Dr. Mustafa Çamran’ın Şehadeti
Tarihte bugün (21 Haziran), İslami direniş hareketinin önemli isimlerinden ve düşünürlerinden, İslam dünyasının seçkin simalarından inkılapçı Doktor Mustafa ÇAMRAN’ın şehadetinin 42. yıl dönümüdür.
Welayet News - Mustafa Çamran, 1932 yılında Tahran’da dünyaya geldi. Daha küçük yaşlarda, küçük bir dükkan ile sekiz kişilik ailesini geçindirmeye çalışan babasına yardımcı olmaya başladı. 7 yaşında iken ilkokula başladı. Okul dönemi boyunca babasından harçlık almayan Çamran’ın, böylelikle fakir ve kimsesizlerin dert ve sıkıntılarını paylaşma duygusu iyi gelişmişti.
15 yaşlarında iken okul eğitiminin yanında camiye giderek Ayetullah Talagani’nin yanında tefsir dersleri aldı. Kur’an ve tefsir derslerine düzenli katılan Çamran, zamanının büyük çoğunluğunu fikir ve düşünceye ayırıyordu.
Ortaöğrenimi sırasında İslami mücadele ile tanışmıştır. Lise eğitimini de aldıktan sonra Tahran Üniversitesi Fen Fakültesi’ne girmiş ve İslami mücadelesini Müslüman Öğrenci liderliğine yükselerek sürdürmüştür. 1950’li yılların İran'ında, İngiliz emperyalizmine karşı Müslüman âlimlerin önderliğinde başlatılan petrolün millileştirilmesi mücadelesinde, Öğrenci Derneği lideri olarak ön saflarda yer almış ve önemli roller oynamıştır. Şah ve emperyalizm aleyhine birçok gösteri, miting ve benzeri eylemler örgütlemiş ve üniversite gençliği içerisinde saygın bir lider olarak tanınmıştır.
Bu dönemlerde okul eğitimi yanında siyasi ortamdan da uzak kalmamış olan Çamran, felsefe, din ve içtimai konularda da okumalar yaparak kendini geliştirmiştir. Çamran, fen ve matematik alanlarında çok başarılıydı. Öyle ki fen fakültesini birincilikle bitirmişti. Bu derecesi neticesinde Amerika’da burslu okuyabilme imkânı kazanmıştı. Amerika’ya giderek Elektro-Fizik alanında doktorasına başladı. ABD’deki Müslüman öğrencilerin örgütlenmesinde aktif bir rol aldı ve Müslüman Öğrenciler birliğini kurarak İslami çalışmalara öncülük etti. Ancak bir süre sonra bu çalışmaları nedeniyle bursu kesildi ve üniversitede araştırma ve tahkikler yaparak geçimini sağlamaya başladı.
Amerika’daki eğitimi sırasında çeşitli projeler geliştirerek büyük radarların geliştirilmesinde çalıştı. Bu çalışmaları nedeniyle tanınan bir isim oldu ve servet elde edebilecek mevkiye geldi. Ancak onun gündeminde dünya yoktu.
Daha sonra İran’a dönerek kanlı bir katliam ile bastırılan “15 Hordad” kıyamına katıldı. Kendisi bu olaydan sonra “Dünyayı üç talakla boşadım” diyor ve dünyada parlayan maddi geleceğini, arzu ve isteklerini bir kenara bırakarak, dünyayı elinin tersi ile iterek tüm kabiliyet ve yeteneğini siyasi düşüncesi ve inandığı değerler uğruna askeri alana yoğunlaşmaya karar veriyor.
Katliamdan sonra İran’ı terk etmek zorunda kalan Çamran, Mısır’a gitmiş, Mısır’da o dönem, Müslümanların en önemli gündemi olan Filistin sorunu ile ilgilenmiştir. Filistinlilerle ilişkiye geçerek gerilla eğitimi aldı. Filistinliler arasında o dönem revaçta olan ve Mısır dâhil tüm Arap dünyasını sarmış bulunan nasyonalist milliyetçi düşüncelere karşı cephe almıştır. Filistin sorununa İslami bir tarzda yaklaşıp mücadeleyi İslami bir zemine çekmek için çabalamıştır. Bu faaliyetleri Lübnan’da da devam etmiştir.
