İslami Cihad Yetkilisi: Filistin Milletinin ve Direnişinin Tek Destekçisi İran'dır

Çar, 29/05/2024 - 16:23

Filistin İslami Cihad hareketinin Tahran'daki temsilcisi şunları vurguladı: ‘Bazı Arap ve İslam ülkelerinin Filistin'e sürekli ihanetlerine şahit olduğumuz bir ortamda, Filistin milletini ve direnişini tüm gücüyle destekleyen tek ülke İran İslam Cumhuriyeti'dir.’

Welayet News  - Filistin İslami Cihad hareketinin Tahran'daki temsilcisi Nasır Ebu Şerif, Tahran Üniversite Hukuk ve Siyasal Bilimler Fakültesi'nde düzenlenen "Ayetullah Reisi ve Dr. Emir Abdullahiyan'ın Şehadetinin Uluslararası Boyutlarının İncelenmesi" konulu toplantıda yaptığı konuşmada, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Dr. Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın çeşitli bölgesel ve uluslararası çevrelerde Filistin sorununu desteklemedeki rolünü ve samimi çabalarını takdir etti.

Nasır Ebu Şerif bu konuda şunları söyledi: ‘Şehit Seyyid İbrahim Reisi ve Şehit Emir Abdullahiyan, Filistin meselesinde büyük ve önemli rol oynadılar. Merhum cumhurbaşkanı, hem İmam Rıza’nın (a.s) türbesinde görevli olduğu hem cumhurbaşkanı olduğu tüm dönemlerde, sadece İran için değil, tüm İslam milleti için çalıştı ve hizmet etti. O her zaman, Filistin meselesini İslam ümmetinin temel ve merkezi meselesi olarak görmüştür, çünkü bu, İmam Humeyni’nin (r.a) kurucusu olduğu bir teoridir.

Bugün Filistin meselesi geçmişe nazaran dünya meselelerinin başında geliyor, bir Amerikan vatandaşı Filistin meselesi yüzünden neden kendini yaksın ki? Neden Amerika ve Avrupa'da Filistin'e destek gösterileri yapılmalı? Güney Afrika cumhurbaşkanı neden Siyonist rejimle bağlarını kesmeye karar verdi? Bunlar Filistin meselesine verilen küresel önemi gösteriyor.

İslam İnkılabının zaferinden bu yana İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin meselesini hem kendisinin hem de İslam milletinin birinci meselesi olarak gündeme getirmesi, İranlı yetkililerin derin bakış açısını ortaya koymuş, böylece bugün Filistin küresel bir mesele haline gelmiştir.

İran siyasetinin en önemli eksenlerinden biri düşmanlarımızı tanımamız gerektiğidir ki bu İmam Humeyni'nin davranışlarında, eylemlerinde ve inançlarında açıkça görülmektedir.

Kanserli Siyonist rejim tümörünü İslam ümmetinin kalbine yerleştirmek, İslam ümmetini tehdit eden düşmanların en tehlikeli projesidir. Beyaz Saray sözcüsü veya ABD Dışişleri Bakanı veya Pentagon dâhil olmak üzere Amerikalı yetkililerin ve diğer Batılı ülkelerin konuşmalarına dikkat edersek, İsrail'in her zaman tüm devletlerden ve çevre ülkelerden daha güçlü olması gerektiğini ve tüm ülkelerin bu rejimden zayıf olması gerektiğini vurguladıklarını görüyoruz.

Yani onlara göre İran, Türkiye, Suriye ve diğer ülkelerin zayıflatılıp yok edilmesi gerekiyor. Ancak inkılabın zaferinden bu yana İran İslam Cumhuriyeti düşmanını belirledi ve İmam Humeyni (r.a) Siyonist rejim için kanserli tümör tanımını kullandı.

İmam Hamanei, rehberliğinin başlangıcından bu yana İmam Humeyni (r.a) ile aynı çerçevede olmuş ve onun politikalarını sürdürmüş, İran İslam Cumhuriyeti'nin izzet ve onurunu korumuş ve Batı'nın İran'ın iç işlerine ve Filistin meselesini desteklemesine karışmasına izin vermemiştir.’

Ebu Şerif, İslam İnkılabının birçok başarısına, İran’ın çeşitli sektörlerdeki kayda değer ilerlemesine ve çeşitli ürünlerde kendi kendine yeterliliğine değinerek, şunları söyledi: ‘İran, dünyada birçok ülkenin Batılı ülkelerin yardımına ihtiyaç duyduğu projeleri hayata geçirmeyi başardı ve İran'ın en önemli başarısı nükleer enerji, füze programı ve bilimsel ilerlemeler alanında oldu. İran'ın bölgedeki varlığı gücünü gösterirken, Batılı ülkeler ise bölge ülkelerinin ilerlemesine karşı çıkmakta ve yalnızca Siyonist rejimin bölge ülkelerinden her alanda üstün olmasını istemektedir.

