ABD ve Müttefikleri Direniş Eksenine Karşı Koyabilecek mi?
Arap dünyasının tanınmış yazar ve analisti Abdulbari Atvan, Rey el Yevm gazetesindeki baş yazısında Amerika’nın İran’a düzenlediği tek taraflı ve yasadışı ambargosunu konu edindi.
Welayet News - Abdulbari Atvan, kaleme aldığı yazısında; “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın enerji ve bankacılık sektörüne yönelik “tarihi bir gün” olarak nitelediği ABD'nin yaptırımlarının ikinci turunun başlangıcını açıkladığında, tüm Arap ve Müslüman devlet adamları bu yaptırımlara karşı herhangi bir şüphe duymadan İran’ın yanında yer almalı” dedi.
Abdulbari Atvan, “Bu yaptırımlar İran'a uygulanıyor çünkü İran, İsrail'e karşı direnişin kalesi ve Kudüs'teki İslami kutsal alanların işgalinin karşısında duruyor. Eğer İran, Netanyahu, Savaş Bakanı Liberman ve İsrail jimlastik ve judo takımının ayaklarının altına kendi ülkesinde kırmızı halı serip milli marşını okusaydı, işte o zaman Amerika’nın en samimi dostu olurdu ve orada İsrail lobisi olurdu.” dedi.
Yazının devamında, “ABD Başkanı Donald Trump, eski cumhuriyetçi başkan George Bush'un Irak’ta yaptığı gibi, İran milletini muhasara altına alarak sadece İsrail'in hedeflerini gerçekleştirmek istiyor. Fakat bu ambargonun başarılı olması ya mümkün değil ya da zayıf bir ihtimaldir. Çin, Hindistan, Japonya ve Türkiye gibi sekiz ülkenin yaptırımlardan muaf tutulması, bu ablukanın yenilgisinin en bariz delilidir. Çünkü bu ülkeler zaten tam olarak niyetlerini beyan ettiler ve İran'a karşı petrol dışı yaptırımların ilk turuna rağmen Tahran ile ticaret yapmaya devam ettikleri için İran petrolünü herhangi bir gecikme olmaksızın almaya devam edeceklerini söylediler.” diye yazdı.
Atvan, “İran halkının ve hükümetinin, Amerikan-İsrail koalisyonuna hiçbir taviz vermeyeceğini ve sağlam duracağını bununla birlikte Arapların Irak ve Libya’daki tecrübelerinden yararlanacağını umut ediyoruz. Çünkü eğer imtiyaz vermeye başlarsa, askeri saldırganlık ve işgal durmayacaktır. Biz, Nükleer müzakereler sırasında altı büyük gücü yenen İranlı liderlerin bu gerçeğin çok iyi farkında olduklarına inanıyoruz.” dedi.
Atvan; “Trump İran'dan korkuyor, çünkü güçlü bir ülke ve füze sistemleri var. İran'ın Fars Körfezi bölgesinde Trump'ın müttefiklerini, üslerini ve kuvvetlerini yok edebilecek bir askeri teçhizat ve askeri gücü var. Amerika böylece İran milletini kendi devletlerine karşı çıkması ümidiyle tahrik etmeye çalışıp muhasara altına alıyor. ABD başkanı, ülkenin 40 yıldır yaptırım altında olduğunu ancak teslim bayrağını çekmediğini unutmuştur ve gelecekte bu yaptırımların işe yaramayacağından şüphe yoktur."
Arap dünyasının bu ünlü yazarı, Hizbullah direniş gücüne, Hamas ve Filistin İslami Cihad'ın hareketi ve bu hareketlerin işgal altındaki Filistin'in kuzey ve güneyindeki İsrail rejimine yönelik ablukasına işaret ederek, bu rejimi direniş füzelerinin hedefi edilmesine vurgu yaparak, İsrail ve ABD'nin, İran'a doğru bir mermi bile ateş etmeden önce binlerce kez düşünmesine ve hesaplamasına neden olacak dedi.
Atvan, olası herhangi bir askeri çatışma hakkında şunları söyledi: "Ayrıca İran Amerika'nın vurabileceği ilk darbeyi karşılayabileceğini, ancak Amerika ve müttefiği İsrail ve Arap müttefikleri, Suriye ve Hizbullah ile Hamas ve cihat ekseninde gelen ilk intikamcı tepkiyi karşılayabilir mi? Her taraftan akacak binlerce roketle başa çıkabilecekler mi? ABD hava savunması Patriot füzelerinden gurur duyduğu halde, Yemen Ensarullah Hareketi’nin balistik füzelerini durduramadı, Hizbullah’ın daha gelişmiş ve şaşmaz binlerce füzelerini durdurmayı başarabilecek mi?"
Atvan, yazısında şunlara yer vermiş: "İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, New York'taki toplantıda dört ülkenin, kendisini Trump ile BM Genel Meclisi'nin oturumlarına katılma kararı vermesi için arabuluculuk önerdiklerini ancak bütün bunları reddettiğini açıkladı. Çünkü istikrarlı bir zeminde duruyor ve Amerika Birleşik Devletleri'nden korkmuyor, çünkü ülkesindeki halka güveniyor."
Atvan makalesinin sonunda şöyle yazmış: "Bir kez daha çok açık söylüyoruz ki Netanyahu, İran'a karşı kuşatma başlatacağı günü tarihi olarak niteliyor, bizim seçeneğimiz çok basit ve o da şüphesiz ön cephede (direniş ekseni) durmak."
Yeni yorum ekle