İsrail işbirlikçisi Semir Caca, Lübnan'da Sünni-Şii fitnesi istiyor
"Semir Caca, Şiiler ile Sünniler arasında fitne yaratmaya çalışıyor, ancak bunu kendi tabanını bu çatışmaya bulaştırmadan yapma peşinde. Şu ana dek, bu çabaları Suudi Arabistan tarafından istenilen düzeyde destek görmedi."
Welayet News - Samir Caca liderliğindeki Lübnan Kuvvetleri, Güney, Bekaa ve Dahiye'den gelen mülteciler üzerinden siyasi çıkar sağlamaya çalışıyor. Eşref Rifi ve Fuad Mahzumi ile iş birliği yaparak Beyrut ve Trablus’ta bu mültecilere karşı düşmanca bir hava yaratıyor ve onların tehlike oluşturduğunu öne sürerek sınır dışı edilmeleri çağrısında bulunuyor. El-Ahbar yazarı Meysem Rizk'e göre Kuvvetler, Suriye muhalefetiyle İstanbul ve Berlin gibi kentlerde toplantılar yaparak, Hizbullah’a karşı intikam almayı ve Suriyeli mültecilerin geri dönüşünü engellemeyi hedefliyor. Amaç, Sünniler ile Şiiler arasında bir cepheleşme yaratılması.
Yıllar ve hapis hayatı, Semir Caca'yı biraz değiştirdi: Eskiden olduğu gibi insanları bizzat öldürmek yerine, artık başkalarını birbirine düşürmeye çalışıyor.
Reşid Kerami’nin katili olarak hüküm giymiş biri olarak, yıllarca Refik Hariri’nin adını kullanarak intikam çağrıları yaptı.
Müslüman Kardeşler’e açıkça bağlılık gösterdi, Nusra Cephesi ile ittifak kurdu… Tek bir amacı vardı: Sünni-Şii fitnesini kışkırtmak.
Ancak ne yazık ki Saad Hariri, her seferinde bu tehlikeli tuzağa düşmekten kaçındı... Ta ki Caca'nın sabrı tükenene kadar.
Yılların ve hapishane günlerinin ona öğrettiği bir diğer şey ise, rakiplerini ortadan kaldırmanın tek yolunun öldürmek olmadığıydı: İftiralar ve hainlikler de bir yöntemdi. İşte böylece 2017 yılında, Caca'nın kışkırtmaları Hariri'yi devre dışı bıraktı. Amacı, Riyad'ın desteğiyle Sünnilerin liderliğini miras almaktı.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. "Mahalle küçük ve herkes birbirini tanır," misali, Beyrut'tan Riyad’a kadar Hariri'ye karşı yapılan kışkırtıcı mesajlar artık sır olmaktan çıktı.
Saad, bu konuyu yakın çevresiyle defalarca paylaştı. Sünniler belki pek çok konuda anlaşamayabilirler ama Caca’nın, Hariri’ye karşı yürüttüğü kışkırtma kampanyasının Sünni-Şii fitnesini körüklemek amacıyla yapıldığı konusunda ortak bir görüşe sahipler.
Hariri’nin Hizbullah’la çatışmayı reddetmesi ve bu çatışmanın bir mezhep savaşına dönüşmesini engelleme çabası Caca’nın umutlarını boşa çıkardı.
O kadar ki, artık Maarab’daki konferanslarda etrafında sadece üç tesadüfi milletvekili bulunuyor, zira Sünnilerin büyük çoğunluğu ona asla güvenmiyor, hatta bir fotoğraf dahi paylaşmak istemiyorlar.
Aksa Tufanı, Caca'nın en kötü kâbusunu gerçeğe dönüştürdü. Filistin, Sünnileri ve Şiileri birleştirdi, ayrılıkları unutturdu ve direniş savaşının etrafında kenetledi.
Beyrut’un Tarik el-Cedide mahallesi, Muhammed bin Selman’ın posterleri yerine Ebu Ubeyde’nin resimlerini astı, Salih el-Aruri'yi anmaya başladı ve Direniş’in Fecr Güçleri'nin bayraklarını dalgalandırdı.
Ancak 'hekim' pes etmiyor. Fitneye sebep olacak gerekçeler ortadan kalksa da yenilerini icat etmek gerek.
