Tahran'da üçlü zirve: 'Suriye'de güvensizliğin bitmesi için ABD'nin bölgedeki varlığı son bulmalı'

Cu, 07/09/2018 - 21:46

İran'ın başkenti Tahran'da Suriye krizini görüşmek üzere bir araya gelen Erdoğan, Ruhani ve Putin ortak basın toplantısı düzenleyerek 'Tahran Bildirisi'ni imzaladı. Canlı yayında Tahran Bildirisi'ne 'ateşkes' ifadesinin yer alması gerektiğini Erdoğan'a, Putin'den itiraz geldi. Ateşkes tartışması Ruhani'nin araya girmesiyle sonlandı.

Welayet News - Suriye’de cihatçıların elindeki İdlib ve Suriye krizine çözüm iddiasıyla yapılan Tahran Zirvesi bugün gerçekleşti. Suriye krizine çözüm iddiasıyla yapılan Astana sürecinin garantör ülkelerinin liderleri olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Tahran’da bir araya geldi.

PUTİN: NUSRA ADINA ATEŞKESTEN NASIL SÖZ EDERİZ?

İkili ve üçlü görüşmelerin ardından düzenlenen ve canlı olarak yayınlanan basın toplantısında ise üç lider arasında ‘ateşkes’ tartışması yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sonuç bildirgesinde ‘ateşkes‘ ifadesinin yer almasını istemesi üzerine, Rusya Devlet Başkanı Putin, “Erdoğan genel olarak haklı. Ancak orada silahlı muhalifler yok. IŞİD ve Nusra adına nasıl ateşkesten söz edebiliriz” yanıtını verdi.

Erdoğan’ın, “ateşkesi bölgedeki bütün gruplara bir çağrı olarak kullanalım” karşılığı üzerine de İran Devlet Başkanı Ruhani’den, “ateşkesin ortak temenni olduğu” yanıtı geldi. Canlı yayın bu açıklamaların ardından sona erdi. Bu tartışma sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 kez ‘ateşkes‘ kelimesini kullandı.

‘DİYALOĞU KOLAYLAŞTIRMAK GEREKİYOR’

Zirvede konuşan Hasan Ruhani, konuşmasına “Suriye hükümetiyle organize olmadan doğrudan müdahalenin krize neden olacağını biliyoruz.” açıklamasıyla başladı. Ruhani “Zirve Suriye halkının çoğunun isteğine dayalı, terörizmle mücadelede ortak eylemlerimizin incelenmesi için fırsattır. Suriye’nin bütünlüğünü koruma ve ülkelerin kendi geleceklerini belirleme hakkına saygı duymak temel kriterdi. İlk başta Suriye krizinin sonuçlanması için askeri yöntemin etkisiz olduğunu savunmuştuk. Suriye krizinin ve bölgedeki diğer krizleri sonuçlandırmak için diyalogu kolaylaştırmak gerekiyor.” dedi.

Ruhani şöyle devam etti;

SURİYELİLERİN DÖNMESİ İÇİN YARDIM EDİLMELİDİR: Rejim örgütlerinin savaş için savaş yönteminin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Kalıcı barış için terörizmle mücadele etmek gerekir. ABD ve siyonist rejiminin terörizm destekleyicileri, hengame yaratarak suçu değiştiremezler. Kanunsuzca Suriye’de bulunan ve tecavüze gerçekleştiren ABD hükümetinden olumlu ve yapıcı bir adım beklenemez. Suriye’de kalıcı barışla ulaşması için ciddi sorunlar yaratmaktadır. Yüz binlerce Suriyeli’nin komşu ülkelerde bulunması olumsuz hava yaratır, derhal topraklarına dönmeleri için yardım edilmelidir. Suriye’nin geleceği için her türlü rol Suriye’ye aittir.

SİVİLLERE ZARAR VERİLMEMELİDİR: İdlib’te teröristlere karşı mücadele sivillere zarar vermemelidir ve yakıp, yıkıcı olmamalıdır. Yabancı askeri güçlerin topraklardan çıkması Suriye’nin geleceği açısından önemlidir. Libya’da dış güçlerin müdahalesi, geçmiş tecrübeler Suriye’nin geleceği açısından da önemlidir. Dünya özellikle bizim bölge dış müdahale, bazı hükümetlerin maceraperetliği yüzünden çok fazla insani kayba neden olmuştur.

PUTİN’DEN KİMYASAL İDDİASI

Ruhani’nin ardından konuşan Rusya lideri Vladimir Putin de Suriye’de normalleşme sürecinde önemli bir yol alındığını belirtti. Rus lider, İdlib’deki terörist grupların bir kimyasal saldırı tezgahlayarak provokasyon yapmaya hazırlandığını da iddia etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Zirveden çıkacak sonuçlar tüm dünya tarafından şu anda sabırsızlıkla bekleniyor. Alacağımız kararlarda bu beklentileri boşa çıkarmayacağıma inanıyorum.” diyerek sözlerine başladı.

‘Meselenin Astana ruhuna göre çözülmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan kısımlar şu şekilde;

BUGÜN SADECE İDLİB KALDI: Diğer taraftan yine Astana kapsamında hayata geçirdiğimiz en kritik adım gerginliği azaltma bölgelerinin tesisidir. Ancak zamanla bunlar farklı bahanelerle tek tek tasfiye edildi. Bugün sadece İdlib kaldı. Her ne gerekçeyle olursa olsun İdlib’e yapılan ve yapılacak bir saldırı felaketle, katliamla ve çok büyük bir insani durumla sonuçlanacaktır.

