Lübnanlı analist Enis Nakkaş Rusya'nın İran ve Hizbullah ile ittifakını değerlendirdi
Ve Ruslar Hizbullah'ın Suriye çöllerinde 50 derece sıcakta ve dağların zirvelerindeki kar fırtınaları içinde eksi 14 derecede dövüşen savaşçılarından çok etkilenmişlerdir. "Suriye'de Lübnan'ın beş katı büyüklüğünde bir sahayı özgürleştirdikleri" haberini kendisine getirdiklerini söylediğinde, Seyyid Nasrallah'ın bu habere biraz şaşırdığı doğruydu ama gerçek buydu.
Welayet News - Spiker: Ne var ki, geride şimdiye kadar açık olmayan bir şey kaldı, o da Ruslar ve İranlıların ilişkisidir. Buna biraz ışık tutmak ve şayet varsa bazı belirsizlikleri aydınlatmak istiyorum. İran ile Rusya arasındaki ilişkiyi ve bunun bölgedeki, hassaten Suriye'deki devamlılığını nasıl tanımlayabiliriz?
Enis Nakkaş: Bu belirsizlik medya planında görülebilir. Bu şu anlamdadır: Vaziyeti, arada uzlaşmazlıklar var ve bu yüzden bu ittifak çökecek diye resmetmeyi amaçlayan bir "medya mutfağı" var. Rusya-Çin ittifakını çökertmekte bazı Amerikalıların politik amaçlarını görebiliriz. Trump gibi bazı Amerikalılar, Çin'i izole etmek için Rusya'ya daha yakın olmalıyız derken, diğerleri ise Rusya'yı izole etmek için Çin'le çalışmak zorundayız derler. Bu bölgede ise bazı Amerikalılar Rusya-İran ittifakının büyük bir tehdit olduğuna inanıyor zira ilkin, bu ittifak Ortadoğu bölgesine Amerika'ya rakip bir güç getirdi. İkincisi, Rusya Direniş Ekseni'nin resmi bir parçası olmasa da, Direniş Ekseni güçlendi. Şimdi Direniş Ekseni daha güçlüdür çünkü hava savunma sistemlerine, büyük bir istihbarat verisine ve koordinasyona ve benzerlerine sahip oldu.
Güvenilir bilgilere göre Rusları bölgeye / Suriye'ye getiren İranlılardı, tersi değil... "Getirdi" demek belki burada güzel bir kelime değil, İranlılar onları gelmeye ikna ettiler. İranlılar Sadi Celili'nin sözleriyle Rusları ikna ettiler. Said Celili İran Ulusal Güvenlik Kurulu Başkanıydı. Celili Başkan Putin'e şöyle dedi: "Amerika Birleşik Devletleri'nin küresel düzeyde zayıf olduğu nokta Ortadoğu'dur ve biz geniş bir işbirliği yaparsak onu daha da zayıflatabiliriz. Zira bölgedeki gelişmeler bizim Amerika'yı bölgede zaten nasıl zayıflattığımızın açık delilidir."
Bu, Başkan Putin'in -meselenin- farkına vardığı özel bir andı ve o zaman, Direniş Ekseni, sahada çalışırken Rusya'nın hava gücüyle ilgili garantiler aldıktan sonra Suriye'ye gelmeye karar verdi.
Putin'i bu ittifaka ikna eden ikinci nokta ise terörizm meselesidir. Bu terörizm Suriye veya Irak'la sınırlı değildir. Bilakis eski Sovyetler Birliği ile Afganistan arasında sınır olan Fergana Vadisi'ne kadar ulaşır ve iyi bilinmektedir ki, Başkan Putin'in gelişinden evvel Çeçenistan yanmakta idi. Putin geldi ve bu silahlı direnişe son verdi. Rusya Federasyonu içinde Tataristan, Dağıstan gibi 7-8 Müslüman cumhuriyet de var. İngiliz, Amerikan ve Suudi istihbaratları bu bölgeyi tutuşturmak için gece gündüz çalışmakta. Bundan dolayı terörizmle mücadelede bir menfaati var. Buna binaen Başkan Putin birçok kez "Daha sonra bize gelmemeleri için onlarla Suriye'de savaşıyoruz" dedi.
