Atvan:Batı Şeria’da Direniş Harekete Geçerse Ne Olur?

Pa, 16/12/2018 - 09:41

Siyonist rejim emniyet birimleri tüm gelişmiş teçhizatlarına, sayısız casus ve muhbirlerine rağmen direnişin kahraman genci Eşref Nealive’yi 66 gün boyunca yakalayamadı. Oysa Netanyahu, İsrail emniyet güçlerini Afrika ve Arap ülkelerine örnek göstermek istiyordu.

Welayet News - Qodsna'nın haberine göre, Abdulbari Atvan, Ray'elYevm gazetesinde yayınlanan yeni analizinde şunları yazdı: Üç yerleşimcinin öldüğü ve 10 kişinin da yaralandığı son Batı Şeria operasyonlarının ardından; İsrail'i istihbarat ve emniyet alanında Afrika, Arap ve Körfez ülkelerinin hamisi olarak göstermeye çabalayan Binyamin Netanyahu'nun İsrailli yerleşimcileri savunmaya ve güvenliklerini sağlamaya güç yetiremediği sonucuna varılabilir.

Netanyahu, İsrail'i, Arap ülkeleri arasında istihbarat ve emniyet hizmetlerini sağlayan ülke olarak göstermeye ve Arap dostlarına güvenlik ve istihbarat desteği sunmaya çalışmaktadır. Ancak direniş yiğitlerinden Eşref Nealive’nin Berkan operasyonundan tutun da Ömer El Bergusi'nin Ofra operasyonu ve diğer başarılı operasyonlar; Netanyahu'nun yardımının yetersiz ve güvensiz olduğunu ispat etmektedir.

Siyonist rejim emniyet birimleri tüm gelişmiş teçhizatlarına, sayısız casus ve muhbirlerine rağmen direnişin kahraman genci Eşref Nealive’yi  66 gün boyunca yakalayamadı. Elbette bizlere, Özerk Yönetim emniyet güçlerinin, güvenlik işbirliği  anlaşması esasınca, İsraillilere yardım etmiş olması veya Eşref Nealive’nin saklandığı yeri ifşa etmiş olması uzak bir ihtimal gibi gelmiyor. Bu ayrıca Siyonist rejim emniyet güçlerinin bu konuda da derin bir yenilgi aldığını göstermektedir.

Şehit Nealive son nefesine kadar teslim olmadı ve yüce şehadet mertebesine ulaşmak adına, onurlu direniş güçlerinin kendisi için hazırlamış olduğu yerde, Siyonist güçlerle çatışmaya girdi. Bu olay( Batı Şeria ve Gazze birlikteliği ), son zamanlardaki Mısır ve diğer ülkelerin arabuluculukları ile sekteye uğramıştı ancak direniş, bu vahdeti eskisinden daha sağlam şekilde kurmayı başardı ve bu önemli gelişme yazılı metinlere ya da renkli hikayelere değil de direnişin gücüne kuvvetle inanan direniş gençlerinin fedakarlıklarıyla olmuştur.

Batı Şeria, harekete geçmeye hazır büyük bir file benzemektedir. Muhtemelen yavaşça hareket edecektir. Ancak karşısındaki her şeyi yok edeceğe ve durdurulmasının da oldukça güç olacağa benziyor. Tıpkı intikam almak istediğinde sınır tanımayan, derin bir nefes ve eşsiz bir sabırla bekleyen asil Arap devesi gibi.

Bugün Batı Şeria'da gördüğümüz şey, Siyonist askerlerin ve işgalcilerin Filistinlilere yaptıkları bir dizi ihanetin karşısında başlatılan bir inkılap ve intikam dolu bir başkaldırıştır ve bu girişim Filistin halkının direnişten vazgeçtiğini sanan kendilerince Filistin halkını kenara iten ve işgalci İsrail'i hami ve müttefik olarak seçmiş herkese karşı verilen sağlam bir cevaptır.

Cesur Batı Şeria halkı sadece İsrail zulmüne karşı değil, kendini tüm Filistin halkının temsilcisi olarak gören Özerk Yönetimin işgalcilerle yaptığı güvenlik anlaşmasına sağlam bir cevap vermek üzere ayaklanmıştır.

Farklı yollarla yapılan son dönemdeki tüm direniş operasyonlarının ortak noktası ise şudur; İsrailli askerlerin, yerleşimcilerin ve işgalcilerin işgal toprağı Filistin'deki (İsrail) varlıkları gayri meşrudur ve mümkün olan en kısa sürede bu toprakları terk etmeleri gerekir, aksi halde direnişin gerçekleştireceği operasyonlarla birlikte kendilerini tehlikenin ortasında bulacaklardır.

Berkan ve Ofra operasyonlarını üstlenen HAMAS da Siyonist düşmanın Batı Şeria'da güvenlik ve huzuru rüyasında dahi göremeyeceğini, Batı Şeria'daki direnişin işgalcileri ateşe sürükleyeceğini ve Siyonistlerin asla tahmin dahi edemeyecekleri gelişmelerin yaşanacağını ifade etti.

Filistin Direnişinin geri döneceği ve bu dönüşün işgalcilerin sütunlarını titretecek etki ve güçte olacağı ve direnişin asla Netanyahu'nun tehditlerinden korkmayacağı tahmin edilmiyordu.

Son gelişmelerin benim için aydınlığa kavuşturduğu şey ise Siyonist rejimin tüm vahşi siyasetlerine ve Amerika'nın her zamanki İsrail destekçiliğine rağmen Filistin halkının asla teslim olmayı kabul etmediği, kurdukları oyunu işgalcilerin kendilerine çevirdiği ve sadece işgal topraklarında değil tüm Arap bölgesinde denklemleri değiştirdiğidir. Bu girişim tüm İslam ümmetinin ve Arap milletlerinin desteğiyle gerçekleşecektir. 

Bu gelişmelerin dönüm noktasını İsrail'in Gazze'ye karşı başlattığı geçen dört savaşta gözlemlemek mümkündür ve bu savaşların sonuncusuna da en son Filistin direnişi ile yapılan 48 saat savaşında görmüş olduk. Bunun sonunda da direniş gelişmiş füzelerini ortaya çıkarmış oldu. Direnişin beşinci savaşta ise İsrail'i gizlemiş  olduğu hangi silahlarla şaşkınlığa uğratacağını da Allah bilir!... Netanyahu'nun 48 saatten de önce arabulucu olarak Mısır'ın eteklerine yapışarak ateşkes istediği de tahmin ediliyor.

Seyyid Hasan Nasrallah daha önce İsrailli yerleşimcilere savaş başladığında süratle şehirlerini terk etmeleri, çünkü uzun bir vakit bulamayacaklarını söyleyerek tavsiyede bulunmuştu. General Selami ise yerleşimcilere, yüzmeyi öğrenmelerini zira karşılarında denizden başka bir kaçış yolu bulamayacaklarını ifade ederek önerilerini aktarmıştı. Şimdi de Hamas'ın askerî kolu İzzettin El Kassam Tugayları komutanı Muhammed Ed Dayf'in tavsiyelerini beklemekteyiz!...

İsrailliler son zamanlardaki tüm barış fırsatlarını elden kaçırdılar, ırkçılığı ve yerleşke inşa etmeyi tercih ettiler. Bu rejimle müzakereler eşliğinde aynı topraklarda yaşanabileceğini zannedenler hesaplamalarında büyük bir hataya düçar olmuşlardır; şimdi de İsraillilerin bedel ödeme zamanı gelmiştir, neler olacağını Allah bilir!...

 

Kudusgunu



Yeni yorum ekle