Amerika ve İsrail devrede: ‘İran, Azeri milliyetçiliği köpürtülerek bölünmeye çalışılıyor’
Ortadoğu Uzmanı Fehim Taştekin, yeni yazısında İran’daki Azerbaycan Büyükelçiliği’ne yönelik kişisel sebeplerden kaynaklı yaşanan saldırının arka planında dönen gelişmelere değindi.
Welayet News - Ortadoğu Uzmanı Fehim Taştekin, Duvar’daki yazısında İran’daki Azerbaycan Büyükelçiliği’ne yönelik kişisel sebeplerden kaynaklı yaşanan saldırının arka planında dönen gelişmelere değindi. “Orta Doğu ve periferisindeki olaylar herkesin aynı anda bütün düğmelere basabileceği bir düzeneğe sahip. Bir düğümün ucu ötekine kavuşacak kadar da uzun” diyen Taştekin, şöyle yazdı:
İran’ın Batı ve Doğu Azerbaycan vilayetleri “Güney Azerbaycan” olarak nitelenip “Büyük Azerbaycan” ülküsünü dillendirenlerin sırtları Bakü’de sıvazlanır hale geldi. Halbuki bu söylemler Ebulfeyz Elçibey döneminde kalmıştı.
Devlet televizyonu AzTV’de “Büyük Azerbaycan faşist molla rejiminin sonu olacak” mesajı veriliyor; hükümetle bağlantılı Caliber.az’den “Güney Azerbaycan İran’dan ayrılmalı” çağrısı yapılıyor; Bakü TV’de sunucu Tebriz’in hava durumunu verirken başörtüsünü çıkartıp Güney Azerbaycan’ı selamlıyor. 1824’te sınır olan Aras nehri üzerinden bölünmeyi anlatan Bahtiyar Vahapzade'nin şiiri kıymete biniyor. 2020’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu şiiri okuyunca kızılca kıyamet kopmuştu. AzTV şiiri farklı yaş gruplarından insanlara okutarak düşman çatlatmaya çalışıyor.
Milliyetçi köpürtmenin aşağıda da karşılığı var: Bir tarafta “sınır taşlarıyla oynarsanız Kuzey Azerbaycan İran’a geri döner” mealinde değerlendirmeler yapılıyor. Diğer tarafta Tebriz takımı FC Traktör’ün tribünlerinden Azerbaycan için sloganlar yükseliyor.
26 Ekim’de Şiraz’daki türbede 15 kişinin öldüğü saldırı Bakü-Tahran gerilimine tuz biber ekti. Saldırganın koordinatörü Azerbaycan vatandaşı çıktı. İran istihbaratı SAVAK bu bilgiyle Bakü’ye parmak salladı. Azerbaycan imaların altında kalmak istemedi. 2 Kasım’da Müslüman Birliği Hareketi’nden Azerbaycanlı 19 Şii vatandaş terör kumpası ve İran’a casusluk suçlamalarıyla tutuklandı. Bu göstere göstere misillemeydi.
Devlet Başkanı İlham Aliyev, Karabağ savaşından bu yana korkularından kurtulmuş lider görüntüsü veriyor. 8 Kasım’da İran’a "Bizi kimse korkutamaz” diye çıkıştı. Üç gün sonra Semerkant’taki Türk Devletleri Teşkilatı zirvesinden “Bütün Azerbaycan” diyen ülküdaşlarına selam çaktı. İran’ı kast ederek Azerbaycan dışındaki 40 milyon Azerbaycanlının anadilde eğitim, güvenlik ve kültürel haklarını savunmaktan söz etti. Türkiye’nin desteğini hissetmese İran’a bu düzeyde parmak sallaması imkansız. İran’ı çıldırtacak bir şey daha yaptı: İkili ilişkilerin 30 yıldır sürdüğü İsrail’e ilk büyükelçiyi atadı.
İranlılar uzun zamandır İsrail’in İran’ı kuşatma ve terör-sabotaj saldırıları için Azerbaycan’ı üs olarak kullandığını öne sürüyor, Bakü de şiddetle yalanlıyor. İran özellikle Azerbaycan-İsrail ilişkilerinin askeri boyut kazanmasını ulusal güvenliğe doğrudan tehdit olarak görüyor.
Bakü’nün Tel Aviv açılımı ile Türkiye’nin İsrail’le normalleşmesi arasında bir koşutluk da var. Böylece ipin ucu bir yandan Karabağ/Zengezur diğer yandan İsrail üzerinden Ankara’ya değiyor.
İranlılar Türkiye’nin İran’ı baypas ederek Asya’ya ulaşma hedefine bakarak Nahçıvan ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayacak güzergâhı “Turan Koridoru” olarak niteliyor. Bunu kendi çıkar dünyasına müdahale olarak görüyor. Hatta NATO kuşatmasını Türkiye’den Kafkasya ve oradan enerji denkleminin merkezindeki Hazar’ın üzerine germe projesi olarak da okuyor. Türkiye’nin Güney Kafkasya’da Ermenistan’a kaybettiren müdahalesine ilaveten Türk Devletleri Topluluğu’na asılması bu endişelerin alt zemininde yer alıyor.
İran dini lideri Ali Hamaney geçen temmuzda Tahran’da Erdoğan’a açıkça Ermenistan-İran sınırının kapanmasına neden olacak herhangi bir plana izin vermeyeceğini söylemişti. Askeri tatbikatların mesajı da aynı: “Sınırlar değişemez.”
İşte böylesine bir restleşme ikliminde Azerbaycan elçiliği basılınca verilen tepkiler olayın kendi iç çeperlerinden çok ötelere taşıyor.
Tam bu gerilimin orta yerinde İsrail’e ait üç insansız hava aracı İran’ın Isfahanın’daki savunma sanayii tesisini hedef aldı.
Birbirine değen olaylar dalgası...
Duvar
Yeni yorum ekle