ABD’nin Bölgesel Savunma Hamlesine Karşı Direniş Ekseninin Hamlesi
Son yıllarda bölgede yaşanan çatışmalardan elde edilen deneyimler, direniş gruplarının füze ve insansız hava araçlarının ortak kullanımına dayalı yeni bir yöntem icat ederek, karşı tarafın savunma sistemlerini delmenin bir yolunu bulduğunu gösteriyor.
Welayet News - Beyaz Saray ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby, Temmuz ayında yaptığı açıklamada; İran'a karşı Orta Doğu ülkelerinin hava savunma sistemlerini entegre etmek üzere bölge ülkeleri ile ikili görüşmeler yaptığını bildirdi.
Konuya dair John Kirby "Bölgedeki ülkelerle ikili olarak, özellikle hava savunma yetenekleri ve hava savunmalarına yardımcı olmak için neler yapabileceğimiz hakkında konuşuyoruz ve bu ülkelerinin hava savunma kabiliyetini bir şekilde entegre edebilme fikrini araştırıyoruz. İran'ın artan tehdidiyle başa çıkmak için bu gerçekten daha etkili kapsama alanı sağlayacaktır.” dedi.
Daha önce İran'ın İHA gücüne itiraf eden eski ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie, İran’ın küçük ve orta ölçekli insansız hava araçları yoğun şekilde kullandığını belirterek, “Kore Savaşından bu yana ilk defa, tam bir hava üstünlüğü olmadan hareket ediyoruz” ifadesini kullandı.
Reuters haber ajansı Orta Doğu NATO'su kurma fikrinin İsrail teknolojisine dayandığını ve ABD'nin füze ve insansız hava aracı (İHA) tehditleriyle başa çıkmak için bölgedeki bazı ülkeler ile İsrail arasında bir savunma paktı oluşturmak ve hava savunma sistemlerini entegre etmek istediğini bildirdi.
Ancak son dönemde İran'ın müttefiki Direniş Cephesi ile ABD’nin bölgedeki müttefikleri arasında yaşanan çatışmalar, ABD ve Siyonist İsrail’in hava savunma sistemlerinin İran yapımı insansız hava araçları, füzeleri ve roketleriyle başa çıkamadığını gösterdi. Aslında taktik düzeyde bazı başarılar elde etmesine rağmen stratejik düzeyde Direniş Cephesi’nin gücüyle baş edemedi. Bu yüzden stratejisini değiştirmek zorunda kaldı.
Hizbullah ile İsrail arasında meydana gelen 33 günlük Lübnan savaşı Siyonist İsrail’i askeri doktrinini yeniden gözden geçirmeye zorladı. Bu savaşın ardından hava savunma yapısını tamamen değiştiren Siyonist Rejimi işgal altındaki topraklarda entegre bir savunma ağı oluşturdu.
Fakat rejimin Filistin direniş gruplarıyla yaptığı savaşta, İsrail'in strateji değişikliğine rağmen her düzeyde gelişen direniş gruplarının füze ve insansız hava araçlarının İsrail savunma sistemlerini delmeyi başardıklarını gösterdi. Diğer yandan Yemen'deki savaşta yaşanan gelişmeler, ABD'nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) sağladığı savunma sistemlerinin, Yemen Ensarullah Hareketi'nin insansız hava araçları ve seyir füzelerine karşı koyacak gücü olmadığını da ortaya çıkardı.
Bu savaş sırasında Yemen direniş güçleri bu savunma sistemlerinin oluşturduğu engelleri aşıp Suudi Arabistan ve BAE'ye ağır darbeler indirmeyi başardı. Aramco petrol tesislerine yapılan saldırı ve Patriot savunma sisteminin imha edilmesi bunun örnekleridir.
Bu gelişmeler sonucu Washington yönetimi ABD yapımı Patriot sistemlerini Suudi Arabistan'dan çıkardı.ve Suudi Arabistan bu olayın yarattığı boşluğu doldurmak için Yunan Patriot sistemlerini Amerikan sistemleriyle değiştirmek zorunda kalmıştır.
Hizbullah'ın son dönemde insansız hava araçlarıyla tartışmalı Kariş gaz sahası üzerinden Siyonist Rejime meydan okuması Lübnan'ın deniz sınırının belirlenmesine ilişkin taleplerinin kabul edilmesine yol açtı. Bu, İsrail hava savunma sistemleri ile karşı karşıya gelen direniş insansız hava araçlarının son örneğidir. Bu olayda karşı tarafa iradesini empoze edebilen yine Hizbullah oldu.
