Hizbullah’ın bölgedeki üstün konumu

Pt, 04/03/2019 - 19:19

Hizbullah’ın İngiltere tarafından terör listesine alınması, küresel istikbarın Hizbullah’ın bölgedeki üstün gücü karşısında titremeye başladığını gösterdi. 

Welayet News - İngiltere İçişleri Bakanının Hizbullah’ın siyasi kanadını terörist örgütlerin grubuna ekliyeli daha bir hafta olmadı. Bu girişim, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu sevindiren bir girişim oldu. 

İngiltere, “Hizbullah’ın Ortadoğu’nun istikrarsızlaşmasında büyük bir etkisi var” bahanesiyle ve bazıların “Filistin, Irak, Yemen ve Suriye işlerine müdahalesi nedeniyle Hizbullah’a  ağır bir faturanın kesilmesi” olarak adlandırdığı durum sonrasında bu İslami direniş hareketini terörün kara listesine ekleme kararı aldı. 

İngiltere’nin bu kararı, Hizbullah’ın etkili bir bölgesel güç haline geldiğini ve Londra’nın Hizbullah’ın etkisini resmen tanıyarak bölgesel kararları alma konusunda Hizbullah’la görüşmek istemediğini, bu yüzden Hizbullah’ı boykot ederek bu etkili direniş hareketinin tecrit edilmesini tercih ettiğinin açık itirafıdır. 

Aslında İngiltere İçişleri Bakanı bu kararı almadan önce, başta kendi ülkesi olmak üzere Batılı ülkelerin ‘terörizm’ kavramıyla ilgili yaptıkları tanıma bir göz atması gerekirdi . Batılıların tanımına göre, “insanları öldürmek ya da halk arasında korku ve vahşet icat etmek için silah kullanan herkes terörist olarak bilinir”.  Bu tanım, direniş ekseninden ziyade Batılı ülkelerin, bilhassa İsrail’in bölgedeki yaklaşımıyla örtüşüyor. 

Hizbullah’ın defalarca İsrailli yetkililer tarafından yok edilmekle tehdit edildiğini, hatta  Hizbullah’a bağlı bireylerin bulunduğu kimi bölgelerin İsrail’in saldırısına uğradığını, özellikle Tel Aviv’in açıktan düzenlendiği terör operasyonunda Hizbullah’ın komutanlarına suikast yaptığı halde Hizbullah’ın İsrailli komutanlara suikast yapmayarak sağduyulu davrandığını her kes biliyor. 
Hizbullah’ın gerek siyasi faaliyetler gerekse toplumsal arenada yıllar boyunca izlediği tutarlı yöntem, dahili ve uluslararası kanunlar çerçevesinde medeni araçları kullanmak olmuştur. Hizbullah’ın kanunlara bağlılığı eğer diğer grup ve örgütlerden daha ileri bir düzeyde olduğunu demesek bile en azından onlarla aynı düzeydedir. Hizbullah bu yıllar boyunca hukuk ve kanun karşında boynunun kıldan ince olduğunu kanıtlamıştır. 

Hizbullah’ın terör listesine alınmasının 7 nedeni   

Bazı analistler Lübnan’ın sekzenli yıllardaki olaylarına dayanarak ve kimi terör eylemlerini Hizbullah’a nispetlendirerek İngiltere’nin kararını açıklıyorlar oysa böyle bir nispetlendirme tamamen asılsız ve gerç dışıdır. O halde, ‘İngiltere’yi Hizbullah’ı kara listeye almasına götüren nedenler nelerdir?’ diye sormak gerekir. Bu kararın alınmasında aşağıdaki nedenlerin etkili olduğu görünüyor: 

1. Bölgede Hizbullah’ın gücünün artmasıyla birlikte dengelerin tartı kefesi direniş ekseninin lehine ağır bastı ve bu gelişme küresel istikbar için, özellikle yaşlı sömürgeci İngiltere için hiç de sevindirici bir gelişme değildir. Zira Hizbullah bugün bölgede karar almanın önemli bir rüknüdür ve bölge gelişmelerinin pazılı düzülürken hiçbir ülke ve taraf Hizbullah’ı görmezden gelemez. 

2. Hizbullah son yıllarda, özellikle Irak ve Suriye savaşlarında oldukça yüksek bir deneyim edindi. Bu deneyimin diğer ülkelerin, bilhassa Yemen’in eline geçmesi halinde Suudi Arabistan’ı küresel istikbarın stratejik ortağı olarak ciddi bir tehlike ile karkarşıya getirecektir. Bu yüzden İngiltere Hizbullah’ı kendi evinde hareket edemeyecek duruma getirme ve bu direniş hareketinin daha fazla cevval ve aktif davranmasının önünü kesme çabası içine girmiştir. 