Bu mesele Uygurlar ve ayrılıkçı tehditler sebebiyle Çin'e kadar uzanır ve bugün Çin'in bir problemi var. Para bu bölgeye pompalanıyor. Suriye'de savaşan 4 bin Uygur var. Onları Çin'den kimin alıp getirdiğini ve eğittiğini bilmiyorum.
Tüm bunlardan dolayı İranlılar ile Rusların mutabakatı stratejiktir. Jeo-politik açıdan ise bugün Ortaasya'nın kalbi olan Afganistan'a dair İran-Rusya-Çin mutabakatı -ki bir sınır veya devletten ziyade birçok alanda şekillenir- sahadadır ve kuvvetli bir şekilde sürmektedir. Demek istiyorum ki, İran-Rusya stratejik mutabakatı Suriye dosyası ile kalmış değildir. Hatta Amerika'nın etkisine meydan okuyan uluslararası dengelere ve Rusya ile Çin'in kendi güvenlikleriyle ilişkili meselelere kadar genişlemiştir. Eğer siz bir devletin iç güvenliğini koruyorsanız, bu büyük devletler için son derece önemlidir. Bu sebeple Rusya tek bir şeyden ziyade bir stratejik müttefiktir.
Şimdi Suriye sahasında, İdlib'in mi yoksa Deyr ez Zor'un mu önce başlayacağı veya kendimize yeterli olabilir miyiz gibi farklılıklarınız varsa, bunların hepsi İran ile Rusya'nın değişken perspektiflerine döner. İran birinci derecede bölgesel güçtür ve olaylara bölgesel güç olarak bakar. Rusya ise küresel bir güçtür ve olaylara küresel bir güç olarak bakar. Bu yüzden İranlılar "Türkleri %100 kendi eksenime çekebilirim" diyemez. Zira Türkler ile İranlılar arasında belirli bir güç dengesi vardır. Ruslar ise Türkleri NATO'dan çekip çıkarıp Şangay Teşkilatı'na getirmek bakımından bunu hayal edebilme, üzerinde çalışma ve başarıp netice alma imkanına sahiptir. İranlılar bunu yapamazlar. Ve bu bazen İranlılar ile Rusların taktiklerinin farklılığının sebebidir.
İsrail'e gelince, konuştuğumuz şekliyle Ruslar Filistin'in özgürlüğüyle ilgili değildir. Bununla birlikte Rusya, Direniş Ekseni'nin İsrail ve bütün silahları Batı mamülü bir Amerikan ve Batı aracı olan İsrail ordusu karşısında güçlü ve yeterli olmasına karşı da değildir. Ne zaman ki Rus silahları Batılı silahlar karşısında üstün geldi, Rus anti tank Kornet füzelerinin bütün dünyada satılmaya başlandığını gördük. Bugün Suudi Arabistan ve Emirliklerin S-400 füzelerini nasıl satın aldıklarını ve herkesin Rus silahlarına doğru koşturduğunu gördük. Tüm bunlar Hizbullah direnişi ile başlayan ve Rusların bölgedeki doğrudan varlığı ile sona eren, Rus silahlarının bölgedeki etkisini açıkça göstermesi sebebiyledir.
Spiker: Ama afedersiniz Dr. Nakkaş, meşhur Rus yetkililerin sözlerine göre Rusya İsrail'in güvenliği için güvence verdi. İran, İsrail'in güvenliğini garanti eden Rusya ile güçlü ittifakını veya işbirliğini nasıl bağdaştırır? Ruslar bunu her gün tekrarlıyor. Biz İsrail'in güvenliğini taahhüt ediyoruz, diyorlar. Ruslar sanki Amerikalılarla, "Endişe etmeyin, Suriye'yi terk edebilirsiniz, İsrail'in güvenliğini bize bırakın. Siz İran ve Hizbullah ile konuşmayın, biz onlarla konuşuruz, merak etmeyin" diyerek bir anlaşmaya ulaşmış gibi görünüyor.