Bu yüzden, sosyal medyadan Suriye muhalefetine kadar uzanan bir çizgide, Caca'nın destekçileri faaliyetlerini sürdürüyor.
'Lübnan Kuvvetlerinin Elektronik Ordusu', sosyal medyada Müslüman isimleriyle sahte hesaplar açarak, profillerine Refik Hariri ve Saad Hariri’nin fotoğraflarını yerleştiriyor ve Hizbullah ile Müstakbel Hareketi arasındaki eski anlaşmazlıkları hatırlatıyor.
Özellikle Hizbullah’ın Refik Hariri’yi öldürdüğü iddiasına vurgu yapıyorlar. Ayrıca, Sünni çevrelerinde dışlanmış bazı aktivistlerle iş birliği yaparak, Aksa Tufanı'nı 'İran’ın bölgedeki projesine hizmet eden, Filistinlilerin kanı pahasına yürütülen bir operasyon' olarak sunuyorlar.
Suriye gibi diğer meselelerde ise bu görev, bilinen 'Lübnan Kuvvetleri' yanlısı hesaplara bırakılmış durumda. Bununla da kalmıyorlar; Korniş el-Mezraa'daki bir koordinasyon ofisi aracılığıyla, her gün Sünni gençlerle temas kurarak onları diğer gruplara karşı kışkırtmaya çalışıyorlar.
Bazı bölge liderlerine sokakları hareketlendirmeleri için para dağıtılıyor. Hatta Direniş’e destek veren ve iç meselelerin bir kenara bırakılması gerektiğini savunan bazı Sünni din adamlarına bile İran'a hizmet ettikleri iddiasıyla saldırılar düzenleniyor.
Caca liderliğindeki Lübnan Kuvvetleri (Kuvvetler), Güney, Bekaa ve Dahiye’den gelen mülteciler üzerinden yatırım yapma çabalarını sürdürüyor.
Bu göçmenler karşısında Beyrut ve Trablusşam gibi kentlerde fitne yaratmaya çalışıyorlar. Bu süreçte, milletvekilleri Eşref Rifi ve Fuad Mahzumi ile koordinasyon içinde, bu mültecilerin varlığının bu bölgeleri tehlikeye attığı bahanesiyle sınır dışı edilmeleri çağrısında bulunuyorlar.
Kuvvetler’in rolü sadece Lübnan’la sınırlı değil. Asıl büyük rol, Kuvvetler’in bir yetkilisi tarafından yürütülüyor. Bu kapsamda, İstanbul ve Berlin gibi başkentlerde Suriyeli muhaliflerle toplantılar düzenleniyor.
Bu toplantıların ana konusu ise "Hizbullah’ın devri bitti, intikam zamanı geldi" ve "Suriye mültecilerinin geri dönüşünü engellemek" üzerine kurulu.
Amaç, mültecilerin Sünnilerle Şiiler arasında bir cepheleşmeye sürüklenmesi. Kuvvetler, bu mezhepsel gerilimi körükleyip, 2005'ten beri bilinen geleneksel söylemi yeniden canlandırarak ortamı bu yönde hazırlamaya çalışıyor.
Semir Caca, Şiiler ile Sünniler arasında fitne yaratmaya çalışıyor, ancak bunu kendi tabanını bu çatışmaya bulaştırmadan yapma peşinde. Şu ana dek, bu çabaları Suudi Arabistan tarafından istenilen düzeyde destek görmedi.
Riyad, Kuvvetler’in önde gelen isimlerinden Milletvekili Milhem Riaşi’nin Suudi Arabistan'a giderek Kraliyet Divanı danışmanı Nizar el-Alula ile bir görüşme talebine henüz yanıt vermedi; zira Suudi yönetimi şu an başka konularla meşgul.
Semir Caca'nın en büyük arzusu, bu savaşın sadece Hizbullah’ın gücünü zayıflatması değil, onu tamamen ortadan kaldırması.
Böylece, Caca hem siyasi hem de güvenlik alanında, belki de askeri sahada, yeniden etkin bir rol oynayabileceğini düşünüyor. Ancak, şu ana kadar bu hedefini gerçekleştirebilmesi için yanında saf tutacak bir müttefik bulabilmiş değil. Buna rağmen, 'hekim' (Caca'nın lakabı) denemekten asla vazgeçmiyor.(Çeviri: YDH)
Yeni yorum ekle