3. Hizbullah Yemen halkının savunulmasında önemli bir rol ifa ediyor. Seyit Hasan Nasrullah konuşmalarında defalarca Yemen halkını savunmuş ve Yemen’in başkenti Sana’nın düşmesini Beyrut ya da Bağdat veya Şam’ın düşmesiyle eş değerde görmüştür. Öyle ki, kimileri Yemenli güçlerin Arap mütecavizlere karşı teknik olarak gösterdikleri güçlü performansı, Hizbullah’ın askeri danışmanlarına ve bu hareketin mazlum Yemen halkına verdiği psikolojik ve medya savaşı eğitimine bağlıyorlar.

4. Yemen’in güneyinde, özellikle Babu’l-Mendep’te devam eden savaş büyük bir öneme haizdir. Eğer Ensarullah bu bölgeleri ele geçirebilirse, petrol ve gazın serbest ihracatı ve bölge halkının ulusal sermayesinin yağmalanması öyle kolay olmayacaktır, zira bu önemli stratejik boğazın direniş ekseni tarafından ele geçirilmesi ve İsrail’in bölgede yeni bir savaş açma aptallağına kalkışması halinde Babu’l-Mendep boğazının savaş dengelerinde belirleyici bir rolü olacaktır. O yüzden Babu’l-Mendep, İsrail için ve dolaysıyla da siyonist rejimin hamileri mesabesindeki İngiltere için büyük bir öneme haizdir. 

5. İslam ümmetinin servetlerine göz dikmiş ve bölgeden eli kesilmiş olan yaşlı sömürgeci İngiltere, yeniden Ortadoğu’ya dönme ve İslam ülkelerinin servetlerini yağmalama rüyalarını görüyor. Bu yüzden Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen ülkeleri stratejik konumları,  petrol ve gaz kaynakları nedeniyle Britanya için önemlidirler ve bölgede Hizbullah olduğu sürece İngilter’nin serbest bir şekilde varlık gösterme imkanı yoktur. 

6. Bölgedeki diğer cihatçı hareketlerin Hizbullah’ı örnek alması da bu direniş hareketinin boykot edilmesinin başka bir etkenidir. Hizbullah daha iki onyıl kadar önce küçük bir partiydi ama yermi yıldan daha az bir süre zarfında böyle bir güce kavuştu. Hizbullah’ın hızlı büyümesi, diğer anti-emperyalist ve sömürgecilik karşıtı İslami hareketler için bir örnek olmuştur. Yemen Ensarullah Hareketi, Filistin İslami Cihat Hareketi, Afganistan’ın Fatimiyyun ve Pakistan’ın Zeynebiyyun hareketi ve benzerleri her biri askeri, siyasi, içtimai vs. alanlarda Hizbullah düzeyinde bir güce dönüşme kapasitesine sahip hareketlerdir. Bu durum, kendi çıkarlarını İslam ümmetinin arasına tefrika sokmakta gören küresel istikbar için oldukça pahalıya mal olacaktır. 

7. İran İslam Cumhuriyeti her ne kadar diğer ülkelerin içişlerine asla karışmamış ve mazlum Filistin halkını savunmak adına ve masum Yemen halkının soykırıma tabi tutulmasını kınamak adına defalarca dini ve İslami bir tutum almıştır ama buna rağmen Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi gerici Arap ülkelerin liderleri tarafından ülkelerin içişlerine müdahale etmekle suçlanmıştır. 

Hizbullah, İslam-Arap ümmetinin bir parçası ve direniş ekseninin bir birleşenidir. Çoğu zaman bölge gelişmeleriyle ilgili tutum belirlemiş ve İslam-Arap topraklarındaki halk tarafından çok nadir olarak bölgenin içişlerine karışmakla suçlanmış bir harekettir. Arap yetkililerin başlattığı girişimlerin perde arkasının yine Arap kökenli güçlü ve etkili bir hareket tarafından ifşa olunması, Arap yöneticilerini sinir küplerine bindirmiş ve onların uğursuz planlarını açığa çıkarmıştır. Bu da Hizbullah’a terörist yaftasını vurarak bu hareketin halk arasındaki etkisini çembere almalarına neden olmuştur. 

Son olarak şunu da bir kez daha vurgulamak gerekir ki, Hizbullah değil sadece bölgede uluslararası dengelerin önemli ve temel bir ayağı haline gelmiş bulunuyor, belki küresel müstekbirlerin çıkarları için, özellikle de hain Arap yöneticileri ve Siyonist rejim için ciddi bir tehdit sayılıyor. 
Bugün direniş ekseniyle birlikte Ortadoğu’nun önündeki ufku ve vizyonu  tersim eden Hizbullah’tır. Dolaysıyla İngiltere’nin duyduğu öfke, kin ve nefretin etkisiyle aldığı hızlı bir kararla Hizbullah’ı terör listesine eklemesi süpriz değildi. Britanyan’ın bu kararı kendi başına, Hizbullah’ın doğru yolda adım ettığını ve bu günkinden çok daha parlak bir geleceğin kendisini beklemekte olduğunun göstergesidir. 

Muhammed Rayici / Rasa News
Çev: Mehmet Gönül / Welayet News

Tags: 


Yeni yorum ekle