Amerika’nın Öngörüsü Tutmadı; İslam İnkılabı 40. Yılına girdi
ABD Cumhurbaşkanı, Bolton gibi şahin isimlerin istişarelerinden hareketle İslam Cumhurtiyetinin geleceğini öngörmüş ve yaklaşık 50 ay önce Avrupalı ülkelerin liderlerine seslenerek, İslam Cumhuriyeti aleyhindeki Amerika politikalarıyla birlikte hareket etmeleri için, “Sabredin, önümüzdeki iki veya üç ay içinde İslam Cumhuriyetinin sonu gelecek” demişti. Bu öngörü gerçekleşmediği gibi, İslam İnkılabı Rehberinin de sert yanıtıyla karşılaştı.
Welayet News - Amerikalı diplomat ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John R. Bolton, 2018 Nisan ayının başından itibaren Donald Trump yönetimindeki görevine başladı. O, Amerika’da iş başına gelen çeşitli cumhuriyetçi yönetimlerde faaliyet yapmıştır. Bolton, 2005 yılından 2006 yılının Aralık ayına kadar George W. Bush’un atamasıyla Birleşmiş Milletlerin ABD büyükelçisi olarak görev yapıyordu. Amerika’da şahin bir isim olan Bolton, büyük miktarda dolar karşılığında Halkın Mücahitleri denilen münafıklar örgütünün toplantınlarında her zaman hazır bulunmuş ve onların kendi ülkelerine karşı işlediği cinayetlere aldırmadan İran İslam Cumhuriyetine aleyhinde konuşma yapmıştır.
John Bolton’un İran İslam Cumhuriyeti aleyhindeki en önemli açıklamalarından biri, münafıkların 2017 Temmuz ayı Paris toplantısında yaptığı açıklamaydı. Bolton bu açıklamada, ihtimalen dünyaki devrimlerin inişli çıkışlı serüveniyle ilgili Batılı teorilere de dayanarak, “İran İslam İnkılabının 40. yılına girmesine izin vermemeliyiz” demişti. Amerikalıların bazı Arap ülkeleriyle birlikte gerçekleşmesi için çokça çabaladığı bu mevzunun ne denli başarısız ve gerçek dışı olduğu, dün resmen netleşmiş oldu.
Amerikalı şahin politikacı John Bolton münafıklar çetesinin Paris toplantısında, “Trump yönetiminin İran’a karşı Amerika politikasını gözden geçirmesinden çıkan sonuç, Ayetullah Humeyni’nin İslam İnkılabının gelecek iki yılını doldurmaması ve 40. yıldönümünü görmemesi yönünde olmalıdır” dediği halde, İran İslam Cumhuriyeti dün İnkılabın 40. yıldönümü İmam Humeyni’nin (r.a) 1 Şubat 1979 yılında ülkeye dönüş yıldönümüyle eşzamanlı olarak kutladı.
Donald Trump yönetiminin İran karşıtı görüşleriyle yakın ilişkisi bulunan bu eski diplomat, “Geçen sekiz yıl içinde, Beyaz Saray’da yapılan değişimlerle birlikte ilk defa rehatla diyebilirim ki İran’a hakim rejime mutlak surette muhalif bir cumhurbaşkanımız var” demişti. Amerikalı bu aşırı radikal politikacı, toplantındaki katılımcıların sık sık alkışlamasıyla kesilen konuşmasının devamında, “İran yönetiminin gelişmeler üzerindeki kontrolü zayıflamış ve bu yüzden sekiz yıllık Obama dönemi sonrasında Amerika liderlik kadrosunun değişmesinin son derece önemli olduğunu” ileri sürdü.
Bolton, konuşmasının devamında, “Amerika’nın bundan sonraki resmi ve kesin politikası, İran hükümetinin devrilmesi ve bu ülkede rejimin değiştirilmesi olmalıdır” diyerek, “İran yönetiminin davranış ve amaçları asla değişmeyecek ve bu nedenle, mevcüt olan tek çare rejimin kendisini değiştirmektir...Umarız 2019 yılında böyle bir gelişmeyi Tahran’da kutlarız!” vurgusu yapmıştı.
Bolton’un İran İslam Cumhuriyetiyle ilgili görüş ve fikirlerinin belki de Donald Trump’ın İran hakkındaki düşüncelerini şekillendiren önemli etkenlerden biri olduğu söylenebilir. Bu yüzden Trump’ın ekibine katılmasından kısa bir süre sonra Amerika Cumhurbaşkanı, İran da dahil 5+1 ülklerinin imzaladığı ve BM Güvenlik Konseyinin de onayladığı Uluslararası Ortak Eylem Planı Sözleşmesinden (Nükleer anlaşma) ayrılma kararı aldı.
Tarihin en sert yaptırımlarını İran İslam Cumhuriyetine karşı uygulayarak İran’a diz çöktürme hayali kuran Trump ve ekibi, sanki geçen kırk yılda İslami İran’ın sürekli Amerikalıların en şiddetli ve zalimane yaptırımlarına maruz kaldığını ve aynı yolun tekrarlanmasının, İran halkı üzerinde baskı oluşturacağı kesin olsa bile, bir şeyi değiştirmeyeceğini bilmiyorlar.
ABD Cumhurbaşkanı, Bolton gibi şahin isimlerin istişarelerinden hareketle İslam Cumhurtiyetinin geleceğini öngörmüş ve yaklaşık 50 ay önce Avrupalı ülkelerin liderlerine seslenerek, İslam Cumhuriyeti aleyhindeki Amerika politikalarıyla birlikte hareket etmeleri için, “Sabredin, önümüzdeki iki veya üç ay içinde İslam Cumhuriyetinin sonu gelecek” demişti. Bu öngörü gerçekleşmediği gibi, İslam İnkılabı Rehberinin de sert yanıtıyla karşılaştı.
