Amerikan’ın İran’a Yönelik Petrol Tehditleri Yalnızca Kâğıt Üzerindedir
ABD’nin İran petrol ihracatının tamamen durdurulması ve yasağa uymayan ülkelere yaptırım uygulanması tehdidinin uygulanması dört gün önce başlamışken, İran’ın dev petrol tankerleri hala Hürmüz Boğazı ve Hint Okyanusu’dan büyük müşterilerine doğru yol alıyor.
Welayet News - Arap dünyasının tanınmış analistlerinden olan Abdulbari Atvan, Ray el-Yevm gazetesindeki baş makalesinde şunları yazdı:
ABD’nin İran’ın petrol ihracatını tamamen durdurma ve bu yasağa uymayan ülkelere yönelik yaptırım tehdidinin başlatılmasından bu yana üç gün geçti. İranlı dev petrol tankerleri, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, Hürmüz Boğazı ve Hint Okyanusu'ndan Çin, Hindistan, Güney Kore ve Japonya'daki müşterilerine doğru hiç bir engelle karşılaşmadan rahatça yol alıyor.
İran'ın en büyük petrol müşterileri olan Çin, Hindistan ve Türkiye, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin ve kollarının; Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'dan Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'a kadar olan duruma sessiz kaldılar. Daha da önemlisi, Fars Körfez'deki Hürmüz Boğazı'ndan geçen sivil ya da askeri Amerikan gemilerinin İran'ın taleplerine teslim olduğunu ve İran ordusunun yükleri ve kimlikleriyle ilgili sorduğu tüm sorulara yanıt verdiğini vurgulayan raporlar var; İran stratejik boğazı kontrol ediyor.
Bazı raporlara göre, günümüzde 613.000 varil petrol ithal eden İran'ın en büyük petrol müşterisi olan Çin gibi bazı ülkelerin, ithalatlarını son üç ayda % 30 oranında azalttığı bildirilmektedir: aynı durum Hindistan (250.000 varil) ve Güney Kore (386.000 varil) için de geçerli. Ancak önemli olan şu ki; İran'ın petrolünü hala almaktadırlar ve Amerika'nın İran'ın ihracatını tamamen veya sıfıra indirgeme kararı hala kağıt üzerinde bir yaptırım veya sadece -en azından bu yazıyı yazana kadar- boş bir tehdittir.
Şaşırtıcı mesele, ABD hükümetinin Cuma günü Çin ve Rusya gibi süper güçlerin yanı sıra Avrupa Birliği'nin baskısına teslim olması ve Erak, Buşehr ve Fordo merkezlerinde ve Tahran Araştırma Reaktörü merkezinde sivil nükleer işbirliği için yapılan yedi muafiyetin beşini ve uranyum zenginleştirme ve ağır su üretimi alanındaki tüm işbirliğini muaf tutmayı uzatmaya karar vermesidir. Acaba, nükleer muafiyetlerin kaldırılmasından vazgeçilmesi, sekiz ülkenin petrol muafiyetlerinin iptal edilmesinden vazgeçilmesine ve onların uzatılmasına bir giriş midir? Her şey mümkün.
Amerika Başkanı tökezliyor ve yönetimi sokakların esirine dönüştü. İran aleyhindeki ve hatta Kuzey Kore aleyhindeki provokatif kararlarını uygulamakta acizdir. Nerede kaldı ki Çin ve Rusya’ya karşı. Trump sadece İran'la değil, Çin gibi süper güçler de dahil olmak üzere İran'dan petrol ithal eden ülkelerle de doğrudan çatışıyor. Bu bağlamda, Venezüella’daki askeri darbenin başarısızlığını da unutmayalım.
İran’ın dayanışma ve sürdürülebilirliği, komşu ülkelerdeki askeri ve güvenlik kazanımlarına dayanıyor. ABD’yi ve kuşatmasını muhasara altına aldı ve onu zor seçenek ve durumda bıraktı ve onu bir süper güç olarak yönlendiriyor. Bu konudaki örneklerden biri, İran petrol ihracatının bu güne dek akışının devam etmesidir.
Amerika'nın İran'ın bu meydan okumasına tepkisinin nasıl olacağını bilmiyoruz; çünkü sessizliğini ne zaman kıracağını ya da Twitter'daki mesajına ne zaman geri döneceğini bilmiyoruz. Ancak biliyoruz ki, Hürmüz Boğazı'ndan geçen her bir İran petrol tankeri, Trump'a, hükümetine ve kollarına sağlam bir tokattır. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'ni yenmek için en önde gelen konulardan biri sayılıyor. Bu, bazılarının gözünde küçük de olabilir ve bazıları onu haklı çıkabilir veya önemini alçaltmak için çaba da harcayabilir.
Trump'ın bu tür kuşatma ve tehditleri, petrol varilinin fiyatını 75 dolara yükseltti; bu da OPEC örgütünün çökmesine ve İran da dahil olmak üzere üye ülkelerin geri çekilmesine yol açabilir. Bu durum, Suudi Arabistan ve BAE'nin OPEC üyelerinin anlaşmalarından ayrılmasına ve bu iki ülkenin Trump'ın İran petrolünün eksikliğinden kaynaklanan boşluğu telafi etme taleplerine teslim olmasına ve dolayısıyla bunların sonucu olarak küresel petrol piyasalarının dengesizleşmesine yol açabilir.
Trump, önümüzdeki birkaç gün boyunca arkadaşı ve öğretmeni İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ve ABD hükümetindeki damadı Jared Kuhsner başkanlığındaki İsrail lobisinin baskısı nedeniyle büyük bir "aptallık" yapacak mı ve İran'a veya İran'dan petrol ithal eden ülkelere karşı tehlikeli askeri bir adım atacak mı acaba?
Bu pek mümkün mü bilmiyorum. Trump bugünlerde, sola, sağa ve her yöne çarpan ve saldıran öfkeli bir boğa gibi. Belki de Netanyahu'nun bir köpeğe benzetildiği ve kör olarak tasvir edilen Trump'ı yönlendirdiği New York Times karikatürü bu sefil durumun en iyi yorumudur.
Yeni yorum ekle