Cemal Abdunnasır’ın ölümünden sonra, Enver Sedat’ın iktidara gelmesi ile Mısır’ı terk etmek zorunda kaldı. Kısa bir süreliğine tekrar ABD’ye gitti. Bir süre burada kaldıktan sonra Lübnan’a geçti. Kendisi bu durumu şöyle anlatıyor: “Ben Amerika’da tüm imkânlara ve dünyanın lezzetlerine sahiptim. Ancak bu dünyanın zevklerini üç talakla boşadım ve Güney Lübnan’a geçtim. Tüm imkânlar elimdeydi. Lübnan’a gelerek fakir ve yoksulların arasında kalarak bu hayata alışmak istedim. Kalbimi bu kalpleri kırık insanlara açtım. Daima ölüm tehlikesi içinde İsraillilerin bombalarının altında kalarak mücadelenin lezzetini görmek istedim. Sessizliğimi karanlık gecelerle paylaştım. Bunlara yardım edemezsem bile aralarında kalıp onlar gibi olmak, onlar gibi yaşayıp sıkıntı ve çilelerini kalbimde yaşamak istedim. Dünyanın zevkini ve sefasını yaşayanların arasında kalmak istemedim. Onların teneffüs ettikleri havayı teneffüs etmek istemedim. İlmimi ve yeteneklerimi onların zevkleri için satmak istemedim…”
Lübnan’ın Sur şehrine geçerek İmam Musa Sadır’ın yanına gitti. Onun en yakın çalışma arkadaşı oldu. Burada yetim çocukların yetiştirilmesiyle ilgilendi ve sanat okulunun müdürlüğünü yaptı. İsrail sınırında mahrum ve fakirlerle bir grup oluşturdu. Onlara İslami ve askeri eğitim vererek mücahitler yetiştirdi.
Mustafa Çamran, 1970 yılında Lübnan’da ‘Hareketü’l-Muhrümin’ teşkilatını kurmuştur. Bilahare İmam Musa Sadr ile birlikte hareketin askeri ayağı olacak ‘Emel’ örgütünü oluşturmuş ve Siyonist İsrail’e karşı sürekli ve kapsamlı bir savaş başlatmıştır. Allah’ın yardımı ile İsraillilere karşı başarılı saldırılarda bulunmuştur.
Lübnan’da kaldığı zaman zarfında sürekli İslami mücadele için çalışıp çabalayan şehid, direniş liderleri, askerleri ile iletişim içerisindeydi. “Ben o insanlardan değilim ki kahvelerde oturarak çay, kahve yudumlayarak yoksul ve çaresizlerin feryadını radyo ve televizyonlarda dinleyeyim. Koltukta oturarak gazete sahifelerini okuyayım. Üzülerek belirteyim ki birçok aydın bu şekilde meselelere seyirci kalıyor...” diyerek harekete geçmenin gerekliliğini gözler önüne seriyordu.
Bütün bunlar olurken Çamran aynı zamanda da İmam Humeyni ile manevi ve siyasi irtibat içindeydi. İran İslam İnkılabı ile birlikte İran’a döndü.
Irak-İran savaşının başlamasının ardından, İmam Humeyni’nin izni ile ceng meydanına koştu. Seyyid Ali Hameney ile beraber cephede görev alarak gönüllü halk birliklerini oluşturdular. Bu gönüllü birliklerle en tehlikeli noktalarda savaştılar. Çamran’ın stratejileri ve feraseti ile birçok kez ordu hezimetten kurtarıldı.
Yaralananlar, şehid düşenler derken 1981 Haziranında Dehlaviye bölgesinde iken yıllarca peşinde koştuğu, dualarından hiç eksik etmediği şeye kavuşmuştu Çamran. Artık adı şehitler arasına yazılmıştı.
1981 yılında şehid olan Dr. Mustafa Çamran’ın mübarek naaşı Beheşti Zehra şehitliğine getirilerek defnedilir.
Yeni yorum ekle