İslam İnkılabı Rehberi, 4 Ekim 2018’de yaptığı konuşmada, Trump’ın hezeyanlarına cevaben, “Duyduğuma göre, Amerika Cumhurbaşkanı bazılarına (Avrupalı ortaklarına), ‘sabredin, gelecek iki üç ay içinde İslam Cumhuriyetinin defteri dürülecek’ demiş. Bu tür laflar aklıma şu amiyane şiiri getiriyor: Deve rüyada pamuk tohumu görürmüş / bazen hapur hupur bazen tane tane yermiş” ifadelerini kullanmıştı.
İran İslam Cumhuriyetinden gelen bu yanıtlar, Amerikalıları bazı bölge ülkelerinde İran’a karşı psikolojik savaş merkezlerini kurarak ve bölgedeki bazı zengin ülkelerin cebinden yüklü maliyetler de harcayarak İslam Cumhuriyetine darbe vurmak için her yolu deneme yönünde harekete geçirmişti. Ancak, her defasında planları birer birer suya düşüyordu ve baltaları da taşa deyiyordu. Dün ise bütün düya, Amerikalıların tüm çaba ve öngörülerine rağmen İslam İnkılabının 40. yıldönümü kutlama törenini izledi.
Düşmanların İslami İran aleyhindeki çalışmaları ve öngörülerinin başka boyutlarına da değinen İslam İnkılabı Rehberi, Aziz İmam’ın Amerika hakkında yaptığı ‘büyük şeytan’ nitelendirmesine işaretle, şöyle demişti: “İmam Humeyni (r.a) bu nitelendirmeyle aslında bütün müvahhitleri ve dünyanın insaflı milletlerini Amerika’ya karşı seferber etti ve bu yolda pek çok başarılar da oldu ve daha da olacaktır. Tabi düşman İran milletini direnme ve gelişme çizgisinden vazgeçirmeye çalışıyor”.
İslam İnkılabı Rehberi, Amerikalıların son iki yılda yaptıkları girişimler, özellikle çokyönlü yaptırımlar ve İran’ın çeşitli düşmanlarına yaptıkları yardıma işaretle, planlarının açığa çıktığını belirtmiş ve şunları vurgulamıştı: “Hedefleri yaptırımla ve gevenlik karşıtı girişimlerle ülkede kutuplaşma, ihtilaf ve gruplar arasında çatışma çıkarmak ve bir kesimi sokaklara çekmekti. Adını da ‘kızgın yaz’ koydular. Ama düşmanlar istemese bile, bu yılın yazı en güzel yazlardan biri olacaktır”.
İmam Hamanei, Amerikalı yetkililerin ‘İslam Cumhuriyeti kırkıncı yılını görmeyecek’ şeklinde açıklamalarına da işaretle, “İran milleti selabetle ayakta ve Allah’ın izniyle 22 Şubat’ta İslam İnkılabının 40. Yıldönümünü önceki yıllardan daha da görkemli bir şekilde kutlayacaktır” dedi.
İslam İnkılabı Rehberi, siyonistlerin ve bölgedeki gericilerin İran milletine karşı yapılan plan ve düşmanlıkta Amerika’ya ortak olduklarını belirterek, “ Elbette biz onlardan daha güçlüyüz, çünkü şimdiye kadar İslam Cumhuriyetine karşı bir halt yapamadılar ve bundan sonra da yapamayacaklar” vurgusu yaptı.
Batılıların, özellikle de Amerikalıların iftihar ettikleri şeyleden biri de, geleceğe yönelik yaptıkları öngörüler ve o öngörüleri gerçekleştirmek için de ortaya koydukları çalışmalardır. Çoğu konularda öngörü yaparken de kendi çıkarlarına göre yaparlar. Son kırk yıl içinde İslam Cumhuriyeti hakkında nice öngörülerde bulundular. Yaptıkları geniş kapsamlı baskılara rağmen öngörülerinin hiç biri gerçekleşmedi ve İran İslam Cumhuriyeti onların dediklerinin aksine, yolunu hala sürdürmektedir.
Son öngörüleri, 40. yıldönümünü kutlamadan İslam Cumhuriyetinin yok edilmesiydi. Bu uğurda etkili olabilecek bütün potansiyellerini kullandılar, münafıkları devreye soktular, saltanatçıları kullandılar, İran aleyhinde bölgede düşünce merkezleri kurdular, yığınla medya organı icat ettiler, zengin Arap ülkelerini, kendi deyimleriyle, sağdılar ta ki öngörülerini gerçekleştirebilsinler. Ama tüm bunlara rağmen, dün İran bir kez daha onlara karşı durdu ve kırkıncı yıldönümünü kutlayarak bütün dünyaya duyurdu.
Bugün, büyük bir bölümü dış baskılardan ve bir bölümü de içerdeki yönetme tarzından kaynaklanan bütün eksikliklere rağmen İslam Cumhuriyetinin bölgenin birinci savunma gücü olduğunu söylemekten başka bir şey söylenemez. İran bugün bölgede kendi ayağı üzerinde duran güçlü bir aktördür. Avrupalılar İran’ın bu konumuna gayet iyi vakıf olmuşlar. Amerika’nın nükleer anlaşmadan çekilmesi ve uygulamaya koydukları yaptırımları delecek her türlü girişimi tehdit etmesine rağmen, İran’la mali makanizmayı kurmayı kabul ettiler. İran hiçbir zaman zorbalığa karşı boyun eğmeyecektir.
Çev: Mehmet Gönül
Welayet News
Yeni yorum ekle