Siyonist rejime karşı mücadele, İran İslam Cumhuriyeti'nin dış politikasının en önemli eksenlerinden biridir. Şehit İbrahim Reisi ve Dr. Emir Abdullahiyan Filistin'e destek vermenin hem İslami bir insanlık görevi hem de milli bir görev olduğuna yürekten inanıyorlardı.

Bugün Batılı iddiacıların sessizliğinin gölgesinde Filistin halkının kitlesel katliamına şahit oluyoruz. Filistin meselesi, İran İslam Cumhuriyeti'nin hem cumhurbaşkanlığı düzeyinde hem de dışişleri bakanlığı düzeyindeki yapılarında öne çıkan konu ve unvanlardan biridir. Öyle ki Aksa Tufanı operasyonu sonrasında hem cumhurbaşkanlığı hem de İran Dışişleri Bakanlığı düzeyinde Filistin'e destek faaliyetleri çoğalmış, şehit dışişleri bakanı Filistin'e destek amacıyla birçok ziyaret gerçekleştirerek bölgesel ve uluslararası çevrelerde, toplantılarda Filistin meselesini sonuna kadar savunmuştur.’

Nasır Ebu Şerif, Şehit Reisi hakkında şunları söyledi: ‘Bu yüce şehidin Filistin meselesine verdiği desteğe tüm bölgesel ve uluslararası çevrelerde şahit olduk. Riyad'daki İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında yaptığı konuşmada İran'ın Filistin'e desteğini ifade etti. Oradaki konuşmasında açıkça Filistin meselesini savundu ve Filistin milletine silahlı destek talebinde bulundu ve Arap ülkelerinden, özellikle de Siyonist rejimle ilişkilerini normalleştiren ülkelerden ilişkilerini kesmelerini istedi.'

İslami Cihat temsilcisi, Arap ülkelerinin çoğunun uzlaşma yaklaşımına ve bir kısmının Amerika'ya, bir kısmının ise Siyonist rejimle uzlaşmaya yöneldiğine değinerek şu ifadelerde bulundu: ‘Ne yazık ki Arap ve İslam ülkeleri büyük bir sınavı geçemediler, Mısır gibi bir ülke bölgedeki ve dünyadaki tüm kazanma kartlarını kaybetti. Ancak İran'ın bölgesel konumu iyileşti, Yemen ekonomik imkânlar açısından iyi durumda olmasa da, yaklaşık on yıl süren bir savaşın ardından, Filistin'e verdiği destek nedeniyle bugün Mısır'dan çok daha yüksek bir stratejik konuma sahip.

Bölgenin önemli meseleleri konusunda tarafsızlık, bölgenin merkez ülkelerinin çıkarına değildir. İran İslam Cumhuriyeti'nin Siyonist rejimin Şam'daki İran konsolosluğuna yönelik saldırısına yanıt olarak gerçekleştirdiği "Gerçek Vaat" operasyonunda gücünü ve dünyanın gözü önünde Siyonist rejimin hedeflerini yerle bir ettiğini hepimiz gördük. İran'ın eylemleri Filistin meselesi açısından çok önemlidir ve onlara moral vermekte ve mücadelelerini sürdürmelerine yardımcı olmaktadır.’

Ebu Şerif, Filistin halkının mücadelesinin meşru olduğunu vurguladı ve şunları söyledi: ‘Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkı ve direnişi dört bir yandan kuşatılmış ve baskı altındadır ve onları tüm gücüyle savunan tek ülke İran İslam Cumhuriyeti'dir ve biz Filistin halkı olarak İran'ın rolünden gurur duyuyoruz. İran'ın hedeflerine ulaşacağına, başarılı ve galip geleceğine inanıyorum.

İran'ın Siyonist rejime karşı direniş alanında oynadığı rolü takdir ediyoruz, iki yüce şehit olan Dr. Reisi ve Dr. Abdullahiyan, Filistin'in desteklenmesinde büyük rol oynadılar ve biz Filistinlilerin gönlünde özel bir yere sahipler. Onların başarıları sonsuz olacaktır. Bizler de Filistin ve Kudüs tam özgürlüğüne kavuşuncaya kadar onların yolunu sürdürmeyi umut ediyoruz.’

Pakistan İmamiye Hareketi Merkez Konseyi Başkanı Allame Seyyid Şebir Buhari de bu toplantıda yaptığı konuşmada, şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan’ın İslam ümmetinin ilk meselesi olan Filistin meselesini destekleme konusundaki çabalarına övgüde bulundu ve İran İslam Cumhuriyeti'nin, İslam İnkılabının zaferinin başlangıcından bu yana İslam dünyasının önemli meselelerine destek verme konusundaki tutumuna değinerek şunları söyledi: ‘İmam Hamanei cumhurbaşkanlığı döneminde Pakistan'ı ziyaret ettiğinde 100 bin kişi kendisini havaalanında karşılamaya gitmiş ve İmam Hamanei Pakistan halkının bu karşılamasını unutamayacaklarını defalarca söylemiştir. Şehit Reisi'nin geçtiğimiz günlerde Pakistan'a yaptığı ziyaret, Ayetullah Hamanei'nin o tarihi seyahatinin anısını bir kez daha canlandırdı.’

