Lübnan Hizbullah Hareketi Yürütme Konseyi Başkanı, ABD'nin müdahalelerde bulunarak Lübnan'daki krizlerin çözümünü engellemeye çalıştığına değindi ve anlaşma ve diyalog olmadan cumhurbaşkanının seçilemeyeceğini vurguladı.

Welayet News  - Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Seyyid Haşim Safiyuddin, bir anma töreninde yaptığı konuşmada Lübnan'daki siyasi krize değindi ve şunları söyledi: ‘Cumhurbaşkanı seçmenin tek yolu uzlaşma ve mutabakattır ve biz bunu ilk günden beri söylüyoruz ve mutabakat çağrılarımızı sürdürüyoruz. Bazıları Lübnan'da sağa sola gidip dünyanın bütün ülkelerini dolaşarak gördükleri herkesle konuşmaya çalıştı. Kendilerini yormamalarını ve sonunda bir sonuç alamayacaklarını söyledik.

Konu açık ve aşikârdır ve daha fazla düşünmeye gerek yoktur. Lübnan'da cumhurbaşkanı oybirliğiyle seçilmelidir. Sorunlu bir başkan ülkeyi canlandırabilir, siyasi ve ekonomik çözümlere ulaşabilir mi? Hem de ülke, böylesine kritik ve karmaşık bir durumdayken? Lübnan, zengin ve yüksek yeteneklere sahip bir ülkedir, ancak siyasi olarak koordinasyon en asgari düzeydedir ve fikir birliği olmadıkça, etkili bir siyasi ve ekonomik hamle yapamamaktadır. Bu nedenle, bir sonraki cumhurbaşkanı uzlaşı ile seçilmezse ülkeyi yönetebilir mi? Hele ki Lübnan gibi bir partinin cumhurbaşkanına veya hükümete karşı durmasının her şeyi bozmaya yettiği bir ülkede.’

Amerika'nın amacı Lübnan krizinin çözümünü engellemektir

Seyyid Haşim Safiyuddin konuşmasına şöyle devam etti: ‘ABD'nin son günlerde Lübnan'a yaptığı müdahalelerin tek amacı vardı, o da ülkedeki krizin çözüm yolunu engellemekti. Eğer Amerika bu müdahaleleri bir meydan okuma yaratmak için yapıyorsa, o zaman Amerikalılar bu meydan okumanın cumhurbaşkanını seçme ve Lübnan'ı yönetme sürecinde ve gelecekte başka herhangi bir siyasi meselede daha fazla engel yaratacağını biliyorlar. Lübnan ekonomisini mahvetmeye çalışan ve merkez bankası başkanı meselesinde sorun yaratan ve Lübnanlılara çıkmaza, krize ve daha fazla soruna doğru ilerlemelerini söyleyen Amerika’ydı.

Tüm tecrübelerimizle ulaştığımız açık ve net sonuç şudur; Bugünkü direniş çok güçlüdür. Düşmanın eli ne siyasi ne fiili düzeyde ne de başka bir düzeyde onun gücüne ve büyüklüğüne ulaşamaz. Bugünün direnişi, her düzeyde ve her yerde karşılaştığı tüm sorunları, tıpkı geçmişteki tüm zorlukların ve sorunların üstesinden geldiği gibi yine aşabilecek güçtedir.’