Yemen'in Siyonist Rejimle Savaşa Girmesinin İç, Bölgesel ve Uluslararası Boyutları

Sa, 19/12/2023 - 20:28

Yemen'in Gazze savaşına girmesi iç, bölgesel ve uluslararası denklemleri altüst etti.

Welayet News  - Böylece Yemen'in iç arenasında yeni koşullar oluştu. Yemen'deki durum öyleydi ki, 7 Ekim öncesinde Suudilerin Ensarullah'la yürüttüğü müzakerelerin başarıya ulaştığına dair ciddi işaretler vardı. Umman'ın arabuluculuğuyla Riyad'a giden Yemen Kurtuluş Hükümeti temsilcileri de çalışanların maaşlarının ödenmesi, Hudeyde Limanı'nın gelirlerinden yararlanılması, hava ve deniz ambargosunun kaldırılması alanındaki taleplerini belli düzeyde yerine getirmeyi başarmıştı.

 

Elbette bu müzakereler sürecinde çıkmazlar yaşandı ve bunlardan en önemlisi Suudi Arabistan'ın anlaşmalardaki tutumuydu ama görünen o ki bu engel aşılabilirdi, hatta Yemen'deki Ensarullah karşıtları bile olası bir anlaşmadan bahsediyordu. Meşhur deyişiyle müzakerelerden beyaz dumanlar yükselmişti. Her ne kadar Yemen'de Yemenli taraflar arasında herhangi bir barış belirtisi olmasa da Ensarullah'a yönelik saldırılarını yalnızca Suudi Arabistan durdurdu. Ancak durumun eğilimi askeri gerilimlerin azaltılması yönündeydi. Suudi Arabistan'ın Ensarullah ile anlaşma konusunda aceleci yaklaşımı öyle oldu ki hem sürgündeki hükümete bağlı yerel medyada (Başkanlık Konseyi) hem de Aden medyasında (Güney Yemen'in ayrılıkçı hükümeti) Suudi Arabistan'a yönelik ciddi eleştiriler yapıldı.

Bu arada Aksa Tufanı operasyonu ve ardından Siyonist rejimin Gazze'ye yönelik insanlık dışı saldırılarına karşı Yemen, füze ve İHA saldırılarıyla tepki gösterdi. Bir sonraki aşamada ise Yemenli savaşçılar, İsrail'e giden ve gelen gemilere karşı harekete geçti. Bu da Suudi Arabistan ve BAE gibi bölgesel aktörlerin denklemlere girmesine yol açtı. Öyle ki Suudi Arabistan'la barış görüşmeleri durduruldu hatta Suudi Savunma Bakanlığı bile Yemen füzelerine karşı Siyonist rejime destek amacıyla hava savunma sistemi ile müdahale etti. Oysa Suudi Arabistan'ın Yemen Kurtuluş Hükümeti ile müzakerelere girmesi ve Ensarullah'a önemli tavizler vermesi aslında Yemen bataklığından kaçma girişimiydi.

BAE'nin konumu ise Suudi Arabistan'ın Ensarullah ile yaptığı anlaşmaya karşı çıkması ve Fars Körfezi bölgesinde İsrail'in müttefiki konumu nedeniyle önem taşıyor. Şimdi Siyonist rejime gizlice yardım etme peşindeler. Yemenliler ise sürekli olarak BAE'yi yeni bir saldırıyla tehdit ediyor. BAE hedef alınırsa, sonuçları tüm aktörler açısından öngörülemeyen, her şeyi kapsayan bir bölgesel çatışmanın ortaya çıkabileceğinden pratik olarak bahsedebiliriz.

Yemenlilerin Bab'ul Mendeb'de İsrail gemilerini hedef almasının ardından, şimdi de Amerika'nın gelişiyle kriz uluslararası bir boyut kazandı. Aslında Amerika'nın Basra Körfezi'ndeki koalisyonunun uzantısı olan, İngiltere, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ülkelerinin de üye olduğu 40 ülkeden oluşan bir koalisyon oluşturuldu ki bu yapı Hürmüz Boğazı'nda İran aleyhine adım atacaktı. Batılı kaynakların iddialarına göre 40 üyesi bulunan ve operasyon alanı 3 milyon mil uluslararası sular olan bu koalisyon, bu kez Yemen'deki Ensarullah'a karşı devreye girdi.

Burada önemli olan soru şu ki Amerika'nın İsrail'e baskı yapmak isteyip istemediğidir ve 70'lerde olduğu gibi, Siyonistlerin Suriye ve Mısır'daki amatör Arap ordularını Sovyetlerin yardımı olmadan ezmelerinin yolu açarak İsrail'in elini serbest mi bıraktılar? Ya da zayıf Biden yönetiminin, savaşı durdurmakla ilgilenmesine rağmen Tel Aviv'e baskı yapma iradesinden yoksun mudur? Biden şimdi büyük bir çıkmazla karşı karşıyadır ve bu çıkmazdan çıkmak için uluslararası arenadaki siyasi prestijini ve askeri gücünü harcamak zorunda.



Yeni yorum ekle