Allame Seyyid Şebir Buhari, dürüstlük ve samimiyetin Şehit Reisi'nin en önemli özelliklerinden biri olduğunu belirterek, şu ifadelerde bulundu: ‘Sayın Reisi’nin şehadeti sonrasında Şii ve Sünni Müslümanlar onun için ağlamıştır. Şehit Reisi, Filistin meselesine destek için çok çaba sarf etmiştir ve onun şehadeti bu çabaları daha da ön plana çıkarmıştır.

İmam Humeyni (r.a) mübarek Ramazan ayının son Cuma gününü Dünya Kudüs Günü olarak adlandırdığından, yani 43 yıl öncesinden beri Pakistan'da her yıl Dünya Kudüs Günü'nü programı düzenliyoruz ve Filistin'e desteğimiz açık ve nettir.

Aksa Tufanı operasyonu, kendilerini Filistin'in destekçisi olarak adlandıran bazı Arap ülkelerinin ikiyüzlülüğünü ve Filistin ulusunu ve direnişini dürüst ve fiili bir şekilde savunan tek ülkenin İran İslam Cumhuriyeti olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Pakistan'da da Filistin için şehitler verdik, örneğin Dünya Kudüs Günü töreninde onlarca Pakistan vatandaşı terör saldırısında şehit oldu.

Dr. Reisi ve arkadaşlarının şehadeti kesinlikle İslam ümmetine yeni bir ruh verecektir ve Allah'ın yardımıyla çok yakında Mescid-i Aksa'da İran İslam Devrimi bayrağı altında zafer namazı kılacağız.’

Bu toplantının devamında, Irak Nuceba Hareketi liderlerinden Seyyid Abbas Musevi, şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan'ın direniş eksenine yönelik değerli hizmetlerini ve özellikle tüm küresel ve bölgesel çevrelerde ve toplantılarda Filistin ulusunu cesur ve özverili bir şekilde savunmalarını takdir etti ve “Filistin meselesinin, direnişinin ve dünya mazlumlarının tek gerçek savunucusu İran İslam Cumhuriyeti'dir” dedi.

Abbas Musevi, Şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan‘ın başta Filistin meselesi olmak üzere İslam ümmetinin önemli meseleleri konusunda fikri, siyasi ve ideolojik olarak aynı doğrultuda olduklarını belirtti ve şunları söyledi: ‘Onlar, bölgesel düzeyde özellikle İslami direnişe açık destek alanında büyük kazanımlar ve başarılar elde ettiler ve bu da direniş ekseninin güçlendirilmesi alanında en iyi sonuçları getirdi.

Bu iki yüce şehit, Irak hükümeti ile direniş grupları arasında koordinasyonun sağlanmasında ve Irak direniş gruplarının birleşip bütünleşmesinde büyük rol oynadı, böylece bu grupların Siyonistlerin önemli askeri mevzilerini hedef aldığını ilk kez gördük. Bu rejim, füze ve insansız hava araçlarıyla Irak'taki Amerikan üslerini ve Irak'ın Kürdistan bölgesindeki Siyonist üslerini hedef aldı.

Şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan direniş ekseninin önündeki engelleri bilinç ve zekâlarıyla kaldırdılar ve Geçek Vaat operasyonunun onların zamanında gerçekleşmiş ve İran’ın Siyonistlerin burnunu yere sürtmüş olması onlara iftihar olarak yeter. Bu iki şehit, Şehit Süleymani'nin boşluğunu çok güzel doldurdu, çünkü ikisi de Velayet-i Fakih mektebinde yetişmişlerdir ve hepimiz onların yolunu sürdürmeyi umut ediyoruz.’

Bu toplantıda, Siyonist rejimin terör saldırısında şehit olan Hizbullah eski Genel Sekreteri Şehit Seyyid Abbas Musevi'nin kız kardeşi Sayın Hüda Musevi de konuştu ve şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan'ın özellikle Filistin meselesi olmak üzere İslam milletinin meselelerini destekleme çabalarını takdir etti ve şunları vurguladı: ‘Bu şehitlerin cenaze törenlerinde milyonlarca insanın bulunması dünyayı şaşırttı, bu muhteşem cenaze onların samimiyetinin ve dürüstlüğünün bir ifadesidir ve düşmanlara ve dünyaya, İran halkının hâlâ ilkeli ve devrimci duruşta ısrar ettiğini, sözlerinin bir olduğunu ve İmam Hamanei’ye bağlı olduklarını vurguladıklarını göstermiştir.

Bu iki kıymetli şehit, Filistin meselesini ciddi bir şekilde savunuyordu ve başta Filistin milleti olmak üzere kendi halklarını ve dünyanın mazlumlarını savunmaktan yorulmadılar ve bu büyüklerimizin kaybı yüreklerimizi yaktı, çünkü bir destekçimizi ve büyük bir kardeşlerimizi kaybettik.’



Yeni yorum ekle