ASTANA RUHUNA UYGUN HAREKET EDİLMELİ: Çoğunluğu Suriyeli 4.5 milyon topraklarında halen barındırmakta olan Türkiye, mülteci ağırlama kapasitesini zaten doldurmuştur. Rus ve İranlı dostlarımızın İdlib’teki güvenlik endişelerini elbette anlıyoruz. Benzer kaygıları en az sizler kadar bizler de duyuyoruz. Ancak İdlib gibi her şeyin iç içe olduğu bir yerde teröristlere karşı mücadelede zaman ve farklı yöntemlere ihtiyaç var. İdlib’in kan gölüne dönmesini asla istemiyoruz. Dostlarımızdan da bu çabalarımızda bize destek olmanızı bekliyoruz. Meseleyi Astana ruhuna uygun şekilde çözmeyi hedeflemeliyiz. Zira Astana’nın itibar ve güvenliğinin sınanacağı son fırsattır. Türkiye’nin İdlib konusundaki hassasiyesinin ve kararlılığının doğru anlaşılmasını sizlerden özellikle rica ediyorum. Astana garantörlerinin Suriye’de yeni bir şiddet dalgası ve insani kriz yaşanmayacağına dair kamuoyuna mesaj vermesi gerekmektedir.

RUHANİ: ABD’Yİ FIRAT’IN DOĞUSUNDAN ÇIKMAYA ZORLAYALIM

Erdoğan’ın ardından bir kez daha söz alan Ruhani “ABD’yi Fırat’ın doğusundan çıkmaya zorlayalım, çünkü krizin devam etmesindeki en büyük etken ABD’dir” dedi.

ERDOĞAN: İDLİB’DE GÖÇ BAŞLADI, BİZİM SINIRLARA DOĞRU GELİYORLAR, ATEŞKES SAĞLANMALI

Erdoğan da ateşkes konusunda adım atılmasında büyük bir fayda olduğunu belirtip İdlib halkının korktuğunu söyledi. Erdoğan, “Bizim sınırlara doğru geliyorlar, bir ateşkes sağlanmalı. Teröristlere karşı alınacak tedbirler birlikte alınmalı. İstihbarat güçlerimizin müşterek çalışması önem arz ediyor. Bu konuda süratle adım atılmalı, ateşkesin sağlanması çok çok önem arz ediyor” dedi.

ZİRVE SONA ERDİ!

Basın toplantının arkasından, 3 lider basına kapalı bir toplantı gerçekleştirdi. Çok kısa bir sürenin ardından liderler yeniden kameralar karşısına geçti. İlk söz olan Ruhani ‘İdlib’te bulanan silahlı gruplar Suriye halkının güvenliğini tehdit ediyor, siviller açısından tedbir alınlı. Suriye anayasasının yeniden yazılması gerekiyor. Suriyeli ailelerin geri dönmesi, tutukluluların serbest bırakılması ve Suriye’nin yeniden inşa edilmesi açısından 3 lider olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz. 3 ülkenin iş birliği devam etmeli ve süreç demokrasinin Suriye’de inşasına kadar devam edilmeli. Bildiri Suriye’de izlenen yol haritasını açıkça belirliyor” dedi.

ORTAK BİLDİRİ İMZALANDI!

‘Ortak bildirinin imzalandığını’ beliren Putin “Astana sürecini uygulamaya devam ediyoruz. Önümüzdeki dönem bu toplantılara Suriye Devleti temsilcileri, muhalifler ve BM temsilcileri de katılacak. Biz İdlib bölgesinin istikararı için görüştük. Tüm taraflara silahları bırakın çağrısı yapıldı. Ancak, halkı koruma bahanesiyle bazı gruplar saldırı yapma niyetinde. Anayasa komitesi, Suriye’nin önümüzdeki yıllarda yönetiminin belirlenmesinde rol alacak. Rusya olarak, Suriye’nin ekonomisi için çaba sar ediyoruz. İnsani konularda anlaştık. Çalışmaları daha erken başlayacağız. ”

‘YENİ FELAKETLER ARZU ETMİYORUZ’

Son olarak sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan aldı. Erdoğan “İdlib’de atılacak yanlış adımların yankıları her tarafta hissedilecektir. Suriyeli sivillerin can güvenliğini hiçe sayan eylemler, teröristlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacaktır. Büyük çileler çekmiş İdlib halkının yeni felaketlere maruz kalmasını asla arzu etmiyoruz. İdlib meselesi yeni acılara, yeni gerginliklere, yeni sıkıntılara mahal vermeden, Astana ruhuna sadık kalınarak çözülmelidir.  Türkiye olarak baştan beri Suriye’de akan kanın durması için mücadele ettik. Hiçbir ayrım gözetmeden Suriyeli kardeşlerimize sahip çıktık. Önümüzdeki günlerde 3 garantör ülkenin temsilcileri Cenevre’de yeniden bir araya gelecekler.  Arzumuz Suriye ihtilafının kalıcı ve muteber bir çözüme kavuşturulmasıdır. Şüphesiz bu sorumluluk yalnızca üç garantör ülkenin değil, tüm uluslararası toplumudur. Suriye ihtilafına çözüm bulunması için ilgili tüm paydaşların ortak bir zeminde buluşması gerekmektedir. Türkiye olarak bu hedef doğrultusunda çabalarımızı sürdürmeye kararlıyız.” dedi.

TAHRAN ZİRVESİ, İDLİB İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

İran’ın başkenti Tahran’daki zirveden çıkacak sonucun İdlib’in kaderi için belirleyici olduğu belirtiliyor. Zira zirve, Suriye’de cihatçıların elinde kalan son büyük yerleşim yeri olan İdlib’e yönelik olası bir operasyon nedeniyle gerilimin arttığı bir dönemde yapılıyor.

 



Yeni yorum ekle