İmam Hamenei'nin Aşura günü konuşmalarından bir kaç kesinti
İmam Hamenei'nin Aşura günü konuşmalarından bir kaç kesinti
Welayet News - Aşura günü büyük bir olayın doruk noktasıdır. Hüseyin bin Ali (aleyhisselam) savaş malzemeleriyle Kerbela'ya gitmedi. Savaş alanına gitmek isteyen kişinin bir askere ihtiyacı vardır. Ancak İmam Hüseyin bin Ali (a.s) ailesini ve çocuklarını yanında götürdü. Bu, tarih boyunca insanların duygularını her zaman farkında kılacak bir olayın burada yaşanması gerektiği anlamına gelir; İmam Hüseyin'in kıyamı'nın büyüklüğü bilinsin diye.
İmam Hüseyin, düşmanın alçak ve sefil olduğunu bilir. Savaşına gelenlerin, küçük ve az bir mükâfat karşılığında böylesine büyük bir suçu işlemeye razı olan Kûfe eşkıyalarından olduğunu görür.
Ailesine ve çocuklarına yapacaklarını biliyor. İmam Hüseyin bunlardan habersiz değildir; Ama aynı zamanda pes etmiyor; yolundan dönmez; Bu şekilde hareket etmekte ısrar ediyor. Bu yolun ne kadar önemli olduğu açıktır; bu işin nakadar büyük olduğu görünüyor.
Kerbela gününde Ebu'l-Fazl ve İmam Hüseyin'in su getirme olayı (imama Hamenei'nin konuşması)
İmam Hüseyin'in (a.s) Hz. Ebu'l-Fazl'ı su getirmesi için gönderdiğine dair herkesin ağzında meşhur bir söz vardır. Ama "İrşad" Mufid ve "Luhuf" İbn Tavus gibi sahih rivayetlerde gördüğüm şey bu rivayetten biraz farklı. Bu da olayın önemini artırabilir. Bu sahih kitaplarda, o son anlarda ve saatlerde susuzluğun bu çocukları, bu küçük kızları ve harem halkını o kadar sıkıştırdığı, İmam Hüseyin ile Ebu'l-Fazl'ın birlikte su aramaya gittikleri anlatılmaktadır. Ebu'l-Fazl yalnız gitmedi;
İmam Hüseyin, Ebu el-Fazl ile birlikte hareket etti ve su getirebilmek için Fırat nehrinin bölgede bulunan bir kolu olan Fırat Şerisına gitti. Bu iki cesur ve güçlü kardeş, savaş alanında sırt sırta çarpıştı. İmam Hüseyin neredeyse altmış yaşında olmasına rağmen güç ve cesaret bakımından eşsiz isimler arasında yer almaktadır. Diğeri ise herkesin tanıdığı özelliklere sahip 30 yaşındaki küçük kardeşi Eba el-Fazl el-Abbas.
Bu iki kardeş, düşman kalabalığının ortasında, omuz omuza, bazen arka arkaya, Fırat'ın suyuna ulaşmak için, su getirsinler diye ordunun saflarını böldüler . Bu zorlu savaş sırasında İmam Hüseyin birdenbire düşmanın kardeşi Abbas ile arasına mesafe koyduğunu hissetti. Bu sırada Ebu'l-Fazl suya yaklaşır ve kendini suyun kenarına getirir. Dedikleri gibi, çadırlara götürmek için testiyi su ile doldurur. Burada her insan, susamış dudaklarına bir avuç su götürme hakkını kendisine verir; Ama sadakatini burada gösterdi. Ebu'l-Fazl el-Abbas, suyu görünce , İmam Hüseyin'in susamış dudaklarını hatırladı, belki kızların ve çocukların susuzluktan feryatlarını hatırladı, belki Ali Asgar'ın susuzluktan feryatlarını hatırladı ve içinden su içmek gelmedi. Avucuna aldığı suyu geri döktü ve çıktı. İşte bu çıkış sırasında o olaylar oldu ve İmam Hüseyin (a.s) birdenbire ordunun ortasından "Ya Akha Adrak Ahak" diye bağıran kardeşinin sesini duydu.....
Telli Zeynebiyye ( İman Hüseyin'in (a.s) şehit edildiği yere bakan mekanın ismidir)
Rivayet edildiğine göre Zeyneb-i Kubra (a.s) "Telli Zeynebiyye'nin tepesine çıkıp Peygamber Efendimize hitaben: " Ey Allah'ın Resulü, selâm sana! Ey aziz ceddim! Ey yüce peygamber! Kerbela çölüne bir bak! Bu, toprak ve kanlar içinde yatan Hüseyin'indir" . Sonra Zeynep Hüseyin İbn Ali'nin cesedini elleriyle tuttu ve sesi yükseldi: "Ya Rab, Âl-i Muhammed'den (s.a) bu kurbanı kabul et."
dediği andan itibaren
İmam Hüseyin'in (a.s) mersiyesini okumaya başlamıştır ve olayı yüksek sesle anlatmıştır; Gizli kalmasını istedikleri olay. İmamın muhterem kız kardeşi, ister Kerbela'da olsun, ister Küfe'de olsun, ister Şam ve Medine'de olsun, Aşura olayını yüksek sesle anlatmıştır. Bu pınar aynı günden itibaren kaynamaya başlamış ve günümüze kadar da kaynamaya devam etmektedir.
Bazen insan bazı nimetlerden mahrumdur yani ona bir nimet verilmemiş ve nimetten yoksun olana verilmeyen nimet hakkında sual edilmez. Fakat bazen bir kimse bir nimetten faydalanır ve ona o nimetten sorulur. En büyük nimetlerden biri de Hüseyin bin Ali aleyhisselamın zikri ve hatırası yani matem toplantılarının olmasıdır. Aşura Muharrem ayının bereketi ve Şii toplumumuz için nimettir. Şii olmayan Müslüman kardeşlerimiz ne yazık ki bu nimetten yararlanamadı.Ancak bu nimetten faydalanabilirler ve bu da mümkündür. Elbette Şii olmayan bazı Müslümanlar her yerde Muharrem ve Aşura'dan bahsediyor. Ama olması gerektiği gibi değil ve aralarında yaygın değil.
Yeni yorum ekle