İran ve Arabistan’ın kaygıları ve farklılıkları

Pt, 18/01/2016 - 23:29

Bir bakışta İran ve Arabistan’ın kaygıları ve farklılıkları

Welayet News - Bölgenin bu günkü koşullarında, özellikle İran ve Arabistan arasında ihtilafların çıktığı şu sırada, İslam dünyasının, bilhassa basiretli Şii veya Sünni alim ve düşünürlerin dikkatlerini geçici ve kısa bir bakışta da olsa İslami İran ile Suudi Arabistan arasında süren ve çoğunlukla fikri, itikadi temellerden ve de sulta düzenin desiselerinden ileri gelen endişelere ve farklılıklara çekmek gerekli olmuştur. Şayet böylece, istikbarın elebaşlarının direktifiyle ve Al-ı Suud’a bağlı tekfirci cereyanların meydan okumasıyla İslam ülkelerinde hatta uluslararası düzeyde, üstelik İslam namına izlenen fitne ve facianın derinliği daha iyi anlaşılabilir.

İran: İslam dünyasının birliği ve bütünlüğü

Arabistan: Ayrışma, ihtilaf ve İslam ülkelerinin parçalanması

İran: İslami mezheplerin yakınlaşması

Arabistan: Mezhepler arası tefrika ve vahhabilik ve selefilikte ısrar

İran: İslam ümmetinin ıslahı

Arabistan: İslam ümmeti asında fitne ve fesat çıkarmak

İran: İslam dünyasının öncelikli sorunu; Filistin, Kudüs ve gasıp Siyonist rejim  

Arabistan: İsrail’le uzlaşmak ve İsrail’in cinayetlerini unutmak

İran: Filistin ve Kuds-i Şerifi himaye etmek

Arabistan: Filistin direnişini bastırmak için İsrail’i güçlendirmek

İran: Beşşar Esad’ın yasal başkanlığının hamisi ve Suriye halkının seçimine saygılı

Arabistan: Esad’ın Suriye yönetiminde olmasına muhalif ve Suriyeli teröristlerin hamisi

İran: Bahreynli muhaliflerin ve halkın haklı taleplerinin hamisi  

Arabistan: Halkın itirazlarının bastırılmasında Bahreyn saltanat rejimine yardımcı olan temel faktör 

İran: Zalim Hüsnü Mübarek’e muhalif ve (seçimle yönetimin başına gelen) Mursi’nin hamisi ve askerlerin Mısır’da yönetimin başına gelmesine karşı

Arabistan: Hüsnü Mübarek’in azledilmesine muhalif ve Mursi’den sonra askeri yönetime muvafık ve Ahmet Şefik’in hamisi

İran: Irak halkının seçimine saygılı ve Irak halkının yasal başbakanları olarak Nuri Maliki ve İbadi’ye muvafık

Arabistan: Maliki ve İbadi’ye karşı ve Irak’ın meşru devletinin muhaliflerinin destekleyicisi  

İran: Bölgede İslam ülkelerinin bütünlüğünden yana

Arabistan: Amerika’ya uyarak, başta Irak ve Suriye olmak üzere bazı İslami ülkelerinin parçalanmasından yana

İran: Haremeyn-i Şerifeyn’in İslam dünyasını temsilen bir şura vasıtasıyla yönetilmesi  

Arabistan: Kifayetsizliğine rağmen Hadimu-l Haremeyn üzerinde ısrar

İran: Beytullahi-l Haram’ın hacıları ve Allah’ın misafirlerinin hürmetini korumak 

Arabistan: Allah’ın misafirlerinin hürmetini çiğnemek ve hacılar arasında ayrımcılık yapmak 

İran: Tekfirci akımlarla ve terörist İŞİD ile amansız mücadele  

Arabistan: Tekfirci hareketlerin ve İŞİD’in her yönden himayesi ve hatta üretilmesi ve takviyesi  

İran: Her açıdan terörizme karşı mücadele ve kendisi terörizm kurbanı

Arabistan: Terörist gurupları kuran, yayan ve destekleyen ülke

İran: Direniş cephesinin takviyesi, İslami uyanış ve zulümden kurtulmak  

Arabistan: Direniş ve İslami uyanışa karşı gelmek

İran:  Mahrumları, müstazafları ve mazlumları desteklemekten yana  

Arabistan: Başta Yemen halkı olmak üzere mazlum Müslümanların öldürülmesinde Amerikalılara, zalimlere ve küffara destek olmaktan yana  

İran: Mazlum ve zayıf milletlere mali destek 

Arabistan: Müslümanların servetinden istikbarın elebaşlarına değerli hediyeler vermek