Her hâlükârda İran'ın Batı Asya bölgesindeki müttefiklerinin, ABD ve İsrail yapımı hava savunma sistemleriyle nasıl başa çıkmayı öğrenmiş olduğu görünüyor. Bu deneyimi onlara İran'ın sağladığı söyleniyor.
Bu, şimdiye kadar hiçbir İranlı yetkilinin resmi olarak açıklamadığı bir konu ancak başta İslam Devrim Muhafızları olmak üzere İran silahlı kuvvetlerinin askeri tatbikatlarında icra edilen eğitimler, direniş güçlerinin düşmanın hassas ve hayati merkezleri hedef almak için kullandıkları tekniğe çok benziyor.
İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından ülkenin güneyinde düzenlenen "Büyük Peygamber (s.a.v) 17" adlı geniş kapsamlı askeri tatbikatta Siyonist İsrail'in Dimona Nükleer Tesisi'nin temsili maketini 16 balistik füze ve 5 insansız hava aracı (İHA) ile hedef aldı.
Daha önce "Büyük Peygamber (s.a.v) 14 " tatbikatında Amerikan yapımı THAAD hava savunma sistemlerine karşı 'simüle' saldırı tatbikatı gerçekleştiren Devrim Muhafızları temsili maketi kamikaze İHA’lar ve balistik füzelerle vurmuştu.
Devrim Muhafızları Ordusu’nun düşmanın hava ve füze savunma sistemlerini devre dışı bırakmak için kullandığı yöntemlerden biri saldırıda insansız hava araçları ve füzeleri birlikte kullanmasıdır.
Bu yöntemde, düşük maliyetli kamikaze insansız hava araçlarının sürü halinde fırlatılması sınırlı sayıda hedefi tespit edebilen düşmanın hava savunma sistemlerini çaresiz bırakıyor, ardından balistik füzeler devreye girerek düşmanın hassas ve hayati noktalarını imha ediyor.
Bir başka yöntem ise, radar dalga bozucu başlık ile donatılmış füzelerin kullanılmasıdır. Bu füzeler, radar dalgalarının kaynağına saldırarak veya hedef tespit radarlarını bozarak radar sistemini yok ediyor.
Bugün Direniş Cephesi’nin silahlarına ve İran'ın bölgedeki müttefikleriyle oluşturduğu entegre insansız hava aracı ve füze ağına bakıldığında, bu entegre sistemin düşmanın savunma sistemlerini altüst edebilecek güçte olduğu görülüyor.
Bu, pratikte uygulanmıştır ve örnek olarak şunlar gösterilebilir:
-Yemen Ensarullah Hareketi’nin Saudi Aramco tesislerine saldırı ve Amerikan yapımı Patriot hava savunma sistemlerinin yok edilmesi.
-Siyonist İsrail ile yapılan 12 günlük savaşta Demir Kubbe hava savunma sistemi konuşlandırıldığı Aşkelon petrol tesislerine roket isabet etmesi.
- Hizbullah Hareketi’nin işgal altındaki topraklarda düzenlediği çok sayıda İHA’lı operasyon ve İsrail'deki Dimona nükleer tesisine yapılan füze saldırısı.
Bu durum ABD ve Siyonist İsrail’in, Direniş Cephesinin saldırılarına karşı bölgede entegre bir savunma sistemi kurmayı düşünmesine neden oldu. Bu kapsamda son dönemde bölgedeki hava savunma sistemlerinin sayısını artırdılar ve hatta stratejik bölge Babülmendep yakınındaki Mayyun Adası'nda ve işgal altındaki toprakların güneyindeki Eylat limanında Patriot hava savunma sistemlerini konuşlandırdılar.
Son yıllarda bölgede yaşanan çatışmalardan elde edilen deneyimler, İran ve bölgedeki müttefiklerinin, füze ve insansız hava araçlarının ortak kullanımına dayalı yeni bir yöntem icat ederek, karşı tarafın savunma sistemlerini delmenin bir yolunu bulduğunu gösteriyor. Geçmişe bakıldığında, ABD ve İsrail’in yeni hamlesi de önceki savunma stratejileri gibi sınıfta kalacaktır.
Bu sayede İran ve müttefiklerinin gelecekteki savaşlarda düşmanın hava savunma sistemlerini kolaylıkla delip hassas ve hayati merkezlerine saldırarak Direniş Cephesi’ne üstünlük sağlaması beklenmektedir.
Yeni yorum ekle