Enis Nakkaş : İsrail'in güvenliğini taahhüt etmek İsrail'i savunmaktan farklı bir şeydir. Amerika, "Biz İsrail'in güvenliğini ve bütün Arap devletlerinden daha güçlü kalma garantisini taahhüt ediyoruz. Ve yine biz, onun güvenliğini ve onu savunmayı taahhüt ediyoruz" diyor. Rusya İsrail'e seni savunmayı taahhüt ediyorum demiyor zira Ruslar uluslararası hukuk içinde hareket ediyor. Rusya, uluslararası hukuka saygı gösteren ve Birleşmiş Milletlere üye olan her devlet -İsrail BM tarafından tanınmış bir üyedir- bu şekilde devam edebilir, diyor. Yani Rusya geniş çaplı bölgesel bir savaşı resmi olarak desteklemiyor. Bununla birlikte Rusya, Direniş Ekseni veya Suriye'nin Golan Tepeleri'ni geri alma yönünde bir karar almasının önüne geçebilir mi? Hayır. Zira bu da uluslararası hukukun ihlalidir.
Spiker: Peki öyleyse Rusya İran ve Hizbullah'ı niçin Suriye'nin güneyinden uzaklaştırdı?
Enis Nakkaş: Sizi Başkan Putin'in "Ateşkes anlaşmasına dönmek ve Golan Tepeleri'nin işgal edilmiş topraklar olduğunu hatırlamak zorundayız" dediği açıklamasına geri götüreceğim. Putin bu son cümleyi söylemeyi unutmadı. Rusların İranlıları Golan Tepeleri'nden uzaklaştırıp uzaklaştırmayacağı veya onları buraya yaklaştırıp yaklaştırmayacağı gerçekten sadece detaylardır. Bunlar niçin sadece detaylardır? İsraillilerin bugün ne dediklerini söylememe izin verin. Netanyahu'nun tüm neşesinden sonra İsrailliler bugün dediler ki; "Suriye'nin güneyindeki İran ve Hizbullah'ın kendi üniformalarını çıkarıp Suriye ordusu üniformaları giydiklerine dair istihbarata sahibiz."
Spiker: Tamam, anladım.
Enis Nakkaş: Bunu İsrailliler söylüyor, ben değil... İkinci olarak, Direniş Ekseni bugün Suriye'dedir ve onun varlığı Suriye ordusunu tüm tehlikeleri bertaraf edecek en üst seviyeye çıkaracak şekilde yeniden inşa etmeyi konu alan Suriye ile İran arasındaki resmi bir anlaşma ile garanti edilmiştir. Bu ne anlama gelir? Bu, biz Suriye ordusunu eskisinden daha güçlü hale getirmek ve ona füze kapasitesi kazandırmak istiyoruz, demektir. Nasıl bir füze kapasitesi? Eğer İsrail Hizbullah'ın füze kapasitesinin yeterliliğinden korkuyorsa, aynı kapasite şimdi Suriye'de olursa ne olacaktır? Bu gerçeğe rağmen, ki ben İsraillilerin zaten bildiği şeyleri halkımızdan saklamak istemiyorum, Lübnan'daki direnişin elindeki füzelerin %90'ı ya Suriye yapımıdır ya da Suriye'nin imkanlarıyla elde edilmiştir. Öyleyse, Suriyeliler bana verebiliyorsa, bu füzeler onlarda yoktur diyebilir miyiz?
Spiker: Bunlar Suriye yapımı mı yoksa İran üretimi mi?
Enis Nakkaş: Hayır hayır... Bugün teknoloji transfer edilebilir. Yeter ki sen lisans hakkına sahip ol, kendin üretmeye başlayabilirsin.