İran: Kuran ve Ehli Beyt mantığı ve Rahmet Peygamberin siresi

Arabistan: Selefi mantık, tekebbür ve gurur

İran: Her yönden istikbar cephesiyle mücadele

Arabistan: Başta Amerika olmak üzere istikbarla işbirliği ve uşaklık

İran: İslam dünyasında halk kıyamlarını ve hakiki mücahitleri himaye etmek

Arabistan: Tağuti ve saltanat rejimlerine ve istikbarın sızdırdığı elemanlara destek olmak 

İran: Şeyh Nemirlerin, Şeyh Zekzakilerin ve Şeyh Selmanların hamisi

Arabistan: Bin Ladin, Bin Baz, Molla Ömer ve Ebu Bekre-l Bağdadilerin hamisi

İran: İslam dünyasının istiklali, izzeti ve iktidarının peşinde 

Arabistan: İslam dünyasının bağımlı, pasif ve gerici hale gelmesinin peşinde

İran: İslam dünyasının maddi ve manevi sermayelerini koruma endişesinde

Arabistan: İslam dünyasının servetini, özellikle petrolünü haraca çıkarma telaşında   

İran: Dini demokrasinin beşiği

Arabistan: Saltanat diktatörlüğü, baskı ve fikri donukluğun zirvesi 

İran: İslami ülkelerle karşılıklı saygıya dayalı tutarlı ilişkiler kurmak

Arabistan: İslami ülkeler arasında kindarlık, düşmanlık ve kötümser duygu yaymak

İran: Yüce Allah’ın hoşnutluğu ve İslami öğretilere uygunluk, tutumların kriteri ve ölçütü

Arabistan: İstikbarın elebaşlarının, bilhassa Amerika ve İsrail’in rızası, tutumların kriteri ve ölçütü

Ve daha onlarca, yüzlerce diğer temel farklar ki İslami İran’ın halkçı yönetimi ile Al-ı Suud’un bağımlı ve krallık rejimi arasında bulunmaktadır. Şimdi öne çıkan soru şu: Suudi Arabistan, uğursuz Amerika, İngiltere ve İsrail üçgeninin bölge ve İslam dünyasındaki planlarını icra etmek için piyade asker ve temel öncü kuvvet rolünü oynadığı sürece ve İslami İran ise öncekinden daha fazla İslam dünyasının izzet ve istiklali, İslam inkılabının idealleri ve İmam Humeyni’nin (r.) ilkeleri üzerinde ısrar ediyorken, acaba İran ve Arabistan arasında uzun vadeli ve güvenilir stratejik ilişkilerin kurulmasına dair bir umut var mıdır? Ve Arabistan, Amerika ve İsrail’e hizmet etme dışında gelecekte başka bir yol izleyecek mi?

Her şeyden daha açıklısı şu ki Amerika liderliğindeki emperyalizmin stratejik planları, Arabistan’ın kusursuz itaati ve hizmetkarlı sayesinde birer birer İslam dünyasında hayata geçerken, Şii ya da Sünni olsun genel olarak İslam uleması ve düşünürlerinin ekseriyetini ne yazık ki uyku ve gaflet sarmış durumda. İslami milletlerin ve devletlerin servet ve maliyeti ile, o da İslami topraklarda ve ülkelerde mezhepsel ve etnik vekalet savaşının yani Müslüman katlinin, kardeş katlinin Müslümanların kendi eliyle devam ettiği ve fitnenin kol gezdiği İslam dünyasının bu vahim şartlarından ibret alıp kendine gelmek gerekmez mi?

Batı tarafından yönetimlerin ve tağuti rejimlerin içine sızdırılan unsurların ve istihbarat servislerine bağlı elemanların, gözlerini sürekli İslam topraklarındaki servete diken emperyalizmin elebaşlarına hizmette kusur etmeyişleri şaşırtıcı gelmedi ve gelemez de. Ancak beklenilmeyen şey, Şii ya da Sünni olsun genel olarak Müslüman alimlerin sessiz kalmaları ve İslam ümmetini aydınlatma, ona kılavuzluk edip nihayetinde yapısını koruma görevini gerektiği şekilde yerine getirmeyişleridir.

Halbuki İmam Humeyni’nin (r.) ilahi ve sarsılmaz siresi, yöntem ve söylemi ve onun salih halefi İmam Hamenei, şimdiye kadar her kese itmam-ı hüccet etmiştir.

Ebu-l Kasım Alizade / Tasnimnews

Çev: Mehmet Gönül   

Welayet News             



Yeni yorum ekle