye mecbur olduğunu gösterecek şekilde olmasını vurguluyorlar.
7 temmuz tarihli söz konusu mektuplardan birinde Amerika dönem başkanı İran’ın BM’den, sivillerin Amerika tarafından öldürülmesini kınama talebinden endişe duyduğu, bu olayın Amerika ve ingiltere’nin Fars Körfezi’ndeki karşılıklı çıkarlarının zedelenmemesi ve batı deniz güçlerinin bölgedeki varlığını etkilememesi isteniyor.
Bu mektuptan sonra yapılan yazışmaların ardından 13 temmuz tarihli İngiltere dışişlerinden Amerika elçiliğine gönderilen gizli bir telekste, kamuoyunda izlenmesi gereken çizginin, Vincennes tarafından yapılan saldırının “İranlıların saldırısı” ardından gerçekleştiği ve geminin, kimliği belirsiz bir uçağı ikaz ettiği fakat cevap alamayınca kendini savunmak için ateş ettiği şeklinde vurgulanıyor.
Rusya askeri meseleler uzmanı Yuri Liamin ise Sputnik’e yaptığı açıklamada şöyle diyor:
Amerika kasten bunu yaptı. Onlar İran’a, gemilerine yönelik her türlü tehdit gördüklerinde her şeye, hatta yolcu uçağına bile ateş açacaklarını göstermek istediler. Bu ise zorbalığa dayalı taktiklerden bir diğeridir.
Olayın en acı tarafı ise Washington yetkililerinin, hizmetleri nedeni ile hava saldırıları koordinatörü Lustig’e ve Vincennes savaş gemisi komutanı Rogers’e kahramanca başarılarından dolayı iftihar madalyası verilmesidir
O dönemde Amerika Başkanı Ronald Reagan’ın Yardımcısı olan baba Bush da İran Air yolcu uçağının düşürülmesi olayından bir ay sonra, “ben asla Amerika tarafından özür dilemeyeceğim. Ben ne yaptığını ve gerçeğin ne olduğunu önemsemiyorum” demişti.
Savaş gemisi Vincennes komutanı William Rogers de açık bir şekilde “eğer yüz defa da aynı olay yaşansa, yine de ateş emri veririm” dedi.
Böylece, Amerika’nın insanlığa karşı kalın cinayetler kitabına yeni bir sayfa daha eklendi. Günümüzde de Amerika’nın siyasetleri ve mahiyeti değişmemiştir ve Trump da, kendi hedeflerine ulaşmak için her yola başvuran selefleri gibi aynı insanlık dışı seviyede bulunuyor.
Yeni yorum ekle