Elijah J. Magnier: İran ve Hizbullah çatışmaya hazır/ABD ve İsrail de hazır mı?
Netanyahu’nun sunumundan açıkça anlaşılıyor ki Hizbullah, düşmanı karşısında “bir korku dengesi” kurmayı başardı. İsrail artık Hizbullah ve Lübnan’ın altyapısına zarar verip kendisi de küçük bir zararla sıyrılıp gidemez, zira teşkilat gelişmiş askeri kapasitesinin tamamını kullanarak etkili bir cevap verecek.
Welayet News - İsrail, başbakanı Benyamin Netanyahu aracılığıyla İran ve Hizbullah karşısında savaş bayrağı sallıyor; İran'da “gizli bir nükleer tesis”i ve başkent Beyrut'un kalbinde de Hizbullah'ın stratejik füze cephanelerini ifşa ettiğini iddia ettiği fotoğrafları gösteriyor. “Gizli nükleer tesis”in bir halı fabrikası olduğu bölgede yaşayan İranlılar tarafından binada çekilen fotoğraflarla açığa çıkarıldı. Beyrut'ta da EMEL hareketinin önderi ve Parlamento sözcüsü Nebih Berri uzun bir süre önce Kuzai'deki bir gemi onarım hangarına varan görünür bir yolu kapatarak bir bariyer inşa etmişti. Gerçek soru şudur: İsrail ne yapmaya veyahut ne söylemeye çalışıyor?
Lübnan'da hiç kimse, İran'ın “dünyadaki ezilenleri desteklemek” ideolojisini ve hedefini paylaşan partneri Hizbullah karşısında bir savaşa hazırlanılıp hazırlanılmadığından emin değil. İsrail ve ABD gerçekten de İran ve Hizbullah karşısında savaşa hazırlanıyor olabilirler ve bu durumda Lübnan karşısında bir savaş uzak bir ihtimal değildir. Lübnan karşısında diyorum çünkü Hizbullah, koruduğu ve organizasyonunun da bir parçası olan Şii toplum ile birlikte Lübnan nüfusunun yaklaşık %25 ila 30'unu oluşturuyor. Hizbullah'ı İsrail karşısında Lübnan'ı koruyan dengeleyici bir güç sayan diğer din mensuplarını ve seküler politik partileri saymıyoruz bile.
Lübnan'daki komutanlar Netanyahu'nun BM'deki bu şovda sunduğu spesifik hedeflerle aslında bu hedefleri vurmak istemediğini gösterdiğini düşünüyorlar. Eğer bunların içeriğinden emin idiyse, iddia ettiği gibi Hizbullah'ın Suriye'deki yedi savaş yılı süresinde inşa ettiği bu cephaneliklerini niçin bombalamadı?
Beyrut'taki kaynaklara göre stratejik füzeler başkent Beyrut'a ya da başka bir şehir ya da köy gibi ikamet bölgelerine yerleştirilemezler. Füzeler topluca yok edilmelerini engellemek için -2006'daki İkinci Lübnan Savaşı'nda pek çok cephaneliğin başına gelen şey- beraberlerindeki küçük yedek takviyelerle yüzlerce yerde fırlatılmaya hazır bekliyorlar. Dahası uzun veya orta menzilli balistik füzelerin, her zaman ihtimal dahilinde olan başarısız bir fırlatmanın yol açacağı sivil ölümlere engel olmak için yerleşim yerlerinden çok uzakta olmaları gerekir.
Netanyahu'nun uydu fotoğraflarının Beyrut havaalanını hedeflemesinin nedeni, Beyrut banliyölerinden uzak ve Lübnan'daki ABD dostlarına yakın olup onlar tarafından pek çok diğer amaçla da kullanılabilecek bir yer olan Qalayaat'ta yeni bir havaalanı inşa etme niyetiyle ilgili olabilir.