Spiker: Franchise...
Enis Nakkaş: Evet franchise veya işbirliği yoluyla... Bazen sizin bir konuda tecrübeniz vardır ve ben başka bir konuda tecrübeliyimdir, açıkça işbirliği yaparız. İran ve Suriye bir anlaşma yaptılar. Suriye Ordusu'nu yeniden inşa etmeyi amaçlayan bu anlaşmayı iki devlet arasında resmi olarak imzaladılar. Öyleyse bugün Suriye ve Lübnan arasındaki varlığı genişlemiş olan Direniş Ekseni İsrail'in problemidir ve şimdi şartlar değişmiştir. Ruslar bu gelişmelerin neresindedir? Cumhurbaşkanı Esad'a kendinizi silahlandırmaya veya Golan Tepeleri'ni geri almaya izniniz yok yahut siz daha zayıf olmak zorundasınız mı diyecekler? Elbette eğer birisi Direniş Ekseni'nin geleceğini ve Dera'ya veya Siyonist rejimle Suriye sınırına Hizbullah bayrağını dikeceğini düşünürse, bu hal uluslararası toplumun bir şekilde kışkırtılması olarak değerlendirilecektir. Bugün Suriye'nin Golan Tepeleri'ni askeri olarak geri alma kararını kim engelleyebilir? Uluslararası hukuk bunu yapmaları için onlara izin veriyor, uluslararası hukuk... Ve Rusya bunu yapması için onlara izin veriyor ve doğrusu bunu yapmalarını, Golan'ı geri almalarını istiyor. Direniş Ekseni de Suriye'den şu an bundan fazlasını istemiyor. Filistin'in özgürleştirilmesi meselesi Direniş Ekseni tarafından başka bağlamlarda sürdürülecek. Bunun için gerçek bir İran - Rusya karşıtlığı yok. Tersine, hassaten Rus kuvvetleri ile Hizbullah arasındaki işbirliği ve koordinasyon en üst düzeydedir. Ve Ruslar Hizbullah'ın Suriye çöllerinde 50 derece sıcakta ve dağların zirvelerindeki kar fırtınaları içinde eksi 14 derecede dövüşen savaşçılarından çok etkilenmişlerdir. Tüm bunlar Rusların gözleri önünde gerçekleşti. Ruslar Hizbullah'ın koordinasyon kabiliyetini ve sadece küçük gerilla grupları halinde değil, bütün bir kara kuvvetleri tugayı olarak da hareket kabiliyetini gördüler. "Suriye'de Lübnan'ın beş katı büyüklüğünde bir sahayı özgürleştirdikleri" haberini kendisine getirdiklerini söylediğinde, Seyyid Nasrallah'ın bu habere biraz şaşırdığı doğruydu ama gerçek buydu. Hizbullah 50 bin kilometrekare alanı özgürleştirmişti ve Hizbullah bütün bu alanı özgürleştirmeye ve kontrol altına almaya kadirdi.
Spiker: Bu doğru. Silahlı ve taktik tugayları kullanarak...
Enis Nakkaş: Evet. her çeşit kuvvet... Böylesine büyük ve temel bir değişim gerçekleşiyor. Buna binaen, ben bugün Nasrallah Direniş Ekseni içinde yarım milyon eğitimli savaşçıya kumanda ediyor dediğimde, abartmıyorum. Ve bugün 2006 yılındaki savaşa kıyasla Direniş taktik, komuta ve operasyon kapasitesi açısından daha iyi noktalara ulaşmıştır. Bunun için Nasrallah bugün Lübnan'da 40 askeri bölgeye sahip olduklarını ve bu bölgelerden sadece birinin bile 2000 yılında Hizbullah'ın sahip olduğu tüm kapasiteden daha fazlasına sahip olduğunu söyledi. Bu sebeple güç dengesinde büyük değişimler gerçekleşiyor.
Medyasafak
Yeni yorum ekle