Netanyahu'nun sunumundan açıkça anlaşılıyor ki Hizbullah, düşmanı karşısında “bir korku dengesi” kurmayı başardı. İsrail artık Hizbullah ve Lübnan'ın altyapısına zarar verip kendisi de küçük bir zararla sıyrılıp gidemez, zira teşkilat gelişmiş askeri kapasitesinin tamamını kullanarak etkili bir cevap verecek. İslam Devrimi Muhafızları Ordusu'nun (IRGC) Irak Kürdistanı ve Suriye'deki Albu Kemal'daki hedeflere düzenlediği balistik füze ve sonrasında silahlı insansız hava araçlı saldırıları kendisinin ve Hizbullah'ın kapasitesi hakkında bir fikir veriyor (IRGC; İsrail, Ortadoğu'daki Amerikan üsleri ve Suudi Arabistan'a “patlayıcı” bir açık mesaj vermiş oldu). Bununla birlikte önemli bir fark var: Hizbullah'ın 500 ve 800 km menzilli füzelere ihtiyacı yok, bundan çok daha kısa menzillileri işini görür. Kaynakların bildirdiğine göre İran, Hizbullah füzelerini daha kısa menzile -300 km- fakat tahrip gücü daha yüksek savaş başlıklara sahip olacak şekilde modelledi.
Öte yandan, kaynaklara göre Hizbullah Suriye'de görece daha ilkel silahlı dronlar kullanarak, sürprizlerini Lübnan'a açılacak bir savaş ya da ihtiyaç duyulduğunda daha uzaktaki düşmanlarını hedeflemek için gizledi.
Rusya söz verdiği S-300'leri yolladığında ise Suriye'deki angajman kuralları bir kez daha değişecek (S-300'ler resmen Suriye yönetimine teslim edildi; Medya Şafak). Tel Aviv, Şam'ın bir İsrail jetini düşürme kararı alması durumunda, Lübnan'a düşecek pilotunun akıbetini hiç düşündü mü acaba? Ron Arad'ın hatırası unutuldu mu? Hizbullah -kaynağa göre- 2006'daki gibi İsrail askerlerini kaçırmaya çok hevesli değil, zira İsrail'in elinde hâlihazırda Hizbullah esiri yok. Fakat kaynak, “göklerden gelecek bir hediye asla reddedilmeyecek” diyor. Hizbullah'ın eline bir İsrail pilotunun geçmesi halinde binlerce Filistinli özgürlüğüne kavuşturulabilir zira.
Bu türden gelişmeler Netanyahu'yu çok utandıracaktır. Lübnan'daki futbol sahasında ve İran'daki bir halı fabrikasında araştırmacı gazeteci rolü oynayarak kendisini gülünç duruma düşürdü zaten. Kamuoyu önündeki performansı ciddi bir başbakanın davranışlarıyla uyum göstermiyor.
Direniş Ekseni ilk kez 2006'da İsrail'in Hizbullah'a saldırısıyla vuruldu, 2011'de Suriye Savaşı ile bu tekrar edildi ve 2018'de sıra İran'a geldi. İlk iki plan dramatik bir şekilde başarısızlığa uğradı ve Hizbullah'ın gücünü artırarak teşkilatı Ortadoğu'daki en büyük ordulardan biri haline getirdi. Irak'ta bu durum güçlü ideolojik inançlara sahip ve ABD'yi Mezopotamya'dan şutlamaya hazırlanan Haşdişabi'nin doğumuna yol açtı. Suriye'de Başkan Esad daha da güçlendi ve Arapların Levant bölgesindeki pozisyonlarının ciddi bir şekilde değiştiğini gösterir şekilde bakanları BM koridorlarında diğer Arap bakanlarla görüşüyor.
Direniş Eksenini yenilgiye uğratmak için Irak ve Levant bölgesinde Suudi Arabistan parası ve Batılı istihbarat servislerini kullanarak gerçekleştirilen her savaş ya da Batılı sert politikayla bu hat daha da güçleniyor ve destekçilerinin sayısı artıyor. Batılı savaş kışkırtıcıları bu politikanın Batı'yı Ortadoğu'da ciddi bir şekilde zayıflattığını en sonunda öğrenebilecekler mi? Benim şüphem var.
Medyasafak
Yeni yorum ekle